İslam tariHİ



Yüklə 1,34 Mb.
səhifə13/26
tarix30.07.2018
ölçüsü1,34 Mb.
#63162
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   26

3. Fasıl





YAHUDİLERİN KOMPLOLARI

Yahudilerin Baltalama ve Engelleme Girişimleri


Tıpkı Hıristiyanlar gibi Yahudiler de, ahir zaman peygamberinin çok yakında zuhur edeceğini biliyorlardı. Kur’an’ın tabiriyle Kitap Ehli Hz. Resulullah’ı (s.a.a) kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanıyor670, Tevrat’la İncil’de okumuş oldukları bütün özellik ve işaretlerin onda olduğunu görüyorlardı.671 Binaenaleyh onların Evs’le Hazrec’den çok daha önce İslam’ı kabul etmesi bekleniyordu. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi, Evs ve Hazrec’in Müslüman olmalarının bir nedeni de bizzat Yahudilerin “ahir zaman peygamberinin çok yakında zuhur edeceği” yolundaki tehditvâri kehanetleriydi. Ama İslam peygamberi (s.a.a) zuhur ettiğinde Yahudilerden sadece birkaç kişi ona iman etmişti. Yahudiler hicretin başlarında dinlerini korumuş, ama Müslümanlarla da normal bir ilişki sürdürmüşlerdir; bunun en bariz delili Hz. Peygamber’le (s.a.a) imzaladıkları saldırmazlık antlaşmasıydı. Ancak ahitlerini çiğneyip bu davranışlarını değiştirmeleri uzun sürmedi. Hz. Resulullah (s.a.a) hakkında kendi kitaplarında geçen nişâne ve vasıfları inkar etmeye veya değiştirmeye başlayarak “Muhammed’in (s.a.a) vasıflarını kendi kitaplarımızda bulamadık, geleceğini söylediğimiz peygamberin vasıfları bu değil!” dediler.672 Bunun üzerine ayet nazil olacak ve Kur’an onların bu davranışını şöyle eleştirecekti:

“Allah katından yanlarında olanı (Tevrat’ı)doğrulayıcı bir kitap geldiği zaman -ki bundan önce, küfredenlere karşı fetih istiyorlardı- işte, bilip tanıdıkları, -Hz. Muhammed (s.a.a) gelince onu inkâr ettiler. Artık Allah’ın laneti kâfirlerin üzerinedir”673

Yahudiler çeşitli yollarla Hz. Muhammed’in (s.a.a) çalışmalarını baltalayıp engellemekteydi, bunlardan birkaçını sıralayalım:

1- Mantıksız isteklerde bulunuyor, mesela “gökten bizim için yazılı bir mektup veya kitap insin!” diyorlardı674

2- Müslümanların zihnini bulandırmak için karmaşık ve çelişkili dini sorular soruyor, her defasında Hz. Resulullah’tan (s.a.a) net ve doğru cevaplar aldıkları halde bu taktiği tekrarlıyorlardı675.

3- Müslümanların imanını zayıflatmak ve onları şüpheye düşürmek için aralarında anlaşıp birbirlerine şöyle diyorlardı: “Gidin, Müslümanlara inen şeye gündüz inanmış gibi görünün ama aynı gün akşama doğru artık inanmadığınızı söyleyerek kâfir olup geri dönün! Böylece, dinlerinden dönerler belki!676

4- Müslümanlar arasında ihtilaf yaratmaya çalışıyorlardı. Mesela Şa’s b. Kays adlı bir Yahudi, Evs’le Hazrec arasındaki küllenmiş ihtilafları körüklüyor, bu iki kabileyi tekrar birbirine düşürebilmek için tahrikte bulunuyordu, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) tam zamanında duruma müdahale etmesiyle bu komplo etkisiz hale getirildi.677

Yahudilerin Muhalefetlerinin Nedeni


Yahudiler fevkalade çıkar düşkünü, hırslı678, inatçı ve bahaneci bir kavimdi. Kur’an-ı Kerim Yahudilerle müşrikleri İslam’a en fazla kin duyan ve en çok düşmanlık besleyenler olarak tanıtır679. Çünkü bu iki grup asla akla ve mantığa uygun davranmıyor, tamamen kinci bir tavırla ellerinden gelen kötülüğü esirgemiyorlardı. Yahudilerin İslam’a bunca düşman olmasının başlıca nedenleri şunlardı:

1- Yahudiler aşırı ırkçı bir kavimdi, bu nedenle Hz. Muhammed’e (s.a.a) haset ediyor, ahir zaman peygamberinin Yahudi ırkından olmamasını hazmedemiyorlardı680.

2- Yesrib’e İslam girmeden önce Yahudiler bu şehirde ekonomik ve sosyal açıdan çok iyi bir konumdaydılar; zanaat, tarım681 ve faizcilik682 yoluyla şehrin ekonomisini tamamen ele geçirmişlerdi. Diğer taraftan Evs’le Hazrec kabileleri arasındaki ihtilafları kullanarak onları zayıflatıyor; Kaynukaoğulları Hazrec’i; Neziroğullarıyla Kurayzaoğulları da Evs’i savunuyor gibi görünerek bu iki kabile arasındaki savaşları sürekli kızıştırıyorlardı683. Hicretten sonra Evs’le Hazrec kabilesinin İslam sancağı altında bir araya gelip birleştiğini ve İslam’ın gücünün günbegün arttığını görünce yakın bir gelecekte Müslümanların bölgenin kontrolünü ele geçirecek güce ulaşacağını, kendi güç ve konumlarını yitireceklerini anlamışlardı; bu ise Yahudiler için kabul edilemez bir şeydi.

3- Yahudi din adamları kendi kavimleri arasında çok yüksek bir prestije sahipti; avam kesimi onların her sözüne kayıtsız şartsız itaat ediyor, hatta onların kendi kitaplarına aykırı sözlerini bile körü körüne kabulleniyorlardı684

Bu hahamların bütün geliri, Yahudi halkın onlara “Tevrat’ın bekçileri” oldukları için verdikleri yüklü hediyelerle bağışlardan ibaretti. Yahudilerin Müslüman olması halinde bu değirmenin suyu kesilmiş olacaktı685.

4- Yahudiler, Hz. Peygamber’e (s.a.a) vahiy getiren Cebrail’e düşmandılar686 ve bunu bahane ederek Hz. Muhammed’e (s.a.a) muhalefette bulunuyorlardı.

5- Kur’an-ı Kerim Yahudilerin birçok inanç ve ameliyle, Tevrattaki bazı hükümleri batıl ve geçersiz ilan etmede687, Yahudilerin birçok ibadet ve dini uygulama tarzlarını eleştirmedeydi688. Ancak bu konunun uzun bir geçmişi vardı, İslam’dan önce Kitap Ehli olanlar, kültür bakımından putperestlerden daha üstündü ve putperestler onlara büyük ve ayrıcalıklı insanlar gözüyle bakmada, saygı duymadaydı689. Binaenaleyh bu zihniyet ve bakış açısı, İslam’ın zuhurundan sonra da bir süre devam etti. Bu nedenle Medine Müslümanları bazen onlardan dinî konularda sorular soruyor, Yahudiler de Tevrat’ı Arapçaya çevirerek yorumlayıp onlara cevap veriyorlardı. Oysa onların dinî bilgileri genellikle eksik, yanlış ve tahrif edilmiş bilgilerdi. Bu nedenle de Hz. Peygamber (s.a.a) Müslümanlara, Kitap Ehli’nin sözlerini tasdiklememeleri tavsiyesinde bulunuyordu690. Nitekim bir gün Hattaboğlu Ömer’e “Canımı elinde tutan Rabbime yemin ederim ki, bizzat Musa da hayatta olsaydı, bana itaat ederdi şimdi!” buyurmuştur691. Bu tür meseleler Yahudileri çok öfkelendiriyor, düşmanlıklarını artırıyor ve “Bu adam -Hz. Muhammed (s.a.a) bizim her şeyimize karşı çıkmak niyetinde!” diyorlardı692

Kıblenin Değişmesi


Hz. Resulullah (s.a.a) Mekke’de bulunduğu süreyle hicretten bir müddet sonrasına kadar Allah’ın emriyle “Beytu’l-Mukaddes”e doğru namaz kıldı. Yahudiler İslam’a karşı açıktan açığa düşmanlığa başladıktan sonra bunu aleyhte kullanmaya ve Hz. Resulullah (s.a.a) aleyhine propaganda aracına dönüştürerek” onun dini bağımsız değil, bizim kıblemize doğru namaz kılıyor” demeye başladılar. Yahudiler bu konuyu giderek büyütmede, sürekli tekrarlamadalardı. Resulullah (s.a.a) rahatsız olmuş, onların elinden canı pek sıkılmıştı, geceleri gökyüzüne bakarak bir vahiy inmesini bekliyor, Yahudilerin zehirli propagandalarının kesilmesini istiyordu. Hicretten 17 ay sonra693 Hz. Resulullah (s.a.a) cemaatle birlikte öğle namazının ilk iki rekatini Beytu’l-Mukaddes’e doğru kılmışken vahiy meleği inerek Rabbinin kıble konusundaki yeni emrini iblağ edip hazreti (s.a.a) Ka’beye doğru çevirdi ve Resulullah (s.a.a) son iki rekatı Ka’be’ye doğru kıldırmış oldu694. Allah’ın emri şöyleydi:

“Biz senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine Kitap verilenler -Yahudiler- bunun Rablerinin katından inen hak bir emir olduğunu bilirler (İslam peygamberinin iki kıbleye namaz kılacağını kendi kitaplarında görüp okumuşlardır.) Allah onların yapmakta olduklarından gafil değildir”695

Müslümanların bu açıdan bağımsızlığını sağlayan kıble değişimi Yahudilere çok ağır gelmişti. Bu defa da “Müslümanlar yıllardır yöneldikleri kıblelerini neden değiştirdiler?” demeye başladılar. Allah Teala kıbleyi değiştirmeden önce, Yahudilerin böyle bir tavır takınacağını peygamberine haber vermiş ve bunun cevabının “doğudan batıya bütün yeryüzünün Allah’a ait olduğu, O’nun emrettiği yön neresi olursa oraya doğru namaz kılınacağı ve hiçbir mekânın kendiliğinden özel bir kutsallığı bulunmadığı” olduğunu bildirmişti:

“İnsanlardan birtakım beyinsizler” onları daha önce üzerinde bulundukları kıblelerinden çeviren şey nedir?” diyecekler. De ki: Doğu da Allah’ındır batı da. Dilediğini dosdoğru yola yöneltip iletir”696.

Bu cevaptan sonra Yahudilerin artık zehirli propaganda yapabilecek malzemesi kalmamıştı. Kıblenin değişmesiyle birlikte eski dinle yeni dinin mensupları arasındaki müşterek bağ ortadan kalkmış, bu iki grup birbirinden tamamen ayrılmış, aralarındaki ilişki gerginleşmişti:

“Andolsun, kendilerine kitap verilenlerden bu gruba -Yahudilere- her ayeti delil getirsen, yine de onlar senin kıblene uymaz, sen de onların kıblelerine uyacak değilsin, hatta onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun, sana gelen bunca ilimden sonra onların isteklerine uyacak olursan, kuşkusuz, o zaman zalimlerden olursun.”697

Kur’an ayetleri, kıble değişiminin Yahudilerin bahanelerine son vermekten başka, müminlerin iman ve ihlâslarını ölçüp Allah’ın emirleri karşısında nereye kadar teslimiyet gösterebileceklerini ölçmeyi de amaçladığını göstermektedir:

“Kâ’be’yi kıble yapmamız peygambere uyanları, -cahiliyet dönemine- gerisin geriye dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu bu, Allah’ın hidayete ulaştırdıkları dışında kalanlar için zor bir olaydı. Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir(daha önceki kıbleye doğru kıldığınız namazlar sahihtir)zira Allah, insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir”698.

Bazı rivayetlerde bu ilahi imtihan şöyle tefsir edilmektedir: Mekkeliler Ka’be’yi seviyordu. Allah Teala bu sevgilerine rağmen Allah’a ve Resulü’ne (s.a.a) itaati tercih edenlerle, itaatsiz ve başına buyruk olanların birbirinden ayrılması için Mekke’de iken Beytu’l-Mukaddes’e doğru namaz kılınmasını emredip orayı kıble kılmış; halkın Ka’be’den ziyade Beytu’l-Mukaddes taraftarı olduğu Medine döneminde ise yine inanıp itaat edenle, etmeyenin birbirinden ayrılıp belli olması için Ka’be’yi kıble ilan edip oraya doğru namaz kılınmasını emretmiştir.699

-*-


Yüklə 1,34 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin