İstanbul ansiklopediSİ istanbul Hanımı Resim : Sabiha Bozcalı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə78/91
tarix11.09.2018
ölçüsü5,85 Mb.
#80346
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   91

1933-1938 mâlî yılları arasında bu sermâyenin müdürlüğünü Millî Eğitim Bakanlığı Basimevi müdürü Nail Tur ek vazife olarak yapmışdır. 1939-1948 arasında sermâye müdürlüğünde Vecihi Görk bulunmuş, 1949-1963 arasında müdürlüğü tekrar Nail Tur idare etmiş-,



L....

DEVLET SOHBETİ

— 45M —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4535 —

DEVRİM (Hakkı)




dir ki bu zât hâlen de müessese müdürlüğünde bulunmaktadır.

Devlet Kitabları Döner Sermâyesi Müdürlüğü 17 vilâyetde satış şubeleri açmışdır ki açılış tarihleri ile şunlardır:

1938 de: Ankara, Diyarıbakır, Erzurum, istanbul


  1. da : Adana, Afyonkarahisarı, İzmir,
    Samsun, Sivas, Tırabzon, Hatay (1950 de ka
    pandı)

  2. de: Antalya (1949 da kapandı), Kon
    ya




  1. de : Gazianteb, Bursa (1949 da ka
    pandı), Balıkesir (1949 da kapandı)

  2. da : Van

Bu büyük müessesenin okul kitablarından başka neşrettiği başlıca eserler arasında ansiklopediler ve sözlükler şunlardır :

Türk Ansiklopedisi - Önce İnönü Ansiklopedisi adı ile başlamışdır, 1950 de adı değişdi-rilmişdir ,fasiküller hâlinde yayınlannıakda olup 11. cildi tamamlanmışdır (1-88. fasiküller).

İslâm Ansiklopedisi - Fasiküller hâlinde yayımlanmaktadır, 9. cildi tamamlanmadır (1-99. fasiküller).

Sanat Ansiklopedisi - 6 cild. Sanat Ansiklopedisi - 5 cild.

Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü - 3 cild

Coğrafiya Sözlüğü Musiki Sözlüğü.

Hakkı GÖKTÜRK

DEVLET MATBAASI (B.: Matbaai Âmire; Millî Eğitim Bakanlığı Basımevi).

DEVLET SOHBETİ — Geçen asır başında siyâsî dedikodulara, bilhassa hükümet aleyhinde konuşmalara verilmiş bir isimdir; nâzik zamanlarda dellâllar çıkartılarak Kahvehanelerde, hamamlarda, ve bütün umumîyerlerde devlet sohbetinin yasak edildiği halka ilân edilirdi. Hükümet ajanları, hafiyeler tarafından devlet sohbeti olduğu ihbar edilen yerlerde kapatılır, kahvehane ise kahvecisi, hamam ise hamamcısı, han ise odabaşısı ve devlet sohbetine katılanlar da en hafifinden sürgüne gönderilirdi (B.: Dizdarın Kahvehanesi; Salih Efendinin Kahvehanesi; Helva Sohbeti Yasağı).

îstanbulda devlet sohbetlerinin en yaygın olduğu devirler Üçüncü Sultan Selim devri ile Alembdar Mustafa Paşanın kısa diktatörlük zamanıdır.

DEVOĞLU ÇEŞMESİ MESCİDİ — Süley-maniyededir; Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor: «Banisi Hoca Hamzadır, Mescidinin mihrab duvarı önünde medfundur, fakat mes-cid, yanındaki çeşmenin banisi olan Devoğlu Ali Ağanın adı ile şöhret bulmuşdur. Minberi sadâret kethüdası kâtibi Halil Efendi koymuş-dur ki 1145 (1732-1733) de vefat etmiş, Ok Meydanında defnedilmişdir. Bu mescidin karşısındaki medrese Siyavuş Paşanındır; mescidin mahallesi vardır».

Tahsin Öz «İstanbul Camileri» isimli eserinde: «Hoca Hamza 1561 de vefat ettiğine göre mescid bu tarihden evvel yapılmışdır; duvarları taş ve tuğla olub çatısı ahşabdır; minaresi de tuğladır. Cami civarında 1696 tarihli çeşmeden dolayı Deveoğlu (?) ismini almış-dır» diyor (1962).

Zamanımızda banisine nisbetle Hocaham-za Mescidi diye anılmaktadır; Eminönü ilçesinin Küçükpazar nahiyesinin Demirtaş Mahallesinde Hocahamza Mektebi Sokağındadır. Gaaayetle harab bir halde iken halk yardımı ve Anıdlar Derneği delâleti ile 1960 yılında tamirine başlanmış ve 1962 ramazanında ibâdete açılmışdır. Mustatil plânlı olub kesme taşdan dört duvar üzerine kiremtli ahşab çatı ile ör-tülmüşdür.

Son cemaat yeri yokdur. Mustatil plânlı ibâdet sahnı da gayri muntazamdır, Mihrab uzun duvarlardan biri üzerinde bulunub karşı duvar mihrab duvarına paralel değildir. İbâdet sahnına yan duvarın bir kenarındaki ka-pudan girilir. Mihrab duvarında üç, diğer duvarlarda da ikişer pencere vardır, mihrap duvarındaki pencerelerden ikisi mihrabın sağında, biri solunda olub mescid bu dokuz pencere ile bol ışıklıdır.

Mihrab duvarının önünde medfun bulunan banisinin ustuvânî kabir taşının kitabesi şudur: «Kutbülârifîn gavsülvâsılîn Eşşeyh Hoca Hamza kuddise sırrehu hazretlerinin mer-kadi münevvereleridir 969 (1561)». Hazire duvarında ve bu merkadin önünde sokağa açılmış bir pencere üstünde ikinci bir kitabe vardır, orada da Hoca Hamzanın aslen Bosnalı

olub bâzı cezbeli hallerinden dolayı şehîden vefat ettiği (idam olunduğu?) kayıtlıdır.

Mescidin karşısındaki Siyavuşpaşa Medresesi 1965 de harab ve metruk halde idi.

Hakkı GÖKTÜRK

DEVEOĞLU YOKUŞU — Beyazıd Nahiyesinin Süleymâniye Elmâruf Mahallesi ile Küçükpazar Nahiyesinin Demirtaş Mahallesi yollarından; Süleymâniye Elmâruf Mahallesinde • Ağızlıkçı Sokağı ile Demirtag Mahallesinde Kantarcılar Caddesi arasında uzanır; Paçacı Sokağı, Bestekâr Basri Sokağı, Hoca Hamza Mektebi Sokağı ve Fetva Yokuşu ile kavuşak-ları vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 4/45 ve Pafta 5/44). Kantarcılar Caddesi tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli, az dikçe yokuş olarak başlar, Paçacı Sokağı kavuşağın-dan sonra tamaâmen dikleşir, öyleki üç yerinde 15, 9; 11 basamak beton merdiven vardır.

Bu sokak üzerinde 1-2 katlı bir kaç ev ile 5 katlı Güler Han, 6 katlı Cerrah Hanı, 3 katlı Emel Hanı, buzhane olarak kullanılan Şeyh Davud Hanı, l fıçı imalâthanesi, l arab sabunu imalâthanesi, l sandıkçı, l mobilye atöliyesi, l nikelâj atöliyesi, l pres işleri atöliyesi, l kâ-ğıdcı, l büfe, l nalbur, 2 zücâciye mağazası, 2 berber dükkânı, 2 kahvehane, l simitçi fırını, l mumcu, l peynirci, l yağcı, l çilingir, 2 kaynakçı, 2 baskül imalâthanesi, l otel, l lokanta, l bakkaliye toptancısı, l bisküvi fabrikası ve l bıçkıcı vardır; kapu numaralan l—15 ve 2—34 dür (mayıs 1965).

Hakkı GÖKTÜRK

DEVRAN SOKAĞI — Üsküdarın Toptaşı semti sokaklarından; Balcılar Yokuşu ile Tabaklar külhanı Sokağı arasında bir aralık so-kakdır; yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Kasım 1966).

DEVRİM (Ayşegül) — İstanbul Şehir Tiyatrosunun ünlü aktrislerinden; 1942 de İstan-bulda doğnıuşdur; Amerikan Kız Kollejinin orta kısmında okurken tiyatro ile ilgilenmiş ve sahneye ilk defa Oda Tiyatrosunda «Gökdeki Kaldırımlar» piyesinde çıkmışdır. Sonra Şehir Tiyatrosuna girdi. Ses Mecmuası «Tiyatro Sanatçıları Ansiklopedisi» başlıklı gaayetle kısa

notları arasında «Mekteb Arkadaşı», «Satılık Ev», «İçimizdeki Aslan», «Fazilet Eczehânesi», «Biraz Gelir misiniz», «Bozuk Düzen» ve «Nu-hun Gemisi» piyeslerinde en önemli rolleri oynadığını kaydediyor. Uzun boylu, kendine has çizgilerle nakışlarla güzel, ve geniş, sağlam edebî kültürü olan bu gene aktrisin sânına lâyık bir hal tercemesinin tesbiti için Şehir Tiyatrosu delâleti ile yazdığımız mektub cevab-sız kalmışdır.

DEVRİM (Devlet) — Aktris, sinema ve strip-tease yıldızlarından; 1944 de İskenderiye-de doğdu, oranın yerlilerinden Ahmed Muhsin Bey ile Nermin Hanımın kızıdır; lise tahsili görmüş, Moda Kız enstitüsünde okumuşdur. Sinemacılık âlemine Ses Mecmuasının bir kapak yıldızı müsabakasına girerek atılmışdır; sonra «Çiçeksiz Bahar» isimli filmde oynayarak Türk sinema yıldızları arasında ta-nınmışdır. Orta boylu, vücud yapısı çok mütenâsib, yeşil gözlü, kara saçlı bir esmer güzelidir.

Bir sinema - ti
yatro - müzik mec
muası olan «Ses», Devlet Devrim
1966 ağustosu için- (Resim: Nezih)
de çıkan bir nüshasında «Devlet Devrim sine
madan ümîdi kesdi, Strip-tease okuluna öğret
men oldu» başlığı altında bir yazı, ve bu ya
zının yanında gene sanatkârın soyunma hare
ketlerini gösteren resimler yayınlamışdır. Dev
let Devrim bu konudaki fikrini şöyle anlatmış-
dır: «Soyunma bir sanat ,ama zor bir sanatdır;
yüz güzelliği kâfi değildir, çok güzel bir vücud
yapısına sâhib olmalıdır; ve başkalarına ben
zemeyen bir eda ile soyunmak lâzımdır; çok
iyi bir dansöz olmak da şartdır».

Gene sanatkâr deniz sporlarını sever, iyi bir yüzücüdür (B.: Strip Thrip-Tease).

DEVRİM (Hakkı) — Gazeteci; kudretli kaleme, geniş bilgisi, zerâfet ve zekâsı ile İstanbul basınının temsilcilerinden biri; 1927 de babasının memur olarak bulunduğu Eskişehir-

DEVRiM (ihsan)

4536 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 4537

(DEVRİMSEL (Mihri)




de doğdu; Ruhi Devrim ile Sâmiye Devrimin oğludur.

Ruhi Devrim, seçkin gazetecinin yetişmesinde önemli yeri olan şahsiyet sahibi bir babadır; Üsküdarlı Talât Bey ile (B.: Talât Bey, Üsküdarlı) Adapazarı eşrafından Mehmed Efendinin kızı Şehime Hanımın oğlu olan Ruhi Bey orta tahsilini yaparken çocuk sayılacak çağda Mil-1 î Mücâdeleye g ö-nüllü olarak katılmış, tahsilini harb-den sonra Ankarada tamamlayarak Tapu

Hakkı Devrim ve Kadastro umum

(Resim: Nezih) müdürlüğüne İnti-

sab etmiş, ehliyet ve doğruluğu ile tanınmış bir memur olarak Anadolunun muhtelif vilâyetlerinde dolaşmış, ve kırk senelik bir hizmet-den sonra İstnabul Bakırköy Tapu Sicil Muhafızlığından emekliye ayrılmışdır.

Babasının memuriyetle dolaşdığı Anadolu kasabalarının ilk ve orta okullarında okuyan Hakkı Devrim 1947 de İstnabulda Kabataş Erkek Ldlesinden mezun olmuş, istanbul Hukuk Fakültesini bitirmiş, fakat adliyeye intisab etmemiş, stajını yapdığı halde avukatlıkda yap-mamışdır; basın âleminin cazibesinde, gazeteciliği meslek edinmişdir.

Hukuk Fakültesinde talebe iken İstanbul Radyosunun söz ve temsil yayınlarına katılır, Türkiye Turizm Kurumunda çalışır, gazetelere de yazılar yazardı. Askerliğini yapdıkdan sonra 1956 da gazeteciliğe meslek olarak atıldı.

Son Saat gazetesinde sekreter, Tercüman gazetesinde muhabir, Havadis gazetesinde sekreter, Yeni Sabah gazetesinde sekreter, istihbarat ve magazin servisleri şefi ve umumî neşriyat müdürü olarak çalışmıştır. Tasvir gazetesinde de bir müddet Neşriyat Müdürü olarak bulunmuş, daha sonra Yeni Sabah'ı kapatan Safa Kıhçoğlu ve yazar arkadaşı Nezihe Araz ile birlikte haftalık «Meydan» gazetesini kurmuştur. Hâlen bu gazetenin sahiplerinden ve umumî neşriyat müdürüdür, izmir'de çıkan «Ege Ekspres» gazetesinin de başyazarıdır.

Hayatının bütününü mesleğine vermiş gazetecilerdendir; iyi fransızca bilir, fikir ve sanat akımlarını dikkatle tâkib ederek okur, tek eğlencesi, kendi tâbiri ile «yazın fırsat bulabi-lirse denize kaçmak» dıı.

1953 de Dr. Murat Cankat'ın kızı Gülse-ren Hanım ile evlenmişdir; Gülseren Devrim de gazetelerde tefrika hâlinde tercüme eserler neşretmektedir; bu tercümelerinden Jean-Paul Sartre'ın üç cildlik «Hürriyetin Yolları», ve Mihail Şolohov'un «Vatan için dövüşdüler» isimli eserleri kitab hâlinde çıkmışdır.

DEVRİM (İhsan) — istanbul Şehir Tiyatrosu aktörlerinden; aşağıdaki hal tercemesini Ses Mecmuasının «Tiyatro Sanatçıları Ansiklopedisi» başlıklı gaayetle kısa notlardan alıyoruz: «1914 de Üsküdarda doğmuşdur. Sahneye ilk defa Dârüşşefakada ve Üsküdar Gençler Mahfilinde çıkmışdır. 1951 de suflör olarak Şehir Tiyatrosuna giren ve sanatkâr kadrosuna «işte buna talih derler »piyesinde Vasfî Rizâ-nın dublörü olarak geçen ihsan Devrimin başlıca rolleri Bir Kavuk Devrildide «Revnakî», Pazartesi Perşembede «Tarık», Göç'de «Berber Selim», Bin Frank Mükâfatda «Kötü adam» dır». Tecrübeli sanatkârın daha geniş bir hal tercemesini tesbit için yazdığımız mektub ce-vabsız kalmışdır.

DEVRÎM (izzet Melih) — Şâir, edib, edebiyatımızda «Fecriâtî» adı ile anılan mektebin seçkin temsilcilerinden; 6 haziran 1887 de Ku-düsde doğdu, babası Hattatzâde Mustafa Esad Bey o tarihde Kudüs Mutasarrıflığı muhasebeciliğinde bulunuyordu.

Esad Bey aslen
Giridlidir, Kandiye-
lidir ;Esad Beyin ba
bası Rıdvan Ağa
Kandiye yeni çeri
ağalığında bulunmuş
ve 106 yaşına kadar
yaşamışdır. • .

izzet Melih'in annesinin adı Seniye Hanımdır; Kandiye-nin en zengin ailesi

olan Tahmiscizâde-

ı j ti -l.- t.ıt LMelih Devrim

lerden ibrahim Me


lek Beyin kızıdır. (Resim; Nezih)

Esad Bey Kudusden Konya defterdarlığına nakledilmiş, oradan da memleketi olan Girid deftardarlığına tâyin edilmişdi. 1897 de Girid ihtilâli vahim bir hal alınca ailesini Istanbula yollamış, kendisi o güç zamanda vazifesi başında kalmış ,iki sene sonra 1899 da izin alarak hasta ve yorgun olarak Istanbula ailesinin yanına gelmiş ve iki hafta sonra vefat etmişdir. Çok okur, aydın bir zât idi, Abdülmecid zamanında iki defa Parise gitmeye muvaffak olmus-du.

Istanbula geldikleri yıl, 1897 de, kardeşi Kâzım Bey ile birlikde Galatasarayı Sultanisine kaydedilen izzet Melih bey babasını kaybettiği zaman henüz 12 yaşında idi. 1906 da Galatasarayı Sultanîsinden diploma aldı; Tütün Rejisi idaresine girdi; burada çalışır iken Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesinin derslerini tâkib ederek yüksek tahsilini yapdı.

Edebiyata hevesi Galatasarayda iken, 13-14 yaşlarında başlamışdi; ve orada, edebiyatımızın şöhretlerinden .Ahmed Haşini, Abdülhak Şinasi, Hamdullah Subhi ve Emin Bülend yakın arkadaşları olmuşdu. Tütün Rejisinde çalışır iken Parisde çıkan «Leş Annabs» ismindeki meşhur derginin açdığı nesir yarışmasına, 18 yaşında iken fransızca olarak yazdığı «Maziye rağmen..» ismindeki bir roman ile katıldı ve ikinci mükâfatı kazandı.

izzet Melih Bey Tütün Rejisi idaresinde çok çabuk ilerledi, 1912 de 25 yaşında umumî kâtib ve 1913 de müdür oldu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından Reji İdaresi satın alınıncaya kadar bu vazifede kaldı (mart 1925).

1925-1930 arasında bâzı mâlî teşebbüsler ve borsa işleri ile meşgul oldu, bir fransız müessesesi «Bonque de la Saine» nin mâlî müşavirliğinde, ve bir alman müessesesi «Deutsehe Orient Bank» m direktörlük komitesi âzâlığın-da bulundu.

1930-1938 arasında İstanbul Tramvay Şirketi ile Satie Elektrik Şirketinin idare meclisi âzâlığında ve Elektrik Şirketinin umum yazı işleri müdürlüğünde bulundu.

1941 de Ankarada Anadolu Ajansı müdürlüğüne tâyin edildi, ve 1948 de emekliye ayrılıncaya kadar bu vazifede kaldı; 1942-1946 ara-

sında ayrıca Ankarada Harb Akademisinde Fransızca muallimliği yapdı.

Uzun sürmüş bir inziva devresinde önemli edebî tercemelerle meşgul olmuş ve 25 haziran 1966 da Istanbulda Şişlideki evinde vefat ederek Zincirlikuyu Kabristanına defnedildi.

Üç defa evlenmişdi; Âbidin Paşanın torunu olan ilk zevcesi Semiha Hanımdan Remî-de adında bir kızı oldu. ikinci zevcesi Şâkir Paşanın kızı Fahrünnisâ Hanımdır, ondan da Faruk (vefat etmişdir), Nijad (ressam) ve Şirin (tiyatro alanında isim yapmışdır) adında üç çocuğu olmuşdur. Son ve üçüncü zevcesi Çok çok aydın bir Türk kadını olan Arabzâde Cevdet Beyin kızı Fatma Hanımefendidir.

izzet Melih Devrime Fransa Hükümeti tarafından Legion d'Honneur nişanının officier rütbesi verilmiş, ve bu seçkin edib Parisde «Socieete deş gens de Lettıres» e ilk Türk aslî âza olarak seçilmişdi.

Eserleri: Leylâ (Piyes), Tezad (Roman), Sermed (Roman), Hüzün ve Tebessüm (nesirler, hikâyeler), Her Güzelliğe Âşık (nesirler, hikâyeler, seyahat notları), Henri Bataille (Edbî etüd), Türkiyenin Teceddüdü (Etüd) An-tar (Şükrü Ganem'den terceme), Meşaleler (Henri Bataille'dan terceme), Seyyah (Deny Amiel'den terceme), Lorenzaccio (Alferd de Musset'den terceme), Fantasio (Alfred de Mus-set'den terceme), Eski Zaman Beldesi («Çite Antique», Fustel de Coulanges'dan terceme), gazete ve mecmulardan türkce ve fransızca ma-kaaleler.

DEVRİMSEL (Mihri) _ Bu satırların yazıldığı sırada istanbul 3. Noteri; 1912 de Rizenin Pazar kazasında doğdu; babasının adı Mustafa, anasının adı Faunadır; îstanbulda Kuleli Askerî Ortaokulunda (1930), Bursa Askerî Lisesinde oku du; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirerek 1938-1944 arasında askerî adlî hâkimlik yapdı, 1944-1947 arasında İstanbul Barosunda kayıtlı olarak avukatlık yapdı; 1947 de İstanbul Üçüncü Noterliğine tâyin edildi.

Moda deniz Kulübü üyesidir, Evli ve iki evlâd sahibidir.

Bibi.: Kim Kimdir Ansiklopedisi



DEVRİYE SOKAĞI

— 4538 —


istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

— 4539 —

DIRAĞMAN




DEVŞİRMELER SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Beyoğlunun Taksim jki ada hâlinde mesken bu Devriye Sokağının £$', nahiyesinin Hacıahmed Efendi Mahallesi sokaklarından; Kurtoğlu Sokağı ile Dalfes Sokağı arasında uzanır, Elmastaş Sokağı ile ka-vuşağı vardır (B.Ş.R. Pafta 19/182); Kurtoğlu Sokağı tarafından gelindiğine göre, bir araba geçemeyecek kadar dar ve bakımsız bir toprak yol olarak başlar; eski ahşab bir kaç binadan sonra arsalar, yeni apartmanlar ve hâli inşâda yeni binalar görülür. Kapu numaraları l—19 ve 2—28 olan bu sokak bir tepe üzerinde olup Beyoğlu, Kasımpaşa ve karşıda Saraçhâ-nebaşı Bozdoğan Kemerine doğru Halic'in pek güzel bir görünüşü vardır (Kasım 1966).

Hâlid ERAKTAN


DEVRiYE SOKAĞI — Kadıköyü-nde Moda semtinin sokaklarından; bu semtin Moda Burnundaki kare şeklindeki bir parçasını fırdolayı çevirmişdir, öylesine ki, satranç vâri dört yol ağızları yaparak kesişen beş sokak (Hüseyin bey Sokağı, Fazlipaşa Caddesi, Lütfi bey Sokağı, Şükran Sokağı ve Beşbıyık Sokağı) ile bu sokaklar arasındaki büyüklü küçüklü otl

r» .«i,' '>V

BEŞBI/IK SOK4ĞI




p










1




,

j

'a







.^




u.







^

UJ




Ift

O




Ki




O




X

=

G




3:




U-




j







îL_

de vri ye. s

mmvmmmvt'm

0<^G(

o

*1*

Devriye Sokağı (1934 Belediye Şehir Rehberinden)

çenberi içinde kalmışdır. Bu bakımdan İstan-bulda benzeri olmayan bir sokakdır; üç dirsekli bir çenber şeklindeki bu sokağın her iki ucu da Moda Caddesi üzerindedir. Dört boy olan Devriye Sokağının iki boyu deniz kenarında yüksek bir sed üzerinden geçer ve Marmaraya pek güzel nezâreti vardır; yaz akşamları, geceleri bir piyasa yeridir. Moda Burunu bu sokağın bir dirseğini teşkil eder.

DEVSÜLEYMAN SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Beyoğlunun Taksim nahiyesinin Haıcahmed Efendi Mahallesinin sokaklarından; bu mahallenin şimal ucundadır, Omuzdaş Sokağı ile Safa Meydanı Sokağı arasında uzanır; Lokumcu Sokağı, Yaniâlem

Sokağı, Kır Kâhyası Sokağı ve Ermeydanı Caddesi ile birer dört yol ağzı yaparak kesişir (B.Ş.R. Pafta 19/182); yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (ekim 1966).

DEVŞİRME OĞLANLAR — (B.: Acemi-oğlanlar, cild l, sayfa 186; Yeniçeri, Yeniçeriler).

DEYYUS — «Karısının namussuzluğunu çeken gayretsiz ve alçak adam» (Şemseddin Sami, Kaamûsi Türkî). Bu kelimeyi muhabbet dellalı, nıeyânecisi «pezevenk» den ayırd etmek lâzımdır; deyyus, tahsîsen zevcesinin veya kızının namussuzluğuna göz yuman, hattâ onların meyhaneciliğini yapan adamdır.

Beşiktaşlı Gedâî bu kelimeyi bir koşma -hicviyesinde kullanmışdır :

Gördüğüne kaş oynatıp göz atma Öyle ahmak değil insanın güzel Güler yüz gösterip halkı aldatma Ahdinde vefasız yalansın güzel

Kurnaz keklik gibi eller kınalı Ocaklar yandkrdın kahbe analı Nice evler yıkdın deyyus babalı Ben bilirim seni {ilâsın güzel

DICKSON (Albay) _ Birinci Cihan Harbi sonunda îstanbulun düşman askerî işgaali altında bulunduğu yıllarda işgal kuvvetlerinin zabıta âmirlerinden; Harbiye Mektebinde yerleşmiş olan İngiliz işgal karargâhının istihbâ-


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin