M
2225- qqMAARİF ¿‡_Q8 : İrfan masdarından marifetin cem’idir. Günümüzde, eğitim ve öğretim sistemi diye ifade edilir. (Bak: Medrese)
Maarifte ilim ve terbiye birbirinden ayrılmaz. İnsanı kemalata götüremeyen mücerred bilgi, marifet ve irfan sayılmaz. İlim mürşid olmalıdır. Hakiki bilgi ve maarifte, mutlaka irşad da vardır. O halde maarif, aynı zamanda irşad demektir. Asrımızdaki maarif bu nokta-i nazardan ciddi bir ıslahata muhtaçtır. Bilhassa resmi tedrisata giren müsbet fenlerde olduğu gibi, Allah’ı nazara almadan yalnız sebeb- müsebbeb çerçevesinde yani, varlıkların ve hâdiselerin meydana gelmesinde yalnız sebeblerine dayandırıp ve o sebebleri hakiki müessir gösteren determinist bir anlayışla ders vermek yanlıştır. Allah’ın bütün kâinata hâkim olan tasarruf ve rububiyetini nazara almayan asrımızdaki müsbet fenler, bu tavrıyla bir nevi tabiat ve esbab şirkini telkin etmiş olur. (Bak: 3760/8.p.Son yarısı) Böyle bir maarif ve tedrise, irşad denemez. Hem bu yanlış nokta-i nazar sebebiyledir ki bu zamanda dalalet, fen ve felsefeden gelmektedir.
2226- Eğer denilse: Müsbet fenlerde tarafsız bir nazar gereklidir. Varlıkların ve hâdiselerin araştırılması neticesinde tesbit edilen fenler, ne imanı ne de inkârı mevzu edinmez.
Cevaben denir ki: İman ve inkâr iki zıd kutup olduklarından, ortası yoktur. Zira iman bütün kâinatta hakiki müessirin yalnız Allah olduğunu kabul etmeyi zaruri kılarken, inkâr tarafı da sebeb ve tabiatın müessir olduğunu iddia edip fennî bilgileri o nazar ve anlayışla anlatır. Bunun için bu iki tarafın ortası yoktur. Nasıl ki, fevkalâde meharetlere sahib bir zat kendi maharetlerini göstermek için pekçok maslahat ve hikmetlere medar olan hârika eserlerini bir sergide teşhir edip insanları sergisine davet etse, o hârika eserleri temaşa edip yapılışlarını ve ince hususiyetlerini anlamaya çalışanlardan bazı kimseler, eserlerin yapılışında kullanılan aletlerin bu eserleri yaptıklarını kabul edip halka anlatsalar, bu eserlerin sahibi, bunları nazar-ı nefretle karşılayacağı muhakkaktır. Zira, eser sahibinin esas maksadına tam zıd hareket etmiş oluyorlar.
Aynen bunun gibi kâinat sergisinde Allah’ın teşhir ettiği masnuatına esbab namına bakıp Allah’ın eserleri olduğunu düşünmemek; eserleriyle kendini tanıttırmak isteyen Allah’ın gayesine zıddır ve manevi bir cinayettir. Eğer sebeblerle beraber neticeleri de Allah tanzim ve tasarruf ettiği nazarıyla ders verilse, hem hakikata hem irşada uygun bir ilim olur ki, hakiki maarif budur. (Bak: Biyoloji)
Dostları ilə paylaş: |