İsim ve Sıfatlar Tevhidinde Ehl-i Sünnet’in Muhaliflere Cevabı



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə54/92
tarix07.01.2022
ölçüsü1,69 Mb.
#83151
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   92
YİRMİDÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Sıfat Ayetleri ve Hadisleri Hakkında Kıble Ehlinin Bölünmesi

Kıble ehliyle anlatılmak istenen kıbleye yönelip namaz kılan her müslümandır.

Kıble ehli, sıfat ayetleri ve hadisleri hakkında altı gruba bölünmüştür:

- İki grup, sıfat ayet ve hadislerini açık anlamlarıyla alıp kabul ederler.

- İki grup, bunları açık anlamlarına ters (mecâzî) anlamlara çekerler.

- İki grup da bu konuda susarlar.

• Sıfat ayet ve hadislerini açık anlamlarıyla alıp kabul eden iki grup şunlardır:

1- Müşebbihe306 Grubu: Allah’ın sıfatlarını, yaratıkların sıfatları cinsinden görürler. Yâni Allah’ın sıfatlarını, yaratıkların sıfatlarıyla özdeştirirler. Onların bu görüşleri bâtıl olup, selef tarafından reddedilmiştir.

2- Selef307 Grubu: Bu sıfatları, Allah Azze ve Celle’nin kendisine yaraşan açık anlamlarıyla alıp kabul ederler. Onların bu görüşleri kesinkez doğrudur. Çünkü Kitap, Sünnet ve akıl, kesin ya da zannî olarak onların görüşlerinin doğruluğunu açık bir biçimde göstermektedir. Nitekim daha önce üçüncü ve dördüncü bölümlerde onların bu görüşlerinin gerekliliği ve doğruluğundan söz edilmişti.

Bu iki grup arasındaki fark: İlk grup Allah’ı yaratıklarına benzetmiş, ikinci grup ise bunu reddetmiştir.

Eğer teşbîhçi, Allah’ın ilmi (bilmesi), dünya göğüne inmesi ve eli hakkında örneğin “ben bunlardan sadece yaratıklarda da bulunan ilim, inme ve elin aynısını düşünürüm” derse ona birkaç bakımdan cevap verilebilir:

1- Akıl ve naklin her biri yaratıcının bütün sıfatlarında, yaratıklardan ayrıldığını, onlara benzemediğini gösterir. Yaratıcının sıfatları kendisine yaraşır sıfatlar, yaratılanın sıfatları da kendisine yaraşır sıfatlardır.

Yaratıcının yaratılandan ayrıldığını, ona benzemediğini gösteren naklî kanıtlardan biri Allah Teâlâ'nın şu buyruğudur: “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.” (Şûrâ, 11)

Aklî kanıtlara gelince, bunlardan biri şöyledir: Bu sözü söyleyen teşbîhçiye şöyle söylenir: Olgunluk, zâtının gereklerinden olan, her bakımdan olgun ve başkalarına olgunluk veren Yaratıcı, nasıl olur da, eksiklik zâtının gereklerinden olan ve kendisini olgunlaştırana ihtiyaç duyan yaratılmışa benzer tutulabilmektedir?!

2- Teşbîhçiye: “Sen Allah’ın, yaratıkların zâtına benzemeyen bir zâtı olduğunu düşünemiyor musun?” denilince “Evet, düşünüyorum” diyecektir. O zaman ona şöyle söylenir: Öyleyse Allah’ın, yaratıkların sıfatlarına benzemeyen sıfatları bulunduğunu da düşün. Çünkü sıfatlar hakkındaki söz, zât hakkındaki söz gibidir. Bunları birbirinden ayıran, kesinlikle çelişkiye düşer.

3- Ayrıca teşbîhçiye şöyle denir: Biz yaratıkların sıfatları içinde isimleri bir, fakat nitelikleri ayrı olan sıfatlar görmekteyiz. Örneğin insanın eli hayvanların eli gibi değildir. Yaratıkların sıfatlarında isim birliği olmasına rağmen nitelik ayrılığı caiz olduğuna göre böyle bir ayrılığın yaradanla yaratılanın sıfatları arasında olması da pekâlâ câiz olmaktadır. Üstelik yaradanla yaratılanın sıfatları arasında ayrılık olması daha önce de geçtiği gibi kaçınılmazdır.

• Sıfat ayet ve hadislerini açık anlamlarına aykırı (ters) (mecâzî) anlamlara çeken iki grup ise, Allah’ın olumlu (subûtî) sıfatlarının olmasını veya bazı sıfatlarının saptanmasını inkar edenler veyahut da sıfatlar olmaksızın sadece halleri (durumları) saptayanlardır. Bu iki grup şunlardır:

1- Cehmiyye’nin te’vîlcileri ve başkaları: Bunlar sıfat naslarını, kendi belirledikleri anlamlara çevirip te’vîl ederler. Eli nimet, istivâyı istilâ anlamlarıyla te’vîl etmek gibi.308

2- İşi Allah’a bırakan tefvîzci techîlciler: Bunlar: “Sıfat naslarından ne kasdettiğini yalnız Allah’ın kendisi bilir. Ancak biz, bu sıfat naslarıyla Allah Teâlâ'nın kendi zâtı dışında hâricî bir sıfatı olduğunu kasdetmediğini biliriz” demişlerdir.

Bu söz kendi içinde çelişiktir. Çünkü onların “biz, bu sıfat naslarıyla Allah’ın kendi zâtı dışında hâricî bir sıfatı olduğunu kasdetmediğini, biliriz” sözü, bunların anlamını Allah’a bırakan tefvîz görüşüyle çelişir. Çünkü tefvîz görüşünün hakîkati, tefvîzcinin sıfat nasları hakkında olumlu-olumsuz hiçbir hüküm vermemesini gerektirir. Öyleyse bu tefvîzcilerin içine düştüğü çelişki apaçıktır.309

Bu iki grup arasındaki fark: İlk grup sıfat naslarına, bunların açık anlamlarına aykırı anlamlar vermiştir. İkinci grup ise herhangi bir anlam vermeden bunları Allah’a havale etmiştir (bırakmıştır). Bunu yaparken de, bu naslarla, Allah Azze ve Celle için herhangi bir sıfatın ispatının kastedilmediğini söylemişlerdir.

• Sıfat ayet ve hadisleri hakkında susan iki gruba gelince, bunlar şunlardır:

1- Bir grup, sıfat naslarıyla, Allah’a yaraşır sıfatların ispatı kastedilmiş olabilir de, olmayabilir de, demiştir. Fakîhler (fıkıh âlimleri) ve başkaları arasında böyle düşünenler çoktur.

2- Diğer bir grup ise, kalpleri ve dilleriyle bu tür sözlerin hepsinden yüz çevirmişler ve Kur’ân ve hadis okumak gereğinden başka hiçbir şey söylememişlerdir.

Bu iki grup arasındaki fark: İlk grup olumlu ve olumsuz yönde iki olasılığın da olabileceği hükmünü vermiş, ikinci grup ise bu konuda (ne olumlu ne de olumsuz yönde) hiçbir hüküm vermemiştir. Allah en doğrusunu bilir.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin