İslam Tarihi'nde Gerçeğe Giden Yol


PEYGAMBER (S.A.A)’İN HADİSLERİNİN NAKLEDİLMESİNİN YASAKLANMASI



Yüklə 2,16 Mb.
səhifə36/50
tarix31.05.2018
ölçüsü2,16 Mb.
#52233
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   50

PEYGAMBER (S.A.A)’İN HADİSLERİNİN NAKLEDİLMESİNİN YASAKLANMASI:


Yukarıda ki, konularda da görüldüğü gibi Peygamber (s.a.a)(in döneminde İslami teşkil eden iki önemli unsur vardı. (Kur’an ve sünnet) Resulü Ekrem (s.a.a) efendimiz hayatı döneminde sünnetinin yazılarak, nakledilerek gelecek nesillere miras olarak kalması için emirler veriyordu. Ama Peygamberin vefatından sonra neler oldu?

Ehli Sünnetin büyük alimlerinden olan Zehebi şöyle diyor; Ebu bekir hükümete geldikten sonra, Müslümanları ve sahabeyi bir araya toplayarak şöyle dedi; Siz Peygamberden hadis naklediyorsunuz. Bu konu da kendi aranızda ihtilaflarınız vardır ve olacaktır da. Şüphesiz, sizden sonra halk büyük ihtilaflara düşecektirler. İşte bunun için Resulü Ekrem’den hiçbir şey nakletmeyiniz. Sizden soru sorduklarında şöyle söyleyiniz; “Biz ve sizin aranızda Kur’an vardır onun helalini helal ve haramını da haram biliniz!”781[781]

Bu söz esrarengiz bir bahaneden ve batılı hak elbisesine büründürmekten başka bir şey değildir. Ebu bekirin bu sözüyle Peygamberin önceden vermiş olduğu haberler gayet açık bir şekilde görülmektedir.

Sahabeden olan Kurzat b. Ka’b şöyle diyor; Ömer bizleri Irak amirliğine gönderdiği zaman, bir miktar bizimle beraber yürüdü ve şöyle dedi; Benim, neden sizleri uğurladığımı biliyor musunuz? Biz şöyle dedik; Bizlere ikram ve ihtiramda bulunman için bizleri uğurladınız. O ise şöyle dedi; Bunun yanısıra, başka düşüncemde vardı. Sizler öyle bir şehre gidiyorsunuz ki, halkının Kur’an sedasının ahengi bal arılarının sedasının ahengi gibi kulağa gelmektedir. Sakın ola ki, onları Peygamberin hadislerini naklederek bu işten alıkoymayasınız. Bunlara hadis söylemeyiniz. Ben bu işin sevabında sizlerle şerikim.

Kurzat şöyle diyor; Halifenin bu sözünden sonra ben bir tane hadis bile nakletmedim. O tarihlerde Irak ehli Peygamberi görmeyip de yeni Müslüman olmuşlardı. Peygamberlerini görmeyen bu Müslümanların, O, Hazretin halini, durumunu, siresini, sözünü duymak ve bilmek istemeleri gayet doğaldır. İşte bu sebepten dolayı Kurzata “Bizlere hadis söyle” demeleri icab ediyordu. Bu şekilde de söylediklerinde Kurzat, “Ömer bizi nehyetmiştir, hadis nakledemeyiz” diye cevap veriyordu.782[782]

Hadisi saklamanın manasının açık bir şekilde görüldüğü, insanı hayrete düşüren ve şaşırtan başka bir rivayetti. Tarihçiler şöyle nakletmişlerdir; “Ömer vefat etmeden bir müddet önce dünyanın çeşitli bölgelerine insanlar gönderdi ve sahabeden birkaç kişiyi Medine de hazır etti. Bunlardan bazıları, Ebuzer, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Huzeyfe, Ebu Derda, Ukbe b. Amir ve diğerleriydi. Bunları bir araya topladıktan sonra şöyle dedi; Dünyaya yaydığınız bu hadisler nedir? Onlar, “Bizleri hadis nakletmekten nehy mi ediyorsun”? dediler. O şöyle dedi; hayır, sizleri nehy etmiyorum, ama burada benim yanımda Medine de kalınız. Allah’a yemin olsun ki, ben yaşadığım müddetçe benden uzaklaşmazsınız ve bu şehirden dışarı çıkmazsınız. Biz, sizin naklettiğiniz hadislerin hangisini kabul edeceğimizi ve hangisini reddedeceğimizi çok iyi biliyoruz. Ama diğer halk neyi kabul edeceklerini ve neyi kabul etmeyeceklerini bilmiyorlar.

Peygamber (s.a.a)’in sahabesinden olan bu grup halifenin ölümüne kadar Medine’den ve onun etrafından ayrılamadılar ve daima göz altında tutulmaktaydılar. 783[783]

Diğer Müslümanların anlamadıkları veya anlayamayacakları ve hükümet tezgahının da bildiği ve tanıdığı, kabul olunacak ve kabul olunmayacak bu hadisler ne tür hadislerdi.?

Dikkat edilecek olunursa, halife sahabeden olan bu grubu yalancılıkla suçlamıyor. Bu grup sahabenin arasında Ebuzer gibi sahabeler vardı ki, Allah Resulü onun hakkında şöyle buyurmuştur; “Gökyüzünün gölgelendirdiklerinden, Ebuzerden daha doğrusu yoktur.”784[784]

Yukarıdaki halifenin sözünde şu şekilde tahlil yapmak doğru olacaktır; Kabul olunmayan hadisler, o günün hükümetinin siyaseti ile uyum sağlamayan ve bağdaşmayan hadislerdi. İşte bu sebeplerden dolayı Peygamberin hadislerini nakleden insanlara hadis nakletme yasağı getiriliyor ve onlar göz altında tutuluyorlardı.

Bir grup tarihçiler şöyle demişlerdir; ömer sahabeden üç kişiyi, İbni Mesudu, Ebu Derdayı ve Ebu Mesud Ensariyi Medine de hapsetti. Onların suçunu, çok hadis nakletme olarak duyurdu ve şöyle dedi; “Siz Peygamberden çok hadis naklediyorsunuz.785[785]

Bunlar sadece hadis yazılması veya nakledilmesine koyulan yasaklara yönelik zikrettiğimiz, birkaç örnektir. Ama mesele sadece bununla kalınmamış ve bundan öteye de gidilmiştir.

Resulü Ekrem (s.a.a)’in zamanında, bazı sahabeler Peygamberden duydukları hadisleri unutmamak için yazıyorlardı. Bazı sahabelerin yanında otuz, bazılarının yanında elli bazılarının yanında yüz... hadis bulunmaktaydı. Bunlar bu hadisleri yazarak küçük bir risale haline getirmişlerdi. Bir gün halife minbere halkı yemine vererek bu hadisleri getirmelerini istedi. Halife kudret yönünden oteriter sahibiydi. Hiç kimse muhalefet etme gücüne sahip değildi. Bunun için halife emir verdi ve onlarda mecburen getirdiler, daha sonra onları yakmaları için emir verdi.786[786]

Bu hal ve durum Osmanın zamanında da değişmedi. Osman minberde halka şöyle sesleniyordu; Ebubekir ve Ömerin zamanında söylenmeyen hadisleri nakletmeyiniz. Ömerin zamanında onun izni ile nakledilen hadisleri nakledebilirsiniz. 787[787] ömerde kendi zamanında “İbadet ve amel konularının dışında hadis nakletmeyiniz” diye emir veriyordu.

Görüldüğü gibi hadislerin yazılması, yayılması ve nakledilmesinin yasağı Osmanın hilafeti döneminde de devam etmiştir. Hilafet tezgahı bu yasağı çok sıkı bir şekilde kontrol ediyordu.

Muaviyenin döneminde de durum bu şekildeydi. Bu durumun yanısıra önceki durumdan daha da şiddetli olmuştur. O minberde şöyle diyordu; Ey millet Peygamberin hadislerini nakletmekten kaçınınız. Sadece Ömerin döneminde nakledilen hadisleri naklediniz.788[788]

Elbette bu yasakların karşısında, hadislerin yasaklanmasına karşı, bunun yanlış olduğunu vurgulayan sahabeler ve bu uğurda mücadele eden seçkin zatlar da mevcut idi. Hatta bu uğurda konuşmamaları için dilleri kesilen, canlarından olan sahabeler olmuştur. Ebuzer Gaffari, Ruşeyd’i hicri ve Meysemi Temmar bunlardan sadece bir kaçıdır.

Ebuzer, Meysem, Ruşeyd gibi seçkin sahabeler hadis yasağının İslam’a olan zararlarını çok iyi bildikleri için bu uğurda hayatlarının sonuna kadar mücadele etmişler ve bu mücadele doğrultusunda canlarından olmuşlardır.

Hak cephesinde olan bu grup hadis naklederek İslam-i hakikatleri koruyorlardı. Muhalif cephede bulunanlar ise tahrif için en iyi yolun ilk aşamada Peygamberin hadislerinin nakledilmesinin yasaklanmasını en iyi yol olarak görüyorlardı.

Hadislerin yazılmasının yasağı hicri yüzüncü yıla kadar devam etmiştir. Bu yılda halife Peygamberin hadislerinin yazılmasına izin verdi. Bütün yıllarda hiçbir surette, resmi bir şekilde hadis yazılmadı. Elbette Ehlibeyt kanalında bulunan Salman gibi, Ebu Rafi gibi bazıları hadis yazıyorlar ve bu konuda hadis kitapları düzenliyorlardı.

Hadis yazılmasına izin ve emir vermek Ömer b. Abdul Azizin beğenilen işlerindendir. O, Fedek hurmalığını Peygamber hanedanına geri çevirmekle, Hz. İmam Ali’ye yapılan laneti yasaklamakla kalmadığı gibi, kendi hilafeti döneminde Medine halkına bir mektup yazarak şu emri verdi; Peygamberin hadislerinden bildiklerinizi yazınız; Çünkü Ben ilmin yok olmasından korkuyorum.789[789]

Bu ferman ile Müslümanlara haram olan şey helal oldu. Bundan başka da çare yoktu. Zira ferman halifenin fermanıydı. Bundan sonra hadis fazlasıyla söylendi ve yazıldı. Her ne hikmetse, önceki zamanlarda söylenen ve Peygamberin ağzından yalan yere nakledilen “Benim hadislerimi yazmayınız” düzmeceleri bu zamanda bir anda unutularak yok oldu.

İşte görüldüğü gibi halifenin ağzı ile bir zamanda hadis nakletmek yasak oluyor diğer bir zamanda ise başka bir halifenin ağzı ile hadis nakletmek serbest oluyor. Halife hadis yazmayınız diye emir verdi yazmadılar, başka bir halife hadis yazınız diye emir verdi, yazdılar.

Neticede doksan yıl boyunca Ehlibeyt mektebinin dışında Hz. İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ebuzer Gaffari, Salman Farisi, Ubeydullah b. Ebi Rafi, Meysemi Temmar, Ruşeydi hicri ve diğerlerinden başkaları hadis yazmadılar.



Hadislerin nakledilmesinin yasaklanması İslam da tahriflerin temelini ortaya çıkarmıştır. Hilafet tezgahı öyle bir İslam yaymakistiyordu ki, ileride Muaviye Şamda kendisine saray yaptırdığı zaman kimse ona; Peygamber şöyle buyurmuştur, senin bu işin Peygamberin buyruğuna göre meşru değildir, diye söyleyebilmesin. Yezid halife olup da şarap içtiği zaman kadınlarla İslam dışı münasebetlerde bulunduğu zaman, kimse ona, Peygamber şöyleydi, böyleydi, senin amelin onun ameli ile bağdaşmıyor diye söyleyip de itiraz etmesin. İşte bu sebeplerden dolayı, Peygamberin hadisi, sahih siresi ve tarihi olduğu müddetçe Müslümanları susturmak mümkün değildi. İşte bu sebeplerden dolayı Peygamberin hadislerinin söylenmemesi, yazılmaması ve açıklanmaması gerekirdi. Çünkü Peygamberin hadisleri onların yaptıklarını onaylamıyordu.

Yüklə 2,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin