Evlenme Merasimi
Daha sonra, Resul-i Ekrem (s.a.a) Hz. Ali'ye döne-rek; "Ey AM, dedi. Düğünde ziyafet verilmelidir. Ben üm-metimin düğünlerde ziyafet vermesini severim."
0 sırada mecliste hazır bulunanlardan Maaz oğlu Said yerinden kalkarak; "Ben, dedi, bu mutlu gün için bir koyun hediye ediyorum."
Ashaptan bir grup da yardimda bulununca, Resul-i Ekrem, Bilal'a dönerek; "Sen koyunu getir." dedi, AM (a.s)'a da; "Sen de bir hayvan boğazla." diye buyurdu. Sonra da AM (a.s)'a on dirhem kadar verip bir miktar yağ, hurma ve gerekli erzak almasim istedi. Her şey hazırlanınca Resul-i Ekrem AM (a.s)'ı çağırdı ve; "Ey AM, dedi, şimdi git ve dilediğini yemeğe davet et."
1- Menakıb-i İbn-i Şehr Aşub, c.3, s. 353. 238
AM (a.s) sahabeden birçoğunu davet etti. Davetliler çok olduğundan Resul-i Ekrem onları onar onar içeriye aldı. Her on kişilik grup yemeklerini bitirdikten sonra hayır duada bulunup dışarı çıkıyor ve yerlerini diğer on kişilik gruba teslim ediyordu. Yemekleri Resul-i Ekrem mübarek elleriyle eşit miktarda paylaştırıyor, amcaları Abbas ve Hamza da misafirleri ağırlıyorlardı. AM ve kardeşi Akil de onlarla beraber misafirleri ağırlamakla meşgul idiler. Ziyafetten sonra artan yemekler de Resul-i Ekrem'in emri iizerine merasime gelmeyen fakir ve yoksullara götürüldü. Birazı da AM ve Fatima (a.s) i-çin ayrıldı.
Zifaf Gecesi
Hz. Fatima (a.s)'m AM (a.s)'ın evine gideceği vakit hayli yaklaşmıştı. Resul-i Ekrem katinm hazırlayıp üze-rine ince bir minder koyarak Fatıma'yı oraya oturttu. Salman katinn dizgilerini tutuyor, Bilal da katinn arka-smdan yaya olarak ilerliyordu. Yolun yansi katedilmişken diğer seslere benzemeyen giizel ve hafif bir ses işitildi. Peygamber Cebrail ve Mikail'in yetmiş bin melekle Fatıma'yı uğurlamaya geldiklerini anlaym-ca, bir ara duraklayıp onlardan yeryüzüne niçin indikle-rini sordu.
Onlar; "Biz, dediler. Fatıma'yı gelin evinden damat evine uğurlamaya geldik." 0 sıra bütün melekler, Cebrail ve Mikail'in eşliğinde tekbir getirdiler. Resul-i Ek-
239
rem de onlara katıldı. Sonra da hanimlarma dönerek; "AM ve Fatı-ma'yı sevinç, iftihar ve neşeyle odalarına götürün; ama Allah'm razı olmayacağı bir şey söyleme-yin!" diye buyurdu. Bunun iizerine kutlu hatunlar se-vinç, neşe ve sayısız tekbirlerle AM ve Fatıma'yı zifaf odasına uğurladılar. "Bu olaydan sonra düğünlerde tekbir getirmek (Allah-u Ekber demek) sünnet hâline geldi.1
Ufak Bir Tarayış
Ne yazık ki günümüz evliMklerini yukarıda zikredi-len ilâhî evMlikle karşılaştırdığımızda aralarında büyük bir farklılığın mevcut olduğunu görmekteyiz.
Zira bugün modern çağda olduğumuzdan, tekbirler yerine şeytanları çağıran ezgiler şiar edinilmiş; şairlerin yerini solistler almıştır. Hatta ve hatta eğlence türleri değişik boyutlara varmış, alabildiğince hayasızlığı yay-gınlaştırmış-tır. Raks türünden çeşitli danslar türetil-miş, düğünler âdeta fuhuş yuvaları hâline getirilmiştir. Bu yüzden iffetsizlik hayâsızlık, ahlâksızlık kısacası hayvanileşme ve gerisin geriye cahiliye devrine tekrar dönme, bu çağda baş göstermiştir.
Hayâsızlık ve edepsizliğin toplumda yayılmasına vesile olanlar şu ayeti bilmezler mi?
1- Menakıb-i İbn-i Meğazilî-i Şafî, s. 344. 240
"İnananlar içinde edepsizliğin yayılmasını isteyen-lere dünyada da, ahirette de acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz."1
Bazen de ilâhî evlilik adına yine aynı şeyler yapıl-maktadır. Birçokları tekbirler yanında kadın seslerin-den de yararlanmışlardır, "evlilik matem değildir" veya "eğlenmek hakkımızdır" gibisine aksi iddia edilmeyen iddialara tutunabildikleri kadar tutunmuşlardır. Oysaki Islam çerçevesinde şeytanî amellerle ilâhî ameller asla bağdaşmamaktadır. Eğlence, Islâmî ve ahlâkî kuralları çiğnediğinde hayvani eylemlere kadar uzar. Hatta, bazen failler bundan da aşağılık olurlar.
Yüce Allah zikredilen onca sıfatlara sahip kimseler için bakınız ne buyurmaktadır:
"Onlar dört ayaklı hayvanlara benzerler. Hatta daha da aşağılıktırlar. İşte onlardır gafillerin ta kendi-leri."2
Yukarıda zikredilenler bir kenara, günümüz âdetlerinden bir başkası olarak yine göze çarpan, gayr-i İslâmîgeleneklerin alınmasıdır. Bununla da kalınmayıp gelinler teni açıkça gösteren bu tür giysileri giyerek damatla şehir turları yapılmakta, en azından davetliler karşısında seyre tabi tutulmaktadır. âdeta damattan önce halktan gelinin seyri istenir gibi...
l-Nûr/19. 2-A'râf/179.
241
Yüce dinimizce bu pek çirkin, pek kötü bir âdettir. "Âdet" değilse de bu tabiri kullanmak doğru olsa ge-rek. Zira bu tür rezaletlerin olduğu yerlerde Müslüman-lar dahi görülmektedir.
Ehlibeyt mektebini örnek edinmek isteyen her Müs-lüman'a şunu söylememiz gerekmektedir ki, saadete erişmek için insanca yaşamak ve insanca yaşamak i-çin de kâmil insanları örnek almak, en azından onlara benzemek tek gaye olmalıdır.
Bir Teklif ve AM (a.s)'dan Cevap
Münafıklardan biri, Hz. Fatıma (s.a)'nın çeyizi az ol-duğundan, Ali (a.s)'ı incitmek, onu küçük düşürmek istiyordu. Bir gün bu gayeyle Ali (a.s)'ın yanına gelerek şöyle dedi:
"Ey AM, sen içimizde en kâmil, makamı en yüce, derece, ilim ve fazilette en üstünümüzsün. Araplar ara-sında en cesurumuz ve en yiğidimiz de sensin. Niçin yemeğini kazanda pişirip kapağında yiyen fakir bir kız-la evlendin? Eğer benim kızımla evlenseydin evimden evine kadar pahalı çeyizlerle yüklü yüzlerce deve dizer, sana verirdim..."
Ali (a.s) şöyle cevap verdi:
"Bu evlilik yüce Allah'ın rızasıyla gerçekleşmiştir. Gayemiz onun rızasıdır. Para biriktirip dünyanın süsüne aldanmak bize göre değildir. Bizler paramızla övünme-yiz. Övünmek yalnızca takva ve iyi ameller üzerinedir."
242
Ali ve Fatıma Zifaf Odasmda
Peygamber hanımları, Fatıma (s.a)'yı süsleyip en giizel kokularla bezediler. Daha sonra Resul-i Ekrem (s.a.a) AM ve Fatıma'yı yanına çağırtıp AM (a.s)'ı sağına, Fatıma'yı (s.a) da sol tarafina oturttu. Her ikisini de bağrına basıp alinlarmdan öptü. Daha sonra Fatima'nm eMni AM'nin eline verdi ve AM (a.s)'a; "Fatıma iyi bir eş-tir." diye buyurdu. Sonra da Fatıma (s.a)'ya dönerek; "AH iyi bir kocadır." şeklinde buyurdu. Ardindan, risalet hanedanimn kutlu hatunlarına şöyle buyurdu:
"Artik Ali ve Fatıma'yı (as) odalarma uğurlayın, sonra da buradan aynlm!.."
Hatunlar iki semavî nuru odalarma götürüp dışarı çıktıktan sonra Resul-i Ekrem içeri girip, Fatıma (s.a)'dan su dolu bir tas getirmesini istedi. Getirilen su-dan bir miktar alıp Fatıma (s.a)'nın üzerine serpti ve geri kalamyla da abdest almasim, mübarek ağzını yı-kamasını istedi.
Sonra da yine su isteyip AM (a.s)'ın üzerine serpti de ondan da suyun geri kalamyla abdest almasim ve mii-barek ağzını yıkamasını istedi. Daha sonra Resul-i Ekrem (s.a.a) her ikisini de öpüp, mübarek elini semaya kaldırdı ve şöyle dedi:
"Ey Allah'im! Bu evliliği mübarek ey/e ve onlara tertemiz bir nesil ihsan et."
Sözün kısası, Resul-i Ekrem zifaf odasından çık-mak istediklerinde, Fatima (s.a) muhterem babalarimn
243
ayaklarına kapanıp ağladılar. Resul-i Ekrem bunu gö-rünce şöyle buyurdu:
"Ey kızım (Sakın ağlamayasın)! Çünkü ben, sen/ insanlann en hayırlısı ve en alimiyle evlendirdim."
Daha sonra Resul-i Ekrem eşiğe varıp, iki nura hi-taben şunları buyurdu:
"Allah sizleri ve neslinizi tertemiz kilsm. Dostlanniz benim dostlarim, düşmanlarınız ise düşmanımdır."
Dostları ilə paylaş: |