2777/1- Dinde önce naklî delilin esas alınmasının bir hikmeti elbette ki vardır. Zira gerek mevcudat hâdisat-ı kevniye, gerek ahkâm-ı şer’iye, mükevvin ve şari’i tarafından takib edilen ille-i gaiye ve hikmetlerine göre tekvin ve teşri’ edilmiştir. İsm-i Hakîm bunu iktiza eder. Bu sebeble onlardaki mehasin ve mesalih, o ille-i gaiye ve hikem nokta-i nazarıyla bilinebilir. Cenab-ı Hakk’ın hikmetleri ise ancak O’nun vahy ve tebliğ-i İlahîsiyle bilinebilir. Bu da naklî delil demektir. o halde naklî deliller nazara alınmadan yapılacak değerlendirmeler, beşerî nazar itibariyle olur ve beşerî menfaat ve lezzet, zarar ve elem mihengine (mısdakına) dayanır. Dinî sahada bu tarz değerlendirmeler ise, tamamen gayr-ı dinî olup memnu’dur.
Kur’anda kulak ve işitme manasında olan sem’, göz ve görme manasındaki basar’a bazı âyetlerde takdim edilmiştir. Yani önce naklî delili işitip kabul etmek, sonra naklî delilin getirdiği hüküm ve bilgi ile aklî delil ve basarı çalıştırıp ahkâm-ı diniye ve masnuatın hikem ve mesalihini anlamaya çalışmak gerektir. Naklî delili nazara almadan mücerred aklî delail ile hakaik-ı İlahiye bilinemez. Yalnız delail-i akliyeye dayanan felsefe mesleğinin içinde yığılan mütenakız ve şüpheci fikirler buna şahiddir.
Mezkûr hikmete telmihen Kur’an bazan sem’i basara takdim etmiş, bazan da yalnız sem’i (naklî delili işitmeyi) birinci derecede nazara vermiştir. Nitekim (2:75) (3:193) (4:46) (10:31) (16:78) (32:9) (45: 8) (46:26) (67:23) âyetleri örnek verilebilir.
Atıf notları:
-Taharri-i hakikatta naklî delilin takdimi, bak: 2879.p.
-Ahkâm-ı diniyeye teslimiyet manasında sadakat, bak: 435.p. ve 3194.p.da âyet notları.
-Ahirzamanda kitab ve sünnete teslimiyet (bak: 985/2 p.)
Dostları ilə paylaş: |