İslam Tarihi'nde Gerçeğe Giden Yol


HADİS YASAKLANMASININ SEBEPLERİ



Yüklə 2,16 Mb.
səhifə37/50
tarix31.05.2018
ölçüsü2,16 Mb.
#52233
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   50

HADİS YASAKLANMASININ SEBEPLERİ:


Geçen konulardan anlaşılan şudur; Resulü Ekrem (s.a.a)’in hayatı döneminde hadis nakletme ve yazma yaygınlık kazanmıştı. Sahabede bu işle meşgul oluyordu. Peygamber (s.a.a)’in vefatından sonra Ehlibeyt taraftarları Peygamber efendimizin zamanındaki gibi hareket ediyorlardı. Ama Ehli Sünnet arasında, Peygamberin vefatından ikinci asrın başlarına kadar hadis yazmak yasaklanarak rafa kaldırıldı. Bu bölümde, hadislerin yazılması ve nakledilmesinin yasaklanmasının sebeplerini inceleyeceğiz. Önce hadis yasaklayanların ortaya attıkları sebepleri inceliyoruz;

  1. Aişe şöyle naklediyor; Babam Peygamberin hadislerinden beş yüz tanesini bir kitapta toplamış ve onları bana emanet etmişti. Gece onun yatağında rahat olmadığını, bir taraftan diğer tarafa döndüğünü ve gözüne uyku girmediğini gördüm. Ona şöyle dedim; Acaba sen rahatsız mısın? Yoksa seni rahatsız edecek kötü bir haber mi var? Sabah bana şöyle dedi; Kızım senin yanında olan hadisleri getir ve daha sonra ateş isteyerek, Peygamberin hadislerinin yazıldığı kitabı yaktı. Kitabın yanması ile rahatladı. Ondan bunun sebebini sorduğum da şöyle dedi; “Bu kitapta, nakledenlere güvenip de yazdığım hadislerin içerisinde aslı olmayan hadislerin olmasından korktum”790[790]

  2. Tarihçiler şöyle naklederler; Ömer b. Hattab kendi hilafeti döneminde hadisleri toplama ve yazma kararı aldı. Peygamber (s.a.a)’in sahabesinden umumi bir görüş aldı ve herkes bu işi onayladı. Ömer bu iş hakkında bir ay düşündü ve en sonunda son kararını verdi ve aldığı kararı halka şu şekilde açıkladı; Ben Peygamberin hadislerini yazmak istiyordum. Ama sizden önceki kavimlerin kitaplar yazdıklarını ve onlarla şiddetli bir şekilde meşgul olduklarını ve neticede kendi semavi kitaplarını terkettiklerini hatırladım. Allah’a andolsun ki, ben, Allah’ın kitabını başka bir şeyle karıştırmayacağım.791[791]

Bu iki halife ilk aşamada, Peygamberin hadislerinin nakledilmesini, yayılmasını ve yazılmasını kendi kontrolleri altına almak istiyorlardı. Şöyle ki, sadece o gün hilafet tezgahi ile uyum sağlayan ve onların siyasetine ters düşmeyen hadislerin yazılması veya naklolunmasından yanaydılar. Bu birinci aşamaydı.

Ama, halife Ebubekirin uykularını bile gözünden kaçıracak, Ömer’in bir ay boyunca üzerinde dikkat edecek uzun düşüncelerden sonra, hadislerin sınırlanarak kontrol altına alınmasının mümkün olmayacağını anladılar. Eğer Ebubekr hadis yazacak olsaydı ve bu hadisleri de isteyenlere verseydi, insanlara, bunlar Peygamberin hadisleridir ve diğerleri Peygamberin hadisleri değildir diye inandırmak mümkün olur muydu? Bu halde, örneğin Selman-i Farisi de şöyle diyecekti; Benim zihnimde hadisler vardır ve onları yazıyorum. Siz yazıyorsunuz da, biz niçin yazmayalım. Sizin Peygamberi derk ettiğiniz gibi bende Peygamberi derk ettim. Siz Allah Resulünün sözlerini dinlediniz, amelini gördünüz, bende dinledim ve gördüm. İşte bunun için bizim hadislerimizin birbirleriyle hiçbir farkı yoktur. Yukarıdaki sözlerin aynısını, Ammar da, Ebuzerde, Sahl b. Hüneyf de ve diğer sahabelerde söyleyeceklerdi.

İşte bu sebeplerden dolayı Ebubekirin önce hadis yazmak istemesinin ve Ömerin “Halk sadece ibadetlerin amel boyutundaki hadisleri nakletsin” demesinin sebepleri, hadisi kontrol altına almak istemelerindendi.

Daha sonra bu yolun amelinin mümkün olmadığını anladıklarında, Ebubekir kendi yazdığı hadis kitabını ateşe verdi ve Ömer halka hitap ederek şöyle dedi; Ey millet sizin yanınızda kitapların olduğunu duydum. Allah’ın katında bu kitapların en değerlisi adalet ve doğruluk esasına dayalı olandır. Yanında kitap olan herkes onları bana getirsin ki, ben onların üzerinde düşüneyim. Halk, onun o kitaplara bakarak onları düzenleyeceğini ve bu vesileyle ihtilafı kaldıracağını zannettiler. Ve herkes yanındaki kitabı getirdi, oda onların hepsini yaktı.792[792]

Ebubekir, “Benim güvendiğim birisinden duyduğum hadis doğru olmamış olabilir” kaygısıyla hadisleri yok etmiştir. Eğer bu söz doğruysa öyleyse o neden başka bir yerde “Peygamberden hadis nakletmeyiniz” diye dedi. Acaba Peygamberin dahi güvendiği diğer sahabelerin naklettikleri hadisler Ebubekre sorumluluk mu getiriyordu?

Ömerin sözüne gelince; O şöyle demiştir; “Ben Allah’ın kitabını başka bir şeyle karıştırmam. Nitekim geçmiş ümmetler böyle yaparak Allah’ın kitabını terkettiler”

Sormak lazım, acaba Kur’anı ayrı bir kitap da ve sünneti de ayrı bir kitap da yazarak her ikisini de korumak mümkün değil miydi?

Bunlar Allah’ın kitabında en ufak bir değişiklik yapmadan onun nüshalarını çoğalttılar ve bütün İslam aleminin bölgelerine gönderdiler. Bu aşamadan sonra artık Kur’an ve hadisin birbirlerine karışması mümkün değildi. Peki öyleyse neden hicretin yüzüncü senesine kadar hadise engel oldular?

Neticede, eğer birinci ve ikinci halifenin sözüne göre hadis nakledilmeyecekse, o zaman İslam dini nasıl ve nerden anlaşılır. İslam-ı -Peygamberden öğrenmek gerekmez mi? Kur’anın tefsirini ve beyanını Peygamberden almak gerekmes mi? Namaz, Oruç, Hac, Zekat.. gibi ibadetlerin geniş hükümlerini ve keyfiyetini Peygamberden öğrenmek gerekmez mi? İslam, Kur’anı Kerimin ve Peygamberin siresi ile sünnetinin içinde değil midir? Bu esaslara göre, Peygamberden bir şey naklolunmadığı müddetçe İslam’ın olduğu gibi tanıması mümkün değildir. Anlaşılan, hadis yasaklanmasında ki, asıl neden onların söyledikleri değildir.

HADİS YAYILMASININ YASAKLANMASINA DAİR EHLİ SÜNNET’İN DELİLLERİ:

Hadislerin yazılmamasının nedenlerinde Ehli Sünnet alimleri şunları demişlerdir;

1- Peygamber (s.a.a)’in hadis yazılmasına dair nehiyleri:

Peygamber (s.a.a)’den naklolunan birkaç hadis O Hazretin hadis yazılmasını yasakladığını göstermektedir. O riva yetlerden bir kaçı şunlardan ibarettir;

a) “Benden Kur’andan başka bir şey yazmayınız. (Kur’andan başka bir şey) yazanlar onları yok etsinler.”793[793]

b) Ebu Hureyre şöyle diyor; Bir gün Allah Resulü bizim yanımıza geldi biz hadis yazıyorduk. Ne yazıyorsunuz? Diye sordu. Senden duyduğumuz hadisleri yazıyoruz dedik. Şöyle buyurdular; Allah’ın kitabından başka bir şey mi yazıyorsunuz? Sizden önceki ümmetlerin Allah’ın kitabı ile birlikte diğer kitapları da yazarak yoldan çıktıklarını biliyor musunuz? 794[794]

c) Ebu Said-il Hudri şöyle diyor; Peygamber (s.a.a)’den hadis yazmak için izin istediğimde bana izin vermediler.795[795]

d) Zeyd şöyle diyor; Peygamber (s.a.a) bizlere hadisini yazmamamızı emretti.796[796]

Bunlar hadis yazılmamasına dair istinad olunan en önemli rivayetlerdir. Bu rivayetlere itiraz olunacak noktalar vardır.

1- Bu hadislerdeki en mühim noksanlık ve bunlara yapılan en önemli itiraz bu hadislerin karşısında, daha öncede belirttiğimiz gibi hadislerin yazılmasının caiz olduğuna dair naklolunan rivayetlerdir. Bu çelişkiden kurtulmak için bazı Ehli Sünnet alimleri şöyle demişlerdir; Hadis yazılmasını caiz gösteren rivayetleri hadis yazılmasını yasaklayan rivayetler için nasih (iptal edici) olarak kabullenmişlerdir. Hadislerin yazılmasının yasaklanması Kur’an ile hadisin karışmasının tehlikesinin olduğu zamanlardaydı. Veya hadisi derk edemeyecek veya koruyamayacak insanlar içindi. Ama sahabe Kur’an ile derin ve geniş bir şekilde tanıştıktan sonra Peygamber (s.a.a) hadis yazılmasını caizleştirdi. 797[797]

Bu açıklama doğru bir açıklama değildir. Zira hadislerin yazılmasını caiz gösteren hadisler sened yönünden sahih olup mütevatir derecesinde olan hadislerdir. Dolayısıyla hadislerin yazılmasının yasağına dair naklolunan rivayetler hadislerin yazılmasının caizliğini gösteren sahih rivayetlerle asla çelişmez.

2- Peygamber (s.a.a) tarafından hadislerin yazılması men olunduğu taktirde, peki öyleyse neden bir asır bu yasağa riayet edildi de, bir asır sonra bu yasak göz önüne alınmadı ve hadis yazılmaya başlandı?

3- Tarih-i gerçeklerden anlaşıldığına göre, Ebubekir ve Ömer Resulü Ekrem (s.a.a)’in vefatından sonra hadis yazmak istiyorlardı. Ama ne hikmetse birden bire bu kararlarından vazgeçmişlerdir. Eğer, gerçekten hadis yazılmasının yasağına dair hadisler naklolunmuştu. İse, öyleyse onlar neden önce hadis yazmak istiyorlardı. Ve neden bu kararlarından vazgeçmelerinin sebebini Peygamberin nehyine dayandırmıyorlardı da aksine başka gerekçe ve sebepler ortaya atıyorlardı. Bunların tamamı şunu gösteriyor ki, Peygamberden hadis yazılmasının yasağına dair böyle rivayetlerin südur etmediğidir.

4- Sahabenin ameli:

Ehli Sünnetin ikinci delili sahabenin amelidir, Zira Ebubekir ve Ömer Peygamber (s.a.a)’in vefatından sonra bu doğrultuda hareket etmişlerdir.

Zehebi şöyle diyor; Ebubekir Peygamberin hadislerinden beş yüz tanesini bir kitapta bir araya toplamıştı. Daha sonra onlara ateş verip yakmıştır.798[798] Daha öncede bu konuda Aişenin rivayetini nakletmiştik. Ve yine bu doğrultuda Ömerin de hadise olan tavrını ele almıştık.

Ehli Sünnetin bu delili ve istidlalına da birkaç itiraz düşünülmektedir.

1- Resulü Ekrem (s.a.a)’den hadislerin yazılmamasına dair rivayetler naklolunduğu halde, öyleyse bunlar neden hadis yazmağa kalkıştılar veya böyle bir düşünceye kalkıştılar? Peygamberin nehyine açıkça muhalefet eden sahabenin sözüne, fiiline itimad olunmaz.

2- Hadislerin yazılmasını yasaklayan ve caiz gösteren rivayetlere göre sahabenin sözü hüccet olmaz. Sahabenin hüccetliği kabul olunduğu taktirde de, onların sözüne Kur’an ve sünnetin olmadığı alanlarda rücu edilir. Peygamberden naklolunan rivayetlerin ortada var olmasına rağmen bu sözlere itimat olunması doğru değildir.

3- Eğer sahabenin sözü hüccet ise, öyleyse bunun neden birinci asıra haslaştırıyoruz? Neden hicretin birinci asrında hadis yazmak yasak oluyor da, sonraki dönemlerde bu yasak kaldırılıyor? Bu itirazlar ve noksanlıklardan dolayı hadis yazılmasının yasaklanmasını ıspat etmek mümkün değildir.


Yüklə 2,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin