Alkolün Ürkütücü Yayılışı
Toplumun uğradığı ahlâkî yozlaşma ve sosyal bozulmalarda en önemli rolü oynayan çağdaş unsur, alkol tüketimi ve bu sahada giderek artan yayılmadır. Bu felâketin ahlâk, dinî inanç, karakter ve sağlık üzerinde yarattığı ferdî ve içtimaî korkunç tahribatı inkâr etmek mümkün değildir, akıl ve izan sahibi hiç kimse bu acı gerçeği görmezden gelemez.
Bu tehlikeli zehir her yıl yüz binlerce insanı alkolik edip tımarhanelere tıkmakta, binlerce insanı ihanet, cinayet, intihar, hırsızlık, gasp, soygun, tecavüz ve daha birçok rezalet ve kepazeliğe itmektedir.
Alkol kullanan insanların önemli bir çoğunluğu, dert, keder ve sıkıntılardan kurtulabilmek ve kendi deyişleriyle "teselli bulabilmek" için alkole sığınmakta, ama bu yolla gerçekte, hayatın zorluk ve sıkıntıları karşısında yenilgiye uğradıklarını bilfiil kabullenip, bu zorluk ve sıkıntılarla mücadele ederek onları giderme cesaret ve gayreti gösterecekleri yerde, teslim olup diz çökmektedirler.
En küçük bir sıkıntı veya rahatsızlık karşısında hemen içkiye sığınmakta ve hayatın gerçekleri olan zorluklardan güya kurtulabilmek için alkolün yardımıyla bu problemlerin kısa bir süre unutulduğu bir vehim ve hayal âleminde kendilerini oyalayıp kandırmaktadırlar.
İnsanoğlunu içkiye iten bu bahaneler hiçbir zaman meşru ve "makul sebep"ler olmamış ve olmayacaktır da; bizzat içki ve alkolün varlığı bile toplumun hastalığa yakalandığını gösteren bir belgedir. Fikir ve ruhları eğitmek suretiyle, insanlığı bu felâket kaynağından kurtarabilmek kolaylıkla mümkündür.
Aklıselim sahibi insan, aklını zail ve zekâsını yok eden alkolle değil, akıl ve zekâsını bileyip parlatacak olan bilgi ve ilimle sarhoş olur; aşağılanıp dengesini kaybetmek yerine, onur ve izzetini artırıp dengeli yaşamayı yeğler.
- * -
Hamburg'da çok şık bir Yahudi mabedi dikkatimi çekti, fevkalâde çekici bir dış görünümü vardı bu binanın. Mabedin sorumlusu olan zatın rehberliğindeki binayı gezdik. Bu mabedin içinde bir içki büfesi görünce hayretten donakaldım. "Mabette içki içilir mi?" diye sorduğumda, çok ciddi bir yüz ifadesiyle: "Evet" dedi, "Ama herkese açık değil burası tabi, sadece özel bazı kişiler burada toplanıp içki içebilirler!"
Alkolün günden güne yayılması batılı bilim adamlarıyla, devlet adamlarını olduğu kadar doktor ve diğer tıp uzmanlarını da dehşete düşürmüş durumdadır bugün. Bu amaçla kurulan "Alkollü İçkilerle Mücadele Teşkilatı" ve "Yeşilay" gibi kuruluşlar da bu sosyal belâ menşeiyle baş etmekten âcizdirler. Zira içki tüketimi serbest ve meşru olduğundan, ocakları söndürüp evleri yıkan bu belâ günbegün yayılmaktadır. Genç ve üretken neslin hızla alkole bulaşıp bir avuç zavallı alkoliğe dönüşmesi işten bile değildir. Alkolün topluma armağan getirdiği felâketi bir nebze de olsa fark edebilmek için birkaç istatistik bilgiye başvurmak yeterlidir sanırız:
Fransa'da doktorların yaptığı bir araştırmanın sonuçları, alkolle mücadele uluslararası kongresinde değerlendiriliyor ve alkolün ruh ve akıl üzerindeki etkileri şöyle belirtiliyordu:
"Hastanelere müracaat eden kadın hastaların % 20'sinin ve erkek hastaların %60'ının alkol bağımlısı olduğu belirlendi. Akıl hastalarının %70'i ve cinsel hastalıklara yakalananların %40'ının da alkole müptelâ olduğu hayretle müşahede edildi..."
"İngiltere'de bilim adamlarının yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre bu ülkedeki akıl hastalıklarının %95'inin nedeni alkol bağımlılığı!.." [1]
"Fransa Sağlık Bakanlığı'nın alkol tüketiminin bu ülkede yol açtığı felâketlerle ilgili bir raporu Fransa medyasında 'ürkütücü' olarak değerlendirildi. Bu rapora göre aşırı alkol tüketimi bu ülkede bir yıl zarfında -1956'da- yirmi bini aşkın can aldı. Alkolle Mücadele Uluslararası Genel Sekreteryası Fransa'daki iş kazalarının %25'i ve trafik kazalarının %57'sinin alkol tüketiminden kaynaklandığını ilân ediyor." [2]
Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı ve Yeşilay Cemiyet Başkanı Yurankar, Dünya Savaşı sırasında yayınladığı bir bildiride şöyle diyordu: "Ey Fransa'nın evlâtları! Sizin en büyük düşmanınız içkidir! Almanlardan önce, içkiyi yenmeye çalışın. Fransa'nın 1870'de içki yüzünden uğradığı mal ve can kaybının bugünkü dünya savaşındakinden çok daha fazla olduğunu biliyor muydunuz? Zevkle içtiğiniz içki sizi zevkle zehirleyen katilinizdir; erken yaşlanmanıza ve ömrünüzün yarısını kaybetmenize neden olmakta, çeşitli hastalıklara, zaaf ve acizliklere mahkûm etmektedir sizi."
"Fransa hastanelerinde müşahede edilen hastalıkların % 40'ının alkol tüketiminin yol açtığı hastalıklar olduğu belirlenmiştir. Keza, akıl hastanelerindeki hastaların da % 50'si alkol yüzünden tımarhanelik olmuş, çocuk hastanelerindeki bebeklerle çocuklarda görülen hastalıkların da yine % 50'sinin, nedeninin anne-babanın alkol kullanması olduğu ortaya çıkmıştır."
"Fransa adliyesinin giderlerinin % 60'ının nedeni alkoldür. Fransa bütçesinin her yıl hastane, tımarhane vb. mekânlarda alkolün neden olduğu hastalık vb. problemler nedeniyle ödemek zorunda kaldığı zararın meblağı 325 milyar franktır."
"Alkol tüketimi ölüm oranının da artmasına sebep olmaktadır; istatistiklere göre erkeklerde ölüm oranının %55'i ve kadınlarda ölüm oranının %30'u alkolden kaynaklanmaktadır; çocuk katillerinin %95'inin alkolik olması ve ahlâksız gençlerin %60'ının alkol kullanan ebeveynlerin çocukları olması alkol tehlikesini tanıma açısından yeterli örnekler olsa gerektir." [3]
Almanya mahkemelerinde bir yıl zarfında alkol tüketimi nedeniyle suç işleyip hüküm giyen tutukluların sayısı 150 bini aşmaktadır. Keza Alman mahkemelerinde, alkol nedeniyle suç işleyip hüküm giyen kadın tutuklu sayısı 1878'de 5348 iken bu korkunç rakam 1914'te 6031'e ulaşmıştı.
Atazony bakanlarından biri bir konuşmasında şöyle di-yordu:
"Amerika on yılda tam 18 milyon dolarını alkole harcadı, dahası alkol tüketimi sonucu yüz bin genç yetimhane ve ıslâh evlerine gönderildi. 150 bin suçlu cezaevlerine tıkıldı. 1500 kişi canını yitirdi, 2000 kişi intihara teşebbüs etti, 200 bin kadın dul ve bir milyon çocuk yetim kaldı!"
Uluslararası Alkolle mücadele kongresi'nin şu resmî rakamları ürkütücüdür:
"Alkolün yol açtığı zarar ve felâketler ekonomi sahasında da korkunçtur; alkolün devlet bütçesine verdiği zarar 128 milyar frankı aşmaktadır ki bireysel zararlar bu rakamın dışında tutulmuştur; bunun 10 milyarı hastanelere, 40 milyarı kamu çalışmaları ve hayır kurumlarına, 17 milyarı sosyal güvenliğe, 60 milyarı da adliye ve cezaevlerine harcanmaktadır, bir de meyve olarak kullanılan üzümün gıda yerine içkide kullanılmasının doğurduğu 11 milyarlık zarar var... Oysa, verdiği onca zarara ilaveten alkol satışından Fransa'nın eline geçen meblağ sadece 53 milyar franktır. Bu rakamlar alkol üretim ve tüketiminin devletin ekonomisine verdiği zararı gözler önüne sermektedir." [4]
"Dün Sovyetler'de alkol ve ayyaşlıkla ciddi bir mücadele başlatıldığı ilân edildi. Alkolizme karşı başlatılan bu girişimlerin nedeni, alkolün Sovyetler'in ekonomisine verdiği büyük zarardır. İki hafta önce Sovyetler Birliği başbakan yardımcısı, bu ülkede alkole karşı ciddi bir mücadele başlatılacağını açıklamıştı."
"Pravda gazetesi şöyle yazıyordu: Alkol kullanımı Sovyetler'de cinayet, işini savsaklama ve fabrikaların düzen ve disiplinini bozma girişimlerini artırmıştır. Bu nedenle, yakında aşırı alkol kullanımına karşı ciddi bir mücadele ve sert yaptırımlara şahit olacağız." [5]
Yapılan araştırmalar, hava yolculuklarındaki kazalar ve uçakların düşmesinde de en önemli etkenin yine alkol kullanımı olduğunu göstermektedir.
"Sanayi psikoloji uzmanı olan Dr. Klement Korn Gold, uçak kazalarıyla ilgili bir araştırma yapmış ve uçak kazalarının nedenlerini saptamış bulunuyor. Dr. Gold, Amerika havayollarında yaşanan kazaların çoğunun, özel uçak ve helikopter şirketlerinde olduğu gibi belli bazı nedenlerden kaynaklandığını tespit ettiği bu detaylı incelemesinde uçakların iki ana nedenden dolayı düştüğünü, bunun da ansızın baş gösteren bir teknik arıza ve pilot ya da yardımcı pilotun sarhoşluğu olduğunu saptamış. Bu tespitlere göre, söz konusu nedenlere en çok Amerikalı pilotların kullandığı uçaklarda rastlanıyor; nitekim bugüne kadar pilotun sarhoşluğu nedeniyle düşen uçakların çoğunun Amerikalı pilotlar tarafından kullanıldığı bilinmektedir."
"Düşen uçakların pilotlarının cesetlerinde yapılan otopsiler, söz konusu pilotların çoğunun uçuş sırasında alkol kullandıklarını ortaya koymaktadır."
"Son yıllarda uçak kazalarının artması üzerine bunun nedenlerini araştıran yetkililer bu korkunç gerçeği ortaya çıkardılar. Uçak kazalarının çoğu ya pilotun sarhoşluğundan, ya da hostesle flört etmesinden kaynaklanıyor!"
"Evet, havayolları kazalarının da önemli bir çoğunluğu içki ve kadın eksenli... Alkol, düne kadar sadece içene zarar veriyordu; ama bugün, ömründe ağzına bir damla içki koymayan binlerce insan da böylece alkole kurban gitmiş işte!.." [6]
[1]- Tendorost Dergisi.
[2] Ae, 12. sayı, s. 5.
[3]- Handeniyha, Sayı: 7, 26. yıl
[4]- Tendorost Dergisi, Yıl: 5, 12. Sayı.
[5]- İttilaat, 13108. Sayı.
[6]- Handeniyha, 37. sayı, 26. yıl
Dostları ilə paylaş: |