İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə539/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   535   536   537   538   539   540   541   542   ...   1221
Atıf notları:

-İmam-ı Gazalî’nin eserlerini imha hâdisesi, bak: 2693.p.

-Gazalî’nin mantık hakkındaki beyanı, bak: 2245.p.

-Gazalî’nin eserlerini okumama ittihamı, bak: 3095.p.

1621- qqİMAM-I HANBELÎ |VAX& •_8É~ : (Hi. 164-241) (Ahmed ibn-i Muhammed İbn-i Hanbelî) Hanbelî mezhebinin imamı olup, ezberinde bir milyon hadis vardı. Müsned adlı kitabında otuzbin hadis mevcuttur. Zühd ve takvası çok ileri idi. ‘K.S.)

İmam-ı Hanbelî Hz.nin tarihçesi hakkında İslâm Ansiklopedisi şunları kayde­der: “İbn-i Hanbel meşhur İslâm fakihidir. Arabların Şeyban ailesine mensub olup, Rebiülevvel 164 (Teşrin-i Sani 780)de Bağdad’da doğmuştur. Gerek Bağdad’daki tahsili esnasında (183=799 senesine kadar), gerek tahsil maksadıyla Irak, Suriye ve Hicaz’dan Yemen’e kadar yaptığı seyahatlarda bütün mesaisini hadis tedkikine has­retmişti. Memleketine avdetinde İmam-ı Şafiî’den fıkıh ve usul dersleri aldı. (195-197=810-81l) Dinî telakkileri, itikadda olsun, amelde olsun, İslâmın ilk devrindeki (sadr-ı İslâm) an’aneler ile, kat’i olarak taayyün etmişti.” (İslâm Ansiklopedisi ci: l, sh: 170)

Kur’anın müdafaasında İmam-ı Hanbel Hazretlerinin yüksek gayreti:

Halife Me’mun’un başkadısı, Kur’an’ın mahluk olduğu inancını ortaya atmıştı. Halife, bütün ülkeye haberler gönderdi:

-Bütün sayılı din âlimleri sorguya çekilecek, kim “Kur’an mahluk değil­dir” derse, cezalandırılacaktır.

Bu şiddete en çok muhatab olacak olan İmam-ı Hanbel’e bazı yakınları:

-Hayatın tahlikede. Kalbinden inanmasan bile, yalnızca dilinle istedikleri şeyi söylesen olmaz mı?

Kahraman müçtehid:

-Asla! dedi. Âlimler hakikatı söylemekten çekinirlerse, cahiller ne yap­maz? Hakkı tesbit ve ilan vazifesini kim ifa edecektir?

1621/1- Hukuk-u İslâmiye ve Istılahat-ı Fıkhiye Kamusu, mevzu ile alâ­kalı ola­rak şunları kaydeder:

“Halife Me’mun zamanında kadı-l’kudat Ahmet İbn-i Düvadin’in yanlış bir iç­tihadı olan malum bir meseleden dolayı bu muhterem Ahmed İbn-i Hanbel haz­retleri de Mu’tasım halife tarafından hapsedilmiş, darb edilmişti. Hapis müddeti yirmi sekiz ay devam edip (220) senesinde hapisten çıkarıl­mıştı. Hazret-i İmam, bu vesile ile de bütün hak ve hakikat taraftarlarının kı­yamete kadar tebciline lâyık bir diyanet ve şehamet misali vücuda getirmiş oldu.

İmam Ahmed’e halife Vâsık zamanında bir fenalık yapılmamış, Vâsık’tan sonra hilafete nail olan kardeşi Mütevekkil ibn-i Mu’tasım ise ikram etmiş, onunla meşve­ret etmedikçe kimseye bir vazife tevcih etmemekte bulun­muştu. Bu ikram ve hür­met, o büyük âlimin vefatına kadar devam etmiştir.

İmam Ahmed Hazretleri (164) tarihinde doğmuş, (241) senesinde Bağdad’da vefat etmiştir. “Bab-ı Harb” denilen kabristanda medfundur. (R.Aleyh)” (H.İ. sh: 421)

Aynı mevzuda İslâm Ansiklopedisi de şunları yazar:

“Hayatının sonuna doğru Me’mun, Rebiülevvel 212 (Haziran 827( de Kur’anın mahluk olduğu nazariyesini kabule bütün tebaasını icra eden bir emirname neşretti. Mutezile görüşü bu suretle devlette resmiyet iktisab etti. Me’mun’un bu hareke­tinde, tercüme edilen Yunan felsefe eserlerinin, bil­hassa Aristo mantığının tesirleri aranmalıdır. Kur’an’ın mahluk addedilişi büyük itirazlarla karşılandı. Me’mun’un et­rafını çeviren İranlılar ile ilim ve sanat sahası birbirine çok bağlı bulunduğu, Mu’tezile ise daha ziyade bu mu­hitin fikirlerinden faydalandığı cihetle, Sünniler Bağdad’ın ekseriyeti Arab asıllı sekenesi arasında Mutezileliğin doğrudan doğruya İran mahsulü olduğu propagandası ile gitgide bu fikri yıkmağa muvaffak oldular. Me’mun’un 218 (Mayıs 813) de bütün kadı ve muhaddislerin bu fikre uymak bakı­mından imtihana tabi tutulmaları hakkındaki emri ve kendisinin pek az sonra vuku bulan vefatını müteakib, haleflerinin 238 (851)’e kadar bu fikre sadık kalma­ları va­ziyeti değiştiremedi.” (İslâm Ansiklopedisi, ci: 7, sh: 699)

Yine aynı eser, Ahmed İbn-i Hanbel’in hayatını anlatırken şöyle der:

“Halife Me’mun, Mu’tasım ve Vâsık devirlerinde akaidin, Mutezile Mez­hebine göre tayini ve bunun devletçe bir nevi resmi ilm-i hal mertebesine çı­karılması üze­rine, Kur’an’ın mahluk olduğu akidesini kayıtsız şartsız redde­den maruf Kelâm ulemasına işkence cezaları tatbik edilirdi. İmam-ı Hanbelî de, diğerleri gibi bir itikad sorğusuna çekildi; prangaya vurularak, Tarsus’a, Me’mun nezdine gönderilirken, yolda halifenin vefatı haberini aldı. Bu hali­fenin halefi devrinde de bedenî ceza ve hapislere sabırla tahammül etti ve itikadından en küçük bir fedakârlıkta bulunmadı. Ancak Mütevekkil’in za­manında devletçe Sünniliğe avdet edildikten sonra, İmam-ı Hanbelî Hz.nin çektiği mihnet ve meşakkatler nihayete erdi. Bir çok defa halife ta­rafından taltif ve saraya davet edildi; hatta kendi haberi olmadan,. ailesine maaş bağ­landı. İlim ve takvası, Peygamber Efendimizin sünnetine olan sarsılmaz bağ­lı­lığı, etrafına büyük bir talebe kalabalığı topladı.” (İ.A.ci:l, sh.170)



1622- İmam-ı Azam (R.A.) Fıkh-ül Ekber’inde “halk-ı Kur’an” hakkında şöyle der:

“Kur’anı ağzımızla, telaffuz edişimiz (yani lafız lafız, kelime kelime söy­leyişi­miz) mahluktur, onu okuyuşumuz mahluktur. Yani bizim o söyleme ve okuma za­manımızda ağzımızdan çıkmakta olması, o anda Cenab-ı Hakk ta­rafından yaratılan bir kudret sayesindedir. (Asıl) Kur’an ise (ezelîdir) mahluk değildir.” (Fıkh-ül Ekber, Diyanet İşleri Reisliği Yayınları, Terceme, sh: 8, 1954 Ankara)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   535   536   537   538   539   540   541   542   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin