İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ


- Bediüzzaman, Afyon Mahkemesinde Beşinci Şua’da rivayetlere vaki itirazı red makamında diyor ki: 3844-



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə1124/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   1120   1121   1122   1123   1124   1125   1126   1127   ...   1221
3843- Bediüzzaman, Afyon Mahkemesinde Beşinci Şua’da rivayetlere vaki itirazı red makamında diyor ki:

3844- «“Rivayetler, mevzudur veya zaifdir” iddiacının demesi üç vecihle yanlış olduğu, cedvelde isbat edilmiş.

Birisi: Bir milyon hadisi hıfzına alan İmam-ı Ahmed ibn-i Hanbel ve beşyüz bin hadisi hıfzeden İmam-ı Buharî’nin cesaret edemedikleri o nefyin isbatı kabil olmadığı ve bütün hadis kitablarını görmediği ve ümmetin ekse­riyeti her asırda o rivayetlerin manalarının zuhurlarını veya küllînin bir fer­dini görmesini bekledikleri ve ümmetçe telakki-i bilkabul derecesine yakın­laşmış ve ayn-ı hakikat bazı nümune ve ferdleri meydana çıkıp görüldüğü halde, o rivayetleri külliyetle inkâr etmek on cihetle hatalıdır.

İkinci Vecih: Mevzu’dur manası; bu rivayet an’aneli, senedli hadis değil demektir. Yoksa manası yanlıştır demek değildir. Madem ümmette, hususan ehl-i hakikat ve keşf ve bir kısım ehl-i hadis ve ehl-i içtihad kabul edip ma­nalarının vuku’larını beklemişler. elbette o rivayetlerin durub-u emsal gibi umuma bakan hakikatları vardır.

Üçüncü Vecih: Hangi mes’ele veya rivayet var ki, meşrebleri, mezhebleri muhtelif âlimlerin bir kitabında ona itiraz edilmesin. Meselâ: İslâm içinde birkaç Deccal geleceğine dair rivayetlerden birisi bu Hadis-i Şerif, sarih bir surette Cengiz ve Hülagû fitnesinden haber verir:

¬Ä_Å%Åf7~|«7¬~ _«Z­W¬V«K­< |ÅB«& ¬‰_ÅA«Q²7~|¬"«~ ¬Y²X¬.|¬±W«2 ¬f²7¬— |¬4 ­}«4«Ÿ¬F²7~ «Ä~«i«# ²w«7

(*) Yani: “Uzun zaman hilafet-i Abbasiye devam edecek, sonra o saltanat Deccal eline geçecek” (Bak: 14.p.) diye, beşyüz seneden sonra İslâm içine bir Deccal gelecek, o hilafeti bozacak gibi ki; eşhas-ı âhirzamandan çok riva­yetler haber verdikleri halde, mezhebi ayrı veya fikri müfrit bir kısım ehl-i içtihad kabul etmemişler, mevzu’ veya zaiftir demişler. Her ne ise.» (Ş.401) Böyle müteşabihatın hikmetlerini düşünmeyen «Bazı hocalar, “minare kadar yüksek bir adamı”, hem “alnında okunacak bir yazı bulunacak”, hem “bir­den eli bir su ile delinecek” gibi hakikatın perdesi olan teşbihleri hakikat zannetmek bahanesiyle, Nur’un bazı ihbarat-ı gaybiyesi, sathî nazarlarına muvafık gelmiyor.. ona daha yanaşmıyor.» (E.L.I.214)



3845- «Eskişehir hapishanesinde, âhir zamanın hâdisatı hakkında gelen rivayetlerin te’villeri mutabık ve doğru çıktıkları halde, ehl-i ilim ve ehl-i iman onları bilmemelerinin ve görmemelerinin sırrını ve hikmetini beyan etmek niyetiyle başladım; bir iki sahife yazdım perde kapandı, geri kaldı. Bu beş senede, beş-altı def’a aynı mes’eleye müteveccih olup muvaffak olamı­yordum. Yalnız o mes’elenin teferruatından bana ait bir hâdiseyi beyan et­mek ihtar edildi. Şöyle ki:

Hürriyet’in bidayetinde, Risale-i Nur’dan çok evvel, kuvvetli bir ümid ve itikad ile, ehl-i imanın me’yusiyetlerini izale için, “İstikbalde bir ışık var, bir nur görüyorum” diye müjdeler veriyordum. Hatta Hürriyet’ten evvel de ta­lebelerime beşaret ederdim. Tarihçe-i Hayatımda merhum Abdurrahman’ın yazdığı gibi, Sünuhat misillü risalelerde dahi “Ben bir ışık görüyorum” diye dehşetli hâdisata karşı o ümid ile dayanıp mukabele ederdim. Ben de herkes gibi o ışığı siyaset âleminde ve hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyede ve çok geniş bir dairede tasavvur ederdim. Halbuki hâdisat-ı âlem beni o gaybî ihbarda ve beşarette bir derece tekzib edip ümidimi kırardı.

Birden bir ihtar-ı gaybî ile kat’i kanaat verecek bir surette kalbime geldi. Denildi ki: “Ciddi bir alâka ile senin eskidenberi tekrar ettiğin bir ışık var, bir nur göreceğiz diye müjdelerin te’vili ve tefsiri ve tabiri, sizin hakkınızda belki iman cihetiyle âlem-i İslâm hakkında dahi en ehemmiyetlisi Risale-i Nur’dur. Bu ışıktır, seni şiddetle alâkadar etmişti. Ve bu nurdur ki, eskide de tahayyül ve tahminin ile geniş dairede belki siyaset âleminde gelecek mes’udane ve dindarane haletlerin ve vaziyetlerin mukaddemesi ve müjdecisi iken, bu mu­accel ışığı o müeccel saadet tasavvur ederek eski zamanda siyaset kapısıyla onu arıyordun.

Evet otuz sene evvel bir hiss-i kablelvuku ile hissettin. Fakat nasıl kır­mızı bir perde ile siyah bir yere bakılsa karayı kırmızı görür. Sen dahi doğru gördün, fakat yanlış tatbik ettin. Siyaset cazibesi seni aldattı.» (K.L.26) (Bak:1007/1.p.)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   1120   1121   1122   1123   1124   1125   1126   1127   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin