Gürültü
Bir fiziksel kavram olan ses bazı özellikleri ile tanımlanır. Bunlardan biri sesin frekansı, yani sesin tiz ya da pes olma özelliğidir. İnsanın kulağı, frekansı 20 ile 20 bin Hertz arasında olan sesleri duyma yeteneğine sahiptir. Frekansı 20 Hertz’den az olan seslere infrasonik sesler, 20 bin Hertz üzerindeki seslere de ultrasonik sesler denir. Günlük yaşamda karşılaşılan seslerin frekansı sıklıkla 250 ile 2000 Hertz arasındadır. Sağlık yönünden daha önemli olan özellik ise sesin şiddetidir. Sesin şiddeti, sesin basıncından hareketle logaritmik bir işlemle hesaplanır ve desibel (db) olarak ifade edilir. Sakin bir odada 20-40 desibel düzeyinde ses vardır. Konuşma sesinin şiddeti genellikle 40-60 desibel arasındadır. Çok yoğun olmayan bir trafikte 70-90 desibel ses basıncı vardır. En yüksek ses basıncı jet uçaklarının motorları tarafından oluşturulur ve 130-140 desibeldir.Buna karşılık sanayide gürültünün sorun olduğu ortamlarda 80 ile 120 desibel arasında ses şiddeti söz konusu olabilir. Basınç düzeyi 120-130 desibel düzeyinde olduğunda, kulakta ağrı oluşturur, 150 db veya üzerinde ise kulakta anlık hasar meydana gelir.
Ses düzeyinin ölçülmesi
Gürültü en çok, metal işleri, dökümhaneler, ağaç işleri, büyük endüstri kuruluşları ve tekstil iş kolu için sorundur. Bu işlerde gürültü düzeyi mevzuatta öngörülen sınır değerleri aşmakta, 100-110 desibel değerine kadar çıkabilmektedir.
Tanıda öykü ve odyometrik muayene önemlidir. Odyogramda 4000 Hertz düzeyindeki işitme kaybı (akustik çentik) görüntüsü tipiktir ve diğer nedenlerle (özellikle yaşlanmaya bağlı fizyolojik işitme kaybı, presbiakuzi) meydana gelen işitme kayıplarından ayırmada da yararlıdır.
4000 Hertz düzeyindeki kayıp saptandığında,kişide gürültüye bağlı işitme kaybının başladığı anlaşılır. Bu durumda kişinin gürültü maruziyeti önlenirse, işitme kaybının ilerlemesinin önüne geçilmiş olur. Böylece işitme kaybının ilerlemesi önlenir ve kişi yaşamını normal şekilde
sürdürebilir.
Kaynağa yönelik önlemler
Korunma bakımından iş yerinde gürültüyü azaltıcı uygulamalar yapılmalıdır.
Gürültü meydana getiren makinelerin sayısının azaltılması, makinelerin bakım ve
ayarlarının düzenli olarak yapılması, çevrenin gürültüyü yansıtmayacak, aksine
gürültüyü absorbe edecek malzeme (kalın perde vb.) ile kaplanması, gürültüye
neden olan makinelerin kapatılması veya duvar, perde vb. düzeneklerle iş yerinin
diğer bölümlerinden ayrılması gibi teknik uygulamalar yapılabilir
Kişisel koruyucu uygulamaları
Gürültülü ortamdaki çalışma süresinin azaltılmasıda koruyucu uygulamalar
arasındadır. İş yerinde izin verilen ses düzeyi en çok 85-90 desibel olabilir, bu
düzey günde 8 saatlik çalışma için izin verilen sınır değerdir. Bu düzeyin üzerindeki
her üç desibel artış karşılığında çalışma süresinin yarıya indirilmesi gerekir. Buna
“üç desibel kuralı” denir. Örneğin 85 db ses olan ortamda 8 saat süre ile çalışmaya
izin veriliyorsa, ses düzeyi 88 db olduğunda çalışma yani maruziyet süresi 4 saate,
ses düzeyi 91 db olduğunda 2 saate indirilmelidir.
Bunlara ek olarak gerektiğinde kulak koruyucuları da kullanılabilir.
Bunlardan kulak kanalına sokulan tıkaçlar sesin algılanmasını 20-30 desibel kadar
azaltır. Kulak manşonları daha yüksek (40-50 desibel dolayında) koruyuculuk
sağlar. Ancak kulak koruyucularının kullanımında süreklilik çok önemlidir. Kulaklık
kullanımına çok kısa sürelerle (bir günde 45 dakika) ara verildiğinde koruyuculuk
yarı düzeyine inmektedir. Kulaklık kullanımı ile ilgili bir diğer nokta da kulaklığın ilk
kullanılacak koruyucu yöntem olmadığıdır. Öncelikle iş yeri ortamında gürültü
düzeyini azaltacak teknik korunma önlemleri alınmalı, daha sonra gerekirse
kulaklık kullanımına başvurulmalıdır.
Tıbbi yaklaşımlar
Korunmada; tıbbi yaklaşım olarak en önemli
konu aralıklarla yapılacak odyolojik muayenelerdir. Bu şekilde işitme kaybı erken
dönemde saptanır ve alınacak önlemlerle ilerlemesi önlenebilir.
Gürültüye bağlı işitme kaybı, Meslek Hastalıkları Listesinin E grubunda yer
almaktadır. Gürültü zaralarının meslek hastalığı sayılabilmesi için gürültülü işte en
az 2 yıl, gürültü şiddetinin sürekli olarak 85 db in üzerinde olduğu işlerde en az 30
gün çalışmış olmak gerektiği belirtilmektedir.
Aydınlatma
Genel olarak çalışılan
ortamların aydınlatma düzeylerinin 200-300 lüks düzeyinde olması yeterlidir.
Doğrudan işin yürütümü ile ilgili olmayan depo, ambar, koridor gibi yerlerde 40-50
lüks düzeyi yeterli olurken, daha ince işlemlerin yapıldığı ortamlarda 1000-2000
lüks düzeyinde aydınlatma gerekebilir. Aydınlatmanın doğrudan işlem üzerine
yapılmaması, çevrenin ve duvarların aydınlatılması suretiyle ortam
aydınlatmasının sağlanması daha uygun olmaktadır
Radyasyon (ışıma)
Titreşim (vibrasyon)
Genel vücut titreşimi (whole body vibration) ise bütün vücudun çalışan motorla
teması sonucu görülür. Uçak ve gemi personeli, kamyon, traktör, buldozer vb.
araçların sürücüleri bu tür titreşime maruz kalırlar.
Titreşimin sağlık etkisi eklem yüzeylerinde meydana getirdiği dejenerasyona
bağlıdır. Genel vücut titreşiminde en çok intervertebral disklerde, el-kol
titreşiminde de parmak eklemlerinde erken dejenerasyon meydana gelir. Bunun
sonucu olarak kas-iskelet sistemi ile ilgili ağrılı tablolar ortaya çıkar. El-kol
titreşiminin özel bir etkisi de beyaz parmak veya ölü parmak (white finger, dead
finger) adı verilen bir tablodur.
Basınç
Düşük atmosfer basıncı ise yüksek rakımlı yerlerde olur. Yüksek yerlerde
atmosfer basıncı ile birlikte parsiyel oksijen basıncı da düşük olur ve hipoksi
oluşur. Sürekli olarak yüksek rakımlı yerlerde yaşayanlarda zaman içinde eritrosit
kütlesi artar, polisitemi meydana gelir ve bu yolla anoksinin etkileri ortadan
kaldırılmaya çalışılır. Ancak ani olarak yüksek irtifaya çıkan kişilerde polisitemi
hemen meydana gelemeyeceği için anoksi belirtileri görülür. Deniz seviyesinden
2400 metre yükseğe çıkıldığında arterdeki hemoglobin oksijen saturasyonu %90’ın
altına düşer ve hipoksi belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtiler birkaç gün aynı
yükseklikte kalarak dinlenme sonucunda kaybolur. Bu tablo kabin basıncı kontrolü
olmayan uçaklarda veya dağlara tırmanma sırasında meydana gelebilir. Serebral
veya koroner kan dolaşımı ile ilgili sorunları olanlarda, kronik solunum sistemi
rahatsızlığı olanlarda belirtiler daha erken ortaya çıkar ve daha ağır seyreder.
Tablonun önüne geçmek bakımından, alışkın olmayan kişilerin dağlara tırmanma
sırasında yavaş olarak (günde 350 metre) yükselmeleri önerilir.
Gazlar
Basit boğucu gazlar: : Bunlar vücutta herhangi bir kimyasal tepkimeye girmeyen
inert gazlardır. Örnekleri arasında karbondioksit, metan, azot vb. sayılabilir. Basit
boğucu gazların sağlık açısından tehlikesi ortamdaki miktarına bağlıdır. Solunan
havanın büyük bir bölümünü bu gazlar işgal ettiğinde, havadaki oksijen miktarı
yetersiz hâle gelir ve hipoksiye yol açar
Kimyasal boğucu gazlar: Basit boğucu gazların aksine kimyasal boğucu gazlar,
vücutta kimyasal tepkimelere girerek hücre düzeyinde oksijenlenmeyi bozarlar ve
böylece hücre ölümüne yol açarlar. Bu grup gazların en çok bilinen örneği karbon
monoksitdir. Hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür de kimyasal boğucu gazlardandır
İrritan gazlar: Bu tür gazlar da deri ve mukozalarda irritan etkiye sahiptirler. İrritan
etki, gazın su ile birleşmesi sonucunda asit ya da alkali bileşik oluşturmasına
basğlıdır. Kükürt dioksit, azot oksitleri, amonyak, savaş gazı olarak kullanılmış olan
fosgen, Hindistan’daki Bhopal kazasında çok sayıda ölümlere yol açmış olan metil
izosiyanat irritan gazların örnekleridir.
Asit ve alkaliler: Sanayide çeşitli işlerde asit ve alkali maddeler kulanılmaktadır. Bu
asit ve alkali maddeler çoğunlukla konsantre formda kullanılırlar. Sağlık yönünden
başlıca riski yakıcı etkileri olmasıdır. Temas hâlinde giysilerde ve vücutta yanıklara
neden olur. Buharlaşmaları hâlinde mukozalar üzerinde irritan etki yaparlar. Kaza
sonucu içilmeleri hâlinde ise ciddi tehlike oluştururlar. Başlıca örnekleri hidroklorik
asit, nitrik asit, sülfürik asit gibi asitlerle, sodyum hidroksit, amonyak gibi alkali
maddelerdir
Pestisidler : Özellikle tarım sektöründe çalışanlar için önemli bir sağlık tehlikesi
oluşturan pestisidler kullanım amaçlarına göre bazı gruplara ayrılırlar. İstenmeyen
sinekler ve böcekleri öldürmek amacı ile kullanılanlar insektisid, otlarla mücadele
amacı ile kullanılanlar herbisid, fare vb. hayvanlara karşı kullanılanlar rodentisid,
mantarlara karşı kullanılanlar ise fungisid olarak adlandırılır
Tozlar
Havada asılı durabilen ve büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan
parçacıklara toz adı verilir. Çalışma hayatı ve insan sağlığı bakımından tozun
büyüklüğü (aerodinamik çapı), tozun akciğer alveollerine kadar ulaşması açısından
önem taşır. Çapı 10 mikrondan daha fazla olan tozlar solunum yollarına girdikleri
hâlde alveollere kadar ulaşamazlar, bronşiyal mokosiliyer sistem tarafından
tutulur ve geri atılırlar. Bu büyüklükteki tozlara “inhalable” toz adı verilir. Çapı 10
mikrondan az olan partiküller ise alveollere kadar ulaşabilirler
Tozlar grubunda ele elınan lifler de solunum yollarından akciğerlere ulaşabilir ve değişik hastalıklara yol açabilirler.
Biyolojik Faktörler
Biyolojik Faktörler
Bazı çalışma ortamlarında çeşitli mikroorganizmalar veya parazitler
bulunabilir. Bu konu daha çok sağlıkla ilgili iş kollarında sorun olmakla birlikte
(dericilik, madencilik, tarım ve hayvancılık işleri gibi) sanayinin bazı alanlarında da
mikroorganizmaların bulunması söz konusu olabilir. Bu etkenlere maruziyet
sonucu da hepatit, şarbon, tüberküloz, brusellozis, askariazis, ankilostomiazis gibi
çeşitli infeksiyon ve parazit hastalıkları meydana gelebilir.
Psikososyal Faktörler
İş yeri ortamı bir sosyal çevredir. Bu çevrede diğer çalışanlar ve işveren
başta olmak üzere değişik kişiler bulunur. Bu kişiler arasındaki ilişkiler, işverenler
ve yönetimle olan ilişkiler iş yeri ortamının psikososyal yapısını oluşturur. İnsanlar
arasındaki ilişkilerin olumlu olduğu bir iş ortamında çalışmak ve birşeyler üretmek,
çalışanın psikososyal sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapar. Buna karşılık ilişkilerin
iyi olmadığı bir çalışma ortamı kişinin sağlığını olumsuz etkiler.
Bazen de işin niteliğinden kaynaklanan bazı psikolojik konular olabilir.
Örneğin montaj sanayiinde çalışan bir kişi sürekli olarak aynı işi yapmak
Ergonomik Faktörler
Bazen ergonomi karşılığı olarak “iş ve işçi uyumu” terimi de kullanılabilmektedir.
Ancak bu uyumda asıl olan insanın işe uyum sağlaması değil, işin, makine-araç ve
gereçlerin, çalışma koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi olmalıdır.
Ergonomi ilkeleri insanın rahatını ve konforunu sağlamaya yöneliktir.
Çalışma hayatı bakımından bu ilkeler iki açıdan önemlidir. Bunlardan birisi iş
verimidir. Rahat ve konforlu bir ortamda çalışan bir kişinin iş verimi artar ki, bu
nokta üretimin miktarı ve niteliği bakımından önem taşır, ikinci konu ise iş
güvenliğidir. Ergonomik ilkelere yeterince uyulmuyorsa işin güvenliği azalır, iş
kazası olasılığı artar. Örneğin sürekli ayakta çalışmak durumunda olan bir kişi
çabuk yorulacak ve bu nedenle bir yandan dikkati azalacak, diğer taraftan da işini
çabuk bitirmek için hızlı çalışmak isteyecektir. Her iki faktör de iş kazası meydana
gelmesi bakımından risk oluşturur.
UNITE 12 SAĞLIK GÖZETİMİ VE MESLEK HASTALIKLARI
İnsanoğlunun doğada varlığını sürdürebilmek için başlattığı çalışma eylemi yüzyıllar içinde biçim değiştirmiştir. Çalışma yaşamındaki bu değişim toplumların yapısını, yaşayış biçimini, insan ilişkilerini ve yaşamdan beklentilerini de etkilemiştir. Çalışanlar bir yandan tarımın, sanayileşmenin ortaya çıkardığı sağlık sorunlarıyla uğraşırken, öte yandan bilgi teknolojisinin gelişmesiyle birlikte yeni sağlık sorunları ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ülkelerde enfeksiyonlar, iş kazaları, meslek hastalıkları, ağır iş yükü, fiziksel, kimyasal ve psikolojik risk etkenleri kontrol altına alınmış, ancak; yeni çalışma biçimlerine bağlı ergonomik sorunlar, kas iskelet sistemi hastalıkları, alerjiler, psikososyal sorunlar gibi yeni hastalıklar ortaya çıkmıştı.
Ülkemizde ise, hâlâ silikozis, kurşun, civa, arsenik zehirlenmesi gibi geleneksel iş sağlığı sorunları daha tam çözülmediği gibi, yoğun bilgisayar kullanımı ve duruş bozukluklarına bağlı kas iskelet hastalıkları, işsizlik, iş güvencesinin olmaması, uzun süre çalışma, ücret yetersizliği gibi pek çok psikososyal sorun ve denetimsiz kimyasal kullanımının tetiklediği alerjik hastalıklar gibi yeni sorunlar da karşımıza çıkmaktadır.
İş sağlığı oldukça geniş bir konudur. İş yeri hekimliği konuya çalışan odaklı yaklaşırken, iş hijyeni, çalışma ortamından, tüm süreçten ve çevre açısından konuya yaklaşmaktadır. İş sağlığı konusunun ana ekseni, çalışanın sağlığıdır.
İŞ SAĞLIĞI GÖZETİMİ KAVRAMI
Bu kavram, çalışma ortamının gözetimi ile çalışanın sağlık gözetiminin bileşkesidir. Çalışanların sağlığının korunması ve geliştirilmesi amacıyla mesleki etkilenmeleri önlemeye yönelik yapılan tıbbi muayene ve tetkikleri ile bağışıklamayı, tüm çalışmaların kayıt altına alınmasını, değerlendirilmesini ve bildirimini de içeren sağlığı koruyucu tüm çalışmalar, ilk yardım, acil tedavi, rehabilitasyon ve sağlığı geliştirme bu kavramın içinde yer almaktadır. Bir çalışanın iş ortamının gözetimi, işe giriş, periyodik, portör ya da işe dönüş muayenelerinin yapılması, çalışanların ortamdaki riskler ve bunlara yönelik sağlık gözetimi konusunda bilgilendirilmesi, bağışıklama çalışmaları, genel hijyen koşularının izlenmesi, yıllık çalışma planının hazırlanması, bir önceki yılın değerlendirme raporunun hazırlanması
sağlık kayıtlarının kişilik hakları çerçevesinde muhafaza edilmesi, iş kazası ya da meslek hastalığı veya şüphesi durumunda olayın/olgunun analizi, İSG kurullarına katılma ve çalışmalarında aktif rol alma, sağlık ve güvenlik eğitimlerine katılma, gerekli durumlarda yer ya da iş değişikliği önerisinde bulunma ve yine 161 No’lu ILO Sözleşmesi’nden: Her işverenin istihdam ettiği çalışanların sağlık ve güvenliği için sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği (İSG) konusunda katılımının gerekliliği göz önüne alınarak, iş sağlığı hizmetleri, işletmedeki iş risklerine uygun ve yeterli olacak şekilde aşağıdaki görevleri kapsayacaktır.
İş yerlerinde sağlığa zararlı risklerin tanımlanması ve değerlendirilmesi; Sağlık üniteleri, kantinler, yatakhaneler ve işveren tarafından bu tür hizmetlerin sunulduğu yerler dâhil olmak üzere,
-
Çalışanın sağlığını etkileyebilecek çalışma ortamında ve iş uygulamalarındaki faktörlerin gözetimi;
-
İş yerlerinin tasarımı, makine ve diğer teçhizatın durumu, bakımı ve seçimi ve çalışma sırasında kullanılan maddeler dâhil olmak üzere işin planlanması ve organizasyonu konusunda tavsiyede bulunma,
-
Yeni donanımın sağlık açısından değerlendirilmesi ve test edilmesi gibi iş uygulamalarının iyileştirilmesine yönelik programların geliştirilmesine katılım,
-
İş sağlığı, güvenliği, hijyen ve ergonomi, kişisel ve müşterek koruyucu donanım konularında öneride bulunma,
-
İş ile ilişkisi bakımından, çalışanların sağlığının gözetimi, işin çalışana uygunluğunun geliştirilmesi,
-
Mesleki rehabilitasyon önlemlerine katkıda bulunma,
-
İş sağlığı, hijyen ve ergonomi alanlarında bilgi, eğitim ve öğretim sağlamada işbirliği;
-
İlk yardım ve acil durum tedavi hizmetlerini örgütleme;
-
İş kazaları ve meslek hastalıklarının analizine katılma gerekli durumlarda mesleki rehabilitasyon çalışmalarına katılma sağlık gözetimi kavramının içinde değerlendirilmelidir.
Çalışanın mesleği, eğitimi, becerileri, öz geçmişi, aile yapısı, soy geçmişi, alışkanlıkları, fizik ve psikolojik yapısı bir bütün olarak ele alınmalıdır. Çalışma ortamı da bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
Fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal, ergonomik pek çok sorun çalışanın sağlığını tehdit etmektedir. Bir maden çalışanının karşılaşabileceği meslek hastalığının sadece toza bağlı pnömokonyoz olduğunu düşünmek büyük hatadır. Aynı çalışanda gürültüye bağlı işitme kayıpları da, iş kazaları sonrası ortaya çıkabilen post travmatik stres sendromu da, pnömotik kırıcı kullanımı nedeniyle el-kol vibrasyonu ve buna bağlı beyaz parmak hastalığı da aynı çalışanın karşılaşabileceği meslek hastalıklarından sadece birkaçıdır. Bir başka deyişle fiziksel, psikososyal ve kültürel yapısıyla bir bütün olarak ele aldığımız çalışanın etrafında tüm risk etkenlerini de bütün olarak değerlendirmek durumundayız.
MEVZUATIMIZDA SAĞLIK GÖZETİMİ
Çalışma hayatında iş sağlığı konularına ilişkin olarak bazı temel düzenlemeler vardır. Bunlar arasında başta Anayasa olmak üzere, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve İş Kanunu gelmektedir.
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda sağlık gözetiminin sürekliğini öngören periyodik-portör muayenesinin kimlere, ne sıklıkla yapılacağı belirtilmiştir. Sağlık gözetimi (sıhhi murakabe) kavramı mevzuatımızda yer almıştır.
SAĞLIK HİZMETLERİ VE SAĞLIK GÖZETİMİ
Sağlık hizmetleri iki grupta değerlendirilmektedir:
-
Koruyucu sağlık hizmetleri
-
Kişiye yönelik
-
Çevreye yönelik
-
Tedavi edici sağlık hizmetleri
İş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, iş yeri hemşiresi gibi sağlık profesyonelleri koruyucu sağlık hizmetlerinde görev yapmaktadırlar. Bu hizmetlerin temel amacı çalışanların sağlıklarının korunması ve geliştirilmesidir. Sağlığı korumak amacıyla yapılan bu uygulamalara sağlık gözetimi adı verilmektedir.
Sağlığı Koruma
Birincil (Primer) koruma: Bir hastalık ya da sağlık sorunu ortaya çıkmadan önce verilmesi gereken hizmetleridir.
İkincil (Sekonder) koruma: Bir hastalık ya da sağlık sorunu ortaya çıktıktan hemen sonra verilmesi gereken sağlık hizmetleridir. Temel amacı erken tanıdır.
Üçüncül (Tersiyer) koruma: Bir hastalık ya da sağlık sorunu ortaya çıkıp, erken tanısı sağlanamadıktan ve/veya zarar verdikten sonra verilmesi gereken sağlık hizmetleridir. Temel amacı rehabilitasyondur.
Sağlığı Geliştirme
Sağlığı geliştirmeye yönelik davranış kazandırma amacıyla, sağlık eğitimi ile birlikte ilgili örgütsel, ekonomik ve çevresel desteklerin herhangi bir şekilde birleşimidir. Üç ana bileşeni vardır:
-
Sağlığın davranışsal nedenlerine ilişkin sağlığı geliştirme uygulamaları,
-
Çevresel nedenlere yönelik sağlığı koruyucu uygulamalar
-
Tıbbi kaynak ve hizmetlerin örgütlenmesinde yönlendirilen koruyucu hizmetlerdir.
Sağlığı geliştirmede en kolay yapılabilecek olanlar davranış değişimleridir.
Sağlığı Kayıt Altına Alma
Sağlığın kayıt altına alınması işyerlerinde hem sağlık hizmetlerinin bir gereği hemde hukuksal bir gerekliliktir. Sağlığın kayıt altına alınması ile başlangıçta kişiler sağlıklarına uygun işlere yerleştirilebilir.
Ayrıca kişilerin belli aralıklarla izlenip, sağlık durumlarının kaydedilmesi ile hem kişilerin hem de o işyerinde çalışan grubun sağlık durumlarını takip etmek, zaman içinde ortaya çıkan sağlık riskleri, sorunlarını belirlemek, ya da işyerinde uygulamaya konulan yeni bir üretim şekli, kullanılan madde vb’nin sağlığa etkilerini ortaya konulması mümkün olmaktadır.
İşyerinde Sağlık Gözetimi için Yapılan Muayeneler
İş yerinde yapılan muayeneler aşağıda verilen altı başlıkta toplanabilir
-
İşe giriş muayenesi
-
Periyodik muayeneler
-
İşe dönüş muayenesi
-
Risk gruplarının muayenesi
-
Kronik hastalık izlemi
-
İşiyle sağlığı arasında bağ olduğunu düşünenlerin muayenesi
İşe giriş muayenesi
Çalışanın fizik özellikleri ve yeteneklerine uygun bir işe yerleştirilebilmesi için, çeşitli özelliklerin saptanması amacıyla yapılan muayenedir. Çalışanda bir hastalık saptanırsa, hastalığına göre uygun bir işe yerleştirilir. Çalışan kendisine zarar vermeyecek bir işe yerleştirilir.İşçi adayına muayene sırasında sağlık eğitimi verilmesi sağlanır.Muayene sonuçlarını kayıt altına alınarak; işçinin periyodik muayenelerinde kullanmak, araştırma yapmak ve gereğinde hukuki amaçlar için kullanılabilir.
İşe giriş muayenesinde sırası ile aşağıda verilen gerçekleştirilir.
-
Özgeçmiş
-
Yaş, cinsiyet,
-
Eğitim,
-
Geçirdiği hastalıklar, kazalar
-
Meslek hastalıkları, iş kazaları
-
İş deneyimi, daha önce çalıştığı iş kolları ve yaptığı işler
-
Soygeçmiş
-
Boy ve ağırlık
-
Göğüs grafisi
-
Yapacağı işin risklerine göre tetkikler
-
Solunum fonksiyon testleri
-
Kan, idrar testleri
-
Görme, işitme testleri
-
Tam klinik muayene
-
Ateş-Nabız-Tansiyon
-
Baş-boyun, göğüs, karın, ekstremite muayeneleri
-
Göz ve kulak muayeneleri
-
İşin gereğine göre el-ayak fonksiyon ve güç muayeneleri
Tüm bu muayene ve incelemelerden sonra iş yeri hekimi tarafından işçiye o işyerinde çalışmaya uygun olduğuna dair bir belge düzenlenir. Verilen belge; işçinin yalnızca o iş yerinde ve belirlenmiş iş için çalışmaya uygun olduğunu göstermektedir. Başka bir iş yerine ya da aynı işte başka bir iş için başvuracaksa belgenin yenilenmesi gerekir.
Periyodik Muayene (Aralıklı Kontrol Muayenesi)
İş yerinde alınan tüm önlemlere rağmen, işçinin sağlığında olabilecek bir bozulmayı erken saptamak için yapılan muayenelerdir. Amacı erken tanı-ikincil korumadır. Hangi sıklıkta ve nasıl yapılacağı
çalışılan iş koluna göre değişmektedir. Çok tehlikeli işlerde yılda bir, tehlikeli işlerde 3 yılda bir, az tehlikeli işlerde 5 yılda bir yapılır. Ancak bu süreler muayene yapılması gereken en geç sürelerdir, ihtiyaç duyulduğunda daha erken yapılması da gerekebilir.
Periyodik muayene işçinin sağlığında işe bağlı ortaya çıkabilecek hastalıkların yanı sıra, kronik hastalıkların da erken tanısını sağlayabilmektedir. Periyodik muayenenin amaçları aşağıda yer almaktadır:
-
İşçinin sağlığını korumak, işçinin sağlık durumunu en üst düzeye çıkarmak,
-
Meslek hastalıklarının erken teşhis ve tedavisini sağlamak ve hastalığın iş yeri ve iş ile ilişkisini incelemek,
-
Her muayenede işçiyi olası bir hastalık yönünden eğitmek ve uyarmak, iş yerinde görülmesi beklenen hastalıkların belirtileri hakkında bilgi vermek,
-
Koruyucu önlemleri öğretmek ve kullanılmasını sağlamak,
-
Meslek hastalıklarının insidansını düşürerek, ödenecek tazminatı azaltmak, iş gücü kaybını önlemek,
-
Muayene bulgularını kayıt ederek, gereğinde araştırma ve hukuksal amaçlarla kullanmak,
Temelde periyodik muayenede işe giriş muayenesinde olduğu gibi işçi tam fizik muayeneden geçirilir, İşin niteliği nedeniyle riskli organ-bölgelerin muayenesi yinelenir Muayene bulguları, işe giriş muayenesi bulguları ile karşılaştırılır.
Dostları ilə paylaş: |