Talâk (Boşanma) Mes'elesî
Kadın ve çocukların başı boş, bakımsız bırakılmalından, mahkemelerde bitmeğe doğru yaklaşırken ye--niden başlayan nizalaşmalardan ve boşanmaktan doğan elem verici hikâyelerden pek çoğunu işitirsiniz. Kadın evinde "sakin, huzurlu veya yorgun ve kederlidir. Çocuğunun birini emzirir, başka bir çocuğun isteklerini yerine getirmeğe çalışır. Bunların yanında fazla olarak da kocasının istirahatını temine çalışır. Vaziyet bu minval üzere devam ederken bir de ne görsün hiç beklemediği ve daha önce de herhangi bir uyarma ve ikaz olmaksızın imamın elindeki boşanma kağıdıyla karşılaşır... Niçin?.. Çünkü, geçici bir tamah erkeğin gönlünü çelmiştir. O, dolaştığı yerlerde bir kadın görmüş, onu daha güzel sanmış veya evliliğin yeknesak seyrinden bıkarak bir değişiklik istemiş veya.karısından kendini tatmin etmesini istemiş, o da ya reddetmiş veya yorgun olduğu bahanesiyle tekâsül göstermişi.. İşte nedenlerin hepsi bu kadar.
Ey insanlar!.. Acaba hainlik peşinde olan erkeğin, sabırlı bir kadının şahsiyeti, huzurlu bir yuva ve küçük yavruları bekleyen mesut bir gelecek ile oynadığı bu tehlikeli silâhı parçalamak için bir yol yok mu?..
insanların mevcudiyetinden bahsettiği bu elem ve keder verici kötü davranışların mevcut olduğunda şüphe yoktur. Lâkin çıkar yol nedir?.. Talâkı ilga mı edelim?.. O zaman talâkı yasaklamaktan doğacak başka kötülükler hakkında ne yaparız?.. Meselâ boşanma prensibini kabul etmeyen katolik devletlerin pek iyi bildiği kötülükler?.. Zira katoliklerde taraflardan birinin veya her ikisinin diğerinden nefret ettiği hallerde bile evlilik bağı devam eder. Böylece biribirine zıt insanların yuvası olur evlilik müessesesi. Çünkü, onlarda boşanmak imkânsızdır. Bu nizam, tarafları kötülüğe sürüklemez mi?.. Erkek cinsi ihtiyaçlarına cevap veren bir metres tutmaz, yalnız bırakılmış kadın da aynı yolu seçmez mi?.. Bu gibi yürekleri törpüleyen karanlıklarla örtülü bir hava içinde yetişmeleri çocuklara fayda verir mi?.. Zira mühim olan sadece çocukların ana - baba himayesinde yetişmeleri değildir. Gerçekte mühim olan onların içinde yaşadıkları atmosferdir.. Eğer böyle olmasaydı, kavgaları bitmeyen, birbirine düşman ana ve baba ile beraber büyüyen çocuklar, bir takım sapıklık ve anormallikler yüklenip taşımazlardı.
Diyorlar ki, tahdid edelim. talâk mes'elesinde erkeğin hakkını
Ne kast olunur bundan?.. Şu durum kastoîunur ki, erkeğin sadece «boş ol» demesiyle, talâk vaki olmaz. O, ancak mahkemede tahakkuk eder. Mahkeme kadının yakınlarından birisiyle erkeğin yakınlarından birisini hakem olarak gönderir. Onlar konuyu inceler, erkeğe müracaat ile nasihatta ve barıştırma denemesinde bulunurlar. Umulur ki, bu gayretler erkeği yanlış tutumundan vazgeçirir, aileye ve evlilik müessesesine karşı yeniden ilgisinin devamını sağlar. Barıştırma çabası bir fayda vermediği takdirde işte ancak o zaman erkeğin eliyle değil, hâkimin eliyle talâk hükme bağlanır. Tarafların yakınlarına müracaat ve uzlaştırma gayesile şeriatın tavsiyelerinden bir cüz'u-nün tatbik edildiği bu ameliyede bir mâni göremiyorum. Fakat ben her ne kadar bunların bir fayda sağlayacağına inanmıyorsam da ıslahatçıların irade buyurdukları ihtiyatî tedbirler bir mahkemeye muhtaç olmaksızın İslâm dünyasında bilfiil mevcuttur. Farze-delirı ki, erkek kadını boşadı ve şeriatın nassı ile talâk vaki' oidu. O zaman erkeğin ehliyle kadının ehlinin, tarafları barıştırmağa teşebbüs etmelerine, yeni bir durum meydana gelmeden derhal kadının kocasına döndürülmesine engel olacak bir durum var mıdır?.. Eğer ikinci defa bir anlaşmazlık vücut bulur ve talâk da vaki olursa, bu durum karşısında taraflardan bir rağbet veya evlilik müessesesinin devamında bir fayda umulduğu zaman, te'dip yoluna giderek bir takım yeni icraat ve yeniden mehir verdirmek suretiyle tarafların uzlaştırılması imkânsız mıdır?..
Şüphe yoktur ki, barışmağa karşı istek olunca bu, mahkemenin müdahalesine muhtaç olmaz. Fakat barışma imkânsız olduğu zaman akraba ve arkadaşlarının mâîik olduğu şeylerden fazla olarak kadı (hakim) neye mâliktir?.. Yeryüzünde İslâm kanunları ile hükmetmeyen bir çok medeni (!) milletler var. Oralarda boşanma ancak mahkeme ile tamamlanır. Tabiî mahkeme hükmünü vermeden önce nasihat, irşat ve uzlaştırma çabalarını dener. Acaba bunlardan sonra o ülkelerde boşanma nisbeti kaça ulaşmıştır?.. Meselâ bu nisbet Amerika'da %40'a varmıştır. Halbuki, evlenme boşanma meraklılarının memleketi diye itham edilen Mısır da dahil edilmek üzere bu nisbet dünyada en yüksek nisbettir.
Kusurlu olamn ancak kadın olduğu ve bu yüzden onunla yaşamanın imkânsız bulunduğu hâkimin nazarında katiyyetle sabit olduğu vakit ancak .boşanma kararı verilmesini isteyen sapık zihniyetlilere gelince, acaba onlar bu yoldan kadın için hangi haysiyyet ve şerefi ümid ederler?
Kadın için, kendisinden nefret eden, evinde kalmasını istemeyen bir adamın yanında kalmakta hangi fayda vardır?.. Öyie bir erkek ki, akşam sabah kadına, herhangi bir sevgisinin olmadığını, kalbinde en un için sevgi mahalli bulunmadığını açıkça söyler. Bundan başka kadını yalnız bırakır. Onun bilgisine rağmen başka kadınlarla münasebet kurar.
Kadın bu hilelerin içinde orada kalmalı mı?.. Bu, kanunun ısrar etmesi istenilen bir hedef midir?.. Veya aldatmanın tek yolu, erkek istemediği halde kadının sulta ve haysiyeti zedelenmiş olarak beraber kalmaları mıdır?.. Yoksa çocukların terbiyesi için mi kadın istenmediği evde kalmalıdır?.. Çocukların anneleriyle beraber evden ayrılmaları, gbce, gündüz devam eden bu karanlık ve çirkin hava içinde bulunmalarından daha iyi ve terbiyeleri için daha faydalıdır.
Hayır!.. Bu sapık zihniyetliler bu görüşlerinde haklı değillerdir. Şüphesiz müşküller, her zaman zaruretler için konulmuş kanunlarla halledilemez. İslâmm dışındaki beşeriyet görmüştür ki, müşküllerin ne çözümü vardır ne de uzaklaştırmak mümkündür. Müşküller ancak ruh, ahlâk ve kültür bakımından milletin tamamının seviyesini yükseltmek suretiyle ve terbiye duygularını güzelleştirmekle hallolur. Yeter ki, hayatta galip olan ancak hayır, asıl olan da ancak sevgi olsun. Kişinin evlilik müessesesine mukaddes bir bağ nazariyle bakmayı itiyad edinmesi, en basit arzular için bu müessesenin emniyetini ihlâl etmemesi gerekir.
Terbiye, ilâcı güç, tedavisi uzun ve tesiri yavaş bir yoldur.. Bu, evde, okulda, sinemada, radyoda, gazetelerde, kitaplarda, camilerde... devamlı bir şekilde emek ve gayret sarfına muhtaçtır. Bu kadar uzun ve sahası geniş olmakla beraber garantili olan tek yol budur. Kanuna gelince onun vazifesi sadece her iki tarafa hakkını vermek hususunda adaleti temin etmektir. Erkekle beraber yaşamasının evlilikte başarıya vannıyacağım gördüğü zaman kadına da ayrılma hakkını verir. 105
Dostları ilə paylaş: |