İsmail arabaci kiMDİR


KAF DAĞINDA BİR MASAL ÜLKESİ; KARAÇAY-MALKAR



Yüklə 2,91 Mb.
səhifə98/269
tarix07.01.2022
ölçüsü2,91 Mb.
#83021
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   269

KAF DAĞINDA BİR MASAL ÜLKESİ; KARAÇAY-MALKAR


  

  Kafkas dağlarına haklı şöhretini kazandıran iki bölge var. Bunlar Orta Kafkaslar'da yer alan Karaçay-Malkar ve Osetya bölgeleri. Her iki bölge de Tolstoy'un tasvir ettiği karlı doruklara sahip. Bu iki bölge içinde Kafkasya'nın en sarp ve yüksek dağları ise Karaçay-Malkar bölgesinde yükseliyor. Karaçay-Malkar yalnızca Kafkaslar'ın değil, Avrupa'nın da en yüksek zirvesine sahip. Bu zirve 5642 metre yüksekliği ile Kafkaslar'ın ortasında yükselen efsanevi "Elbruz Dağı". Elbruz'u uzaktan, yaşadıkları ovalardan gören Adige-Kabardeyler ona kendi dillerinde nurlu dağ anlamına gelen "Oşhamafe" adını verirler. Elbruz'un üzerinde yaşayan Karaçay-Malkarlılar'ın dilinde onun adı "Mingi Tav"dır. Mingi Tav Karaçay-Malkar dilinde “ebedi, sonsuz dağ” anlamına gelir.Bu isim binlerce yıldan beri Elbruz dağını bir tanrı kabul eden Karaçay-Malkar halkının eski şamanist inançları ile ilgilidir.

   Karaçay-Malkarlılar, Kafkasya ile ilgilenenlerin dışında adını hemen hiç kimsenin duymadığı, sarp ve derin vadilerde yer alan köylerde yaşayan, Kafkaslar'ın küçük bir "dağlı" halkı. Tarih boyunca kendilerine "Tavlu"(Dağlı) ve "Alan" isimlerini veren Karaçay-Malkarlılar Sovyetler döneminde ikiye ayırılmışlar. Karaçaylılar Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti idaresi altına alınırken, Malkarlılar da Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyetine bağlanmışlar. Bugün iki ayrı halkmış gibi görünseler de gerçekte aynı dil, kültür ve tarihi paylaşan tek bir halklar. Elbruz dağı yaşadıkları bölgenin tam ortasında yükseliyor ve iki halkı birbirinden ayırıyor. Elbruz'un doğusundaki dağlık arazi Malkar (Balkar) bölgesini oluştururken, batısındaki dağlık arazi de Karaçay adını alıyor.

   Karaçay-Malkarlılar Dağıstan'da yaşayan Kumuklarla birlikte Kafkasya'nın Türk kökenli halklarını oluşturuyorlar. Her iki halk da bugün Türk dilinin Kıpçak lehçesi grubuna giren dillerde konuşuyor. Ancak Karaçay-Malkar dili Kumukça'ya göre eski Türkçenin arkaik özelliklerini daha fazla koruyor.


   Tarihi geçmişi çok eski devirlere dayanan bir bölgede yaşayan Karaçay-Malkarlılar yüzyıllar boyunca Kafkasya'yı hakimiyetleri altında tutan, etnik unsurlarını ve kültürlerini Kafkasya'da bırakarak Kafkas kültürüne damgalarını vuran eski atlı göçebe kavimlerin torunları. Günümüzden 3500 yıl önce kuzey bozkırlarından gelerek Kafkaslar'a giren ve burada yaşamakta olan tarımcı-yerleşik kabileleri egemenlikleri altına alan Kimmerler ile başlayan Proto-Türk kavimlerinin akınları İskitlerle devam eder. M.Ö. 1200-1000 yılları arasında Kafkasya'da Beştav bölgesi ile Kuban ırmağı başlangıcında bazı kurganlar bırakan Kimmerler Kafkasya'daki katakomb mezarları kültürünün de yaratıcısı olurlar. M.Ö. 7 ile 5. yüzyıllar arasında İskitler'in baskısı neticesinde Kimmerler Kafkas dağlarını aşarak Kafkas Ötesi'ne ve Anadolu'ya yayılırlar.Bu arada kendilerinden bazı grupları Kafkas dağlarında bırakırlar. İşte bunlar Karaçay-Malkarlılar'ın Kafkasya'daki ilk atalarıdır. Onların arkasından Kafkaslar'a gelen İskitler Kafkas halklarını hakimiyetleri altına alırlarken, onları kültürel açıdan da çok etkilerler. Bronz çağını bırakarak demir çağına geçen İskitler de Kafkas dağlarında küçük gruplar bıraktıktan sonra tarih sahnesinden çekilirler. Artık sahnede Hunlar vardır. Hunlar M.S. 370 yıllarında Kafkaslar'ın kuzeyine gelirler ve kendileri gibi Orta Asya'dan gelip Kafkasya'da aşağı Kuban boylarına yerleşen soydaşları Alanlar'ı boyundurukları altına alırlar. Hunlar Kafkasya'dan çekilirken Kuban ırmağı kıyılarında Bulgar adlı kabilelerini bırakırlar. Bulgarlar hayvan yetiştirme, ziraat, sosyal ve idari örgütlenme konularında çok gelişmişlerdir. Orhun yazıtlarından 400 yıl önce Kafkasya'da runik harfli yazıtlar bırakan Bulgar Türkleri, egemenlikleri altındaki Kafkas halklarını kültürel yönden çok etkilerler. Bulgarlar bir süre sonra soydaşları Alanlar ile birleşirler. Bu sırada bir başka Türk imparatorluğu Kafkasya'yı yine egemenliği altına almak üzeredir. Bu Hazar imparatorluğudur. Hazarlar Kafkas halkları üzerinde büyük bir siyasi ve kültürel hakimiyet kurarlar. 9. yüzyılda Hazarlar'ın bir kabilesi olan Kabar Türkleri imparatorluğa isyan ederler. 10. yüzyılda Hazar imparatorluğu çöker ve Hazar Türklerinin soylular sınıfını oluşturan pek çok aile ve soy Kafkasya'ya sığınarak burada yaşamakta olan Kafkas halklarının arasına karışırlar. Hazar imparatorluğunun dağılmasıyla Kafkasya'ya gelen Kıpçak Türkleri de yaklaşık 300 yıl boyunca Kafkasya'nın tek hakimi olurlar. 1237 yılında Kafkasya'yı işgal eden Cengiz Han'ın torunu Batu Han'ın ordusu Kıpçaklar'ı yener. Kıpçaklar'ın bir bölümü Kafkas dağlarına sığınarak orada yüzyıllardan beri yaşamakta olan Kimmer-İskit-Hun-Bulgar-Alan-Hazar kavimlerinin kalıntısı soydaşlarıyla birleşirler. Kafkasya artık Cengiz Han'ın torunlarının kurduğu Altın Orda imparatorluğunun egemenliğindedir. Altın Orda imparatorluğu dağıldıktan sonra, Altın Orda Hanları'nın soyundan gelen aileler Kafkasya'ya gelerek daha önce hakimiyetleri altına aldıkları halkların başına yönetici egemen sınıf olarak geçerler. Bu dönemde Karaçay-Malkarlılar da kendilerine özgü bir halk olarak Kafkas dağlarında ortaya çıkarlar. Yüksek dağlar arasında, sarp ve derin vadi içlerinde, dış dünyadan tecrit edilmiş bir biçimde yaşayan Karaçay-Malkarlılar bu sayede 3500 yıl öncesine dayanan kültürlerini korumayı başarırken, Kafkasya'da kendilerine özgü bir yaşam tarzı da geliştirirler. Kafkas dağlarının en yüksek zirveleri artık Karaçay-Malkar halkının yurdudur.
   Karaçay-Malkarlılar'ın Kafkas dağlarındaki hayatları kolay geçmez. Dağlılar doğanın zor şartları altında yaşam mücadelesi verirlerken, Kafkasya'nın kuzey düzlüklerini ele geçiren Altın Orda Hanları'nın soyundan gelen Kabardey prensleri Kafkasya'da hakimiyetlerini ilan ederler. Abhazya'dan Dağıstan'a kadar bütün bölgelerde egemenlik kuran Kabardey prensleri Kafkas kabilelerini vergiye bağlarlar. Karaçay-Malkarlılar o yıllarda Elbruz dağının doğu eteklerindeki Bashan(Baksan) vadisinin yukarı kısımlarında, sarp ve ulaşılmaz bir bölgede yaşamaktadırlar. Kabile Karça adında bir beyin liderliğinde, Kabardey prenslerinin baskısından uzak, dağlar arasında yaşamını sürdürmektedir. Bir gün kabilenin beyi Karça, Bashan ırmağına bir köprü yaptırmak ister. Köprü yapılırken ağaç parçaları ve yongalar ırmağa düşer. Irmak ağaç parçalarını alarak dağların eteklerine, Kabardey'in büyük prensi Kaytuk oğlu Aslanbek'in köyüne götürür. Irmağın yukarısından gelen ağaç parçalarını ve yongaları gören Kabardeyler, ırmağın yukarı kısımlarında bir kabilenin yaşamakta olduğunu anlarlar. Kabardey prensi Kaytuk oğlu Aslanbek kendisine vergi vermeden yaşayan bir kabilenin varlığını öğrenince çok hiddetlenir. Ordusuyla birlikte Bashan ırmağının yukarısına çıkar ve orada Karça'nın kabilesiyle savaşır. Kaytuk oğlu Aslanbek'e yenilen Karça Kafkas dağlarının arkasında yaşayan Svan kabilesinden yardım ister. Svanlar Karça'nın yardımına savaşçılarını yollarlar. Karça'nın Svanlar'dan yardım aldığını öğrenen Kaytuk oğlu Aslanbek Karça'nın barış teklifini kabul eder. Kabardeyler Karça'nın kabilesinden aldıkları mal ve esirleri iade ederler. Kaytuk oğlu Aslanbek, Karça'nın kabilesinden savaşta ölen iki gencin yerine, Kafkas geleneklerine göre kan davasının sürmemesi için Kabardeyler'den iki delikanlıyı verir. Bunlar Kaytuk soyunun Dohşuk sülalesi ile Tambiy soyundan iki gençtir. Kabardey'den gelen bu iki gencin soyundan Karaçay'da Tohçuk ve Tambiy adlı iki soy ortaya çıkar. Bir süre sonra Karça kabilesini alarak Elbruz dağının batısına, Kuban ırmağının doğduğu yüksek dağlık araziye göç eder ve kabilesi burada Karaçay adıyla yayılır. İşte efsaneler Karaçaylılar'ın Kabardeylerle mücadelelerini ve şimdiki topraklarına göç edişlerini böyle anlatır.
   Karaçay-Malkarlılar günümüzde de Kafkas dağlarında 19. yüzyılı aratmayan bir yaşam tarzını sürdürüyorlar. Bu Dağlı halkın hayatını onlara atalarından miras kalan hayvancılık ve onunla ilgili faaliyetler biçimlendiriyor. Hayvancılık günümüzde Karaçay-Malkar halkının hemen her şeyi. Hayvan sürüleri kışı Elbruz dağının kuzey eteklerindeki Biyçe-Sın yaylasında geçiriyorlar. Mayıs ayı başlarında dağ otlaklarına açılan dağ geçitleri henüz kar altında iken, at sürüleri karla kaplı geçitlerden geçirilerek dağ otlaklarına çıkarılıyorlar. Koyun sürüleri ise Biyçe-Sın'daki kışlaklarda kalmaya devam ediyorlar. Mayıs'ta yeni doğan kuzular biraz büyümeye başladıktan sonra, koyunlar kırkılıyor ve dağ otlaklarına göç hazırlığı başlıyor. Karaçay-Malkarlılar'ın dağ otlaklarında "cay koş" adını verdikleri ağılları ve barınakları bulunuyor. Bunlar genellikle 3 bin metre yükseklikte, buzulların hemen yanında yer alıyor. Koyun ve at sürüleri Ağustos sonuna kadar 3 bin metrenin üzerindeki otlaklarda yayılıyorlar. Ağustos sonunda koyun sürüleri 2200 metre civarındaki ikinci "koş"a indiriliyor. Eylülün 15'inde dağların zirveleri yeniden karla kaplanıyor. Bu, koyun sürülerinin daha aşağılara, vadiye indirilme zamanının geldiğinin bir işareti. At sürüleri ise dağda kalıyor ve ancak otlaklara kar düştükten sonra kışlağa indiriliyor.
   Hayvancılık bugün Rusya'da para getirmediğinden, Kafkas dağlarında zor şartlar altında koyun sürüleri beslemenin Karaçay-Malkarlılar için ekonomik yönden pek cazibesi kalmamış. Et ve süt ürünlerini genellikle kendi tüketimleri için kullanıyorlar. Ancak hamarat Karaçay-Malkar kadınları sayesinde ailelere oldukça iyi para kazandıran bir iş var ki, neredeyse bütün aileler nakit para ihtiyaçlarını bu şekilde sağlıyorlar. Karaçay-Malkar'da yediden yetmişe genç kızlar, orta yaşlı hanımlar ve hatta nineler bile ellerinde örgü şişleri, bütün gün kazak, şal, çorap, bere, eldiven örüyorlar. Kendi yetiştirdikleri koyunların yünlerinden iğirdikleri saf yün ipliği ile ördükleri kazaklar Çerkessk, Karaçayevsk, Nalçik, Kislovodsk, gibi şehirlerin pazarlarında Rus ve Çerkes kadınları tarafından adeta kapışılıyor.

   Karaçay-Malkar dağları baştanbaşa buzullarla kaplı. Kilometrelerce uzunluğa sahip bu buzullar Kafkasya'nın büyük ırmaklarının da su kaynakları. Kafkas dağlarının ortasında bir koni gibi yükselen Elbruz'un buzulları dağın dört bir yanına sarkıyor. Zirveden 2500 metreye kadar inen buzulların her biri Karaçay-Malkar dilinde ayrı bir isim taşıyor. Ullu Azav, Ullu Kam, Kükürtlü, Ters Kol, Garabaşı, İrik, Ullu Çıran bunlardan bazıları. Malkar bölgesindeki Bızıngı vadisi ile Karaçay bölgesindeki Teberdi-Dombay vadisi adeta birer buzul cenneti. Burada buzullar neredeyse orman sınırının altından başlıyor ve yalçın zirvelerle son buluyor. Bızıngı, Alibek, Amanavuz, Cuguturlu Çat buzulları muhteşem görünümleriyle seyredenleri büyülüyor.


  Hayat tarzlarından doğaya ve bağımsızlıklarına çok düşkün oldukları dikkati çekiyor. Zaten bağımsızlık ve hürriyet aşkları yüzünden başlarına gelmeyen kalmamış. Çarlık döneminde bir avuç nüfuslarına bakmadan Rusya'ya defalarca baş kaldırmışlar. 1886 ve 1905 yıllarında içlerinden bir grup Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmış. Geride kalanlar Sovyetler döneminde de uslanmamışlar. 1920'den 1943 yılına kadar rejime karşı defalarca ayaklanarak silahlı mücadeleye girmişler. İkinci Dünya Savaşı'nda Alman ordusunun Kafkasya'ya girmesi üzerine silahlı çeteler kurarak Sovyet Kızıl Ordusu'na savaş açmışlar. Ancak Almanlar'ın Kafkasya'dan çekilmesiyle birlikte Kızıl Ordu yurtlarını işgal etmiş ve Karaçay-Malkarlılar 1943-1944 yıllarında topyekün Orta Asya ve Sibirya'ya sürülmüşler. Stalin tarafından "Sovyet rejiminin amansız düşmanları" ilan edilen Karaçay-Malkarlılar, 1957 yılında Stalin'in ölümünden sonra Kruşçev tarafından affedilerek Kafkasya'daki yurtlarına iade edilmişler.
Sovyetler döneminde inşa edilen bütün turistik tesislerin, kayak ve dağcılık merkezlerinin bomboş beklediği şu günlerde Karaçay-Malkar bölgesi dünya cennetini görmek isteyenlerin yanı sıra, ulaşılmaz zirvelere tırmanmayı arzulayan dağcıların ve Kafkas dağlarında yüzlerce yıldan beri yaşatılan ilginç bir otantik kültürle tanışmak isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bir ülke.

Yüklə 2,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   269




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin