Işık'ın, 24 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili



Yüklə 109,49 Kb.
tarix17.11.2018
ölçüsü109,49 Kb.
#83087

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım'ın, Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili "Meclis, bu ölümlerin gerçekleşmesine sebep olan tezkerenin sahibidir." sözlerine, "Bu toprakların bize vatan olarak kalması için gerektiğinde şehit vermeyi göze alamazsak, burada hür ve bağımsız yaşayamayız." karşılığını verdi.

 Işık'ın, 24 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili TBMM Genel Kurulunu bilgilendirmesinin ardından gruplar adına konuşmalar yapıldı.

MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, savaşların, trajedilerin kazananı olmadığını söyledi.

İstiklal, birlik, vatan, beraberlik, beka sorununun ortadan kaldırılması için yapılan savaşların kaçınılmaz olduğunu belirten Aydın, "Balkan Harbi, Yemen seferi, Sarıkamış Harekatı, Çanakkale ve İstiklal Harbi böyle bir durumun ifadesidir, yani kaçınılmazdır." dedi.

Aydın, hiçbir ülkenin, evinin kapısı önünde riski göze alamayacağını vurgulayarak, Suriye'de yaşananlara Türkiye'nin sessiz, hareketsiz kalamayacağını bildirdi.

Türkiye'nin içinde bulunduğu bugünlerde bölgede olanları çok iyi okumak gerektiğine değinen Aydın, El Bab'da yaşanılanlar ile Kayseri'de yaşanılanlar arasında fark olmadığını söyledi.

Aydın, harekatın başarılı olması gerektiğini, hatta El Bab ile sınırlı kalmayıp, sağlı sollu Mare ve Membiç'in kontrol altına alınıp öyle devam edilmesi gerektiğini vurguladı. Aydın, "Bunu yaparken diplomasiyi bırakmayıp, şıpsevdi aşıklar gibi bir gün dost, bir gün düşman, bir gün küs, bir gün barışık gibi değil, ilkeleri, beklentileri masaya net koyup, orada varlığını hissettiren ülkelerle derin diplomasi trafiğini sürdürmek gerekir." diye konuştu.

Terörün yurt dışındaki uzantılarının, zaman zaman canları yandıkça, emellerine ulaşamadıkça Türkiye'nin canını yakmaya çalıştığını ifade eden Aydın, "Su uyur düşman uyumaz prensibini niye unutuyoruz? Hattı müdafaa değil sathı müdafaa ile hareket etmeliyiz." dedi.

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, amacı net olarak konulmamış, komutanlara bile tam tarif edilmemiş bir operasyonla karşı karşıya olduklarını savundu.

Meclisin, altına imza attığı tezkereyle askerleri oraya gönderdiğini ileri süren Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Meclis, bu ölümlerin gerçekleşmesine sebep olan tezkerenin sahibidir. Onları oraya gönderen Meclis iradesinin tamamının bu ölümlerden sorumlu olduğundan hareketle, ölümlerini engelleyemediğim için özür diliyorum. Tezkereye muhalefet eden parti olarak diğer partileri bu tezkerenin doğru olmadığına inandıramadığımız için, oraya güvenli göndermediğimiz için, her anı ölüm kokan süreçleri yaşattığımız için özür diliyorum ve haklarını helal etmesini diliyorum. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar 24 Ağustostan bugüne kadar orada TSK'nın bulunmasına dair birbirine zıt açıklamaları öne sürdüler. Türkiye, oyun kurucu değil yancı, figürandır. Bab'ı alsak ne olur, Bab bize mi kalacak? Düşse bile, rejim, Suriye ve Rusya hep birlikte, 'İşiniz bitti, çıkınız' diyecek. Onların yerine bizim gençlerimiz ölüyor, onların yerine biz temizliyoruz, savaşıyoruz ve hediye ediyoruz."

Milli Savunma Bakanı Işık, Yıldırım'a sataşma gerekçesiyle yanıt verdi.

"Meclis karar alıp, yurtdışına asker göndermeyecekse bu ülkeyi nasıl savunacağız?" diye soran Işık, "Bu ülke sadece topraklarının içinde mi savunulur? Bir ülke tehdidi nerede görürse, oraya asker göndermek durumundadır. TBMM'nin yaptığı da budur. Elbette hiçbir şehidimizin, kaybımızın olmasını istemeyiz. Ama bu toprakların bize vatan olarak kalması için gerektiğinde şehit vermeyi göze alamazsak da burada hür ve bağımsız yaşayamayız." değerlendirmesinde bulundu.

Kuzey Suriye'deki PYD yapılanmasını "özgürlük yapılanması" olarak sunmanın beyhude bir çaba olduğunu vurgulayan Işık, şunları kaydetti:

"Bu bir terör organizasyonudur. Sadece bölgeden Türkiye'ye karşı bir tehdit değil, aynı zamanda bölgede yaşayan Kürtlere karşı da terör organizasyonudur. Kendi gibi düşünmeyen bütün örgütleri, oluşumları adeta silahla yok eden bir anlayışı, siz nasıl özgürlük anlayışı olarak adlandırabilirsiniz? Yahudi Kürdü, Sünni Kürdi, Şii Kürdü öldüren nasıl bir özgürlük anlayışı olur? Siz özgürlük için insan öldürmeyi acaba özgürlük anlayışının bir parçası olarak mı görüyorsunuz? İnsanın kıymetinden bahseden kişilerin, çocuk yaşta dağa çıkartılıp, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı terör örgütü üyesi olarak yetiştirilenler hakkında söyleyeceğiniz hiçbir şey yok mu? Terör örgütüne dönüp, 'Bu çocuklara yazık değil mi? ' diye, bir şey söylemeyi düşünmüyor musunuz?"

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Bizim Mehmedimiz vatan için şehit olabilir ama bizim Mehmedimiz Amerika'nın, Rusya'nın, Fransa'nın fedaisi olamaz. El Bab'ı IŞİD'den temizlemek neden sadece Mehmetçik'e düşsün? Neden bunu koalisyon güçleriyle yapamıyoruz?" dedi. 

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın, 24 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili TBMM Genel Kurulunu bilgilendirmesinin ardından gruplar adına konuşmalar yapıldı.

CHP Grup Başkanvekili Altay, Rusya, İran ve Türkiye'nin katılımıyla Moskova'da yapılan toplantıda, Suriye konusunda mutabakata varıldığını anlatarak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da imzaladığı metnin ilk maddesinin, "İran, Rusya ve Türkiye; çok etnili, çok dinli, mezhepsel olmayan, demokratik ve seküler devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyetinin egemenlik, bağımsızlık, birlik ve toprak bütünlüğüne tam olarak saygı duyduklarını yinelerler." şeklinde olduğunu anımsattı.

Mutabakat metninin Rusya ve İran dışişleri bakanlıklarının internet sitesinde yer aldığını, Türk Dışişleri Bakanlığı sitesinde bulunmadığını belirten Altay, Moskova mutabakatıyla AK Parti'nin kaybettiğini, Türkiye'nin kazandığını öne sürdü.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Rus büyükelçinin suikaste uğraması nedeniyle eziklik ve mahcubiyetle mutabakatı imzaladığını iddia eden Altay, Çavuşoğlu'nun imzaladığı metinde Suriye rejiminin, demokratik bir cumhuriyet olarak kabul edildiğini, ancak iç siyasette "zalim yönetim" olarak halka anlatıldığını savundu.

Türkiye'nin DEAŞ ile mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Altay, "Bu vatanın bekası için değil 14, 79 milyon da şehit olabilir ama gereksiz yere evlatlarımızın toprağa düşmesine de seyirci kalamayız." dedi. 

Altay, hükümetin terör örgütü PKK ile mücadelesinde yanlışlar yaptığını öne sürerek, "Bu hükümetin iş tutuş tarzında sorun var. 2009'da Oslo ile başlayan, 2012'de Dolmabahçe, Habur, Kandil, İmralı ile netleşen metodun doğru olmadığını söyledik. 'PKK terör örgütüyle devlet keskin ve etkin mücadele içinde olmalıdır, lakin bu memleketin Kürt sorunu vardır' demiş, kalıcı çözümler önermiştik." ifadesini kullandı.

"CHP olarak sorunun çözümü için toplumsal mutabakat komisyonu, gerçekleri araştırma komisyonu ve akil heyet kuralım teklifinde bulunduk." diyen Altay, "Bunlar yapılsaydı, hükümet eminim ki PKK ile mücadele konusunda şu an içinde bulunduğu zaaf içinde bulunmazdı. Kurtuluş Savaşı'nda ölen bu kadar insanımız yok." dedi.

DEAŞ ile mücadelede Türkiye'nin kara gücünün kullanılmasını eleştiren Altay, "Bizim Mehmedimiz vatan için şehit olabilir ama bizim Mehmedimiz Amerika'nın, Rusya'nın, Fransa'nın fedaisi olamaz. El Bab'ı IŞİD'den temizlemek neden sadece Mehmetçik'e düşsün? Neden bunu koalisyon güçleriyle yapamıyoruz?" değerlendirmesinde bulundu. 

CHP'li Altay, Türkiye'nin dünya kamuoyunda cihatçıların hamisi gibi görüldüğünü öne sürerek, bu algının yıkılması gerektiğini, bölge ülkeleriyle ilişkilerin barışçıl zeminde yürütülmesi gerektiğini söyledi. 

İdlib'in de Türkiye için yeni bir felaketin kıvılcımı olacağını iddia eden Altay, "Sınıra yığılan cihatçılara yönelik tedbir almalı bu hükümet. İdlib ile ilgili hükümetin acil eylem planı yapması lazım. Türkiye'nin artık Moskova mutabakatına sadık kalarak, Suriye yönetimine yönelik mezhepçi ve saldırgan tutumunu terk etmesi gerekir." diye konuştu

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da Türkiye'nin hiçbir devletin fedaisi olmadığını belirterek, "Türkiye, büyük devletlerin fedaisi olsaydı içerde bu kadar problem yaşamazdı. Geçmişte fedaiydik huzur içindeydik, şimdi huzur içinde olamamamızın sebebi fedai olmayışımızdır." dedi.

Türkiye'nin Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu vurgulayan Bostancı, bölünmüş bir Irak ve Suriye'nin kimseye bir fayda sağlamayacağını, bu ülkelerin siyasi ve toprak bütünlüğüne önem verdiklerini belirtti.

Bostancı, "Ortadoğu coğrafyasında kim Kürtçülük, Arapçılık, Sünnicilik, Alevicilik yapıyorsa sadece ve sadece yağma ve talan heveslisi küresel güçlerin çıkarlarına hizmet eder." ifadesini kullandı.

TBMM Genel Kurulunda, Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısının görüşmeleri sürüyor.

Tasarının görüşmelerinde söz alan CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, elindeki fotoğrafı göstererek, Rize'de Atatürk'ün heykelinin kaldırıldığını söyledi. Aydın, "Bu milletin bağrından çıkmış bir vatan evladına bu fotoğraflar yakışmadı." diyerek tepki gösterdi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da konuyla ilgili bugün sosyal medyada yoğun tekpi olduğunu belirterek, "Rize'de meydandaki bir Atatürk heykeli, çok şükür Saddam'ın heykelinin yıkıldığı gibi yıkılmamış, yani yerlere devrilmemiş ama bir heykel kaldırılması olayı. Bunun, kasten tümüyle kaldırılacağını aklımıza dahi getirmek istemiyoruz. Şüphesiz Rize Valiliğinin bir gerekçesi vardır. Yalnız, kamuoyunu ve sosyal medyadaki infiali rahatlatmak açısından Rize Valiliğinden ya da hükümetten bu konuda bir açıklama istiyoruz." diye konuştu.

Bunun üzerine AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da söz alarak, kesinlikle Atatürk'e, Atatürk'ün heykeline karşı herhangi bir saygısızlığın olmadığını bildirdi. Bostancı, şunları kaydetti:

"Belediyenin yaptığı, Valilikle beraber koordineli bir şekilde Atatürk heykelinin Vilayetin önüne kaldırılması, meydanın da yeni bir düzenlemeyle değerlendirilmesi şeklindedir. Doğrudan Atatürk'e anlaşılabilecek şekilde heykeline yönelik herhangi bir saygısızlık şeklinde bir durum söz konusu değildir. Elbette bunlar semboliktir ve kıymetlidir, bunlara dikkat etmek gerekir. Aslolan, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne ve geleceğe baktığımızda, cumhuriyeti kuran başta Atatürk olmak üzere bütün o kadrolara ve cumhuriyetin temel fikirlerine, ruhuna uygun bir şekilde davranmaktır. Asıl dikkat edilmesi gereken, sembolik tarafları bir yana bunlardır. Bu konuda da zannediyorum, siyasi partiler arasında temelde herhangi bir görüş farklılığı yoktur."

Sınai mülkiyet haklarına ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamelerle yapılan düzenlemeler, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Sınai Mülkiyet Kanunu ile tek çatı altında toplanıyor.

Altısı geçici olmak üzere, toplam 199 maddeden oluşan Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı, üç gün süren görüşmelerin ardından Genel Kurulda kabul edilerek yasalaştı.

Kanunla, marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlanması amaçlanıyor.

Türk Patent Enstitüsünün adı Türk Patent ve Marka Kurumu olarak değiştiriliyor. Kurumun kısa adı da "Türk Patent" olarak düzenleniyor.

Tescilli markaların piyasada daha etkin kullanımını sağlamak ve kullanılması düşünülmeyen mal ve hizmetler için marka tescil talebinde bulunulmasının önüne geçmek amacıyla yayıma itiraz eden taraftan kullanıma ilişkin bilgi ve belgeler sunulmasının talep edilmesini sağlayan düzenleme getirilmesiyle, markaların kullanımının özendirilmesi hedefleniyor.

AB düzenlemesine paralel olarak yedi yıl sonra yürürlüğe girmek üzere, markalara idari iptal getiriliyor, marka tescil süreçleri kısaltılıyor.

Önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı muvafakatnamenin Türk Patent ve Marka Kurumuna sunulması halinde başvurunun reddedilemeyeceğine ilişkin düzenleme getiriliyor.

Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dahil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilecek.

Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa, itiraz üzerine başvuru reddedilecek.

Kanunla sağlanan marka koruması, tescil yoluyla elde edilecek. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine ait olacak ve marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde bazı fiillerin önlenmesini talep etme hakkı olacak.

Tescilli bir markanın, basılı olarak veya elektronik ortamda sunulan sözlük, ansiklopedi ya da başka bir başvuru eserinde, tescilli olduğu belirtilmeden jenerik ad izlenimi verecek şekilde yayımlanması durumunda, marka sahibinin talebine bağlı olarak yayımcı, elektronik ortamda sunulan eserlerde derhal, basılı eserlerde ise ilk baskısında markanın tescilli olduğunu belirtmek suretiyle yanlışlığı düzeltecek ya da markayı eserden kaldıracak.

Tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye'de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilecek.

Marka sahibinin izni olmadan markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin ticari vekil ya da temsilci adına tescilinin yapılması halinde, ticari vekil veya temsilcinin haklı bir sebebi yoksa marka sahibi; mahkemeden, markasının kullanımının yasaklanmasını talep edebileceği gibi söz konusu tescilin kendisine devredilmesini de talep edebilecek.

Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması'na taraf devletlerden birinin uyruğunda olan ya da bu devletlerden birinin uyruğunda olmamakla beraber bunlardan birinde yerleşim yeri veya işler durumda ticari müessesesi bulunan gerçek ya da tüzel kişiler veya bunların halefleri, bu devletlerin herhangi birinde yetkili mercilere markanın tescili için usulüne uygun olarak yaptıkları başvuru tarihinden itibaren altı aylık süre içinde, Paris Sözleşmesi hükümleri kapsamında aynı marka ve aynı mal veya hizmetler için Türkiye'de başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanacak.

Markaların Uluslararası Tescili Konusundaki Madrid Sözleşmesi ile İlgili Protokol kapsamında yapılan bir uluslararası başvuru, Türk Patent ve Marka Kurumuna doğrudan yapılan bir başvuruyla aynı sonuçları doğuracak.

Bültende yayımlanmış bir marka başvurusunun, tescil edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazlar ilgili kişiler tarafından marka başvurusunun yayımından itibaren 2 ay içinde yapılacak.

Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren 10 yıl olacak. Bu süre, 10'ar yıllık dönemler halinde yenilenecek.

Marka hakkı, tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmı ya da tamamı için lisans sözleşmesine konu olabilecek.

Mahkeme tarafından ilgili maddeler uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilecek. Menfaati olanlar, cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilecek. Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, markaya kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılacak.

Koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi; marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi durumunda da marka hakkı sona erecek.

Marka sahibinin yetkisinde olan markayı kullanma hakkına, başkalarınca tecavüz edilmesini engellemek amacıyla marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sıralanıyor.

Marka sahibinin izni olmadığı sürece marka kullanımı, markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanarak markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılacak.

Taklit markayı taşıyan ürünleri, bu durumu bildiği veya bilmesi gerektiği halde satan, dağıtan, bir başka şekilde ticaret alanına çıkaran, ithal ve ihraç eden, ticari amaçla elde bulunduran veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunan kişiler de marka hakkına tecavüz etmiş olacak.

Marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler de kanunda yer alıyor.

Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak.

Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezasına çarptırılacak.

Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişiye, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası verilecek.

Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişi hakkında bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması halinde cezaya hükmolunmayacak.

Marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından o işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işaret, garanti markası olacak.

Garanti markası, marka sahibinin veya marka sahibine iktisaden bağlı olan işletmenin mal veya hizmetlerinde kullanılamayacak.

Kanunda, "ortak marka", üretim veya ticaret ya da hizmet işletmelerinden oluşan bir grup tarafından kullanılan işaret olarak adlandırılıyor. Ortak marka, gruptaki işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayacak.

Kanunda, coğrafi işaret hakkı, geleneksel ürün adı hakkı ile birlikte düzenleniyor. Bu kapsamda, geleneksel ürün adının tescil yoluyla korunmasına ilişkin düzenleme getiriliyor.

Tasarım başvurularının bültende yayımlanma süresini 6 aydan 3 aya düşürülecek. Türk Patent ve Marka Kurumu kararlarına itiraz edilebilecek. Coğrafi işaretli ürünlerin denetimine ilişkin rapor sunma 10 yıldan 1 yıla indirilecek.

Doğal ve beşeri unsurların bir araya gelmesi sonucu gıda, tarım, maden, el sanatları ürünleri ve sanayi ürünlerinden kanundaki şartlara uygun olanlar, tescil edilmesi şartıyla, coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı korumasından yararlanacak.

Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işaret, coğrafi işaret olarak adlandırılacak.

Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya istisnai durumlarda ülkeden kaynaklanan, tüm veya esas özelliklerini bu coğrafi alana özgü doğal ve beşeri unsurlardan alan, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerin tümü bu coğrafi alanın sınırları içinde gerçekleşen ürünleri tanımlayan adlar menşe adı olacak.

Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adlar mahreç işareti sayılacak.

Coğrafi bir yer adı içermese dahi şartları taşıyan bir ürünü belirtmek için geleneksel olarak kullanılan, günlük dilde yerleşmiş ve coğrafi bir yer adı içermeyen adlar da menşe adı veya mahreç işareti olabilecek.

Menşe adı veya mahreç işareti kapsamına girmeyen, ilgili piyasada bir ürünü tarif etmek için geleneksel olarak en az 30 yıl süreyle kullanıldığı kanıtlanan adlar, geleneksel üretim veya işleme yöntemi yahut geleneksel bileşimden kaynaklanması veya geleneksel hammadde veya malzemeden üretilmiş olması halinde, geleneksel ürün adı olarak tanımlanacak.

Meşe adı, mahreç işareti ve geleneksek ürün kapsamına girmeyen adlar, ürünlerin öz adı olmuş adlar, ürünün gerçek kaynağı konusunda halkı yanıltabilecek olan bitki tür ve çeşitleri, hayvan ırkları veya benzeri adlar, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı adlar, şartları taşıyan kişiler tarafından başvurusu yapılmasına rağmen kendi ülkesinde korunmayan, koruması sona eren veya kullanılmayan adlar, tescilli veya başvurusu yapılmış bir coğrafi işaret ile tamamen veya kısmen eş sesli olan ve tüketiciyi yanıltabilecek adlar coğrafi işaret olarak tescil edilemeyecek.

Üretici grupları, ürün veya ürünün kaynaklandığı coğrafi alanla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, ürünle ilgili olarak kamu yararına çalışan veya üyelerinin ekonomik çıkarlarını korumaya yetkili dernekler, vakıflar ve kooperatifler, ürünün tek bir üreticisi varsa, bu durumu ispat etmesi şartıyla ilgili üretici, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tescil başvurusunda bulunabilecek.

Yabancı ülke kaynaklı coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı başvurusu Türkiye'de korunan coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı ile aynı ise inceleme, bölgesel ve geleneksel kullanım ile benzer adların tüketici tarafından birbiriyle karıştırılması riski göz önüne alınarak yapılacak.

TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'na göre, tescil edilen coğrafi işaretin veya geleneksel ürün adının kullanım hakkına sahip kişiler, bunları, amblem ile birlikte ürün veya ambalajı üzerinde kullanacak.

Buna göre, bültende yayımlandığı tarihten itibaren 3 ay içinde itiraz yapılmamış, yapılan itirazlar nihai olarak reddedilmiş veya itirazların değerlendirilmesi sonucunda değişikliğe uğramış başvuru, bildirim tarihinden itibaren 2 ay içinde tescil edilecek.

 Tescil edilen coğrafi işaretin veya geleneksel ürün adının, tescile konu özelliklerinde değişiklik olması halinde değişiklik talebi, ücretinin ödenmesi şartıyla menfaati bulunanlar tarafından yapılabilecek.

Tescilli coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adları, sicilde belirtilen şartlara uygun olan ürünlerin üretimi veya pazarlamasında faaliyet gösterenler tarafından kullanılacak. Bu kişiler, tescil ettirene, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adına yönelik üretim ve pazarlama faaliyeti gösterdiklerine dair bildirimde bulunacak.

 Tescil edilmiş coğrafi işaretin veya geleneksel ürün adının kullanım hakkına sahip olan kişiler, bunları, amblem ile birlikte ürün veya ambalajı üzerinde kullanacak. Coğrafi işaretler bakımından amblemin kullanılması zorunlu olacak.

 Tescilli bir markanın sahip olduğu itibar, ün ve kullanım süresi de göz önünde bulundurularak bu marka ile aynı veya benzer olması sebebiyle markanın varlığına zarar verici veya gerçek kaynağı konusunda yanıltıcı olacak nitelikteki adların coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı olarak tesciline, önceki tarihli hak sahibinin itirazı üzerine izin verilmeyecek.

Coğrafi işaretin veya geleneksel ürün adının hükümsüzlüğü, menfaati olanlarca mahkemeden istenebilecek.

Düzenlemede öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemeleri olacak.

Türk Patent ve Marka Kurumunun aldığı kararlara karşı açılacak davalarda ve kurum kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin kurum aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olacak.

Sınai mülkiyet hakkı veya geleneksel ürün adından doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, Borçlar Kanunu'nun zaman aşımına ilişkin hükümleri uygulanacak.

Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak kişilerin açtığı tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyecek.

Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hak sahibinin kanun uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilecek.

İnhisari olmayan lisans alan, sınai mülkiyet hakkına tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı sözleşmede açıkça sınırlandırılmamışsa yapacağı bildirimle, gereken davayı açmasını hak sahibinden isteyecek.

Hak sahibinin, bu talebi kabul etmemesi veya bildirim tarihinden itibaren 3 ay içinde talep edilen davayı açmaması halinde, lisans alan, yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına ve kendi menfaatlerinin gerektirdiği ölçüde dava açabilecek. Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesinin varlığı halinde ve söz konusu sürenin geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecek.

Mahkemenin tedbir kararı verdiği hallerde talepte bulunan lisans sahibi dava açmaya da yetkili olacak. Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden isteyebilecek.

Gerçek veya tüzel kişiler ile bu kişiler tarafından yetkilendirilmiş sicile kayıtlı marka veya patent vekilleri Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde işlem yapabilecek. Tüzel kişiler, yetkili organları tarafından tayin edilen gerçek kişi veya kişilerce temsil edilecek. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler ancak marka veya patent vekilleri tarafından temsil edilecek.

Sınai mülkiyet hakkının verilmesi veya tescili ile ilgili işlemler için ödenmesi gereken ücretlerin ödendiğine ilişkin bilgi, süresi içinde Türk Patent ve Marka Kurumu'na sunulmazsa sınai mülkiyet hakkı başvurusu geri çekilecek.

Kurul kararlarının iptali veya hükümsüzlük istemli davalarda verilen kararlar kesinleşmedikçe icra edilemeyecek.

Kanunda yer alan suçlar sebebiyle el konulan veya muhafaza altına alınan suça konu eşya, zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı ya da muhafazasının ciddi külfet oluşturması halinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hakim, kovuşturma aşamasında hükümden önce mahkeme tarafından imhasına karar verilecek.

Türk Patent ve Marka Kurumunun merkez teşkilatı için toplam 278 kadro ihdas edilecek.

Kanunun yayım tarihinden önce enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacak.

Kanunun yayım tarihinden önce yapılmış ulusal patent başvuruları ve faydalı model başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacak.

Patent hakkı, koruma süresinin dolması, patent sahibinin patent hakkından vazgeçmesi veya yıllık ücretlerin öngörülen sürelerde ödenmemesi halinde sona erecek.

Sınai Mülkiyet Kanunu'na göre, zorunlu lisansın devri, işletme ile veya işletmenin lisansın değerlendirildiği kısmı ile devredilmesiyle geçerli olabilecek. Zorunlu lisansın, patent konularının bağımlılığı gerekçesiyle verilmesi halinde ise lisans, bağımlı patentle beraber devredilecek.

Lisans alan veya patent sahibi, zorunlu lisans verilmesinden sonra ortaya çıkan ve değişikliği haklı kılan olaylara dayanarak, mahkemeden, zorunlu lisans bedelinde veya şartlarında değişiklik yapılmasını talep edebilecek.

Lisans alan, zorunlu lisanstan doğan yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal ettiği veya sürekli olarak yerine getirmediği takdirde mahkeme, patent sahibinin talebi üzerine, tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla lisansı iptal edebilecek.

Zorunlu lisansın verilmesine neden olan şartların sona ermesi ve tekrarlanma ihtimalinin ortadan kalkması halinde, talep üzerine mahkeme zorunlu lisansı iptal kararı verebilecek.

Mahkeme, Türk Patent ve Marka Kurumunun nihai kararından sonra, patent konusu, patent verilebilirlik şartlarını taşımıyorsa, başvurunun ilk halinin kapsamını aşıyorsa, buluş yeteri kadar açıklanmamışsa, patent sahibinin patent isteme hakkına sahip olmadığı ispatlanmışsa, patentin hükümsüz kılınmasına karar verebilecek.

Patent sahibinin, patent isteme hakkına sahip olmadığı hakkındaki iddiayı ancak buluşu yapan veya halefleri tarafından ileri sürülebilecek.

Patentin hükümsüzlüğü davası, patentin koruma süresince veya hakkın sona ermesini izleyen 5 yıl içinde, sicile patent sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı açılabilecek. Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları patentin hükümsüzlüğünü isteyebilecek.

Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe dönük olarak etkili olacak, patent veya patent başvurusuna sağlanan koruma hiç doğmamış sayılacak.

Kesinleşmiş kararla hükümsüz kılınan patent, Enstitü tarafından sicilden terkin edilecek.

Patent hakkı, koruma süresinin dolması, patent sahibinin patent hakkından vazgeçmesi veya yılık ücretlerin öngörülen sürelerde ödenmemesi halinde sona erecek. Hakkı sona eren patentin konusu, kamuya ait olacak.

Patent sahibi, patentin tamamından veya bir ya da birden çok patent isteminden vazgeçebilecek.

Sicile kayıtlı hak ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça, patentten vazgeçilemeyecek. Patent üzerinde, üçüncü kişi tarafından hak sahipliği iddia edilmiş ve bu hususta alınan tedbir kararı sicile kaydedilmişse, bu kişinin izni olmadıkça patentten vazgeçilmesi mümkün olmayacak.

Kanunda, patent veya faydalı model hakkına tecavüz fiilleri şöyle sıralandı:

"Patent veya faydalı model sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü, kısmen veya tamamen üretme sonucu taklit etmek.

Kısmen veya tamamen taklitle meydana getirildiğini bildiği ya da bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla üretilen buluş konusu ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak, bu ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

Patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu usulü kullanmak veya bu usulün izinsiz olarak kullanıldığını bildiği ya da bilmesi gerektiği halde buluş konusu usulle doğrudan doğruya elde edilen ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünlerle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

Patent veya faydalı model sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans veya zorunlu lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek."

Patent konusunun, bir ürün veya maddenin elde edilmesine ilişkin bir usul olması halinde mahkeme, aynı ürün veya maddeyi elde etme usulünün patent konusu usulden farklı olduğunu ispat etmesini davalıdan isteyebilecek.

Patent başvurusu veya faydalı model başvurusu sahibi, başvurunun yayımlandığı tarihten itibaren buluşa vaki tecavüzlerden dolayı dava açabilecek. Tecavüz eden, başvurudan veya kapsamından haberdar edilmiş ise başvurunun yayınlanmış olmasına bakılmayacak. Mahkeme, tecavüz edenin kötü niyetli olduğuna karar verirse, yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilecek.

Yeni olan ve sanayiye uygulanabilen buluşlar, faydalı model verilerek korunacak.

Faydalı modelin yenilik değerlendirmesinde, buluş konusuna katkı sağlamayan teknik özellikler dikkate alınmayacak.

Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilecek.

Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler; zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler; bilgisayar programları; estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri; bilginin sunumu buluş niteliğinde sayılmayacak. Patent başvurusu veya patentin bu konu veya faaliyetlerle ilgili olması halinde, sadece bu konu veya faaliyetlerin kendisi patentlenebilirliğin dışında kalacak.

Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı buluşlar; mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler hariç, bitki çeşitleri veya hayvan ırkları ile bitki veya hayvan üretimine yönelik biyolojik işlemler; insan veya hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri ile cerrahi yöntemler dahil tüm tedavi yöntemleri; oluşumunun ve gelişiminin çeşitli aşamalarında insan bedeni ve bir gen dizisi veya kısmi gen dizisi de dahil olmak üzere insan bedeninin öğelerinden birinin sadece keşfi; insan klonlama işlemleri, insan eşey hattının genetik kimliğini değiştirme işlemleri, insan embriyosunun sınai ya da ticari amaçlarla kullanılması, insan ya da hayvanlara önemli bir tıbbi fayda sağlamaksızın hayvanlara acı çektirebilecek genetik kimlik değiştirme işlemleri ve bu işlemler sonucu elde edilen hayvanlar patent verilerek korunmayacak.

Patent veya faydalı model başvurusu, tek bir buluşu veya tek bir genel buluş fikrini oluşturacak şekilde bir araya gelmiş buluşlar grubunu içerecek. Buna uygun olmayan başvurular, başvuru sahibinin talebi veya Türk Patent ve Marka Kurumunun bildirimi üzerine bölünmüş başvurulara ayrılacak.

Başvurunun şekli şartlara uygunluk bakımından eksikliğinin olmadığı anlaşılır veya eksiklikler süresi içinde giderilirse araştırma raporu düzenlenecek. Başvuru sahibi başvuruyla birlikte veya bildirime gerek olmaksızın başvuru tarihinden itibaren 12 ay içinde ücretini ödemek kaydıyla araştırma talebinde bulunacak. Aksi takdirde başvuru geri çekilmiş sayılacak.

Başvuru veya varsa rüçhan tarihinden itibaren 18 aylık sürenin dolması veya bu süre dolmadan başvuru sahibinin erken yayım talebi üzerine patent veya faydalı model başvurusu bültende yayımlanacak. 18 aylık süre dolmadan önce patent verilmesi kararlaştırılırsa patent başvurusu ve patent birlikte yayımlanacak.

Buluşun ya da başvurunun düzenlemeye uygun olmadığının anlaşılması halinde görüş sunması veya değişiklik yapması için başvuru sahibine 3 ay süre verilecek. İnceleme raporunda başvuru ve buna ilişkin buluşun düzenlemeye uygun olduğunun belirtilmesi halinde patentin verilmesine karar verilecek.

Üçüncü kişiler, patentin verilmesi kararının yayımlanmasından itibaren 6 ay içinde patente itiraz edebilecek.

Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi bünyesinde bulunan kurul patentin veya değiştirilmiş halinin uygun olduğu görüşündeyse patentin ya da varsa değiştirilmiş halinin devamına, uygun olmadığı görüşündeyse patentin hükümsüzlüğüne karar verecek.

Başvuru tarihinden başlamak üzere patentin koruma süresi 20 yıl, faydalı modelin koruma süresi 10 yıl olacak. Bu süreler uzatılamayacak.

Yıllık ücretlerin ödenmemesi halinde, patent hakkı bu ücretin vade tarihi itibarıyla sona erecek. Patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim tarihinden itibaren 2 ay içinde telafi ücretinin ödenmesi halinde patent hakkı, ücretin ödendiği tarih itibarıyla yeniden geçerlilik kazanacak.

Faydalı modelin verilmesi, geçerliliği ve yararlılığı konusunda Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından garanti verildiği şeklinde yorumlanamayacak, kurumun sorumluluğunu doğurmayacak.

Aynı kişiye veya halefine, aynı buluş konusunda, aynı koruma kapsamıyla, birbirinden bağımsız olarak birden fazla patent veya faydalı model ya da bu belgelerin her ikisi verilmeyecek.

Patent başvurusu sahibi, işlemleri devam eden başvurusunun faydalı model başvurusuna dönüştürülmesini talep edebilecek. Böyle bir talep yapılması halinde kurum, bildirim tarihinden itibaren 1 ay içinde gerekli belgeleri vermesi ve araştırma ücretini de ödeyerek araştırma talebinde bulunması gerektiğini başvuru sahibine bildirecek.

Patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine ait olup, bu hakkın başkalarına devri mümkün olacak.

Buluş birden çok kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmişse patent isteme hakkı, taraflar başka türlü kararlaştırmamışsa bu kişilerin tamamına ait olacak. Aynı buluş, birbirinden bağımsız olarak birden çok kişi tarafından gerçekleştirilmişse patent isteme hakkı, önceki tarihli başvurunun yayınlanmış olması şartıyla daha önce başvuru yapana ait olacak.

Patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine ait olacak, bu hak başkalarına devredilebilecek. Buluş birden çok kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmişse patent isteme hakkı bu kişilerin tamamına ait olacak.

Sınai Mülkiyet Kanunu'na göre, dava açan hak sahibi, dava sonucunda verilecek kararın lehine kesinleşmesi halinde, kararın kesinleşme tarihinden itibaren 3 ay içinde patent başvurusunun kendi başvurusu olarak kabul edilmesini isteyebilecek. Hak sahibi, 3 ay içinde talepte bulunmazsa dava konusu başvuru geri çekilecek.

Buluşu, başvuru sahibiyle birlikte gerçekleştirdiğini öne sürerek, kısmi bir hakkı bulunduğunu iddia eden kişi de ortak hak sahipliği tanınması talebiyle dava açabilecek. Patent, gerçek hak sahibinden başkasına verilmişse gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, patentin kendisine devredilmesini mahkemeden talep edebilecek.

Patent başvurusu veya patent birden çok kişiye aitse hak üzerindeki ortaklık, taraflar arasındaki anlaşmaya göre, böyle bir anlaşma yoksa ilgili kanundaki paylı mülkiyete ilişkin hükümlere göre belirlenecek.

Her hak sahibi diğerlerinden bağımsız olarak, kendisine düşen pay üzerinde serbestçe tasarrufta bulunacak, diğer hak sahiplerine bildirimde bulunduktan sonra buluşu kullanabilecek, alınan patentin sağladığı hakların herhangi bir şekilde tecavüze uğraması halinde üçüncü kişilere karşı hukuk davası açabilecek.

Çalışanın, bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletme veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayanarak iş ilişkisi sırasında yaptığı buluş, hizmet buluşu sayılacak, bunun dışında kalan buluş serbest buluş olarak kabul edilecek.

Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara buluşları için ödenecek bedel, buluştan elde edilen gelirin üçte birinden az olamayacak. Ancak buluş konusunun kamu kurum veya kuruluşu tarafından kullanılması halinde ödenecek bedel, bedelin ödendiği ay için çalışana ödenen net ücretin 10 katından fazla olamayacak.

Çalışan, hizmet buluşu yaptığında bu buluşunu yazılı olarak ve geciktirmeksizin işverene bildirecek. Çalışan, teknik problemi, çözümünü ve hizmet buluşunu nasıl gerçekleştirdiğini bildiriminde açıklayacak, buluşun daha iyi açıklanması bakımından resmini de işverene verecek. Çalışan, hizmet buluşunu serbest buluş niteliği kazanmadığı sürece gizli tutacak.

İşveren, hizmet buluşuyla ilgili hak talep edebilecek. İşveren bu talebi, çalışanın bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren 4 ay içinde yazılı olarak çalışana bildirecek. Çalışana böyle bir bildirimin süresinde yapılmaması veya hak talebinde bulunulmadığına dair bildirim yapılması halinde, hizmet buluşu serbest buluş niteliği kazanacak.

İşveren hizmet buluşu üzerinde kısmi hak talep ederse, işverenin buluşu kullanması halinde, çalışan makul bir bedelin kendisine ödenmesini isteyebilecek.

İşveren, kendisine bildirimi yapılan hizmet buluşu için tam hak talebinde bulunmuşsa, patent verilmesi amacıyla ilk başvuruyu Türk Patent ve Marka Kurumu yapmakla yükümlü olacak. Ancak işveren, işletme menfaatleri gerektiriyorsa patent başvurusu yapmaktan kaçınabilecek.

Hizmet buluşu serbest buluş niteliği kazanmışsa, çalışan bizzat başvuru yapma hakkına sahip olacak. İşveren, hizmet buluşu için tam hak talebinde bulunmuşsa, söz konusu buluşun yabancı bir ülkede de korunması için başvuruda bulunabilecek. İşveren, çalışanın talebi üzerine, patent almak istemediği yabancı ülkeler için buluşu serbest bırakmak ve bu ülkelerde çalışana patent almak için talepte bulunma imkanını sağlayacak.

İşverenler, düzenlemenin, buluşlarına ilişkin hükümlerine aykırı olacak şekilde çalışanların aleyhine düzenleme ve uygulama yapamayacak.

Çalışan, patent alınabilmesi için gerekli bilgileri işverene vermek ve gerekli yardımı yapmakla, işveren de hizmet buluşuna patent verilmesi için yaptığı başvuru ve eklerinin suretlerini çalışana vermek ve çalışanın talebi üzerine başvuru işlemleri sırasındaki gelişmeleri ona bildirmekle yükümlü olacak.

Çalışan, iş sözleşmesi ilişkisi içindeyken serbest bir buluş yaptığı takdirde, durumu geciktirmeden işverene bildirecek. Çalışanın, işverenin iflas etmesi, iflas idaresinin de buluşu işletmeden ayrı olarak devretmek istemesi halinde buluşa ilişkin olarak ön alım hakkı olacak.

Yükseköğretim kurumları, Milli Savunma ve İçişleri bakanlıklarına bağlı yükseköğretim kurumlarında yapılan bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda gerçekleştirilen buluşlar için, çalışanların buluşlarına ilişkin hükümler uygulanacak.

Yükseköğretim kurumlarında yapılan bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda bir buluş gerçekleştiğinde buluşu yapan, buluşunu yazılı olarak ve geciktirmeksizin yükseköğretim kurumuna bildirecek, patent başvurusu yapılmışsa da buna dair bildirim yapılacak. Yükseköğretim kurumu, buluş üzerinde hak sahipliği talebinde bulunması durumunda, patent başvurusu yapmakla yükümlü olacak, aksi takdirde buluş, serbest buluş niteliği kazanacak.

Yükseköğretim kurumu, kusuru nedeniyle başvuru işlemlerinin veya patent hakkının sona ermesine sebep olursa buluşu yapanın uğradığı zararı tazmin edecek.

Proje desteğinden yararlanan kişi, buluşa ilişkin olarak hak sahipliği talebinde bulunması durumunda, buluş için patent başvurusu yapacak. Kamu kurum veya kuruluşu, proje desteğinden yararlanan kişiden düzenli aralıklarla bilgi isteyebilecek.

Patent başvurusu sahibi, patent konusu buluşu mükemmelleştiren veya geliştiren, asıl patentin konusu ile bütünlük içinde bulunan buluşların korunması için, işlemleri devam eden asıl patent başvurusuna ek patent başvurusunda bulunabilecek. Asıl patent başvurusuna patent verilmesi kararından önce, ek patent başvurusu için patent verilemeyecek.

Türk Patent ve Marka Kurumu, başvuru konusu buluşun milli güvenlik açısından önem taşıdığı kanısına varırsa, başvurunun bir suretini görüş almak üzere Milli Savunma Bakanlığına iletecek ve durumu başvuru sahibine bildirecek.

Bakanlık, başvuru işlemlerinin gizli yürütülmesine karar verirse 3 ay içinde kararını Türk Patent ve Marka Kurumuna bildirecek. Patent başvurusu sahibi, gizli patent başvuru konusu buluşu yetkisi olmayan kişilere açıklayamayacak. Patent başvurusu sahibinin talebi üzerine, buluşun kısmen veya tamamen kullanılmasına, Milli Savunma Bakanlığınca izin verilebilecek.

Patent başvurusu sahibi, patent başvurusunun gizli tutulduğu süre için devletten tazminat isteyebilecek.

Sınai mülkiyet hakkı devredilebilecek, miras yolu ile intikal edebilecek, lisans konusu olabilecek, rehin verilebilecek, teminat olarak gösterilebilecek, haczedilebilecek veya diğer hukuki işlemlere konu olabilecek.

Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı, lisans, devir, intikal, haciz ve benzeri hukuki işlemlere konu olamayacak, teminat olarak gösterilemeyecek.

Sınai mülkiyet hakkının birden fazla sahibi olması durumunda sahiplerden birinin kendisine düşen payı tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşların önalım hakkı olacak.

 Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiileri işleyenler, hak sahibinin zararını karşılayacak.

Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürütmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilecek.

Sınai mülkiyet hakkı sahibi, hakkına tecavüz eden tarafından piyasaya sürülmüş ürünleri kişisel ihtiyaçları ölçüsünde elinde bulunduran veya kullanan kişilere karşı, kanunda yer alan hukuk davalarını açamayacak veya ceza davası açılması için şikayette bulunamayacak.

Sınai mülkiyet hakkı sahibi, sebep olduğu zarardan dolayı kendisine tazminat ödeyen kişi tarafından, sınai mülkiyet hakkı sahibinin el koymaması nedeniyle piyasaya sürülmüş ürünleri ticari amaçla kullanan kişilere karşı da dava açamayacak.

Menfaati olan herkes, Türkiye'de giriştiği veya girişeceği ticari veya sınai faaliyetin ya da bu amaçla yapmış olduğu ciddi ve fiili girişimlerin sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda, hak sahibinden görüşlerini bildirmesini talep edecek.

 Tasarım, yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla kanunla sağlanan haklar kapsamında korunacak.

Türk Patent ve Marka Kurumu tasarım veya ürün tanımına uymayan, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı, korumadan yararlanamayacak gerçek veya tüzel kişilerce yapılan, dini, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaretlerin, armaların, nişanların veya adlandırmaların uygunsuz kullanımını içeren, yeni olmadığı tespit edilen tasarım tescil taleplerini reddedecek.

Kesinleşen ve reddedilmemiş başvuru, tescilli tasarım olarak sicile kaydedilecek ve bültende yayımlanacak.

Başvuru sahibi, başvuru veya varsa rüçhan tarihinden başlamak üzere 30 ay süreyle yayım erteleme talebinde bulunabilecek.

Başvuru sahipleri, Türk Patent ve Marka Kurumunun başvuruyu reddetme kararına karşı, bildirim tarihinden itibaren 2 ay içinde gerekçeli ve yazılı olarak itiraz edebilecek.

Üçüncü kişiler tasarım tescilinin yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde ücretini ödeyerek, "tasarım" ve "ürün" tanımlarına uygun olmadığı,"yenilik ve ayırt edicilik" ile "kamuya sunma" şartlarını taşımadığı, koruma kapsamı dışında olduğu ve korumadan yararlanamayacak kişilerce başvuru yapıldığı, başvurunun kötü niyetli olduğu ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği gerekçelerini ileri sürerek tescil belgesinin verilmesine yazılı olarak itiraz edebilecek.

Tescilli tasarımların koruma süresi başvuru tarihinden itibaren 5 yıl olacak. Bu süre 5'er yıllık dönemler halinde yenilenerek 25 yıla kadar uzatılabilecek.

Tescilsiz tasarımlar, koruma talep edilen tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten itibaren 3 yıl koruma süresine sahip olacak.

Tasarım hakkı, lisans sözleşmesine konu olabilecek. Lisans, inhisarı lisans veya inhisarı olmayan lisans şeklinde verilebilecek. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa lisans, inhisarı olmayacak. Bu şekildeki sözleşmelerde, lisans veren tasarımı kendi kullanabileceği gibi üçüncü kişilere de başka lisanslar verebilecek. İnhisarı lisans sözleşmelerinde ise lisans veren başkasına lisans veremeyecek ve hakkını açıkça saklı tutmadıkça kendisi de tasarımı kullanamayacak.

Çalışanların bir işletmede yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanarak iş ilişkisi sırasında yaptığı tasarımların hak sahibi, işveren olacak.

Öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerlerin tasarımlarıyla öğretim elemanlarının bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda gerçekleştirdiği tasarımların hak sahibi ise üniversiteler olacak.

Hizmet ilişkisi dışında kalan iş görme sözleşmeleri çerçevesinde yapılan tasarımlarda hak sahibi, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri çerçevesinde belirlenecek.

Çalışanın, yaptığı tasarımın önemi dikkate alınarak tespit edilecek bir bedel isteme hakkı olacak. Taraflar anlaşamazsa bu bedel mahkeme tarafından tespit edilecek.

Öğretim elemanlarınca gerçekleştirilen tasarımlardan elde edilen gelirin yükseköğretim kurumu ve tasarımcı arasındaki paylaşımı tasarımcıya gelirin en az yarısı verilecek şekilde belirlenecek.

Başvuru tarihinden başlamak üzere patentin koruma süresi 20 yıl, faydalı modelin koruma süresi 10 yıl olacak. Bu süreler uzatılamayacak.

Yıllık ücretlerin ödenmemesi halinde, patent hakkı bu ücretin vade tarihi itibarıyla sona erecek. Patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim tarihinden itibaren 2 ay içinde telafi ücretinin ödenmesi halinde patent hakkı, ücretin ödendiği tarih itibarıyla yeniden geçerlilik kazanacak.

Patentin yeniden geçerlilik kazanması, patent hakkının sona ermesi sonucunda hak kazanmış üçüncü kişilerin kazanılmış haklarını etkilemeyecek. Üçüncü kişilerin hakları ve bunların kapsamı, mahkeme tarafından belirlenecek.



Tasarının yasalaşmasının ardından TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, milletvekillerinin yeni yıllarını kutlayarak, kardeşçe yaşayabilecekleri 2017 yılı temenni etti.

Bahçekapılı, birleşimi 27 Aralık Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.
Yüklə 109,49 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin