İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə568/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   564   565   566   567   568   569   570   571   ...   1221
Atıf notları:

-Avrupa hayat şekline uyan müslümanın, irtidada düşmek tehlikesi, bak: 2744.p.da bir âyet notu.

-Kadınların açık saçıklığı asr-ı cahiliyete bir irticadır, bak: 3788.p.

-Âhirzaman fitnesinde marufa irtica manasında bakılacağı, bak: 985.p.

1713- Böyle irticaî cemiyetlerde kaviler zayıfları ezer, merhametsizlik ve vahşet hükmeder. Mehmed Akif Ersoy “Safahat” adlı eserinde bu hakiki mürtecilere şiirle şu müskit cevabı veriyor:

«Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim.

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.

Adam aldırma da geç, git diyemem, aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

Zalimin hasmıyım ama, severim mazlumu.

İrtica’ın şu sizin lehçede manası bu mu!...»

Beşer dünyasında yer-yer ve zaman-zaman bu tarz vahşet hayatına döne­rek medeniyet maskesi altında bir kısım mürteciler türerler ve münafıkane bir yol ile halkı iğfale ve idlale çalışırlar.

Bu vahşi mürtecilerin, müslüman ecdadı lanetlemek küstahlığına düşe­cekleri de rivayette bildirilir. (Bak: 2049.p.sonu)

1714- İrticaı takbih eden hadisler de vardır. Ezcümle: S.B.M. 12. cild. 2175. ha­diste ve ibn-i Mace, Kitab-ül Fiten, 17. bab, 3994. hadiste : Ümmet-i İslâmiyenin kendilerine önceki cahiliye âdetlerine uyan milletlere her cihetle uymalarıyla düşe­cekleri dalaletleri tasvir edilir (Ehl-i bid’aya hürmet etmemek, bak: 455.p.)

Kur’an (31:21) ve emsali bazı âyetlerde, İslâma uymak davetine karşı “Biz atala­rımızın izinden gideriz” diyen mürtecilere işaret eder. (26:74) âyeti de putperestlik irticaını anlatır.

Avrupa memleketlerinden yayılan mimsiz (yani tedenni etmiş) medeni­yette, vahşet ve cahiliyet devrelerinin âdetlerine çok rastlanır. (Bak: Medeniyet) Bilhassa nefsanî âdetlerine gösterdikleri taassub (Bak: Taassub) onları, irşad imkânından da mahrum ediyor.

Bir hadis-i şerifte de medeniyet maskesi altında saklanmak isteyen hakiki mür­teciler şöyle tarif ediliyor: “ ¬}Å[¬V¬;_«D²7~ «}ÅX­, ¬•«Ÿ²,¬ž²~|¬4 ¬q«B²A­8 Yani: İs­lâm camiası içinde cahiliyet âdetini araştırıp, onu bulup yaşatmak isteyen mür­teci” diye beyan ediliyor. (168)



1715- Mezkûr hakikatı Bediüzzaman Hazretleri, ikinci meşrutiyet devre­sinde yazdığı “Münazarat” adlı eserinde tenkid ettiği muhatablarının, hakikatta 30-40 sene sonra ortaya çıkan hakiki mürteciler olup o eseriyle bu mürtecilere hitab ettiğini şöyle ifade eder:

“Eski Said’in matbu eski eserlerinden birisi elime geçti. Merak ve dik­katle bak­tım. Bu gelen fıkra kalbe geldi. Münasibse Mektubat ahirinde yazıl­sın.

Evvela: Hürriyetin üçüncü senesinde aşairler arasında meşrutiyet-i meşruayı aşaire tam bildirmek ve kabul ettirmek için Ertuş aşairi içinde hususan Küdan ve Mamhuran’a verdiği ders ve 1329’da Matbaa-i Ebuzziya’da tab’edilen, kırkbir sene evvel tab’edilmiş fakat maatteessüf yirmi-otuz seneden beri arıyordum. bulamamış­tım. Bu def’a birisi bir nüsha bulup bana göndermiş. Ben de Eski Said kafasını alıp ve Yeni Said’in sünuhatıyla dikkatle mütalaa ettim. Anladım ki Eski Said acib bir hiss-i kab­lelvuku ile otuz-kırk sene sonra şimdi vukua gelen vukuat-ı maddiye ve maneviyeyi hissetmiş. Ve bedevi Ekrad aşairi perdesi arkasında bu zamanın medeni perdesini kendilerine maske yapan ve vatanperverlik perdesi altında dinsiz ve hakiki bedevi ve hakiki mürteci; yani bu milleti, İslâmiyet’ten ev­velki âdetlerine sevk eden hainleri görmüş gibi onlarla konuşup başlarına vu­ruyor.” (E.L.II.110)

1716- Bu irtica yaygarası, 1909 siyasî dalgalanmalar devresinde de yapılı­yordu. Kur’an (4:83) (33:60 âyetlerinde tenbih ve tehdid edilen ve bir kısım eracif ehli olan cerideler ve mevkuteler ortalığı karıştırmıştı. Yine Bediüzzamam Hazretleri bu müstebidlere de cevab vermiş ve hakikat-ı hali ortaya koymuştu. Bu beyanlardan birkaç kısa nümuneler verelim:

“Vakta ki hürriyet divanelikle yadolunurdu; zaif istibdad, tımarhaneyi bana mekteb eyledi. Vakta ki i’tidal, istikamet; irtica ile iltibas olundu, meş­rutiyette şid­detli istibdad, hapishaneyi mekteb eyledi.” (İ.M.Ş.9)

“Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret ise ve hilaf-ı şeriat ha­reket ise: °p¬D«#²h­8 |¬±9«~ ¬–«Ÿ«TÅC7~ ¬f«Z²L«[²V«4 (*) Zira yalanlarla ittihad yalandır ve ifsadat üzerine müesses olan ism-i meşrutiyet fasiddir. Müsemma-yı meşru­tiyet; hak, sıdk ve imtiyazsızlık üzerine beka bulacaktır.” (İ.M.Ş.34)

“Bunu da derim ki: Siyaseti dinsizliğe âlet yapan bazı adamlar, kabahatını setr için başkasını irtica ile ve dinini, siyasete âlet yapmakla itham ederler. Şimdiki hafi­yeler, eskisinden beterdirler.” (İ.M.Ş.12)

“Divan-ı Harb-i Örfî’de, mahkemedeki paşaların: “Sen de mürtecisin, şeriat is­temişsin” diye suallerine karşı idame beş para kıymet vermeyip, cevab en: Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret ise, bütün cin ve ins şahid olsun ki; ben mürteciyim ve şeriatın birtek mes’elesine ruhumu feda etmeğe hazırım.” (Ş.449)

1717- Bediüzzaman Hazretlerinin Afyon mahkemesinde de aynı mesele ileri sü­rülmüştü. Ezcümle ehl-i vukuf raporunda:

“Suçlarından diye: “Tekye ve zaviyelerin ve medreselerin kapatılması ve laikli­ğin kabulü, İslâmiyet yerine milliyet esaslarının konulması, şapka giyil­mesi, tesettü­rün kaldırılması, latin harflerinin huruf-u Kur’aniye yerinde ceb­ren kabulü, Türkçe ezan ve kamet okunması, mekteplerde din derslerinin kaldırılması, kadınlara erkek­ler derecesinde irsiyet ve hak tanınması ve teaddüt-ü zevcatın kaldırılması gibi inkılab hareketlerini bid’at, dalalet, ilhaddır diyen, irtica ile suçludur.” diye yazmış­lar.

Ey insafsız hey’et! Eğer her asırda üçyüzelli milyonun kudsi ve semavi rehberi ve bütün saadetlerinin programı ve dünyevî ve uhrevî hayatın mu­kaddes hazinesi olan Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın tesettür ve irsiyet ve teaddüd-ü zevcat ve zikrullah ve ilm-i dinin dersi ve neşri ve şeair-i diniyenin muhafazası haklarında gelen ve te’vil kaldırmaz sarih çok ayat-ı Kur’aniyeyi inkâr etmek ve bütün İslâm müçtehidlerini, umum şeyhülislâmları suçlu yapmak mümkün ise ve mürur-u za­manı ve müteaddid mahkemelerin beraetlerini ve af kanunları ve mahremiyet ve mahrem vechini ve hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikri ve fikren ve ilmen muhale­feti memleketten ve hü­kümetlerden kaldırabilirseniz, beni bu şeylerle suçlu yapınız. Yoksa siz haki­kat ve hak ve adalet mahkemesinde dehşetli suçlu olursunuz.” (Ş.431) (Bak: 3841/1.p.)


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   564   565   566   567   568   569   570   571   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin