Birinci Bölüm Eş Seçimi ve Evlilik
Genel olarak evlilik hakkında kadın ve erkek eşit tecrübeye sahip olmazlar. Nitekim evlilik kuralları, adap ve gelenekleri ile ilgili normalde erkeklerle kadınlar arasında birtakım farklılıklar söz konusudur. Bir toplumun geleneklere bağlılığı her ne kadar sağlam olursa, bu farklılık ve ayrıcalıklar da bir o kadar belirginleşir. İslam’da evlilik modeli de cinsiyet ayrıcalıklarına sahiptir ve bu konu İslam düşüncesine birtakım feminist eleştirilerin yöneltilmesi için zemin hazırlamıştır. Bu eleştirilerde kızların evlenmesinde babanın veya babanın babasının izninin şart olması, kocanın kadına mihir vermesinin gerekliliği, erkeğin kadına görücü gitmesi eleştirilmiştir. Bu bölümde bu gibi meseleleri inceleyeceğiz.
1. Evlilik Yaşı
İslam dininde kız ve erkeğin evlenmesi için herhangi bir yaş belirlenmemiştir. Buna rağmen bazı rivayetlere göre, cinsel ergenlik yaşı ile evlilik arasında çok fazla mesafe açılması din önderleri açısından uygun görülmemiştir.[1] Bu rivayetlerin birinde şöyle geçmiştir: Allah Resulü (s.a.a) bir gün insanlara şöyle hitap etti:
“Ey insanlar! Cebrail Allah Teâla’dan bana şu mesajı getirdi: Kızlar ağaçtaki meyveler gibidirler; meyveler toplanma vakitleri geldiği zaman toplanmazlarsa güneş onları bozar ve rüzgârlar onları dağıtır. Aynı şekilde, kızlar kadınların özelliklerine sahip oldukları zaman onların evlilik ve kocaya varmaktan başka hiçbir ilacı yoktur. Aksi durumda beşer oldukları için onların fesada düşmemeleri ve sapmamaları için hiçbir güvence yoktur.”[2]
Bu rivayetlerde daha çok kızların evlenmesi konusunda acele edilmesi vurgulandığı için, İslam’ın evlilik yaşı konusuna cinsiyet ayrımı ile yaklaştığı, yani kızların evlilik yaşlarının düşük olmasına erkeklerden daha çok tavsiye ettiği düşünülebilir. Oysa bunun pek de doğru bir düşünce olduğu söylenemez; hatta buna karşılık şöyle bir iddiada da bulunabiliriz: “İslam ister kız hakkında, ister erkek, evlilik için en uygun yaşı her şeyden çok cinsel ergenlik etkeniyle ilintilendirmiştir.” Bu iddiayı onaylamak ve değindiğimiz düşünceyi reddetmek için aşağıdaki noktalara işaret edebiliriz:
Yukarıda değindiğimiz rivayetlerin senedindeki problemler dışında, bu rivayetlerden birinin umumiyeti erkek ve kızları eşit şekilde kapsamaktadır.[3] Aynı şekilde bekârlığı kınayan rivayetlerin umumiyeti de,[4] yeni yetme genç erkekleri kapsamakta ve bir rivayet de özel olarak erkeklerin gençliğin başlarında evlenmeye teşvik edildiğine delalet etmektedir.[5] Yine, kızlarının evlilik yaşlarının düşük olmasının tavsiye edilmesinden, bu tavsiyenin sadece kızlara ait olduğu anlaşılmaz. Bu husus usul-i fıkıh ilminde “lakabın mefhumunun hüccet olmayışı” unvanıyla bilinmektedir.
Hepsinden önemlisi şu ki, İslam bir taraftan bireylerin takva ve temizliğine, toplumun genel iffetine çok fazla önem vermekte, diğer taraftan da bu hedefe ulaşmak ve cinsel sapıklıkları engellemek için asıl stratejisini evlilik bağını oluşturmak ve yaymak üzerine kılmıştır. Binaenaleyh, eğer genç kızların genç erkeklerden daha çok cinsel sapma tehlikesiyle karşı karşıya oldukları faraziyesi doğru olsaydı, evlilik yaşı konusunda kızlarla erkeklerin arasındaki farklılıkların geçerliliği olabilirdi. Fakat toplumdaki hissedilebilir gerçek bu faraziyenin doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Elbette kızlar duygusal bir ruha sahip oldukları için zarar görme ve duygularını suiistimal eden kişilerin tuzaklarına düşme zeminine daha fazla sahip oldukları iddiasını kabul edebiliriz. Fakat eğer bu nokta İslam’ın kızları erken evlendirme yönündeki tavsiyenin ölçüsü olursa, bununla paralel olarak erkeklerin de erken evlendirilmesi gerekir. Çünkü onlar daha güçlü cinsel dürtüye sahip olmaları sebebiyle, cinsel suçlar işleyerek başkalarına daha fazla zarar verme durumuna sahiptirler. Sonuç olarak, bu ayrıcalığı dine isnat edebilmek için -iki cinsin doğal farklılıkları, özel olarak da kızların erkeklere oranla daha erken ergenlik çağına ulaşmalarının gerektirdiği miktar dışında- makul bir sebep düşünemiyoruz.
Burada şunu da hatırlatalım ki, muasır dönemdeki geniş toplumsal değişimler büyük ölçüde erkeklerle kızların daha geç ve ileri yaşlarda evlenmesine sebep olmuştur ve evlilik yaşının ilerlemesi, sosyal bilim uzmanlarına göre toplumların sanayileşmesinin kaçınılmaz sonuçlarından biridir. Fakat İslam açısından, hatta bu dönemde evlilik yaşının artmasını “dinî bir zaruret”, yani ikinci plandaki yeni hükümleri (ahkâm-ı saneviye) gerektiren bir zaruret düzeyinde görecek olursak bile, yine de erkeklerle kızlar arasında bir ayrıcalığın olabileceğini sanmıyoruz. Çünkü evlilik yaşının artmasında etkili olan sebepler her iki cins için de söz konusudur.
Gerçekte, gençlerin aile oluşturmak için ruhsal ve toplumsal açıdan gerekli rüşde/yetkinliğe ulaşmamış olmaları, eğitim ve öğrenimlerini devam ettirip meslekî yeteneklerini kazanmalarının gerekliliği, erken hamileliğin sıkıntıları, evlilik yaşının yükselmesinin aile planlaması ve doğumları önleme programları üzerindeki pozitif etkisi gibi evlilik yaşının artmasının gerektiğine dair yapılan izahların çoğu evlilik yaşının ilerlemesini gerektirmemektedir. Çünkü gerçekçi bir bakışla bu tür konular evlilik yaşının yükselmesini icap etmez; aksine eğitim, destekleme vb. mekanizmaları güçlendirmede doğru planlamalar yapmayı gerektirmektedirler. Dolayısıyla enflasyon seviyesini düşürmek için nasıl program ve planlama yapılıyorsa, kız ve erkeklerin evlilik yaşlarını düşürmek de İslam sisteminin temel stratejilerinden biri olmalı ve onun için gerekli planlamalar yapılmalıdır.
[1] el-Hurr el-Amilî; Vesailu’ş-Şia, c.14, Nikâh Hazırlıkları bablarından 23. bab, s.39 ve 41, h: 1, 2, 3, ve c.15, Ahkâmu’l-Evlat bablarından 86. bab, s.199-200, h: 7 ve 9
[2] age. c.14, s.39
[3] age. c.15, s.200, h: 9
[4] age. c.14, Mukaddimat-i Nikâh bablarından 2. bab, s.7-8
[5] Rivayetin metni şöyledir: “Genç bir erkek erken yaşta evlenecek olursa şeytan, ‘Eyvahlar olsun! Bu genç dininin üçte ikisini benden korudu.’ diye feryat eder…” Meclisî, Biharu’l-Envar, c.103, s.221
Dostları ilə paylaş: |