1175/1- Hanif hakkında âyetlerden birkaç not:
-Millet-i İbrahim’e “hanifen” ifadesi ki, bu yola uyulması emredilir: (2:135) (3:97) (4:125) (6:161) (16:12)
-”Hanifen müslimen” ifadesi: (3:67)
-İbrahim A.S.ın hanif (tam muvahhid) olarak Fatır-is Semavatı ve-l Arz’a (Allah’a) teveccühü: (6:79) (16:120) Bu yolu takib etmek: (30:30)
-Dini hanif: (10:105)
-Allah için (ihlas ile) hunefa (tevhid-i hakka tam bağlı bir cemaat) olmak: (22:31) (98.5)
1176- qqHANİN-ÜL CİZ’ gD7~ w[X& : Resulullah’ın mescid-i şerifte hutbe okurken dayandığı direğin mu’cize olarak ağlaması. Şöyle ki:
“Mescid-i şerifte, hurma ağacından olan kuru direk, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm hutbe okurken ona dayanıyordu. Sonra minber-i şerif yapıldığı vakit, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm minbere çıkıp hutbeye başladı. Okurken, direk deve gibi enin edip ağladı; bütün cemaat işitti. Ta Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm yanına geldi, elini üstüne koydu, onunla konuştu, teselli verdi; sonra durdu. Şu mu’cize-i Ahmediye Aleyhissalatü Vesselâm, pek çok tariklerle, tevatür derecesinde nakledilmiştir.
Evet, ¬²i¬D²7~ w[¬X«& mu’cizesi çok münteşir ve meşhur ve hakiki mütevatirdir. Sahabelerin bir cemaat-i âlîsinden, onbeş tarik ile gelip, Tabiîn in yüzer imamları; o mu’cizeyi, o tariklerle, arkadaki asırlara haber vermişler. Sahabenin o cemaatinden ülema-i sahabe namdarları ve rivayet-i hadisin reislerinden Hazret-i Enes İbn-i Malik (hadim-i Nebevi), Hazret-i Cabir Bin Abdullah-il Ensari (hadim-i Nebevi) Hazret-i Abdullah İbn-i Ömer, Hazret-i Abdullah Bin Abbas, Hazret-i Sehl Bin sa’d, Hazret-i Ebu Said-il Hudri, Hazret-i Übey İbn-il Kâ’b, Hazret-i Büreyde, Hazreti-i Ümmü-l Mü’minin Ümm ü Seleme gibi meşahir-i ülema-i sahabe ve rivayet-i hadisin rüesaları gibi, herbiri bir tarikin başında, aynı mu’cizeyi ümmete haber vermişler. Başta Buhari, Müslim, kütüb-ü sahiha; arkalarındaki asırlara, o mütevatir mu’cize-i kübrayı, tarikleriyle haber vermişler.
1177- İşte Hazret-i Cabir tarikında der ki: Resül-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm hutbe okurken, Mescid-i Şerifte ¬u²FÅX7~ ²i¬% denilen kuru direğe dayanıp, okurdu. Minber-i şerif yapıldıktan sonra, minbere geçtiği vakit; direk tahammül edemiyerek, hamile deve gibi ses verip inleyerek ağladı. Hazret-i Enes tarikında der ki: Camus gibi ağladı, mescidi lerzeye getirdi. Sehl İbn-i Sa’d tarikında der: Hem onun ağlaması üzerine, halklarda ağlamak çoğaldı. Hazret-i Übey İbn-il Kâ’b tarikında diyor: Hem öyle ağladı ki, inşikak etti. Diğer bir tarikte, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm ferman etti:
¬h²6¬±g7~ «w¬8 «f«T«4 _«W¬7 |«U«" ~«g«; Å–¬~ Yani: “Onun mevkiinde okunan zikir ve hutbedeki zikr-i İlahînin iftirakındandır ağlaması.” Diğer bir tarikte ferman etmiş:
¬yÁV7~ ¬ÄY,«‡ |«V«2 ®_9Çi«E«# ¬}«8_«[¬T²7~ ¬•²Y«< |«7«~ ~«g«U«; ²Ä«i«< ²v«7 y²8¬i«B²7«~ ²v«7 ²Y«7
Yani: “Ben onu kucaklayıp teselli vermeseydim, Resulullah’ın iftirakından kıyamete kadar böyle ağlaması devam edecekti.” Hazret-i Büreyde tarikında der ki: Ciz’ ağladıktan sonra, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm, elini üstüne koyup ferman etti:
«tT²V«' uW²U«<«— «t5—h2 «t«7 aA²X«# ¬y[¬4 «a²X6 >¬gÅ7«~ ¬n¬=_«E²7~ |«7¬~ «¾Ç…‡«~ «a̬- ²–¬~
«¾¬h«W«$ ²w¬8 ¬yÁV7~ š_«[¬7²—«~ u6 ²_«< ¬}ÅX«D²7~|¬4 «t,¬h²3«~ «a̬- ²–¬~«— «¾h«W«$«— «t.Y' …¬±f«D<«—
Sonra, o ciz’i dinledi ne söylüyor; ciz’ söyledi, arkadaki adamlar da işitti.
|«V²A«< « ¯–_«U«8|¬4 ¬yÁV7~ š_«[¬7²—«~ |¬±X¬8 u6²_«< ¬}ÅX«D7²~ |¬4 |¬X²,¬h²3¬~
Yani “Cennet’te beni dik ki; benim meyvelerimden Cenab-ı Hakk’ın sevgili kulları yesin. Hem bir mekân ki, orada beka bulup, çürümek yoktur.”
Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm ferman etti: a²V«Q«4 ²f«5 Sonra ferman etti: ¬š_«X«S²7~ ¬‡~«… |«V«2 ¬š_«T«A²7~ «‡~«… «‡_«B²'¬~ (126)
İlm-i Kelâm’ın büyük imamlarından meşhur Ebu İshak-ı İsferanî naklediyor ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm direğin yanına gitmedi; belki direk onun emriyle, onun yanına geldi. Sonra emretti, yerine döndü. Hazret-i Übey İbn-i Kâ’b der ki: Şu hâdise-i hârikadan sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm emretti ki: “Direk minberin altına konulsun.” Minberin altına konuldu; ta mescid-i şerif’in tamiri için hedmedilinceye kadar. O vakit Hazret-i Übey İbn-i Kâ’b yanına aldı, çürüyünceye kadar muhafaza edildi. Meşhur Hasan-ı Basri, şu hâdise-i mu’cizeyi şakirdlerine ders verdiği vakit, ağlardı ve derdi ki: “Ağaç Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm’a meyl ve iştiyak gösteriyor. Sizler daha ziyade iştiyaka, meyle müstahaksınız.” Biz de deriz: Evet, hem ona iştiyak ve meyl ve muhabbet, onun Sünnet-i Seniyyesine ve Şeriat-ı Garrasına ittiba’ iledir.” (M.129-133)
Dostları ilə paylaş: |