Atıf notları:
-İnsanın hem mükerrem, hem çok zalim ve cahil olduğu mealindeki âyetin izahı, bak. 144.p.
-Semavî dinler gelmeseydi, insan hayvan olarak kalacaktı, bak: 143.p.
-İman, İslâmiyet ve insaniyet mideleri, bak.2988.p.
-İnsanda nebatî, hayvanî, insanî mertebeler, bak: 2883.p.
-İnsanı manen tekemmül ettiren ibadettir, bak: 1434.p.
-İnsanın fıtratı medenidir, bak: 2342.p.
-İnsanın kalben tekâmül etmesi, bak: 3665.p.
1673- İşte bu hakikatı tenvir eden bir âyette şöyle buyuruluyor.
>«Y«B²,~ Åv$ _®Q[¬W«% ¬Œ²‡«²~|¬4 _«8 ²vU«7 «s«V«' >¬gÅ7~«Y;
°v[«V«2 ¯š²|«-¬±uU¬" «Y; «— ¯~«Y«W«, «p²A«, ÅwZ< ÅY«K«4 ¬š_«WÅK7~|«7¬~
(2:29) “Kuran-ı Kerim, bu âyetin işaretiyle diyor ki: “İnsanın pek yüksek bir kıymeti olmasaydı, semavat ve arz onun istifadesine muti’ ve müsahhar olmazdı. Ve keza insan ehemmiyetsiz olsaydı, mahlukat onun için halkedilmezdi. Eğer insan ehemmiyetsiz ve kıymetsiz olsa idi, o vakit insan, mahlukat için halkolunacaktı. Ve keza insanın Hâlikı yanında mevkii pek büyük olduğu içindir ki; âlem -i dünyayı kendisi için değil, beşer için; beşeri de ibadeti için halketmiştir.
Hülasa: İnsan mümtaz ve müstesnadır; hayvanlar gibi değildir. Onun için insan «–YQ«%²h# ¬y²[«7¬~«— cevherine bir sadef olmuştur.” (İ.İ. 185)
Hem (22:65) (31:20) âyetlerinde geçen ²vU«7 «hÅF«, gibi ifadeleriyle, mahlukatın insana teshir edildiğini bildiren âyetler de çoktur.
1674- “Sual: İnsan, Arza nisbeten bir zerredir; Arz da, kâinata nazaran bir zerredir; ve keza insanın bir ferdi, nev’ine nisbeten bir zerredir; nev’ide, sair ortakları bulunan enva’içinde bir zerre gibidir. Ve keza aklın düşünebildiği gayeler, faideler hikmet-i ezeliye ve ilm-i İlahîdeki faidelere nisbeten bir zerreden daha aşağıdır. Binaenaleyh, böyle bir âlemin insanın istifadesi için yaratılmış olduğu akla giremez?
Cevab: Evet zahire bakılırsa insan bir zerre hükmündedir. Fakat insanın taşıdığı ruha, kafasına taktığı akla, kalbinde beslediği istidadlara nazaran bu âlem-i şehadet dardır, istiab edemez. Ancak o ruhun arzularını ve o aklın fikirlerini ve o istidadların meyillerini tatmin ve te’min edecek âlem-i âhirettir. Ve keza istifade hususunda müzahame mümanea ve tecezzi yoktur; bir küllînin cüz’iyatına nisbeti gibidir. Nasılki bir küllî bütün cüz’iyatında mevcud olduğu halde, ne o küllîde tecezzi ve inkısam olur ve ne de cüz’iyatında müzahame ve müdafaa olur. Küre-i Arzdan da binlerce müstefid olsa, ne aralarında bir müzahame olur ve ne Küre-i Arzda bir noksaniyet peyda olur. Yalnız insanın indallah kerameti olduğu için, âlem-i şehadetin yaratılışında insan, ille-i gaiye menzilesinde gösterilmiştir. Ve insanın hatırı için, bütün envaa bir umumi ziyafet verilmiştir. Bu ise, bütün âlemin faideleri insana münhasır olup başkalara hiçbir faidesi yoktur demek değildir.” (İ.İ.101)
1675- “İnsanı hayvandan ayıran şeylerden biri, mazi ve müstakbel ile alâkadar olmasıdır. Hayvan bu iki zamanı bihakkın düşünecek bir idrake malik değildir..
İkincisi, gerek enfüsî, gerek afakî, yani dahilî ve haricî şeylere taalluk eden idraki, küllî ve umumîdir.
Üçüncüsü,inşaata lâzım olan mukaddemeleri keşf ve tertib etmektir. Meselâ: Bir evin yapılması için lâzım olan taş, ağaç, çimento misillü lüzumlu mukaddemeleri ihzar ve tertib etmek gibi.
Binaenaleyh, insanın en evvel ve en büyük vazifesi, tesbih ve tahmiddir. Evvela mazi, hal ve istikbal zamanlarında görmüş veya görecek nimetler lisanıyla, sonra nefsinde veya haricinde görmekte olduğu in’amlar lisanıyla, sonra mahlukatın yapmakta oldukları tesbihatı şehadet ve müşahede lisanıyla Sanii hamd ü sena etmektir.” (M.N.206)
1676- “İnsanı fıtraten bütün hayvanlara tefevvuk ettiren camiiyetinin meziyetlerinden biri, zevilhayatın Vâhib-ül Hayat’a olan tahiyye ve tesbihlerini fehmetmektir. Yani insan kendi kelâmını fehmettiği gibi, iman kulağıyla zevilhayatında, belki cemadatın da bütün tesbihlerini fehmeder. Demek her şey sağır adam gibi yalnız kendi kelâmını anlar. İnsan ise, bütün mevcudatın lisanlarıyla tekellüm ettikleri esma-i hüsnanın delillerini fehmeder. Binaenaleyh herşeyin kıymeti, kendisine göre cüz’îdir. İnsanın kıymeti ise küllîdir. Demek bir insan, bir ferd iken bir nevi gibi olur.” (M.N.212)
Dostları ilə paylaş: |