Giriş
Şüphesiz kültürlerin savaşta olduğu asrımızda etkili tebliğ metotlarından yararlanarak kendi ideallerini yayabilen her mektep bu alanda öncül olup dünya insanlarının düşüncesinde etki bırakacaktır.
İran’da İslam inkılabının zafere ulaşmasından sonra dünyanın gözü bir kez daha İslam dini, Şia kültürü ve Ehl-i Beyt (a.s) mektebine çevrilmiş. Düşmanlar bu fikrî ve manevî gücü ortadan kaldırabilmek, dostlar ve taraftarlar ise inkılabî ve kültürel örneklerden ilham alıp onları izleyebilmek için bu asil ve tarih yaratan kültürün merkezine göz dikmişlerdir.
Dünya Ehl-i Beyt (a.s) Kurultayı Resulullah’ın (s.a.a) Ehl-i Beyt’inin izleyicileri arasında karşılıklı yardımlaşma, fikir alış-verişi, vahdet ve birliğin zaruretinin bilincinde olarak dünya Şiileri ile faal bir ilişki oluşturma amacıyla konferanslar düzenleme, kitap basma, telif eserlerini tercüme etme ve Şia düşüncesi alanında insanları bilgilendirme vasıtasıyla Ehl-i Beyt ve Muhammedî öz İslam kültürünü yaymak için Şia’nın iş bilir, büyük ve yaratıcı gücünden ve Caferî mektebi düşünürlerinden yararlanarak bu meydana ayak basmıştır. Rabbimize şükürler olsun ki, büyük rehberimiz Ayetullah Hameneî’nin (Allah sayesini başımızdan eksik etmesin) özel yönlendirmeleriyle bu hassas ve kültür yaratıcı meydanda çok önemli adımlar atılmıştır. Gelecekte bu nurlu ve asil hareketin günden güne hızlanıp büyümesini, günümüz dünyasının ve Kur’an ve Ehl-i Beyt’in berrak maarifine susuz insanların bu mektebî maneviyetin, irfanî mektebin ve velaî İslam’ın kaynağından daha fazla yararlanmasını ümit ederiz.
Biz Ehl-i Beyt (a.s) kültürü sağlam, mantıklı, üslubuna uygun ve doğru bir şekilde sunulması durumunda uyanış, hareket ve maneviyet sancaktarları olan Resulullah’ın Ehl-i Beyt’inin mirasının kalıcı cilvelerini dünya insanlarının gözleri önüne serebileceğine, zuhur asrının eşiğinde Hz. Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümetine susamış olan yorgun dünyayı modern cehaletten ve dünyayı sömürenlerin başına buyruk hareketlerinden, ahlak ve insanlığa aykırı kültürlerden kurtarıp yapacağına inanıyoruz.
İşte bu nedenle, bu doğrultuda yazar ve araştırmacıların araştırma eserlerine ve ilmi faaliyetlerine kucak açıyor ve kendimizi bu yüce kültürün yayılma için çaba harcayan yazar ve mütercimlerin hizmetçisi biliyoruz.
* * *
Şimdi elinizdeki kitabı hazırlayan “Mehdi PİŞVÂΔye ve eseri Türkçeye kazandıran değerli mütercim sayın “İsmail BENDİDER-YA”ya teşekkür ediyor ve çalışmalarında başarılan diliyoruz.
Yine, bu eserin hazırlanmasında zahmetleri geçen tercüme bürosundaki aziz kardeşlerimiz ve sadık arkadaşlarımıza tüm samimiyetimizle teşekkür ediyor, kültürel cihad meydanında bu küçük adımın mevlamızın rızasını kazanmasını temenni ediyoruz.
Dünya Ehlibeyt Kurultayı
Kültürel Yardımcılığı
Önsöz:
Tarih, zaman ve insanla birleşince anlam kazanır. Tarih bir kilime benzetilecek olursa zeminini zaman, motifini olaylar, iplerini ve örgüsünü neden-sonuç kanunlarıyla gelenekler oluşturur. Gerekli yeteneklere sahip bulunan ve bu meydanın aktörü olan insan için zamanı tanımanın, gereçlerle imkanlardan haberdar olmanın; gelenekler, kurallar ve olayların nedensellik araç-gereçlerini bilmenin, özellikle “gerçek anlamda insan olma” gayesi ve insanoğlunun hayatının aslını ve hakikatini anlama amacıyla bu olaylardan ibret çıkarmanın zorunluluğu tartışma götürmez bir gerçektir; zira zamanın akışında tarihin sadece birey değil, milletlerle ırklar üzerindeki etkisi de apaçık ortadadır. Diğer taraftan bir milletin tarihi ve bu tarihteki ibretler, tüketim tarihi bittiğinde bir kenara atılabilecek bir meta olmadığından, tarihi; geçmişte vuku bulduğu halde, gelecek nesiller için yazarlar.
İmam Ali de (a.s) Malik Eşter’e yazdığı mektupta “zaman” ve “tarihten ibret alma” faktörlerinin altını çizerek geçmişle gelecek arasındaki bir nevi tam benzerliğe dikkat çekmekte ve herkesi, valilerin uygulamaları hakkında azami bir insafla yargıda bulunup düşünmeye davet etmektedir.
Her ne kadar İmam’ın (a.s) muhatabı görünüşte Malik Eşter olsa da; bir milletin kıvanç dönemi, ancak onların ibretli bir göze sahip oldukları dönem değil midir? Evet, tarihin bireysel ve sosyal hayatın anlamını kavrayıp makul kararlar alarak hesaplı girişimlerde bulunabilmek için bizlere söyleyeceği çok sözü vardır…
Değerli alim ve bilim adamı Hüccet’il İslam Ve’l Müslimin Mehdi Pişvaî bey tarafından kaleme alınan elinizdeki eser 5 bölümle 16 alt başlıkta sadr-ı İslam tarihini incelemektedir. Yazar, nebevî çağdaki olayların teferruat ve tafsilleri için ayrı ayrı ve çeşitli kaynakları kullanmaya özen göstermiştir. Kitabın tamamında göze çarpan Kur’an ve hadis kaynaklı belgeler bu eseri alelade bir tarih çalışmasından öteye taşıyarak o dönemle ilgili bazı olaylar çevresindeki şüpheleri giderici nitelikte ciddi bir tahlil ve incelemeyi mümkün kılmaktadır.
İslami Özel Üniversite’nin Erak şehri ders metinlerini yazma ve planlama merkezi, muhterem yazara teşekkürü bir borç bilirken, bu eseri inceleyen saygıdeğer öğrencilerle öğretim üyeleri ve araştırmacıların, eserin mükemmelleşmesi yönünde önerilerini beklemektedir.
Sözlerimizi noktalarken, bu eserin hazırlanmasında emeği geçen herkese gönülden teşekkürü bir borç biliriz.
Yüksek Rehberlik makamının Üniversiteler Temsilciliği/Ders Metinlerini Yazma ve Planlama Merkezi/Tarih ve İslam Bölümü/Erak Özel Üniversitesi.
-*-
Yazarın Önsözü
Bu eseri hazırlama tevfikini bağışlayan Rabbime hamd ve şükür; şanlı İslam peygamberiyle onun masum halefleri ve ashab-ı kiramına salat-u selamdan sonra; elinizdeki kitap çeşitli yüksek öğretim ve bilim merkezlerindeki on yılı aşkın öğretimle ders notlarını hazırlama ve yazma, ders sırasında göze çarpan sorularla şüpheleri cevaplandırma ve İslam tarihiyle ilgili yıllar süren araştırma, ve incelemelerin ürünüdür.
Bu kitabın hazırlanmasında öncelik verilen bazı noktaları, değerli okuyucularla saygıdeğer öğrenci ve öğretim üyelerinin dikkatine sunmakta fayda olacağı kanaatindeyim:
1- Kitabın başlangıç kısmındaki birinci bölümde Arap Yarımadası’nın İslam öncesi dönemindeki durum ve şartları etraflıca ele alınmıştır. Zira cahiliyet dönemi sırasında Arap Yarımadasının içinde bulunduğu durumu tam olarak bilmeden İslam tarihindeki birçok olayın idrak ve tahlili ya imkansız ya da en azından eksik olacaktır. Mezkur olayların çoğunun kökleri cahiliyet dönemine uzandığından İslam sonrası Arap Yarımadasının durumu hakkında sağlıklı bilgi edinebilmek için bu yarımadanın İslam öncesi halini bilmek kaçınılmaz olmaktadır. Binaenaleyh, olaylar arasındaki ilişkilerin gereğince anlaşılması ve İslam’ın zuhurundan sonra bu mıntıkada vuku bulan köklü değişimlerin idraki için bu bölümde olayların nicel gelişimi tafsilatıyla aktarılmıştır. Buna karşılık daha sonraki bölümlerde bahsin kısa ve özet tutulmasına özen gösterilmiş, teferruat e gerekli açıklamalar bizzat belge ve tanıklara bırakılmıştır.
2- Dipnotlarda çok sayıda kaynağa yer verilmesinin nedeni, teferruatları merak eden okuyucunun kaynağa başvurabilmesini sağlamak, belli bir kaynağa sahip olamaması halinde, ulaşabileceği başka kaynakları da bilmesine yardımcı olmaktır. Kimi zaman da ilgili olayın tevatür veya ününü belgelemek için bu yola başvurulmuştur.
3- Çeşitli teferruatlara haiz tarihi olaylar açıklandıktan sonra genellikle kaynak gösterilmektedir, oysa bu teferruatların tamamı kimi zaman bu kaynaklarda toplanmamıştır. Bu durumda belli bir kaynağın gösterildiği yerde okuyucu sözkonusu teferruatların tamamını o kaynaklarda bulabileceğini sanmaktadır ki bu da gereğince dakik bir yöntem olmamaktadır. Hele bu teferruatlardan bazısı özel bir öneme haiz olduğunda veya hakkında ihtilaflar bulunduğunda bu mesele çok daha ciddi bir boyut kazanmaktadır. Binaenaleyh elinizdeki eserde bu yöntem yerine, olayların her teferruatıyla ilgili belgeler ayrı ayrı açıklanmıştır. Mesela savaşlar konusunda savaşın çıkış sebebi, çıktığı tarih, her iki tarafın asker sayısı, savaşın nasıl vuku bulduğu, tarafların kayıpları, ganimetlerin nasıl paylaşıldığı, savaşın sonucu, etkileri ve bıraktığı izler…gibi teferruatların kaynakları bunlarla ilgili yerlerde ayrı ayrı verilmiştir. Böylece okuyucu bunlara baktığında olayın hangi kısmının hangi kaynakta geçtiğini kolaylıkla görebilecek ve bu kaynaklara müracaatla aradığı mevzuyu bulabilecektir. Zannımızca gayet önemli, zarif ve çeşitli faydaları haiz bu yöntem epey dikkat ve zaman almakta ve yazara büyük zahmetler yüklemektedir.
4- Kur’an ve hadis kaynaklı belgeler kitabın bütün bölümlerinde geçmektedir; ancak okuyucu için sıkıcı olmaması ve arapça bilmeyenlere kolaylık olması açısından zaruri görülen tarihi belgelerle ayet ve hadisler metinde Türkçe olarak verilmiş, dipnotta arapçası, aktarılmıştır.
5- Yeri geldiğinde gerekli yorum ve tahlillerin yanı sıra şüpheli bazı konular aydınlatılmış ve bunlara cevap verilirken en sade yola başvurulmuştur. Bazı konularda etraflı yorum ve tahlillere girilmemesi ve Hz. Resulullah’ın (s.a.a) Feccar savaşına katılması, göğsünün yarılması, Abdulmuttalib’in adağı gibi… bazı konulara fazla yer verilmemesinin nedeni elinizdeki eserin genel iki dönemlik ders için hazırlanmış olması ve daha fazla genişletilme gereği duyulmamasıdır. Diğer taraftan bazı konular özel dallara girdiğinden kendi yerinde başlıca ve uzman bir bahsi gerektirdiğinden bunlara da kısaca değinmekle yetindik ve ilgilenenler için gerekli kaynakları dipnotlara yansıttık.
6- İkinci dereceden öneme haiz konularla kavil farklılıkları, zarurî olmayan teferruatlar, ek ve tamamlayıcı açıklamalar gibi mevzular dipnotlara alınmıştır.
Her hâl-ü kârda kitabın sağlamlık ve zenginliği açısından gösterdiğimiz bütün özene; konuların iktibasında, tercümelerde, tahlil ve mantıklamalarda gösterdiğimiz bütün dikkate rağmen bu eserin eksiksiz ve hiçbir müdaheleye gerek bırakmayacak bir mükemmelliği haiz olmadığını belirterek eserin mükemmelleşmesi yolunda değerli öğrencilerle öğretim görevlileri ve araştırmacıların eleştiri ve önerilerine minnettar olacağımızı şimdiden hatırlatırız.
Burada, elinizdeki eserle ilgili ön çalışma ve incelemelerde emeği geçen güçlü konuşmacı ve yazar çok sevgili dostum merhum hüccet’il İslam ve’l müslimin Hacı Şeyh Gulamrıza Gülsorhi Kâşânî’yi saygıyla anmayı bir gönül borcu biliyor, Yüce Rahman’dan bu değerli insan için rahmet ve ulvî dereceler temenni ediyorum. Hâkezâ kitabın ön çalışmaları, daktilosu ve redaktesinde emeği geçen hüccet’il İslam ve’l müslimin Şeyh Aliekber Nasıh’la Ferecullah Ferecullahi beylere de teşekkürü bir borç bilirim.
Sözlerimi noktalarken ders metinlerini yazma ve planlama merkezi muhterem başkanlığıyla değerli mesai arkadaşlarına, araştırma ve İslam tarihi müdürlüğü çalışanlarına ve Erak şehri özel Üniversitesi’ne saygı ve şükranlarımı sunarım
Kum Kenti-Mehdi Pişvaî
Hk. 1424 Muharrem’il Haram’ı
Hş. 1381 kışı
-*-
Dostları ilə paylaş: |