İsim ve Sıfatlar Tevhidinde Ehl-i Sünnet’in Muhaliflere Cevabı



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə72/92
tarix07.01.2022
ölçüsü1,69 Mb.
#83151
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   92
Ebû Tâhir ez-Ziyâdî, Selâsetü Mecâlis mine’l-Emâlî’de (191/2) ve Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’de (2/No:1427), Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in azatlı kölesi Sevbân el-Hâşimî’den merfû’ olarak,

İbn-i Adiyy, el-Kâmil fî Duafâi’r-Ricâl’de (6/2172), O’ndan da es-Sehmî, Târîhu Curcân’da (sh:315) İbn-i Ömer’den merfû’ olarak,

Abdürrezzâk, el-Emâlî’de (2/39/1) Tâvûs’tan mürsel olarak,

rivâyet etmişlerdir. Hâfız el-’Irâkî, el-Muğnî an Hamli’l-Esfâr adlı eserinde (İhyâ’nın Zeylinde 1/41) hadisi Taberânî’nin İbn-i Mes’ûd hadisinden hasen bir isnâdla rivâyet ettiğini söylemiş, Hâfız İbn-i Hacer de Fethu’l-Bârî’de (11/486) ona uymuştur. Hâfız Suyûtî’de, el-Câmiu’s-Sağîr’de hadise hasen demiştir. (Bk. es-Sahîha, 1/1/79). el-Elbânî ise, hadisin dört farklı senedinin de zayıf olduğunu, ancak bunların her birinin, bir diğerini güçlendirdiğini, böylece hadisin hasen mertebesine yükseldiğini uzun uzadıya anlatmıştır. Bk. Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha (1/1/75-80, No: 34). Sahîhu’l-Câmii’s-Sağîr adlı eserinde ise (No: 545) hadisin sahih olduğunu söylemiştir. Bu konuda ayrıca bk. Heysemî Mecmau’z-Zevâid (7/207, 223); Ebû Abdillah el-Haddâd, Tahrîcu Ehâdîsi İhyâi Ulûmi’d-Dîn (1/112-113, No: 90).

274. (SAHİH ESER): Sözün devamı şöyledir: “Kelâma bakıp da kalbinde bozukluk ve şüphe bulunmayan hiç kimse yoktur.” İbn-i Abdilberr, Câmiu Beyâni’l-İlmi ve Fadlih (2/942, No: 1796); el-Gazzâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn (1/114).

Bu konuda İmam Ahmed’den daha pek çok söz aktarılmıştır. Bazıları şöyledir:

“Kelâmla uğraşan kimse kurtuluşa ermez; Cehmiyye’ye kaymaktan da kurtulamaz.” İbn-i Batta, el-İbâne (2/538); Zehebî, Siyer (11/216).

“Sünneti savunsalar bile kelâmcılarla oturup kalkmayınız.” İbn-i Cevzî, Menâkıbu’l-İmam Ahmed (sh: 205).

“Ben bu konuda, Allah’ın kitabında, veya Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’den gelen bir hadiste veyahut Sahâbe’den ya da Tâbiîn’den gelen haberlerde bulunan şeyler dışında konuşmayı sevmem. Bu dört şey dışındakilere gelince, onlar hakkında konuşmak övülmüş bir şey değildir.” İbn-i Cevzî, Menâkıbu’l-İmâm Ahmed (sh: 204); İbn-i Teymiyye, Deru Teâruzi’l-Akli ve’n-Nakl (7/155).

275. Muhammed b. İdrîs b. el-Abbâs b. Osmân b. Şâfi’ b. es-Sâib b. ‘Ubeyd b. Abdi Yezîd b. Hâşim b. el-Muttalib b. Abdumenâf b. Kusayy b. Kilâb b. Mürre b. Ka’b b. Luayy b. Gâlib el-Kureşî el-Muttalibî, Ebû Abdillah eş-Şâfiî el-Mekkî el-Gazzî. Peygamber’in akrabası ve sünnetinin büyük savunucusu olan İmam Şâfiî asrının âlimi ve bu ümmetin yetiştirdiği en büyük fıkıhçılardan biridir. Aynı zamanda Şâfiî mezhebinin de imamıdır. Peygamberle akrabalık bağı O’nun Peygamber’in amca çocuğu olması dolayısıyladır. Şöyle ki, el-Muttalib, Peygamber’in dedesi Abdulmuttalib’in babası Hâşim’in öz kardeşidir. H.150 yılında Filistin’in Gazze kasabasında dünyaya gelen İmam Şâfiî ilim tahsiline doğduğu bu şehirde başlamış daha sonra Mekke, Medine, Mısır ve Bağdât gibi ilim merkezlerine giderek ilmi tahsilini oralarda sürdürmüştür. Atıcılıkta Kureyş’in en yeteneklilerinden biri olan Şafiî, attığı on oktan onunda da hedefi vururdu. Önceleri atıcılık, şiir, dil ve arap tarihinde sıyrılarak nam salmış, sonraları ise fıkıh, hadis ve tecvid ilimlerine yönelmiştir. Kısa sürede Kur’ân’ı ezberlemiş ve her Ramazan’da Kur’ân’ı 60 kere hatmetmeyi asla ihmal etmemiştir. Sonra Medine’ye giderek İmam Mâlik’in Muvatta’ını ezberlemiş ve ezberinden O’na sunmuştur. Henüz 20 yaşlarındayken Müslim b. Hâlid fetvâ vermesine izin vermiştir. Hakkında İmam Ahmed: “6 kişi var ki, bunlar için seher vaktinde dua ediyorum, bunlardan biri de Şâfiî’dir.”, “Hiç kimse bir divit (hokka) ve bir kalem tutmuş olmasın ki, Şâfiî’nin onun boynunda (üzerinde) bir minneti (hakkı ve iyiliği) olmasın,” “Şâfiî, insanların en fasihlerindendi” derken Ebû Sevr el-Kelbî: “Ben Şâfiî gibisini görmedim. Zaten O’da kendi gibisini görmemiştir” demiş, Ebû ‘Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm’da: “Şâfiî’den daha fasih, O’ndan daha akıllı ve vera’ (takva) sâhibi birini görmedim” demiştir. Ebû Dâvûd ise: “Şâfiî’nin bir tane bile yanlış hadisini bilmiyorum” demiştir. İmam Mâlik, İsmâil b. Ca’fer ve Muhammed b. el-Hasen el-Hanefî gibi pek çok âlimden ilim almış, kendisinden de İmam Ahmed, Humeydî ve Ebû ‘Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm gibi nice âlimler ders almışlardır. Fıkıh usûlü alanında yazılmış ilk eser olan er-Risâle’si yanında dinlediği hadisleri derlediği el-Ümm ve el-Müsned adlı eserleri de vardır. Hicri 204 yılı Şaban ayında 54 yaşındayken Mısır’da vefat etmiştir. Bk. Târîhu Bağdâd (2/56-73); Tezkiretü’l-Huffâz (1/361-363); Siyer (10/5-99); el-Bidâye ve’n-Nihâye (10/262-266); Tehzîbu’t-Tehzîb (9/23-27); Şezerâtü’z-Zeheb (2/9-11).

276. (SAHİH ESER): Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî (1/462); İbn-i Abdilberr, Câmiu Beyâni’l-İlmi ve Fadlih (2/941, No:1794); el-Hatîb el-Bağdâdî, Şerefu Ashâbi’l-Hadîs (sh: 78); el-Gazzâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn (1/114); Zehebî, Siyer (10/29); İbn-i Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye (10/265); İbn-i Hacer, Tevâli’t-Te’sîs bi Meâlî İbn-i İdrîs (sh: 64).

Hafız Zehebî Siyer’de (10/29) İmam Şâfiî’den bu anlamda bir çok eser naklettikten sonra şöyle demiştir: “Herhalde bu, imamdan mütevâtir olsa gerek.”

Bu konuda İmam Şâfiî’den daha pek çok söz aktarılmıştır. Bazıları şöyledir:

“Hiç şüphesiz kulun, şirk dışında her türlü günahla Allah’ın huzuruna çıkması onun için kelâm ilmiyle Allah’ın huzuruna çıkmasından daha hayırlıdır. Ben Hafs (el-Ferd)’den kelâmla ilgili öyle sözler işittim ki bunu anlatmama imkan yok.” Bu söz başka bir rivâyette “kelâm ilmiyle” lafzı yerine “arzu ve isteklerden herhangi bir şeyle” şeklinde geçmektedir. İbn-i Ebî Hâtim er-Râzî, Âdâbu’ş-Şâfiî ve Menâkıbuh (sh: 187); Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî (1/453); İbn-i Asâkir, Târîhu İbn-i Asâkir (14/405/2); Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ (9/111); İbn-i Abdilberr, Câmiu Beyâni’l-İlmi ve Fadlih (2/939, No:1788, 1789); el-Gazzâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn (1/114); Hâfız Ebu’l-Kâsım el-Esbehânî, el-Hucce fî Beyâni’l-Mehacce (1/104); Zehebî, Siyer (10/16); İbn-i Kesîr, el-Bidâye (10/265-294); İbn-i Hacer, Tevâli’t-Te’sîs (sh: 64).

“Eğer insanlar, arzu ve isteklerden kelâmda bulunan şeyleri bilselerdi, ondan arslandan kaçtıkları gibi kaçarlardı.” Câmiu Beyâni’l-İlmi ve Fadlih (2/941, No: 1792); Hilyetü’l-Evliyâ (9/111); Târîhu İbn-i Asâkir (4/405/2); İhyâu Ulûmi’d-Dîn (1/114); Siyer (10/16, 18).

“Kelâm elbisesi giyip de kurtulan hiç kimse yoktur.” Âdâbu’ş-Şâfiî ve Menâkıbuh (sh:186); el-Lâlekâî (No:303); Hilyetü’l-Evliyâ (9/111); Câmiu Beyâni’l-İlmi ve Fadlih (2/941, No:1795); el-Uluvv (Muhtasar, No: 200); Siyer (10/18, 27). Bu sözü İbn-i Batta: “Kelâm elbisesi giyip de kurtulan hiç kimse görmedim” şeklinde rivâyet etmiştir. Bk. el-İbânetü’l-Kübrâ (No: 666)

277. Bu iki imam dışında diğer imamlar da kelâm ilmini ve ehlini yermişler, kelâmla ilgili konularda ve genel anlamda dinde tartışmayı yasaklamışlardır. Biz özelikle üç büyük imamın, İmam Ebû Hanîfe (ölm. 150h.), İmam Mâlik (ölm. 179h.) ve Ebû Hanîfe’nin en seçkin ve en bilgili öğrencisi Ebû Yûsuf (Ya’kûb b. İbrâhim) (ölm. 182h.) sözleri üzerinde duracağız:


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin