MEHRİN MİKTARI
Mehrin belirli bir miktarı yoktur. Miktar kadın ve erkeğin anlaşmalarına bağlı olup, iki tarafın rızası öl-çüsünde olmalıdır. Çok fazla ve çok az olması mekruh-tur. Ama yine de en doğru olarak verilen mehir, Resul-i Ekrem'in (s.a.a) eşlerine ve mübarek kızları Hz. Fatıma (s.a) için belirledikleri ölçüde olmasıdır. Rastladığımız çoğu rivayetlerdeyse bu ölçünün "beş yüz dirhem" ol-duğu vurgulanmıştır.
181
Her şeyde olduğu gibi mehir hususunda da ne ifrat ve ne de tefrit olmahdir. Çünkü pek kiymetsiz bir şeyin mehir olarak verilmesi kadına ağır gelebilir. Özellikle de geleceğe yönelik kötü sonuçlar doğurabilir. Kadın, kendisini kocasının nazarında değersiz hissederse, ör-neğin; çok sade bir nikâh ve az bir mehirle evienmeleri gerçekleşirse, evliliğe karşı isteksiz, düzende bozukluk, yuvada da mutsuzluk baş gösterebilir. Kadın, mehirinin az oluşundan dolayı kendini zararda hisseder. Zira, er-kek mehrin azlığından suistifade ederek istediği bir dönemde eşini boşayabilir. Bu da kadınlar açısından bir nevi tehlike olarak görülmektedir.
Bu konuda Emir'ül-Müminin Imam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Mehrin zina ücretine benzememesi için on dirhemden daha az olınası hoşuına ğitmez."1
Yine doğrudan doğruya, hiçbir bedel karşılığı ol-maksızın nikâh kiydiran birine Imam Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardı:
"8u iş sadece peyğamberlere caizdir. Diğer fertler için birlikte olmadan önce az veya çok, kadına para (mehir), elbise sunulmadıkça nikâh sahih değildir."2
Aynı zamanda, mehrin çok fazla olması da iyi de-ğildir. Çünkü, bu, erkekler için çok zor bir engel olacağı
l-Bihar'ul-Envar, c.100, s. 347.
2- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.12, b:7, h. 4.
182
gibi aile içerisinde de insanı zor koşullarla yüz yüze ge-tirebilir. Aşırı borçlanmalar yüzünden, erkeğin hareket alanı kısıtlanmış olmakla birlikte, aile saadeti de göl-gelenmiş olabilir.
Bakimz Imam AM (a.s) bu konuda ne buyurmuştur.
"Kadmlara fazla mehir vermeyin, sonra düşman-lık ğerçekleşir."1
Resul-i Ekrem (s.a.a) efendimiz ise şöyle buyur-muştur:
"Ümmetimin en iyi kadınları ğüzel yüzlü ve mehri az olanlarıdır."2
Ve yine şöyle buyurmuştur:
"...Kadının uğursuzluğu, mehrinin çok olmasıdır."3
MEHR'ÜS-SÜNNET
Mehr'üs-sünnet, Peygamber (s.a.a)'in yakınları, mübarek kızı Hz. Fatima (s.a) ve hammlari için önce-den kararlaştırmış oldukları nikâh bedeline denir. Mehr'üs-sün-net, Resul-i Ekrem (s.a.a)'in uygulamala-rmdan sonra, takvah ashabi, yakinlan ve diğer mümin-ler tarafından da uygulanarak o dönemden bu giine kadar gelmiş, bugün bile bazı inananlarca uygulamr olmuştur.
1- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.12, b:5, h. 12.
2- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.12, b:5, h. 9.
3- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.12, b:5, h. 10.
183
Mehr'üs-sünnet, her ne kadar Peygamberimiz tarafmdan kendi yakınları ve Ehlibeyt'i için kararlaştırmış oldukları bedelse de biz Müslümanlar tarafmdan da bu oran üzerinden hesaplanması daha iyi ve daha hayırlı-dır. Yalnız bu miktar, günümüz koşullarıyla karşılaştırı-lınca pek az bir meblağ ortaya çıkmaktadır. Oysa ki bu miktar, o dönemlerde pek değerliydi ve hemen hemen ev için gerekli olan her şey bu miktaria karşılanabilirdi. Tarihte de gördüğümüz gibi, Resul-i Ekrem (s.a.a), kızı Fatıma (s.a), Hz. Ali (a.s) ile evlendiğinde nikâh bedelini bu ölçüye göre hesaplamış, buna göre de aynı meblağ karşılığında eşi için gerekli olan çeşitli eşyaları almıştı.1
Yine, on yıl önce 100 Türk lirasını günümüz 100 Türk lirasıyla karşılaştıracak olursak, aradaki fark açık-ça görülecektir. Dolayısıyla on yıl önce kararlaştırılan meblağı, on yıl sonra da aynı ölçüde vermek yanlış ola-cağından, iki tarafın da bu farkı gözetmeleri ve günü-müz koşullarıyla karşılaştırmaları gerekecektir.
Bazı rivayetlerde de mehir miktarının beş yüz dirhemden fazia olmamasi üzerinde önemle durulmuş, bu orandan ne az ve ne de çok olması tavsiye edilmiş-tir.
İmam Cafer Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyurmuş-tur:
1- Bu konuda Bkz. Hz. Fatıma (s. a)'nın çeyiz listesi. 184
"Resul-i Ekrem (s.a.a) kizlarmdan ve hanimlann-dan hiçbirisinin mehrini 12,5 evkiyeden fazla vermez ve yine almazlardi..."1 (Her evkiye kirk dirhemdir ve dolayısıyla 12,5 evkiye de 500 dirhem etmektedir.)
Imam Riza (a.s) da bu konuda şöyle buyurmuştur:
"...Peyğamber (s.a.a)'in zamanında kadınların meh-ri 500 dirheme eşit, 12,5 ğümüş evkiyeden olu-şuyordu..."2
Yine imam Riza (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Evlendiğinde (vereceğin) mehrin 500 dirhemden faz-la olmamasına ğayret ğöster. Zira, Resul-i Ekrem, hanımlarıyla bu miktar karşılığında evlenmişlerdi..."3
Resul-i Ekrem (s.a.a), bu miktarın önemi üzerine şöyle buyurmuştur:
"İman sahibi bin (evlenme ğayesiyle) bir din kardeşinin kızını ister ve nikâh bedeli karşılığında (mehir olarak) beş yüz dirhem vermeyi teklif eder de (din kardeşi bu miktarı az bularak) red cevabı verirse ona kötü davranmış, merhametsizlik etmiş olur. Böyle olunca da yüce Allah bu kimseye ahirette cennet hurilerini nasip etmez."4
1- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.12, b:4, h. 4.
2- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.12, b:4, h. 2. 3-Bihar'ul-Envar, c.100, s. 350.
4-Furu-u Kâfi: c.5, s. 376.
185
Hüseyn b. Halid şöyle anlatır: Imam Rıza (a.s)'dan Mehr'üs-sünnetin neden beş yüz dirhem olduğunu sor-dum. İmam cevaben şöyle buyurdu:
"Yüce Allah, yüz defa 'Allah-u Ekber' yüz defa 'Subhanallah' yüz defa 'Elhamdulillah' yüz defa 'La i-lâhe illallah' ve yüz defa Resul-i Ekrem ve Âl'ine (Eh-libeyti'ne) salavat ğönderip, (dua niyetiyle) 'Allah'ım, bana cennet hurilerinden nasip eylel' diye yalvaran her mümini cennet hurileriyle eviendirmeyi kendine farz kılmıştır. (Müminlerce Allah'ı tesbih için söyle-dikleri) Bu zikirlerin sayısı beş yüzdür. Bunlarsa cennet kızlarının (hurilerin) mehirleridir. Böylelikle yüce Allah, Resul-i Ekrem'e; 'İmanlı kadınların mehrini beş yüz dirhem olarak, bir sünnet hâline ğetir.' buyurdu..."1
Dostları ilə paylaş: |