Bir atıf notu:
-Âlem-i tagayyür ve imtihana işaret eden âyet, bak: 1929.p.
2019/1- “Rivayette var ki: “Âhirzamanda, Allah Allah diyecek kalmaz.” (187) yÁV7~ Ŭ~ «`²[«R²7~ v«V²Q«< « bunun bir te’vili şu olmak gerektir ki: “Allah! Allah! Allah! deyip zikreden tekyeler, zikirhaneler, medreseler kapanacak ve ezan ve kamet gibi şeairde ismullah yerine başka isim konulacak” demektir. Yoksa umum insanlar küfr-ü mutlaka düşecekler demek değildir. Çünki Allah’ı inkâr etmek, kâinatı inkâr etmek kadar akıldan uzaktır. Umum değil, belki ekser insanlarda dahi vukuunu akıl kabul etmez. Kâfirler Allah’ı inkâr etmiyorlar, yalnız sıfatında hata ediyorlar.
Diğer bir te’vili şudur ki: Kıyamet kopmasının dehşetini görmemek için, mü’minlerin ruhları bir parça evvel kabzedilir; kıyamet, kâfirlerin başlarında patlar.” (Ş.584) (Bak: 988,2042.p.lar)
Kıyamet şerli insanların başına kopar. Bak: Sahih-i Müslim, 2949.hadis ve İbn-i Mace 4039.hadis.
Kıyametin kopmasında en önemli sebepte insanların dinden uzaklaşmalarıdır. (Bak: 1038 p.sonu)
2020- Sual: “Kıyametin hâdisatında ervah-ı bakiye müteessir olacaklar mı?
Elcevab: Derecatlarına göre müteessir olacaklar. Melaikelerin tecelliyat-ı kahriyede kendilerine göre müteessir oldukları gibi, müteessir olurlar.Nasılki bir insan sıcak bir yerde iken, hariçte kar ve tipi içinde titriyenleri görse, akıl ve vicdan itibariyle müteessir olur. Öyle de; zişuur olan ervah-ı bakiye, kâinatla alâkadar oldukları için, kâinatın hâdisat-ı azîmesinden derecelerine göre müteessir olmalarını; ehl-i azab ise elemkârane, ehl-i saadet ise hayretkârane, istiğrabkârane, belki bir cihette istibşarkârane teessüratları bulunmasını, işarat-ı Kur’aniye gösteriyor. Zira Kur’an-ı Hakîm her zaman kıyametin acaibini tehdid suretinde zikrediyor. “Göreceksiniz” diyor. Halbuki cism-i insanî ile onu görenler, kıyamete yetişenlerdir. Demek kabirde cesedleri çürüyen ervahların da o tehdid-i Kur’aniyeden hisseleri var.” (M. 58)
2021- Kıyamette insanların durumunu tasvir eden bir âyette şöyle buyurulur. “(101:4) ¬YC²A«W²7~ ¬Š~«h¬S²7_«6 ‰_ÅX7~ –YU«< «•²Y«< Yani: “O gün ki, insanlar çırpınıp yayılan pervaneler gibi olacaklar. Alusi’nin naklettiği üzere Te’vilat sahibi demiştir ki; bunun te’vilinde birkaç vech üzere ihtilaf etmişler ise de hepsi bir manaya raci’dir. O günün hevlinden hayret ve ıztıraba işarettir. Katade’den rivayet olunduğu vechile, bir takımları şunu ihtiyar eylemişler ve demişlerdir ki: İnsanlar mahşere çağırıldıkları sıra, çağıran dâîye doğru uçuşmakta ve nizamsız gelip gidişdeki perişanlıkta ve za’f u zillette ve kesret ü intişarda uçuşup çırpınan müteferrik pervanelere teşbih olunmuşlardır.
Bu ma’na ise }«2_ÅK7~ ¬a«"«h«B²5¬~ suresindeki¯hU9 ¯š²|«- |«7¬~ ¬~Åf7~ ²f«< «•²Y«<
¬~Åf7~|«7¬~ «w[¬Q¬O²Z8 °h¬L«B²X8 °…~«h«% ²vZÅ9«_«6 ¬~«f²%«²~ «w¬8 «–Y'h²F«< ²v;«‡_«M²"«~ _®QÅL'
(54:6,7,8) mazmunu olduğundan buradaki “feraş-ı mebsus” teşbihi oradaki “cerad-ı münteşir” teşbihi ma’nasında demek olur. Feraş-ı mebsus, ba’s zamanında muhtelif insanların muhtelif cihetlere fırlayıp yayılışları halini; cerad-ı münteşir de, kesret ile bir semte sevk edilişleri halini ifade eder denilmiştir...” (E.T.6028-6029)
Dostları ilə paylaş: |