İstanbul ansiklopediSİ istanbul Hanımı Resim : Sabiha Bozcalı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə3/91
tarix11.09.2018
ölçüsü5,85 Mb.
#80346
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   91

ÇOBAN BABA — Asü adı Muşadır, bir bektâşi babası, Balkan Harbinde hayli yaşlı olarak Ergiriden muhacir gelmiş ve Mer-divenköyü tekkesinde yerleşerek tekkenin çobanlığını yapmışdir; hiç evlenmemiş, cemal âşıkı, gönül ehli bir kalender idi; 1929 da ölmüş ve telceknin hazîresinde bir duvar «tîMne defnedilmişdir; kabir taşmda adı tesbit edilemeyen bir sanatkâr eliyle yapıl-

ANSİKLOPEDİSİ

Sokağına bağlanmışdır; kabataş döşeli, bir araba geçecek genişliktedir; üzerinde üç alışab ve bir beton ev vardır (Ağustos, 1964).

Hakkı GÖKTÜRK

ÇOBANCAVUŞ MEDRESESİ — Banisi Çavuşbaşı Süleyman Ağadır; Koskada Koca Ragıp Pasa Caddesinin nihâyetinde; aynı adı-taşıyan camiin yanında di; camii ile beraber yakın zamanlarda yıkdmlmış, yerle bir olmuşdur.

Bibi.: Ekrem Hakkı Ay verdi, Fatih Devri Mimarisi.

ÇOBANÇAVUŞ MEDRESESİ SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Eminönü Kazasının Kumkapu Nahiyesinin Nişanca Mahallesi sokaklarından; Derin-kuyu Sokağı ile Daltaban Yokuşu arasında uzanır; Sünbülsinan Sokağına isimsiz bir aralık sokakla bağlanmışdır (adı geçen rehberde pafta 3, mahalle numarası 33). Daltaban Yokuşu tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli olarak başlar; sağ kolda Kâtib-cidiıı yanındaki aralık sokağı geçince paket taşı yerine kabataş döşeli yol olur; fca-

Çobançavuş Mescidi (Resim; Reşad Sevinçsoy)

ÇOBAN ÇAVUŞ MESCİDİ

pu numaraları 3-23 ve 2-12 dir; sokağa adını veren medrese zamanımızda mevcud değildir (Ağustos, 1964).

Hakkı GÖKTÜRK

ÇOBANÇAVUŞ MESCİDİ — Fâtih Sultan Mehmed devri yapılarından idi; Hadi-kâtül Cevâmi şu malûmatı veriyor: «Banisi Çavuşbaşı Süleyman Ağadır, medrese ve çeşmesi meşhurdur; camii dâiresinde kendi dahi medfundur; aslında mahallesi ol-mayup Üçüncü Sultan Ahmed devri sonlarında civar mahallelerden evler ilhak olu-nub bu mescide mahalle yapılmışdır.»

«istanbul ve Boğaziçi» adlı meşhur eserin müellifi Mehmed Ziya Bey, bu mescidin harîminde banisinin kabir taşı için «muhteşem bir mermer» tâbirini kullan-mışdrr

1947 de Çobançavuş Mescidinin durumu son derecede hazin idi. Taş minaresi tamamen yıkılmış, mihrab duvarı önündeki hazîre bir moloz yığını, çöplük olmuş, ahşab son cemaat yeri tamamen çökmüş, sâdece ahşab direkler kalmış, müstakil plânlı dört kagir duvarın üstündeki ahşab çatı da çöküntü hâlinde idi; bu durumda, evkafça kadro dışı e-dilmiş binaya, hem maddeten, hem de ruhen yoksul ve sefil bir aile sığınmış, mescidin içine tavukları için bir kümes inşa etmiş, yine mescid içinde müezzin mahbiline de bir ayak yolu çukuru kazıp kul-ianmakdan çekinmemiş, hay â duymamış-dı.

Çift sıra pencereli mabedin yan duvarla-rında üçerden on iki, mihrab duvarında altta aort, üstte beş, ceb-üe duvarında da altta iki üstte beş ki, cem'-an 28 penceresi vardır.

Mamur devrinde pek rûgen bir cami olduğu muhakkaktır. Son cemaat yerinde de »y-



ÇOBAN ÇAVUŞ SOKAĞI

— 4050 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 4051 —

ÇOBANÇEŞMESİ ORMAN FİDANLIĞI




Çobançavuş Mescidi (Kroki-Plân: Hüsnü)

rica iki mihrabcığı -bulunan büyük bir mes-cid idi.

1953 de Ekrem Hakkı Ay verdi • «Fatih Devri Mimarisi» adlı büyük eserinde bu mescid hakkında şunları yazıyor:

«Banisi Fâtihin Çobanbaşısı Süleyman


Ağa; Eoskoda Ragıp Paşa Kütüphanesinin
arka cihetinde ve Koca Ragıp Paşa Cad
desinin güzergâhında, yakın zamanlara
kadar bakî, üç sıra tuğla bir sıra taş ile
inşâ edilmiş duvarlı büyükçe bir cami idi;
tamamen yıkılmış ve yerinde hazin iki ser
vi ağacı ve bir kaç kırık mezar taşından
başka bir şey kalmamışdır. Eskiden ahşafo
bir medresesi ve bir çeşmesi de varmış: İs
tanbul ve Boğaziçi eserinde Mehmed Ziya
Beyin bahsettiği baniye âid muhteşem mer
mer mezar kayıplara kanşmışdır.»
i Hakkı GdKTÜRK

- 1934 Bele
diye Şehir Rehberine göre Eminönü Kaza
sının Kumkapu Nahiyesinin. Mimar Kema-
leddin Mahallesi sokaklarından; Koca Ra
gıp Caddesi ile-Derinkuyu Sokağı arasın
da uzanır (adı gecen rehber, pafta 3, ma
halle numaras 33). Bir araba geçecek ge-
nişlikde, kabataş döşeli, bir aralık sokak-
dır; üzerinde üç beton yapı ile ikişer katlı
altı ahşab ev vardır; kapu numaraları 3-
9 ve 2-14 dür (Ağustos, 1964).

Hakkı GÖKTÜKK

ÇOBAN ÇEŞMESİ — Uzakça kaynaklardan şehirlere kasabalara su getirten hayır sâhibleri kırlarda da çobanlar için bir çeşme yapdıra gelmişlerdir, ve bu çeşmeler halk ağzında ((Çoban Çeşmesi» denilmişdir, İstanbul civarında da pek çok çoban çeşmesi vardır.

ÇOBANÇEŞMESİ — Alibeyköyündeıı ötede, Alibeyköyü Deresi boyunda, yukarıya doğru çıkılır iken derenin sağ kenarında olup Çobançeşmesi o mevkiin ve etrafının da adı olmuşdur.

Yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi, aşağıdaki satırları İbrahim Hilmi Tanışık'm «İstanbul Çeşmeleri» isimli eserinden alıyoruz:

«Banisi Üçüncü Muradın silâhdarı Yusuf Ağadır, altı mısralık kitabesinin tarih beyti şöyledir:

Kecâsı bu durur nûş eyleyenden Diye «Kilsim, ânın Hak ruhini şad» 1004 (m. 1595)

((İkinci bir kitabeden Mustafa Kani Bey adında bir zât tarafından 1242 (m. 1826) de tamir edildiği, üçüncü bir kitabeden de muattal hâle gelmiş iken 1314 (m. 1896) de Tersane binbaşılarından Arif Osman Beyin imâr ettiği anlaşılıyor. »

Çobançeşmesi

Çobançeşmesi mevkii îstanbulun, yakın zamanlara gelinceye kadar biraz ıssız, biraz uzakça, fakat meşhur bir mesiresi olarak bilinmişdir, silâhsız ve yalnız da gidilmezdi; daha ziyade haytaca eğlenmek isteyenler tarafından tercih edilirdi; öyle ki Çobançeşmesi cinayetlere de sahne olmuşdur. 1893 de Mustafa adında genç bir yorgancı işret saikası ve kaza ile Tulumbacı

Hakkı ve beygir sürücüsü Zeynel tarafından, 1899 da da Sabri Bey adında bir miras yedi de uygunsuz güruhundan beygir sürücüsü Süleyman isminde bir genç tarafından güya nefis müdafaası yolunda öldürülmüşler, her |ki cinayetin kaatüTeri olan Hakkı, Zeynel ve Süleyman onbeşer sene küreğe mahkûm olmuşlardır. Yine 1899 da Karakaş Eleni adında bir fahişenin Çobançeşmesinde bıçaklanmış cesedi bulunmuş, fakat kaatili meçhul kalmışdır.

ÇOBANÇEŞMESİ — İstanbul civarının meşhur çoban çeşmelerinden biri. Ba-kırköyü'nün arkasında, Veli Efendi Koşu

Çobançeşmesi

Yerinin kuzey batısında Fildamının karşı-sındadır. Yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1965).



ÇOBANÇEŞMESÎ ORMAN. FİDANLIĞI — Bir buçuk asırdan fazla yüz üstü bırakılmış eski mâmur îstanbulun sağlığı ve terâveti yolunda yeniden ağaçlandırılması ve yeşillendirilmesi, ferdî teşebbüslerin gücünü aşan büyük bir iş olduğu, için, halka yardım gaayesi ile İstanbul Belediyesi, İstanbul Özel İdaresi, Tarım Müdürlüğü. Orman Başmüdürlüğü ve Devlet Demir Yolları İstanbul civarında süs, park, orman ve meyva ağaçları yetiştiren ayrı ayrı fidanlıklar kurmuşlardır: l — Özel İdarenin Beykozdaki Orman ve Park Ağaçları Fi-

danlığı; 2 — Büyükdere Meyvalı Ağaçlar Fidanlığı; 3 — Orman Başmüdürlüğünün Bağçeköy Orman İşletmesi Fidanlığı; 4 — Devlet Demir Yollarının Bakırköy Yeni mahallesinde Süs Ağaçları Fidanlığı; 5 — Orman İşletmesinin Bakırköy Çobançeşmesinde Orman Fidanlığı.

Halkın ve kamu hizmetindeki kurumların şehri ağaçlandırmak için yıllık fidan isteği ortalama 2 milyon fidandır. Orman Başmüdürlüğünün Çobançeşmesi fidanlığı bu isteği karşılamak için kurulmuştur. Bu fidanlık Bakırköyünde Çobançeşmesi mevkiinde Londra Asfaltı kenarında 497,026 metre kare toprak üzerinde kurulmuşdur, bu arazi Ayamama Deresine bakan yamaçlardadır; fidanlığın kuruluş tarihi 26 Haziran 1957 dir; arazi kâfi gelmemiş, az sonra fidanlığa 13 hektar daha toprak eklenmiştir.

Kuruluş tarihinde fidanlığın adı «Halkalı Orman Fidanlığı);, idi; bu isim Halkalı Tarım Okulu ile karıştırıldığından bir müddet sonra değiştirilmiş, civarında bulunan Çobançeşmesine nisbetle ((Çobançeşmesi Orman Fidanlığı); olmuşdur.

Fidanlığın gaayesi İstanbul ve çevresindeki Orman İşletmelerinin, devlet kuruluşlarının ve halkın ağaçlandırılacak alanlarının, orman fidanı isteğini karşılamak-dır. Buna göre yapılan plân sonradan beş yıllık kalkınma plânı ile de tatbikata tâbi tutulmuştur.

Kuruluş raporunda.fidanlığın yıllık verimi 3 milyon civarında iken beş yıllık kal-'kınma plânı ile bu miktar 10.5 milyona çı-kanlmışdır.

Bakırköy Orman Fidanlığında yetiştirilen fidan çeşitleri şunlardır: Kara çam, sarıçam, kızıl çam, halep çamı, sahil çamı, ehram, servi, mazı, himalaya sediri, lüb-nan sediri, yalancı servi, Uludağ köknarı, akasya, akçaağaç, atkestanesi, çınar, dişbudak, huş, idris, karağaç, katalpa, kızıl ağaç meşe, kiladiçya, ılgın, melez kavak.

1963-1964 ağaçlama mevsiminde 4,5 milyon, 1964-1965 de ise 5.5 milyon fidan dağıtmaya ayrılmıştır.

Bu fidanlar kışla, okul gibi müesseselere bir yazı ile parasız verilmekte, halka ise çok ucuz satılmaktadır.

Fidanlığın adresi şudur : ((Bakırköy Çobançeşmesi Orman Fidanlığı Müdürlüğü»; telefon numarası 71 61 16 dir.




Kara çam 3 yaşında

0,75

Karaçam 5 »

2.50

Kara çam 6 »

4.00

San çam 2 »

0,15

Sarı çam 4 »

1.50

Sarı çam 6 »

4.00

Kızılcam 5 »

2.50

Halep çamı Z »

0,75

Sahil çamı 5 »

2,50

Ehrami Servi 4 »

1.50

Ehrami Servi 5 »

2.50

Mazı 3 »

0,25

Mazı 4 »

0,75

Himalaya Sediri ''



4 »

2.00

Himalaya Sediri



8 »

8.00

Lübnan Sediri 7 »

6.00

Yalancı Servi 6 »

2.00

Yalancı Servi 8 »

4.00

Uludağ Kökn. 6 »

5.00

Uludağ Kökn. 8 »

8.00

Akasya 1 »

0,10

Akasya 3 »

0.25

Akçaağaç 3 »

0,40

Akçaağaç 1 »

0.10

Atkestanesi 5 »

2.00

Çınar 3 »

0,75

Çınar 4 »

1,50

Çmar 5 »

2.00

Dişbudak



(adî) 3 »

0,40

Dişbudak



İSTANBUL


Fidanlık çevrede
büyük bir ormancılık
prepagandasına se
bep olmaktadır. Fi
dan istiyenlere gös
terilen kolaylık, ken
dilerine verilen tek
nik bilgi, dikim yer
lerine gidilmesi, diki
me ait bülten veril
mesi, halkın ikendi
eliyle seve seve fidan
yetiştirmesini sağla-'
maktadır. Fidanlık
mensuplarının mes
leklerine hakkıyla,
vâkıf, aşık olmaları,
bu şehir kütüğünde
takdir ile kaydedil
meğe değer. Memle
ketler böyle vatan-
: ; daşların ellerinde

yükselir.

1965 yılı başlarında fidanların satış fiyatları, şöyle idi:

T.L.
ÇOBANÇEŞMESİ ORMAN FİDANLIĞI — 4052 —

KUZEY

/ * YKlUÖ ,

f HAVAALANINA

Çobançeşmesi Fidanlığı

Fidan isteme mevsimi l Kasım - 15 Mart arasıdır

Fidanlıkta kadın ve erkek işçiler çalışmaktadır. İşçilerin bir kısmı yakındaki Yenibosna ve Safra köylerinden, bir kısım işçiler de Tokad ilinden gelmektedir. To-kadlüar, kışın fidanların sökümünde çalışırlar.

Fidanlıkta ihtiyacı karşılayacak küçük, sevimli, temiz kulübeler, iş yerleri, lojmanlar, idare binaları vardır. Fidanlığın işlek bir yol olan Londra asfaltı bitişiğinde bulunması ve güzel manzaralı bir yerde olması halkın buralara eğlenmeye, dinlenmeye gelmesini kolaylaştırmışdır. İşin ehli Fidanlık Müdürünün buraya bir dinlenme ve eğlenme yeri, «yani «Park-piknik» yapması çok yerinde bir teşebbüs olmuşdur. Halkın ağaç ve ormanı daha yakından tanıyıp sevmesini sağlamaktadır.

Bu satırların yazıldığı sırada (Ocak, 1965) fidanlığın idarecileri şu zatlar idi:



Fidanlık Müdürü Cihan Kocal, Fidanlık Mühendisi Hilmi Karakaş, mühendis muavini Semih Ayla, mühendis muavini Abdülkadir Alptekin, mühendis muavini Burhan Kubilay, kâtip Kemal Ada, kâtib Süheyl Kiney, fidancı usta bağçıvan îbra-him Öznar, fidancı usta bağçıvan Ahmed Bıyık, fidancı usta bağçıvan Halil Göle-menli.



— 4053

ANSİKLOPEDİSİ

(adî)

4 »

0,60 »

Dişbudak







(geniş yap.)

4 »

0,60 »

Huş

4 »

1.50 »

İdris

3 »

0,75 »

Kar ağaç

4 »

0.80 »

Katalpa

1 »

0,10 »

Katalpa

4 »

0,80 »

Kızılağaç

3 »

0,40 »

Meşe

3 »

0,75 »

Meşe

4 »

1.50 »

Meşe

5 »

2.00 »

Glâdiçya

1 »

O.İO »

Glâdiçya

3 »

0.25 »

Ligustrum

1 »

0.10 »

Ligustrum

2 »

0,25 »

Ilgın

2 »

0,40 »

Ilgın

3 »

0,75 »

. Melez kavak

3 »

0,75 »

Melez kavak

4 »

1.00 »

Fidanlığın prospektüsünden aldığımız yakardaki cetvelde 49 çeşid fidanın satış fiatı arasında en pahalı fidanları 8 liraya satılan 4 yaşında Himalaya Sediri üe 8 yaşında Uludağ köknarı olduğu görülüyor. En ucuz fidanlar da 10 kuruşa satılan l yaşında Katalpa, l yaşında Ligustrum, l yaşında Akçaağaç, l yaşında Akasyadır, Satışlarda ambalaj bedeli olarak 2 lira ile 10 kuruş arasında bir para alınmaktadır.

Kerim. YUND



ÇOBAN KANTOLARI — Türk tiyatrosunda kantoların ve kantocu kızların (şantöz - dansözlerin) önemli yer aldığı devirde sahnede bir aşk kahramanı çoban tipi istanbul halkı, kantoların bilhassa meftunu olan ayak takımı tarafından çok tutul-muşdur; bundan ötürüdür ki, 1875 ile 1900 arasında en meşhur kantocu kızların re-pertuvannda bile en az üç beş çoban kantosu bulunmuşdur.

İstanbul sahnelerindeki âşık yâhud maşuk çobanlar hakikî hayatın çobanları olmamışdır. Bir çobanın ağır günlük hayatı, derin mahrumiyeti, yalnızlığın icabı kaba vahşeti, cehlin icabı kaba nefis hırslan. hattâ bazan içlerinden canilerin bile çık-dığı hiç düşünülmemiş; çoban, istisnasız, genç, güzel, müheykel, kuvvetli., masum, aşka susamış bir yalnız delikanlı olarak tahayyül edilmişdir; güzellik ve safiyette dengi bir köylü kızı, hattâ bir köy ağasının kızı ile muaşakası, çoğu büyük şehrin sefil fuhuş hayatının yakın âşinâsı olan ayak takımı seyirciler tarafından da özlenen aşk sahnesi olarak şiddetle alkışlanmışdır.

ÇOBAN KANTOLARI


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin