İstanbul Nüfusunun Etnik Dağılımı, 1897
ETNİK TOPLULUK NÜFUS
Türkler ..................................................................................597.000
Arnavutlar ................................................................................10.000
Kürtler ..................................................................................... 5.000
Boşnaklar ..................................................................................1.000
Rumlar ...................................................................................236.000
Ermeniler ...............................................................................162.000
Yahudiler .................................................................................47.000
Hıristiyan Araplar .......................................................................1.000
TOPLAM .............................................................................1.059.000
19. yüzyıla dek Anadolu, hiç olmazsa iç kesimlerinde görece türdeş bir yapıya sahipti ama Müslümanların bölgeye göç etmesinden sonra son derece karmaşık bir etnik ve dilsel görünüme büründü. Marmara Denizi’nden doğuda Erzurum’a ve güneyde Adana-Gaziantep bölgesine uzanan bölgedeki bütün ovalara başlangıçta Türkler yerleşmişti. 19. yüzyılın ortasına dek burada Türk olmayan sadece birkaç Müslüman topluluğa rastlamak mümkündü. Dağlık bölgelerde durum biraz daha karışık olmakla birlikte buradaki göçebe topluluklar da ağırlıklı olarak Türk kökenliydi. Türkler arasında farklı uğraş alanlarından ve yerleşme biçimlerinden kaynaklanan toplumsal faklılıklar vardı ve bu durum Avrupalıların kentli ya da kırsal olsun bütün yerleşik halkı ‘’Osmanlı’’ ya da ‘’gerçek Türk’’ olarak sınıflandırılmasına, göçebe ya da yarı göçebe toplulukları da Türkmen ,Yörük, Zeybek, Çetni, Tahtacı, Kızılbaş (şii) gibi farklı etnik sınıflara yerleştirilmelerine yol açtı. Aynı dil topluluğuna ait oldukları gerçeği tümüyle göz ardı edildi.
Anadolu’nun doğu bölümü Türklerin yanı sıra hem yerleşik hem göçebe Sünni ve Şii Kürtleri barındırıyordu. Kürtler iki topluluk -küçük olanı Zaza, büyük Kırmanj- ve aynı zamanda Sünni bir çoğunluk, Şii bir azınlık olarak görünmüşlerdi. Şii azınlık muhtemelen 16. yüzyılda Osmanlı idaresine isyan eden ve sığındığı Kürt beylerinin topraklarında koruyucularının dilini öğrenmiş olan Türk Kızılbaş aşiretlerinin soyundan geliyordu. Şii Kürtlerinin dini inançları Şii Türkmenlerinkiyle tıpa tıp aynıdır. Zaza ve Kırmanj dilleri yazılı değildi; bunun bir sonucu olarak Kürt seçkinleri, yazılı iletişim dili olarak çoğu zaman Farsça’yı kullandılar ve pek çok Kürt aşireti, özellikle de Şiiler bu nedenle kendilerini İranlı olarak gördüler.Toplam Osmanlı Kürt nüfusunun 1880’li yıllarda 1.5 milyon olduğu tahmin edilmişti. Bunların çoğu göçebe ya da kır yaşantısı sürdürüyor, bugün Güneydoğu Türkiye, Irak ve Suriye’nin bir bölümünden oluşan bir bölge yaşıyordu. Dersim, Diyarbakır ve Harput’un dağlık bölgelerini içeren bu bölgelerde yaşayan ve hem yerleşik hayata geçmiş hem de göçebe olan büyük Türk toplulukları vardı. Daha 1880’li yılarda Kürt ileri gelenlerinden oluşan küçük bir topluluk, Kürtlerin gelecekteki anavatanı olarak gördükleri bu bölgeleri diğer milletlerin, özellikle de aynı bölgenin büyük bir bölümünü gelecekteki bağımsız Ermenistan’ın toprakları olarak gören Ermenilerin talepleri karşısında korumaya çalıştı. 1862-1900 yılları arasında Osmanlı topraklarına göç, Anadolu’daki Türk nüfusun artmasına neden olduğu için gerek Hıristiyan gerek Müslüman, bütün Türk olmayan unsurların oranı bu duruma bağlı olarak azaldı.
Dostları ilə paylaş: |