Osmanlı Devleti'nin sürgün ve yerleştirme politikası Osmanlı Devleti'nin Kafkasya ile ilk ilişkilerini kurduğu 17. Yüzyıldan beri kişisel göçler başlamıştı. Büyük göçten önce Osmanlı ordusunda görev almış yüzlerce subay ve bir bölümü vezirlik yapmış 300 paşa vardı. Osmanlı Devleti, Kafkasya'yı egemenliği altına almak için bu üst düzey bürokratlardan yararlanmıştır. Musa Kunduk Paşa şöyle anlatır: "Sadrazam ile görüştükten sonra Berzec Hüseyin Paşa’nın yanına gittim. Ubıh Ali Paşa da (Hafız Paşa’nın kardeşi) oradaydı. Bu iki kişi Çerkes göçmenlerinin durumlarını yakından izliyordu. Hüseyin Paşa, Osmanlı Devleti'nin göçe hazırlıklı olmadığını, bu konuda Çerkesler için hiç bir şey hazırlanmadığını, bu göçmenlerden ilk büyük grubun durumunun ağıt yakılacak derecede perişan olduğunu belirterek 'önemle rica ediyorum, göç konusunda acele etmeyelim' demişti.'' (Berkok, 517).
"Kuruluşundan beri iç problemlerini çözmede sürgün ve yerleştirme yöntemine sıkça başvuran Osmanlı Devleti, 9 Mayıs 1857'de göç kanununu çıkarmıştır. Göçenlerin mal, can ve özgürlükleri, diğer tüm hakları Sultan’ın garantisi altındaydı. Her tür vergiden muaf olarak arazi verilmesi vaat edilmişti. Anadolu'ya yerleşenler 12 yıl askerlikten muaf tutulmuştu. 1860 yılında iskân-ı Muhacirin Komisyonu kuruldu. Bunda ekonomik ve politik çıkarlar gözetilmişti. (Karpat'tan naklen Berzec, 47)