650- qqDECCAL Ä_%… : Bu kelime (decl) kökünden mübalağalı ism-i faildir. Aşırı yalan ve aldatmalarla hakkı bâtıl, bâtılı hak olarak gösteren ve münafıkane hak-kı bâtıl ile karıştırıp hakkı örten ve böylece cemiyetleri ifsad ve idlal eden şahıs de-mektir. Tac Tercemesi, 5. cild, 631. hadiste beyan edildiği gibi: “Deccal mechul (gaib) bir şerdir” şeklindeki ifadeden de anlaşıldığı gibi, Süfyan denen İslâm Deccalının deccallığı, herkesin anlayacağı tarzda apaçık değildir. (Bak: 2048.p.) Münafıkane bir tavırla, yani (2:42) âyetinde ifade edildiği gibi, hak ile bâtılı telbis edip ümmeti ifsad ve idlale çalışır. Bu husus hadislerde de beyan edilir. (Bak: 986.p.) Deccal’ın başlattığı cereyana da “Deccaliyet” denir. Deccal’ın en şerli ve zararlı tarafı da deccaliyetidir. Deccal’ın ölümünden sonra da cereyanı hayli zaman devam eder. (Bak: 1000/1.p.)
Deccal’ın hak ile bâtılı karıştırmasına karşı, Kur’an hak ile bâtılı tefrik ve tebyinini (Bak: Mübin) ister. İşte Kur’anın dersini tam anlayan sahabeler nazarında hak ile bâtıl tamamen ayrılmıştı. (Bak: 1490, 1491.p.lar)
Deccal; «sahih hadislerin ihbarı ve din büyüklerinin izah ve kabulleri ile, âhirzamanda gelecek ve Risalet-i Ahmediyeyi inkâr edip İslâmiyet’i tahribe çalışacak ve dünyayı fesada verecek çok şerli ve küfr-ü mutlak yolunda olan dehşetli bir şahıstır. Bir hadis rivayetinde üç deccal, diğerinde yirmiyedi deccal geleceği, Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselâm tarafından bildirilmiştir. Âlem-i İslâm’da muhtelif zamanlarda çıkmış olan dehşetli din düşmanlarının ve anarşiye hizmet edenlerin umumu da rivayetleri tasdik etmektedir. Bu din yıkıcılığının âhirzamanda daha dehşetli olacağı bildirilmektedir. Şu son asırda görülen ve dünyayı tehdit eden ve Cenab-ı Hakk’ı inkâra kadar cür’et edip medeniyet-i beşeriyeyi tahribe çalışan dehşetli cereyanlar bu gaybî ihbarın doğruluğunu tasdik etmektedir.» (O.A.L.)
Rivayetlerde deccal ve bilhassa onun cereyanı olan deccaliyetin yani dine aykırı anlayış ve yaşayışlarının şerrini çocuklara telkin etmek tavsiyesi vardır. Ezcümle Kütüb-ü Sittede şu kayıd var: “Rivayetler, ashab devrinde, deccal bilgisinin temel eğitim müfredatına dahil edilerek ilkokul yaşındaki çocuklara mahalle mekteblerin-de öğretildiğini göstermektedir.”
Evet deccal hakkında mecaz ifadelerle gelen ve deccaliyet cereyanını ana hatlarıyla anlatan İbn-i Macenin 4077 no’lu üçbuçuk sahifelik hadisin sonunda şu ifade var:
¬_«B¬U²7!|¬4 «–_«[²A¬¬±M7! y«W¬¬¬±V«Q< |ÅB«& ¬Å… ÏYW²7! |«7¬! b< ¬G«E²7!«H«; «p«4 ²f< ²–«! ¬q«A²X«<
yani bu hadis okullarda çocuklara öğretmesi için öğretmene verilmelidir. (İbn-i Mace ayni hadis mealinin sonu)
Evet, Resulullah’ın (ASM) Deccal ve cereyanından hassaten müslümanlar içinde çıkan Süfyan ve cereyanından ümmetini şiddetle ikaz etmiştir.
Bu ikazları heyecanla dinleyen sahabeler, deccalın şerrrine karşı çocuklarına telkinlerde bulunup ikaz ve talim ettikleri bedihidir. Buna istinaden müslümanlar dahi çocuklarının Deccal ve Süfyan’a ve bilhassa onların cereyanlarına yani anlayış ve yaşayışlarına ve bid’atlarına karşı gaflette bırakmamaları elzemdir. Kur’anda tağut tabiri ile ifade edilen Deccal ve Süfyan’ın ve cereyanlarının inkar edilmemesi halinde, sebeb-i necat olacak imanın kazanılamayacağına dikkat çekilir.
Şöyle ki: ¬x3_ÅO7_¬" ²hS²U«< ²w«W«4 (2:256) şunu da katiyyen ifade ediyor ki: Mü’min-i muvahhid olmak için Allah’a imandan evvel küfre tevbe etmek şarttır ve bu tevbenin şartı da tağutları asla tanımamaya azmeylemektir.” (E.T.869)
Hadisde de mealen deniliyor ki: «Kim ki ona (Deccal’a yani cereyanına ve o cereyanın cemiyete aşıladığı çılgın sefahete) iman edip tabi olur ve onu tasdik ederse, artık onun geçmiş hiçbir salih ameli ona menfaat vermeyecektir... Ve herkim onu tekzib edip yalanlarsa, onun geçmiş günahlarının hiçbirisinden muaheze edilmeyecektir.» (Risale-i Nur’un Kudsi Kaynakları hadis sıra no: 807)
İşte böyle bir afete karşı öncelikle çocukların deccaliyete karşı kalben ve fikren nefret etmelerine çalışılması zarureti vardır. Aksi takdirde deccaliyetin şiddetli telkinleri altında çocuklar dinden kopup bid’atların çamuruna düşerler.
Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: «Bütün mekteblerde ve dairelerde ve halkda o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Bu hal ise, alem-i İslâma ve istikbale pek elîm ve acı bir te’siri olacaktı. Bu hal ise, âlem-i İslâma ve istikbale pek elîm ve acı bir tesiri olacaktı. Şimdi ihtiyarımızın haricinde onun mahiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine kat'î hüccetler gösteren ve isbat eden Risale-i Nur geçmesi, kemal-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hâdisedir ki; bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ i'dam olsalar, Din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur. Hiç olmazsa küfr-ü mutlaktan ve irtidaddan en mütemerridleri bir derece kurtarır, meşkuk bir küfre çıkarır, mağrurane ve cür'etkârane tecavüzlerini ta'dil eder. Mahkemede son söz olarak yüzlerine söylediğim bu cümle: "Milyonlar kahraman başlar feda oldukları bir kudsî hakikata, başımız dahi feda olsun" ile, bizim nihayete kadar sebat edeceğimizi dava etmişiz. Bu davadan vazgeçilmez.» (Ş.338)
İşte bu beyanlarda açıkça görülüyor ki ahirzaman fitnesine karşı lakayd kalmakla ferdî ve içtimaî büyük tehlike kapısı açılır. Onun için rivayetlerde bu fitneden uzak durulması emredilir. (Bak: 991.p.)
(Bak: Anarşizm, A’ver, Kıyamet Alâmetleri, Mehdi, Mesih, Süfyan, Tağut)
Dostları ilə paylaş: |