3.4 PEYGAMBERLİK VAHİY ANLAYIŞLARININ SÜNNET ANLAYIŞIYLA İLİŞKİSİ
Peygamberlik anlayışında en temel sorun, Hz. Muhammed’in misyonunun ne olduğudur. Bir uçta peygamberi sadece bir mesaj taşıyıcı, postacı gibi görüp ona Kur’an dışında hüküm yetkisi tanımayanlar ki bunlara göre Kur’an dışında sünnet diye bir kaynak yoktur. Hz. Peygamber ve o günkü İslam toplumunun pratikleri Kur’an’ın uygulamasıdır, hayata aktarılmasıdır. Bundan sünnet diye ayrı bir kategori çıkarmak doğru değildir. Karşı uçta ise peygamberin Kur’an dışında hüküm koyabileceği, bağlayıcılık açısından Hz. Peygamber’in hükümleriyle Kur’an’ın hükümleri arasında bir fark olmadığını savunanlar yer alır. Birinci görüşe göre Hz. Peygamber’in sözü Kur’an’dan ibarettir. İkinci görüşe göre sünnet Kur’an ile ilişkili Kur’an şemsiyesi altında fakat müstakil ve Kur’an’dan ayrı bir kaynaktır. Hz.Muhammed’e itaatin anlamı onun beyan görevinin ne anlama geldiği, ona verilen hikmetin ne olduğu onun örnek oluşunun niteliği üzerindeki tartışmalarda ileri sürülen farklı görüşler Hz. Peygamberlerin misyonu bağlamında ortaya çıkmaktadır. Peygamberlik anlayışında başka bir problem vahiy anlayışıdır. Burada bir uçta Hz. Peygamber’in vahiy olarak sadece Kur’an’ı aldığı Kuranın inmesi dışında Allah ile vahiy ilişkisinin olmadığını, karşı uçta Kur’an dışında da vahye muhatap olduğunu savunanlar yer alır. Yani birinci görüşü benimseyenler vahyi bir bilgilendirme olarak görürken ikinci guruptakiler vahyi bir formasyon, mertebe Allah ilişki süreklidir. Sadece Kur’an vahyi Kur’an dışı vahiyden nitelik bakımından farklıdır.82
3.5. HZ. PEYGAMBER’İN SÜNNETE ÇAĞRISI
Kur’an’ın yanı sıra Hz. Peygamber’inde Müslümanları sünnete uymaya çalışmaktadır. Bu çağrı, iman ibadet ve ahlak da dahil olmak üzere insan hayatının büyük bir bölümünü içine alacak kadar geniş bir çağrıdır. Nitekim peygamber bir hadiste: hiç birinizi benim bir emrim veya yasağım kendisine ulaşır da kodluğuna uzanıp ; bilemiyorum biz sadece Allah’ı kitabın bulduğumuza uyarız derken bulmayayım. 83
Bir başka hadiste de şöyle buyurulmaktadır. : Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur.84 demektedir. Hadis ve sünnetin bu önemi dolaysıyla söz ve fiillerin gelecek nesillere aktarılması ve böylece onların da sünnete uymaları, Hz. Peygamber’in arzu ettiği bir husus olmuştur. Hz. Peygamber bunu uygulamak için sahabeyi sünneti gelecek nesilleri aktarmayı tavsiye etmiştir. ‘Allah, benim bir sözümü işitip onu ezberleyen başkasına ulaştıran kişinin yüzünü ağartsın.’85 aynı şekilde ‘sözlerimi iyi belleyim.sözlerimi burada olmayanlara iletin ve ey insanlar! Size iki kıymetli şey bırakıyorum. Allah’ın kitabı ve benim sünnetim. Onları ifsat etmeyiniz.86 Gibi hadislerde hadis ve sünnetin önemine işaret etmekte ve inananları sünnete uymaya çağırmaktadır.
Müslümanların kulluk görevlerini en iyi şekilde yapmaları hem en önemli vazifeleri hem de tabii haklarıdır. Müslümanlar bu hak ve ödevlerini sünnete tabi olmakla yerine getirirler. Sünnete tabi olma zorunluluğu ümmet olmanın ilk ve temel gereğidir.çünkü hiçbir ümmet veya kişi kendiliğinden in ortaya koymadığı gibi ibadet şekli ve görevi de tespit edemez. İlk Müslümanlar her konuda imkan nisbetinde sünnete uymayı prensip haline getirmişlerdir. 87
3.6. SÜNNETEİN GÖREVLERİ 3.6.1. SÜNNET , KUR’AN’DA ZİKREDİLEN KONUYU TE’YİD VE TE’KİT EDER
Kur’an-ı Kerimde Allah: Ey iman edenler ! aranızda birbirinizin malını batıl yere yemeyin88 buyurmaktadır. Şu hadiste ise bu ayeti desteklemektedir. Hiç kimsenin malı diğerine helal değildir. Yalnız kendi isteği ve rızasıyla verdiği müstesnadır.89 Bu hadis ayette istenen batıl yolarla başkasının mallarını yeme zilletinden kaçınmayı anlatma ve emretme işinde ayrıva bir pekiştirici ve kuvvetlendirici unsur durumundadır.
Bir diğer ayette ise Allahu Teala kadınlarla hoş geçinmeyi istemektedir. Onlarla (kadınlarla ) iyi geçinin. 90 buyurulmakta bu hadis mana itibariyle ayeti desteklemekte Allah’ın dilediği gibi davranma işini daha da kuvvetlendirmekte ve tamamlayıcı rol oynamaktadır.
3.6.2. SÜNNET KUR’AN’I BEYAN EDER
Beyan, tebliğin anlaşılmasını sağlamaktadır. Buna ameli konularda icra biçimlerinin bilfiil gösterilmesi ve ümmete öğretilmesi de dahildir. Zaten bütün çeşitleriyle sünnet budur, buradan kaynaklanmaktadır.
O halde beyan, dinin bizzat tebliğci tarafından yaşanması, tatbiki hususiyetlerinin kesin hatlarla belirlenmesi ve uygulamada mümkün olan şekillerin gösterilmesi demektir. Ümmet hayatının birlik ve bütünlüğünün temel şartı da budur. 91 Hz. Peygamber’in ‘Benim kıldığım gibi namaz kılınız 92 hadisi ile amel etmek sünnet vasıtasıyla namazın keyfiyeti açıklanmıştır.
Diğer bir ayette: Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir cezâ olarak ellerini kesin! Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir. 93 buyurmaktadır. Bu ayette kesilecek elin sağ el oluşu.kesilecek el, çalınan mal ve kesmeyi gerektirecek miktar hep sünnet ile kayıt altına alınmıştır.
3.6.3. SÜNNET, YENİ BİR HÜKÜM ORTAYA KOYAR
Bu konuda iki görüş ileri sürülmektedir.
1. Sünnet kitapta olmayan hususlarda hüküm koyar. Bunun için Allah bir çok ayette kendisine itaat ile Resulüne itaati emretmiştir. Resül de Muaz’ı Yemen’e gönderirken Kur’an’da bulmadığı konularda sünnete müracaatı istemişti. Sünneti terk edip yalnızca kur’an’a bağlanmayı da zemmeder. Bunun için ‘Bana Kur’an ile birlikte bir o kadarı daha verilmiştir’94 buyurmuştur.
2.Sünnet ancak Kur’an’da aslı olan hususlarda hüküm getirir. İster Kur’an’ın mücmelini tafsil, mutlakı takyit, isterse ammı tahsis etsin, ondan murat olanı açıklar. Şayet bu durum söz konusu değilse ya gizli bir aslın furuuna ilhak olunur veya birbirine benzeyen açık iki asıldan birine ilhak olunur. Böylece sünnetin getirdiği bu hükmün kitapta bir aslı olduğu, sünnetin görevi onun maksadını açıklamaya hizmet, usul ve kaidelerini tatbike yardım etmektir. 95
Dostları ilə paylaş: |