İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə538/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   534   535   536   537   538   539   540   541   ...   1221
1617- qqİMAM-I GAZALÎ z7~i3 •_8É~ : (Mi. 1058-llll) Asıl adı Muahammed’dir. Babası Ebu Hamid Muhammed, yün eğirip dükkanında satardı. Arabcada san’atı eğirmek olan kimse “gazzal” sıfatı verilirdi. Bir ri­vayete göre bu sebeble, yani babasının sanatı dolayısıyle “Gazalî” adını al­mış.

Başka bir rivayete göre Horasan’da, bugün adı “Meşhed” olan Tus şehri civa­rında “Gazele” köyünde doğmuş olduğundan bilahare doğduğu köye nisbetle Ga­zalî adını almıştır.

Her iki rivayet de muteber kitablarda kaydedilmiştir. Ancak amcası da ülemedan olup “Büyük Gazalî” adıyla tarihe geçmiştir. Bu zatın kardeşinin yün eğirme san’atı ile bir alâkası yoktur. Bu cihetle Gazzalî değil, Gazalî adını aldığı an­laşılır.

Birinci rivayete tabi olanlar adını Gazzalî diye , ikinci rivayeti esas alanlar Gazalî diye yazarlar.

Ömrünün ilk seneleri ilim tahsiliyle geçmiş, orta yaşlarında ilmin zirve­sine çık­mış, itibar ve hürmetin en muhteşemini görmüş, sonraki senelerinde ise büyük bir fikrî inkılab geçirerek iç âlemine dönmüş, ihlas ve tasavvuf mertebelerinde mesafe katetmiştir. Onbir seneyi bulan bir inziva hayatı ge­çirmiştir. Bundan sonra eski Ga­zalî’yi bırakıp yeni Gazalî olarak ortaya çık­mıştır. Son nefesine kadar da bu yeni Gazalî’nin tamamen âhirete mütevec­cih niyet ve ihlası içinde devam etmiştir.

1618- Gazalî, talebelik devresinde Tus’dan uzaklara gitmeye başlar. Cürcan’da bulunan meşhur âlim Cüveynî’yi ziyaret edip, ilim ve irfanından müstefid olur. Bu seyahetleri sırasında bir ara Tus’a dönerken eşkiyaların saldırısına da maruz kalır. Soyğuncular, kervanın diğer eşyaları arasında ken­disinin yazdığı kitablarıyla notlarını da gasbederler.

Bunun üzerine eşkiya reisine müracaat eden Gazalî, alınan eşya içinde bir takım ilmî notlarının da bulunduğunu ve notlarının ancak kendine fay­dası olduğundan geri verilmesini ister.

Eşkiya reisi ise Gazalî’ye, bir torba kağıt elinden alınınca neredeyse cahil kaldı­ğını söyler. Bu sözün tesirinde kalan Gazalî, geri aldığı notlarını ve ilim­den mühim kısımları ezberlemeye veya iyi hazmetmeye ehemmiyet verir.

1619- Gazalî, daha sonra Tus’dan ayrılıp Bağdad’da Nizamiye Medre­sesi’ne ge­lir. Burada meşhur Nizam-ül Mülk’ün dikkatini çeker. Nihayet en yüksek payeye erişerek Nizamiye Medresesi’nin baş müderrisliğine tayin edi­lir. Dört yıllık Niza­miye baş müderrisliği esnasında en yüksek nüfuz ve itibar sahibi olur. İşte tam bu sırada Gazalî’de, başta sözü geçen müdhiş bir ruhî inkılab meydana gelir. Herkesin gıbta ve imrenmeyle baktığı zirvedeki halini, o aldatıcı, oyalayıcı bir ihlassız hal ola­rak değerlendirmeye başlar. Tıpkı Bediüzzaman’ın Dar-ül Hikmet-il İslâmiye’de aza iken geçirdiği ruhî tekâmül gibi, bir enfüsî ameliyat geçirir.

Gazalî, Nizamiyenin baş müderrisiyken gösterilen itibar ve hürmetin zir­veye çıktığı bir sırada, Abbasi halifesi ile Selçuklu başvezirinin büyük ikram ve izzetlerine rağmen tatmin olmayıp iç âleminde, kendi tefekkürüne dön­meye başlayınca kesin kararlar verir. Bu sebeble dört yıldır süren meşhur başmüderrislik vazifesinden is­tifa ile Şam’a doğru yola çıkar. Mana büyükle­rini ziyaret edip tasavvuf ehlinin halle­rini inceledikten sonra, Şam’ın meşhur Cami-ül Emeviyesinin geniş minaresi içinde inzivaya çekilir. Ve bu inziva tam onbir yıl sürer.

Bu sırada zaman zaman mütevazi gruplara vaazlar verip, sohbetler yapan Ga­zalî, eserler yazıp tefekküre de dalmış, insanların halini, iltifat ve ikramla­rının fanili­ğini, insanı gerçeğin tatmin etmesi gereğini hep açık seçik anlamış, derin feyizlere, ilhamlara mazhar olmuştur. Tabiri caizse işte asıl mürşid Ga­zalî, bundan sonra meydana gelmiştir. Nitekim başmüderrisliği senelerindeki şöhretli günlerini anlatır­ken şöyle demektedir.

“Kendi durumuma baktım, bir de ne göreyim, dünyevî alâkalar içinde dalmı­şım. Onlar beni her taraftan sarmışlar... İşlerimi gözden geçirdim, onla­rın en güzeli, okutup öğretmekti. Fakat bu sahada da âhiret için ehemmiyet­siz ve faydasız şeylerle uğraşmışım. Bu halimle uçurumun kenarına geldi­ğime, eğer durumu düzeltmek için harekete geçmezsem ataşe yuvarlanaca­ğıma kanaat getirdim.”



1620- Ellibeş senelik ömr-ü azizinin yarısından sonrasından böyle bir ruhî inkılab geçirip, kısmen dünyaya bakan eski Gazalî’yi terkederek tama­mıyla âhireti esas alan yeni Gazalî’ye geçen İmam-ı Muhammed, bundan sonra kaleme aldığı eserlerinde daha başka bir ihlas ve manevi değerler man­zumesi işlemeye muvaffak olur.

İmam-ı Gazalî pekçok âlimlerin tasdiki ve sahib olduğu ilim ve fazilet ile, İslâ­miyet’e ait yüksek hizmetinin delaletiyle, asrının ehemmiyetli müceddidi idi. (R.A.) Gazalî Hazretleri, içinde bulunduğu asrın çeşitli bid’at ve ifsad ce­reyanlarının tahri­batını izale ve hakaik-i Kur’aniyeyi muhafaza yolunda feyz-i İlahî ile sahib olduğu ikna ve isbat iktidarı karşısında muarızlar mağlub ol­muşlardır. Gazalî Hazretleri bu manevî ve ilmî muvaffakiyeti, sebebiyle “Hüccet-ül İslâm” ünvanını almıştır. (Bak: 2693.p.) Gazalî, doğduğu yer olan Tus’un Taberan semtindeki merkadinde medfundur. (Radıyallahü anhü)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   534   535   536   537   538   539   540   541   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin