İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4
Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır
İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH
GİRİŞ
İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3) Ukûbât olmak üzere üç ana başlık altında incelenmiştir. Çağdaş dönemde ise 1) İbadat, 2) Ahvâl-i şahsiyye, 3) Ahkâm-ı sultaniyye ve siyaset-i şeriyye, 4) Muâmelat, 5) Ukûbât, 6) Siyer ve 7) Âdâb olmak üzere yedi başlık altında tasnif edilmiştir. “Nikâh” konusu klasik dönemde muâmelatve/veya münakehat, çağdaş dönemde ise Ahvâl-i şahsiyye bölümleri içerisinde incelenir.
Nikâh, evlilik akdini ifade eder. Evlilik ise insanlık âleminin başlangıcından beri varlığını koruyan ve hemen tüm din ve kültürlerde üzerinde durulan bir kurumdur.
Yüce Allah insanoğlunun başlangıçta tek bir nefisten (çekirdekten) yaratıldığını, ondan da eşinin yaratıldığını bildirir. İnsanlık, aile kurumunun çekirdeğini oluşturan ilk erkek ve kadından çoğalmış; yeryüzüne yayılmıştır.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثِيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي تَسَاءَلُونَ بِهِ وَالْأَرْحَامَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا ( النساء: 4:1)
Ey İnsanlar! Rabbinize saygılı olun; sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan odur. Bunlardan pek çok erkek ve kadını yeryüzüne, o yaymıştır. Allah’a saygılı olun; biriniz diğerinden bir şey isterken onun adıyla istersiniz. Akrabaya da saygılı olun. Allah sizin üzerinizde bir koruyucudur.(Nisa,4/1).
Nisa 1. ayet “يَا أَيُّهَا النَّاسُ” diye başlamaktadır. “Nas” kavramı erkek ve kadını içerir. “خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ “nâs”ın tek bir nefisten (çekirdekten) yaratıldığını gösterir. وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا ifadesinde “منها”ve “زَوْجَهَا" daki zamirler “tek nefsi” ifade eder. Zevc (زوج), erkek olsun kadın olsun karşı cinsten “eşi” ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de müennes olarak zevce (زوجة) kelimesinin kullanımına rastlanmadığından burada (زوج) ile kadın ve erkek cinsinden her biri kastedilmiş olabilir.
Farklı cinsler halinde birbirlerinin eşi olarak yaratılan ilk insanlar (Âdem ve Havva) yüce Allah tarafından bir aile şeklinde cennete konulmuş ve insanlığın dünya serüveninin başlangıcı bu aile ile başlamıştır.
Yüce Allah şöyle buyurur:
“وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ (البقرة, 2:35)
فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الْأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ (البقرة, 2:36)
Dedik ki; “Adem! Sen eşinle birlikte şu bahçeye yerleş. İstediğiniz yerden bolca yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa yanlış yapanlardan olursunuz”(Bakara,2/35).
Sonra Şeytan onları, o ağaç yüzünden kaydırdı. Bulundukları konumdan çıkardı. Onlara şöyle dedik: “İnin oradan! Biriniz diğerinin düşmanıdır. Sizin için yeryüzünde yerleşecek bir yer, bir süreye kadar da geçimlik bulunmaktadır” (Bakara,2/36).1
Bir erkek ve bir kadın üzerine kurulmuş olan bu aileden çocuklar meydana gelmiş; insanlık milletler ve kabileler halinde çoğalarak dünya üzerinde yayılmıştır2.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ (الحجرات,49:13)
Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allâh yanında en üstün olanınız, (günâhlardan) en çok korunanınızdır. Allâh bilendir, haber alandır.(Hucurât, 49/13).
“وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ابْنَيْ آدَمَ بِالْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ أَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْآخَرِ قَالَ لَأَقْتُلَنَّكَ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللَّهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ (المائدة, 5&27)
“Onlara Adem’in iki oğluna ait şu gerçek olayı anlat. Bir gün Allah’a birer adakta bulunmuşlardı da birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemişti. (Adağı kabul edilmeyen) “Seni kesinkes öldüreceğim“ dedi. Öteki “Allah sadece kendinden çekinenlerinkini kabul eder” dedi. (Maide, 5/27).
وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللَّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ (نحل, 16&72)
Allâh size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve eşlerinizden de size oğullar ve torunlar yarattı ve sizi güzel rızıklarla besledi. Böyle iken onlar, bâtıla inanıp da Allâh'ın ni'metine nankörlük mü ediyorlar?(Nahl, 16/72).
Aile insanın içerisinde huzur bulacağı, kendisini muhafaza edeceği bir ortamdır.
Allah Teâla şöyle buyurur:
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ (الروم, 30:21)
Size kendi nefsinizden huzura kavuşabilesiniz diye eşler yaratıp, aranıza sevgi ve merhamet koyması da onun ayetlerindendir. Bunda, düşünen toplum için ayetler vardır.(Rum, 30/21).
....هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَأَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنّ....(البقرة, 2&187)
Kadınlarınız sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesinizdir.(Bakara,2/187).
Bu ve benzer ayetler ailenin kurumsal önemini ortaya koymaktadır. Çünkü aile insanca yaşamanın ideal ortamıdır. Yaratılışı itibariyle yalnız başına yaşayamayan insan orada huzur bulur. İnsanın mutluluğu aile ile sağlanır; aile bireyin toplumla ilişkisinin ilk halkasını oluşturur.
Aile evlilik sözleşmesi (nikâh akdi) ile kurulur. Yüce Allah topluma bekârları evlendirmeleri görevini yüklemiştir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
وأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ (32النور, 24:32)
“İçinizden bekârları ve köle ve câriyelerinizden iyileri evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allâh, lutfuyle onları zengin eder. Allâh(ın mülkü) geniştir, O, (her şeyi) bilendir.”(Nur, 24/32).
Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur:
يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنْ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ’ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ
“Ey gençler! Evlilik yükümlülüğüne gücü yetenler hemen evlensin. Çünkü evlilik gözü ve ırzı harama karşı daha fazla korur…”3
فَقَالَ أَنْتُمْ الَّذِينَ قُلْتُمْ كَذَا وَكَذَا أَمَا وَاللَّهِ ...... وَأَتَزَوَّجُ النِّسَاءَ فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي
“Sizlerin şöyle, şöyle deidklerinizi duydum. Allah’a yemin olsun ki ben…..ve kadınlarla evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir”4.
Ailenin öneminden dolayı bütün hukuk sistemleri, aile kurumunun hem iç, hem dış ilişkilerini düzene koymaya çalışmış, bunun için hukukun Aile Hukuku (münâkehât) adı verilen bölümü geliştirilmiştir. Hukukun temel görevi toplum düzenini sağlamak olduğundan, aile hukukunun görevi de toplum içinde ailenin oluşumu, sağlıklı bir şekilde yürümesi ve birey ve topluma en az zararla sona ermesi ile ilgili kuralları belirlemek, aileyi her yönüyle güçlendirerek toplumun temelini sağlamlaştırmaktır.
Ailede, eşler arasındaki ilişkilerin yalnızca hukuk kuralları tarafından belirlenmesi yeterli olmaz; eşler arasında sevgi ve saygının da olması gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de evlilik akdiyle kadın ile erkek arasındaki duygusal ilişkiye de dikkat çekilmiş evlilik, “rahmet”, “meveddet” gibi duygusal ifadelerle birlikte zikredilmiştir.5 Evlilik akdinin taraflara yüklediği sorumluluğa işaretle o “sağlam bir bağ, sağlam teminat”6 olarak vasıflandırılmıştır. Kur’anda nikâha dair her türlü ayrıntı ayetlerde ifadesini bulmuş bu anlamda evlenilmesi yasak olanlar, eşler arası hukuk, aile geçimsizliği durumunda yapılması gerekenler, boşanmanın şekil kuralları, kadının mağduriyetini engelleyen hükümler detaylı bir şekilde işlenmiştir.
İslam’da aile hukuku ile ilgili hükümler düzenlenirken şahıslar, aile ve toplumun menfaatleri gerekli oranda göz önünde tutulmuştur. Bu menfaatler ise, ancak müeyyide ile desteklenmiş kurallar ve bunları uygulama yetkisine sahip olanların müdahalesi ile korunur. Bu nedenle aile hukuku sahasındaki hükümlerin pek çoğu emredici yahut yasaklayıcı niteliklidir. Konuyla ilgili birçok ayette “…bunlar Allah’ın sınırlarıdır”7 ifadesi yer alır. Bunun anlamı ayetlerde belirtilen kurallara aykırı anlaşma ve uygulamaların yapılamayacağıdır. Yapılan uygulamalar batıldır, yok hükmündedir. Aile hukukuna Kur’an-ı Kerim ve sünnetin müdahalesi açık olarak görüldüğü için, bu alan ile ilgili hükümler, evlilik akdinin tarafları için olduğu kadar, uygulayıcılar açısından da riayet edilmesi mutlak zorunluluk ifade eden emredici niteliklidir. Bu konudaki naslar, diğer alanlardaki kadar yoruma açık değildir.
İslâm hukukunun ana kaynakları Kur’an-ı Kerim ve onun açıklamasından ibaret olan sünnette aile hukukuna dair olan hükümlerin önemli bir yekûn oluşturduğu görülür. Gerek kaynaklarda aile hukukuna ilişkin düzenlemelerin çok oluşu, gerek insanların bu sahaya çok fazla ihtiyaç duymaları ve gerekse aile hukukunun, İslâm hukukunun en çok uygulanma imkânı bulan sahalarından biri oluşu, bu saha üzerinde etraflıca durulmasına sebep olmuş, konu kaynaklarda ayrıntısıyla işlenmiştir. Nikâh konusu, tanımı, unsurları, farklı açılardan çeşitleri ve sonuçları dikkate alınarak incelenir. Dolayısıyla bu metinde de önce nikâhın tanımı verilecek daha sonra unsur ve çeşitleri ele alınacaktır.
Dostları ilə paylaş: |