İntizar Ayetullah İbrahim emiNİ Çeviri: Kadri Çelik



Yüklə 1,16 Mb.
səhifə23/47
tarix02.08.2018
ölçüsü1,16 Mb.
#65903
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   47

DEHA SAHİBİ ÇOCUKLAR


Sıradan çocuklar arasında da, hafıza, zeka ve diğer yetenekler açısından üstün bir dehaya sahip olan bir çok çocuk bulunuyor. Bunların zihni güçleri 40 yaşındaki insanınkinden daha güçlü olduğu gözlemlenmektedir.
Meşhur filozof İbn-i Sina bunlardan biriydi. Kendisi şöyle anlatır: "Biraz büyüyünce beni Kur’an hocasına, sonra da edebiyat hocasına verdiler. Öğrencilerin üstada okuduklarını hemen ezberliyordum. Üstad da bana şu kitapları ödev olarak verdi. "Es-Sifat, Garib-ul Musannif, Edeb-ul Katib, İslah-ul Mantık, El-Ayn, Şiir ve Hamase, Divan-i ibn-i Rumi, Tasrif-i Mazini ve Nahv-i Sibeveyh.
Bütün bu kitapları on sekiz ayda ezberledim. 10 yaşına geldiğimde Buhara ehlinin şaşırdığı bir çocuktum. Daha sonra fıkıh öğrenmeye başladım, 12 yaşına geldiğimde Ebu Hanife mezhebi üzere fetva veriyordum. Daha sonra tıp ilmini okumaya başladım. 16 yaşında "Kanun" adlı kitabı yazdım. 24 yaşında bütün ilimlerde uzmanlaşmıştım."[19]
Fazıl-i Hindi hakkında şöyle denmiştir: "13 yaşına girmeden bütün nakli ve akli ilimleri bitirmiş ve 12 yaşına girmeden kitap yazmaya başlamıştır."[20]
Büyük İngiliz düşünürlerinden biri olan "Tomas Young" da çocukluk çağlarında bir dahiydi. iki yaşında okumayı öğrenmiş, sekiz yaşındayken kendi kendine matematik öğrenmeye başlamıştı. Dokuz ila ondört yaşları arasında teneffüs saatlerinde Fransızca, İtalyanca, İbranice, Farsça ve Arapça dillerini çok iyi bir şekilde öğrenmişti. 20 yaşındayken Kralliyet ünüversitesine "görme teorisi" hakkındaki ilmî mekalesini gönderdi...[21]
Doğu ve Batının tarih sayfalarını çevirecek olursak bunlar gibi bir çok dahi bulabiliriz.
Görüldüğü gibi yüksek deha sahibi çocuklar bile böyle bir zeka ve akla sahiptirler; çocukluk yaşlarında binlerce konuyu ezberlemede ve ilmi meseleleri çözmedeki güçleri akılları hayrete düşürmekte ve insanları şaşırtmaktadır. O halde Allah Teala’nın, kendi hücceti, insanlığın bekâ hedefi ve adaleti yayacak olan Hz. Mehdi’yi (s.a) beş yaşında velayet makamına tayin etmesi ve hükümleri algılayıp korumayı ona öğretmesinin muhal tarafı nedir? Ehl-i Beyt İmamları Hz. Mehdi’nin yaşının küçüklüğünü önceden haber vermişlerdi.
İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyuruyur. "Hz. Sahib-ul Emr yaş açısından hepimizden küçük ve adı-sanı da en az duyulandır."[22]

KÂİM’İN ADI ANİLİNCA İNSANLARİN AYAĞA KALKMASİ


Bugün İran’da Kâim kelimesi anılınca insanlar hemen ayağa kalkmaktadırlar. Bu adet bütün şialar arasında vardır. Nakledildiği üzere İmam Rıza (a.s) Horasan meclislerinin birinde Kâim’in adı zikredilince Hazret ayağa kalktı. Mübarek elini başına koyarak. "Allah’ım! Onun zuhurunu kolay ve acil kıl" diye dua etti.[23]
Bu amel İmam Sadık (a.s) zamanında da adet idi. İmam'a "Kâim adı zikredilince ayağa kalkmanın sebebi nedir?" diye sorulduğu zaman şöyle buyurdu: "Sahib-ul Emr (Hz. Mehdi) gaybete çekilecektir. Oldukça uzun sürecektir bu gaybeti. Onun kuracağı devlete işaret olan ve ayrılığına üzüntülerini ifade eden Kâim adıyla onu anan herkese, o, dostlarına olan muhabbeti sebebiyle de lütuf ve ihsan nazarıyla bakacaktır. Bu esnada o şahıs İmam’ın teveccühünü kazandığı için saygı amacıyla ayağa kalkması ve Allah’tan onun zuhurunu acil kılmasını dilemesi gerekir."[24]
O halde şiilerin bu davranışının da dini bir kökeni vardır, amaç, saygısını dile getirme ve bir şiardır; ama farz olduğu da belli değildir.

GAYBET MESELESİ NE ZAMAN ORTAYA ÇİKTİ?


Bazıları İmam Hasan’ın (a.s) çocuğu olmadan vefat ettiği için Osman b. Said gibi çıkarcı kimselerin makamlarını koruma gayesiyle Mehdi’nin gaybet kıssasını uydurduklarını ve halk arasında yaydıklarını söylerler. Halbuki Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmanları önceden Hz. Mehdi’nin gaybet olayını haber vermişler ve halk arasında yaymışlardı. Örneğin:
Peygamber (s.a.a) şöyle buyururlar: "Beni, insanlığı müjdelemek için gönderen Allah’a andolsun ki, çocuklarımın Kâim’i takdir edildiği üzere gaybete çekilecektir. Öyle ki halkın çoğu "Allah’ın Al-i Muhammed’e (Muhammedoğullarına) ihtiyacı yoktur" diyecek, kimi de onun doğumu hakkında şüpheye düşecektir. O halde gaybet zamanına kalan kimse dinini korumalı, Şeytan’a kanarak şüpheye düşmemelidir. Sakın Şeytan onu aldatıp dinden çıkarmasın! Daha önce de anne ve babanızı cennetten çıkarmıştı. Allah o Şeytan’ı kafirlerin dostu kılmıştır."[25]
Asbağ b. Nebâte şöyle nakleder: "Emir-el Müminin (a.s) Hz. Kâim’i andı ve şöyle buyurdu: "Bilin ki O öyle bir gaybete çekilecektir ki cahiller "Allah’ın Al-i Muhammed’e ihtiyacı yoktur" diyeceklerdir."[26]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Eğer imamınızın gaybetini duyacak olursanız, inkar etmeyin."[27] (Aynı manayı ifade eden bundan başka 88 hadis vardır.)
Bu hadisler esasınca müslümanlar, Kâim için gaybetin zaruri olduğunu ve bu gizlenişin onun özelliklerinden sayıldığını biliyorlardı. Hatta Mehdi olduğunu tahmin ettikleri kimseler için bile bir türlü gaybet farzediyorlardı. Ebu-l Ferec-i İsfahani şöyle yazıyor:
"İsa b. Abdullah der ki; Muhammed b. Abdullah b. Hasan çocukluk çağında bile gaybet ve gizlilik içinde yaşıyordu ve Mehdi olarak adlandırılmıştı."[28]
Seyyid Muhammed Himyeri şöyle diyor: "Ben Muhammed b. Hanefiyye hakkında aşırı gitmiştim ve onun gâib (beklenen Mehdi) olduğuna inanıyordum. Bir müddet bu aşırılığım sürdü, ta ki günün birinde Allah bana lütfetti de Cafer b. Muhammed Sadık vasıtasıyla ateşten kurtuldum, doğru yola hidayet oldum. Olay şöyle oldu: Cafer b. Muhammed’in imamlığına delil ve burhan ile inanınca bir gün ona şöyle arzettim: "Ey Resulluh’ın evladı, gaybet hakkında imamlardan bir takım hadisler elimize geçti ki bu olayın vuku bulacağının kesinliğine delalet ediyorlar. Sizden bu gaybetin kimin hakkında gerçekleşeceğini bana söylemenizi rica ediyorum." İmam şöyle buyurdu: "Bu gaybet, altıncı evladım hakkında olacaktır. Hz. Resulullah’tan sonra gelen onikinci imamdır ki birincisi Ali b. Ebi Talib’dir. Sonuncusu ise hak üzere olan Kâim, Bakiyyetullah ve Sahib-uz Zaman’dır. Allah’a andolsun ki gaybeti, Nuh’un ömrü kadar bile sürse zuhur etmedikçe ve dünyayı adaletle doldurmadıkça dünyadan göçmeyecektir."
Seyyid Himyeri şöyle diyor: "Bu konuyu Mevlam Cafer b. Muhammed’den duyunca gerçeği öğrendim ve Onun vasıtasıyla geçmiş inançlarım yüzünden tevbe ettim ve bu hususta şiirler yazdım."[29]
O halde va’dedilmiş Mehdi’nin gaybet meselesi Osman b. Said tarafından uydurulmamıştır. Aksine, Allah Tealâ gaybeti onun için takdir etmiş, Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt imamları da henüz babası bile dünyaya gelmeden onu insanlara bildirmişlerdi.
Tabersi (r.a) şöyle yazıyor: "Veliyy-i Asr’ın (Hz. Mehdi) gaybeti ile ilgili hadisler O, babası ve ceddi henüz doğmadan söylenmiş ve Şii hadis alimleri de hem usul, hem İmam Bâkır ile İmam Sadık (a.s) zamanında yazılmış kitaplarında bunu kaydetmişlerdir. Bu güvenilir hadis alimlerinden biri de Hasan b. Mahbub’tur ki gaybet zamanından tam yüz yıl önce Meşiha adlı kitabı yazmış ve bu kitabında gaybet ile ilgili hadisleri kaydetmiştir. Örneğin:
Ebu Basir "İmam Sadık (a.s)’a şöyle arzettim" der: "Hz. Ebu Cafer (İmam Bâkır) şöyle buyuruyordu: "Al-i Muhammed’in Kâim’inin iki gaybeti vardır; biri uzun, diğeri ise kısa sürecektir." O zaman Hz. Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Evet o gaybetlerden biri diğerinden daha uzun sürecektir." Daha sonra şöyle yazar: "Görüldüğü gibi, İmam Hasan Askeri’in (a.s) oğlunun iki defa gâib olmasıyla bu hadislerin doğruluğu ortaya çıkmaktadır."[30]
Muhammed b. İbrahim b. Cafer-i Nu’mani, Gaybet-i suğra (küçük gaybet) zamanında doğmuştu ve o “Gaybet” adlı kitabını yazarken İmam-ı Zaman’ın mübarek ömründen seksen küsür yıl geçiyordu. Adıgeçen kitabın 6. sayfasında şöyle yazmaktadır. "Ehl-i Beyt İmamları (a.s) İmam-ı Zaman’ın gaybetini önceden haber vermişlerdi. Eğer gaybet gerçekleşmeseydi bu konu İmamiye mezhebinin inançlarının batıl olduğunu gösterirdi. Ama Allah Teala onu gâib kılmakla imamların sözlerinin sıhhatini gösterdi.

--------------------------------------------------------------------------------


[1]- Metalib-us Su'l" H.1287 yılı baskısı, s.89.
[2]- Kifayet-ul Metalib, s.312.
[3]- Fusul-ul Muhimme, 2. baskı, s.283-286.
[4]- Tezkiret-u Havass-il Umme, s.204.
[5]- Nur-ul Ebsar, Mısır baskısı, s.204.
[6]- Es Sevaik-ul Muhrika, s.206.
[7]- Sebaik-uz Zeheb, s.78.
[8]- Vefeyat-ul A'yan, c.2, s.24, H.1284 baskısı.
[9]- Ravzet-us Sefa, c.3.
[10]- El-Yevakit-u ve'l Cevahir, 1.baskı, H.1351, c.2, s.143.
[11]- El-Yevakit-u ve'l Cevahir, s.143.
[12]- Yenabi-ul Mevedde kitabından naklen, c.2, s.126.
[13]- Şezerat-uz Zeheb, Beyrut baskısı, s.141; El-Iber fi haber-i men ğubira, Kuveyt baskısı, c.2, s.31.
[14]- Tarih-i Mensuri, s.114.
[15]- Daha fazla bilgi için Hüseyin b. Muhammed Taki Nuri'nin "Keşf-ul Estar" kitabı ile Tabersi'nin "Kifayet-ul Muvahhidin" c.2 kitaplarına başvurunuz.
[16]- Isbat-ul Vasiyye, s.166.
[17]- Isbat-ul Vasiyye, s.166.
[18]- Menakib-i Ibn-i Şehraşub, Kum baskısı, c.4, s.401 ve Isbat-ul Vasiyye, s.174.
[19]- Hediyyet-ul Ahbab, Tahran baskısı, 1329 yılı, s.76.
[20]- Hediyyet-ul Ahbab, Tahran baskısı, s.228.
[21]- Tarih-i Ulum, Piyer Ruso, tercüme Saffari, 3. baskı, s.432.
[22]- Bihar-ul Envar, c.51, s.38.
[23]- Kitab-u Ilzam-in Nasib, s.81.
[24]- Ilzam-un Nasib, s.81.
[25]- Isbat-ul Hudat, c.6, s.386.
[26]- Isbat-ul Hudat, c.6, s.393.
[27]- Isbat-ul Hudat, c.6, s.350.
[28]- Mekatil-ut Talibiyyin, s.165.
[29]- Seyyid Hımyeri'nin bu hususta okuduğu şiir çok uzundur. Şiirlerinin bir kısmını nakledelim ki gaybet'in vadedilmiş Mehdi'nin alametlerinden biri olduğu anlaşılsın. Mekatil-ut Talibiyyin, s.165. /Tur/Kemal-ud Din, Şeyh Saduk, 1378 yılı baskısı, c.1, s.112-115.
[30]- A'lam-ul Vera, Tabersi, 1338 yılı, Tahran baskısı, s.416.

--------------------------------------------------------------------------------




Yüklə 1,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   47




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin