İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə579/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   575   576   577   578   579   580   581   582   ...   1221
Bir atıf notu.

-Her çocuk, İslâm fıtratı üzere doğar, bak: 168.p.

1758- Kur’anda İslamiyet’le alâkalı âyetlerden birkaç not:

-Allah indinde makbul olan din İslâm’dır: (3:19) (5:3)

-İslâm’dan gayrı bir din asla makbul olmaz: (3:85) (Bak: 684.p.)

-Allah kime hidayet murad ederse, İslâm’a sadırını şerh eder: (6:125) (39: 22)

1759- qqİSM-İ A’ZAM vP2¶~ ¬v,É~ : Allah’ın (C.C.) Kur’an ve Hadis-i Şerif­lerde zikredilen isimlerinin manaca en cami’olanıdır. İsm-i A’zam, diğer isimlerin de manalarını içinde toplar. Her ism-i İlahînin de, her mahlukun da bir a’zamlık mer­tebesi vardır. (Bak: Esma-ül Hüsna)

“İsm-i A’zam herkes için bir olmaz, belki ayrı ayrı oluyor. Meselâ: İmam-ı Ali (R.A.) hakkında “Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddüs” altı isimdir. Ve İmam-ı A’zam’ın ism-i a’zamı, “Hakem, Adl” iki isimdir. Ve Gavs-ı A’zam’ın ism-i a’zamı “Ya Hayy”dır. Ve İmam-ı Rabbani’nin ism-i a’zamı “Kayyum” ve hakeza... pek çok zatlar daha başka isimleri ism-i a’zam görmüşlerdir.” (L.339)



1760- “İsm-i A’zam gizlidir. Ömürde ecel, ramazanda leyle-i kadir gibi, esmada ism-i azamın istitarı mühim hikmeti var. Kendi nokta-i nazarımda hakiki ism-i azam gizlidir, havassa bildirilir. Fakat her ismin de azamî bir mertebesi var ki, o mertebe ism-i azam hükmüne geçiyor. Evliyaların ism-i azamı ayrı ayrı bulması bu sırdandır. Hazret-i Ali’nin (R.A.) Ercuze namında bir kasidesi Mecmuat-ül Ahzab’-da var. ism-i Azamı altı isimde zikrediyor. İmam-ı Gazalî onu Cünnet-ül Esma na­mındaki risalesinde, Hz.Ali’nin zik­rettiği ve ism-i azamın muhiti olan o esma-i sitteyi şerh ve hassalarını beyan etmiştir. O altı isim de, °‰—Çf­5  °Ä²f«2  °v«U«&  °•YÇ[«5  Ê|«&  °…²h«4 dür.” (B.L. 331)

1761- “Cenab-ı Hakk’ın esma-i hüsnası; güneşin ziyasının elvan-ı seb’ayı ta­zammun ettiği gibi, her bir isim dahi, bütün esmayı icmalen tazammun ediyor. Ve keza esmadan herbir isim, diğer bütün esmaya hem delil, hem hepsinin neticesi oluyor. Kendi aralarında aynalar gibi in’ikasları vardır. Bi­naenaleyh, kıyas-ı mevsul gibi neticeleri müteselsil olan; veyahut bütün delail-i mürettebeden alınan netice gibi, o esmayı zikir ve yad etmek müm­kündür.

1762- Amma bir tek olan ism-i azam, ise şu umumi tazammunun çok fevkinde olarak bütün esmayı tazammun etmektedir. Bununla beraber bazı zatlar ism-i aza­mın nuruna vasıl olmasında, esma-i hüsnadan herhangi biri­sinin nuruna mazhari­yetle dahi vusûl mümkün olabilir. Şu halde ism-i azam, vasilînin istidadına göre ayrı ayrı olabiliyor. Allahu a’lem.” (M.Nu. 263)

1763- “İsm-i Azamın altı ismi, ziyadaki yedi renk gibi imtizac ederek teş­kil et­tikleri ziya-yı kudsiyeye bakmak için, bir hülasanın zikri münasibdir. Şöyle ki:

Bütün kâinatın mevcudatını böyle durduran, beka ve kıyam veren, İsm-i Kay­yum’un bu cilve-i azamının arkasından bak: İsm-i Hayy’ın cilve-i azamı, o bütün mevcudat-ı zihayatı cilvesiyle şu’lelendirmiş, kâinatı nurlandırmış, bütün zihayat mevcudatı cilvesiyle yaldızlıyor. Şimdi bak: ism-i Hayy’ın arka­sında İsm-i Ferd’in cilve-i azamı, bütün kâinatı envaiyle eczasiyle bir vahdet içine alıyor, herşeyin alnına bir sikke-i vahdet koyuyor, her şeyin yüzüne bir hatem-i ehadiyet basıyor, nihayetsiz ve hadsiz dillerle cilvesini ilan ettiriyor..



1764- Şimdi İsm-i Ferd’in arkasından İsm-i Hakem’in cilve-i azamına bak ki: Yıldızlardan zerrelere kadar, hayalin iki dürbünüyle temaşa ettiğimiz mevcudatın herbirisini, cüz’î olsun, küllî olsun, en büyük daireden en küçük daireye kadar, herbirine lâyık ve münasib olarak meyvadar bir nizam ve hikmetli bir intizam ve semeredar bir insicam içine almış, bütün mevcudatı süslendirmiş, yaldızlandırmış. Sonra İsm-i Hakem’in cilve-i azamı arkasın­dan bak ki, İsm-i Adl’in cilve-i azamıyla (İkinci Nükte’de izah edildiği vechile) bütün kâinatı, mevcudatıyla, faaliyet-i daime içinde öyle hayretengiz mizanlarla, ölçülerle, tartılarla idare eder ki; ecram-ı semaviyeden biri, bir sa­niye de müvazenesini kaybetse; yani İsm-i Adl’in cilvesi al­tından çıksa, yıl­dızlar içinde bir herc ü merce, bir kıyamet kopmasına sebebiyet ve­recek.

1765- İşte bütün mevcudatın daire-i azamı, Kehkeşan’dan, yani Saman­yolu ta­bir edilen mıntıka-i kübradan tut, tâ kan içindeki küreyvat-ı hamra ve beyzanın da­ire-i hareketlerine kadar herbir dairesini, herbir mevcuduna has­sas bir mizan, bir ölçü ile biçilmiş bir şekil ve bir vaziyetle baştan başa yıl­dızlar ordusundan, ta zerre­ler ordusuna kadar bütün mevcudatın “emr-i Kün-Feyekün”den gelen emirlere kemal-i müsahhariyetle itaat ettiklerini gösteriyor. Şimdi İsm-i Adl’in cilve-azamı arkasından (Birinci Nükte’de izah edildiği gibi) İsm-i Kuddüs’ün cilve-i azamına bak ki; kâinatın bütün mevcu­datını öyle temiz, pak, safi, güzel, süslü, berrak yapar gösterir ki; bütün kâi­nata ve bütün mevcudata Cemil-i Mutlak’ın hadsiz derecede cemal-i zatîsine lâyık ve nihayetsiz güzel olan esma-i hüsnasına münasib olacak gü­zel ayineler şeklini vermiştir.

Elhasıl: İsm-i Azam’ı bu altı ismi ve altı nuru, kâinatı ve mevcudatı ayrı ayrı gü­zel renklerde, çeşit çeşit nakışlarda, başka başka zinetlerde bulunan yaldızlı perdeler içinde mevcudatı sarmıştır. (L. 352)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   575   576   577   578   579   580   581   582   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin