İstanbul ansiklopediSİ



Yüklə 5,06 Mb.
səhifə1/76
tarix04.01.2019
ölçüsü5,06 Mb.
#90131
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   76

İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ

Gençliğinde Tulumbacılık Heveslisi Mabeyinci Reşid Bey Resim: Sabiha Bozcalı

İSTANBUL'UN: CAMi, MESClO, MEDRESE, MEKTEB, KÜTÜPHANE, TEKKE, TÜRBE, KıîLİSE, AYAZMA, ÇEŞME, SEBİL, SARAY, YALI, KONAK, KÖŞK, HAN, HAMAM, TiYATRO, KAHVEHANE, MEYHANE.. BÜTÜN YAPILARI... DEVLET ADAMI, ÂLİM, ŞAİR, SANATKÂR, İŞ ADAMI, HEKİM, MUALLİM, HOCA, DERVİŞ, PAPAZ, KEŞİŞ, MECZUB, NEVCİVAN, NİGÂR, HANENDE, SAZENDE, ÇENGİ, KÖÇEK, AYYAŞ, DERBEDER, PEHLİVAN, TULUMBACI, KABADAYI, KUMARBAZ, HIRSIZ, SERSERİ, DİLENCİ, KAATİL.. BÜTÜN ŞÖHRETLERİ. DAĞI, BAYIRI, SUYU, HAVASI, MESİRELERİ, BAHÇELERİ, BOSTANLARI, VE İLÂH.. BÜTÜN TABİAT GÜZELLİKLERİ VE COĞRAFYASI... SOKAKLARI, MAHALLELERİ, SEMTLERİ.. YANGINLARI, SALGINLARI, ZELZELELERİ, İHTİLÂLLERİ, CİNAYETLERİ VE DİLLERE DESTAN OLAN AŞK MACERALARI... İSTANBUL HALKININ DEVİR DEVİR ÂDET, AN'ANE, GİYİM VE KUŞAMI.. İSTANBUL ARGOSU.. İSTANBULA AİT RESİMLER, ŞİİRLER, KİTAPLAR, ROMANLAR, SEYAHATNAMELER... İSTANBULA GELMİŞ YABANCI ŞÖHRETLER...
Bu cildde: Ahmed AĞIN, Sermed Muhtar ALUS, General H. Raif AYY1LDIZ, Osman Nuri ERGİN, Muzaffer ESEN, Reşid Halid GÖNÇ, Vasıf HİÇ, Osman Cemal KAYGILI, Vladimir MİRMİROĞLU, Reş,ad Mİ-MAROĞLU, Bedros NİŞANYAN, Ferdi ÖNER, Halûk Y. ŞEHSUVAROĞLU, Mlahmud YESARİ, Servet merhumlarla Hafi Kadri ALPMAN, Mesud AYABAKAN, Ekrem Hakkı AYVERDİ, Naşid BAYLAV, Münir Süleyman ÇAPANOĞLU, General Nazmi ÇAĞAN, H. Basri ÇİLELİ, Fahri DÜNGELEN, Halid ERAKTAN, Hakkı GÖKTÜRK, Çelik GÜLERSOY, Prof. Sadi IRMAK, Hüsnü KINAYLI, Sami KURTULAN, Mehmed Suud, Sadi Nazım INİRVAN, Bürhaneddin OLKER, T. Yılmaz ÖZTUNA, Şükrü SİLAN, Prof. Bedi ŞEHSUVAROĞLU, Erdem YÜCEL kalem arkadaşlığı etmişlerdir.

SABlHA BOZCALI Ve

Ferzan BAYDAR, Sabîh BÜYÜKERBİL, Serpil BÜYÜKERBİL, Behçet OANTOK, Osman ÇAKALOZ, Yasar EKİNCİ, Halid ERAKTAN, Münif FEHİM, N. KAYALAR, H. KUT A Y, Nezih, Reşad SEVlNÇSOY, Sinan, Bülend, SEREN, Ömer TEL, Kemal ZBREN resim, kroki, plan ve haritaları yapmışlardır.



ISI resim, 32 plan, harita, yazı ve nota vardır

_..., . ONUNCU CİLT

ERİTMEK-— FIRIN

Yabancı dillere terceme hakkı ve türkçe baskı hakkı yalnız Regad Ekrem Koçunundur. 5668 inci sayfaya kadar Yaylacık Matbaasında, sonra, Millî Eğitim Bakımevinde basılmıştır.

KOÇU YAYINLARI MEHMED KOÇU tSTANBUL 1971

Eriuğrul Yatı

(Eesim: Reşad Sevinçsoy)



Bu cildi, kaybettiğim büyük dost Ahmed Dallı'nm adına ithaf ediyorum.

Türk İstanbulun alfabetik bir günlük hayat ve tarih kütüğü olan bu istanbul Ansiklopedisi ömrümün mahsulü olarak ilk neşredildiği sırada, bu eserin hasis kazanç kaygusundan uzak, akademik bir teşebbüs olduğunu ilk ve tek olarak gören ve anlayan adam Ahmed Dal-lı'dır. Yapayalnız ve desteksiz idim. istanbul Ansiklopedisinin tahakkuku için, başda sıhhatim gelmek üzere yine de öyle çalışmaktayım, koskoca Türkiyede, tarafımdan bir taleb vâki olmadan 1948 de ondan bir mektup aldım. O günden ölümüne kadar yakınlığı devam etti. Elimde teknik imkân olsaydı, bu ithaf satırlarını, göz yaşlarımı da katarak altın mürekkeple yazardım.

E, E. Koçu

E

ERİTMEK, ERİMEK — Argoda: l — mevcut paranın tümünü harcamak; 2 — Nefis lezzetinin en üstünü tatmak, tatdırmak ve o yolda mestâne perişanlık; misâller :

— Apikom çıkdı önüme, bitikim ona bi
lirsin, bir haftada kazandığımı bir gecede
erittim (bir haftada kazandığım bir gecede
eridi), otele de takdim..

* .


— Ulan sen ne ateşlisin be., erittin, bit
tim (eridim, bittim)!

Bibi.: P. Devellioğlu, Türk Argosu; Ali Pazvand, not.

ERK (Hasan Basri) — Hukukçu ve yazar , istanbul avukatlarından; 1914 <3e Adana-da doğdu; Sofubahçeli Kasab Mehmed Efendinin oğludur; ilk ve orta tahsilini Adanada yapdı, 1934 de Adana Lisesini, 1937 de Ankara Hukuk Fakültesini bitirerek açılan bir bir imtihanı kazanmak suretiyle Devlet Demir Yollan Umum Müdürlüü teftiş hey'etinde meslek hayatına atıldı. 1941 de yedek subaylıkla askerî görevini yapdı, 1943 de; terhis edildi, adliyeye intisab etti,. Doğu Anadoluda yirmiye yakın kaza ve vilâyet merkezinde âkimlik, müddei umumîlik yapdı, sonra adliyeden ayrılarak îstanbulda avukatlık yapmaya başladı.

Gazetelere meslekî ve toplum hayatının mes'e-leleri üzerine makaaleler yazdı; üzerlerinde dikkatle durulacak tedkik mahsûlü eserler yayınladı. Velûd bir kademe sahibidir, mütevâzi, duygulu, dostluk ve sadâkat bilir bir zatdır.

Babı eserleri: «Meşhur Türk Hukukçuları», «Türk mevzuatına göre suç teşkil eden haller)», «Türk Osman Mevzuat^», .'«Kkça/kci-lık işleri», «Türkiyede Meşhur Dâvalar», Adalet Edebiyatı Antolojisi», «Islâmî Mezhebler, Tarikatlar», «Alevîlik», «Erzurumlu Bilginler», «Anana ve Çukurova Kuvvâyi Milliyecileri», «Anadoluda Aşiretler», «Keriman» (Roman).

Hasan Basri Erk

(Resim: S. Bozcalı)

ERKAL (Genco)

5190 —

İSTANBUL

ANÖİKİOPEDÎSİ

5191 —



ER, ERKEK


ERKAL (Genco) — Tiyatro aktörü; sah'-atkârın şahsiyetini çok güzel belirten şu satırları Ses Mecmuasından alıyoruz i

«1938 yılında istanbul'da doğdu. İlk tahsilini Galatasaray Lisesinde yaptı ve Robert Köle j'e girdi. Tiyatroya karşı olan heves ve arzusu onu kolejin tiyatro koluna sürükledi. Okulun, erkekler vekızlar bölümlerinde oynanan temsillerde ufak rollerle işe başladı. Sonra bu roller büyüdü. Robert Kolejin yüksek kısmına geldiği zaman Genco, temsil kolunun ileri gelenleri arasına girdi.

«Tiyatroya olan aşırı sevgisi, 1957'de «Genç Oyuncular» grupunun kurucuları arasına soktu onu. İnsanbul'da ve Erdek Şenlik-lerindeki başarıları «Genç Oyuncular»'ı, hemen zamanın en beğenilen amatör toplulukları arasına kattı. Achard'ın «Benimle Oynar mısınız», Âli Beyin «Ayyar Hamza», Tecer'in «Bir Pazar Günü», birlikte hazırladıkları «Tav-tati Kütüpati», «Keloğlan Masalı» ve «Yüzüncü Yıl Gösterisi» nde değişik kompozisyonları ile dikkati çekti. Bunların içinde en sevdiği rolü «Keloğlan»dı. Erdek Festivali sırasında «Genç Oyuncular» sahnelerini kendileri hazırlıyor, dekorlarını kendileri yapıyorlar ve bunlardan sonra gece, oyuna çıkıyorlardı. Toplulukta, bugün tiyatromuzun bellibaşlı genç şöhretleri arasında sayılan Çiğdem Selışık, Ergun Köknar, Ani Şahnazar gibi san'atçılar vardi.

«Anne ve babasının muhalefetine rağmen, Genco'nun en büyük arzusu tiyatroyu meslek olarak seçmekti. 1959 - 60 sezonunda, Ken-ter'lerden bir teklif alınca, aradığı yol açıldı. Memleketin en ünlü sanatçılarının bulunduğu bir toplulukta çalışmak elbet ki kolay değildi. Sahnede bu kadar rahat oyuncular arasında kaybolmak, aksamak, tiyatroya yeni başlıyan bir genç san'atkâr için, iyi bir şey olmasa gerekti. Genco, bütün güçlüklere göğüs germeye ve bu dev san'atçılar arasında ezilmemeye çalışarak işe başladı, îlk oyunu, Fodor'un «Çöl Faresi» ndeki bir delikanlı rolü idi. Bunu «Şarkının Sonu», «Evdeki Yabancı», «Kapıcı», «Antigone», piyeslerindeki başarılı rolleri taki-betti. Ve Genco Erkal adı, tiyatromuzun sevilen isimleri arası girdi,

«1963 de istanbul'da «Aslan Asker Şvayk» ve «Kayıp Mektup »oyunlarındaki rolleriyle, mevsimin en başarılı oyuncularından biri oldu» (Ses, 1963).

Aynı yıl içinde Istanbuldan ayrıldı; Ankara San'at Tiyatrosuna intisab etti. 1966 Haziranında istanbul'a ne zaman döneceğini soran bir gazeteciye şu cevabı verdi : «Hayır... Daha bir yıl Ankara'da San'at Tiyatrosu'nda oynayacağım. Sonra bir yıl kadar Avrupa'da tiyatro üzerine çalışmak istiyorum. Milano'da «Piccolo Teatro» Doğu Berlin'de «Berliner En-semble»da,, Batı Berlin'de Sebiller Tiyatrosu'nda piyesler seyretmek, tetkikler yapmak. Sonra Paris'e gidip Jean Vilar veya Jean Lo-uis - Barrault'nun tiyatrosunda sahne derslerine devam etmek. Belki de Londra'da bir süre kalmak... Ondan sonra istanbul...».



ERKANIHARP SOKAĞI — Beyoğlu ilçesinin Merkez nahiyesinin Şahkulu Mahallesi .sokaklarından; gayrı muntazam T şeklinde bir sokakdır, baş parçası ilk belediye sokağı ile Gaîibdede Caddesi arasında uzanır, ikinci parçası Tünel Meydanına gider (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 14/136). Tünel Meydanından gelindiğine göre bir araba geçecek ge-nişlikde ve asfalt döşeli, iki yanı yaya kaldırımlı bir yol olarak başlar; bu kısmın 90 derecelik bir açı ile bağlandığı sokağın ikinci kısmı ilk belediye sokağına 15 basamak bir mer-

Genco Erkal

(Resim: S. Bozcalı)

divenli sokak olarak iner bağlanır; bu ikinci kısmın Gaîibdede Caddesine doğru uzanan kısmı paket taşı döşelidir. Sokağın Tünel Meydanı başında dört katlı eski taş yapı meşhur Metro Ham bulunmaktadır; Tünelin Beyoğlu tarafındaki istasyonu bu hanın altındadır; binada istanbul Belediyesinin istanbul Elektrik, Tünel ve Tramvay - Otobüs - Troleybüs (l.E.T.T.) işletmeleri umum müdürlüğü bulunmaktadır. Metro Haıtnın karşısında da bir 4, ikisi 5 katlı üç kagir han bulunmaktadır; Millet Partisinin il merkezi ile Sedef Reklâm müessesesi bu hanlardan Mrindedir. Sokağın ikinci kısmında da beşer katlı üç apartı-man vardır, kapu numaraları 3-21, 2 - 6'dır

(Şubat 1967).



Not Hakkı GÖKTÜRK

ERSl ERKEK — «l — insan ve hayvanın iki cinsinden doğurtmak, baba olmak hassa ve kuvvetine sâhib olanı, dişinin mukabili; 2 — Güçlü, kuvvetli, tuvana, cessür; 3 — Sert, eğilip bükülmez, dönmez; 4 — Koca; 5 — Bulûğ çağma girme; 6 — Yiğitlik, mertlik» (Ş. Sami, Kaamûsî Türkî).

istanbul ağzı günlük sohbetde çok kullanılır kelimelerdendir; misaller:

— Hiç düşünme, al kadanmın altına, hem
aynalı hem erkek çocukdur, bir kere ağabey
dedi mi, yolunda canını verir...

* Pehlivan yapılı, kabadayı tavırlı bir


adam hakkında konuşulur :

  • Erkek dediğin böyle olur..

  • Kalıba aldanma, ödlekdir!..

* Hakaaret, küfür veya daha ağır bir te
câvüz karşısında adam vurmuş bir genç ifâde
verirken :

— Erkekliğime yediremedim...

* Sözünde durmayan birine hitab ile :

— Ulan sen erkek misin..

* Merdlik iddiası yolunda :

— Erkek ölmedi!

* Doğru söyle anlamında :

— Erkekçe konuş!

* Bulûğ çağını ifâdede :

— Erkek olmadan evlendirdiler..

* Geçe geç vakit evlerine dönen kadınlar
için koca anlamında :

— Bu vakte kadar bu karılar nerde dola


şır, erkeği yok mu bunların?..

* Bir dul kadın :

— Erkeğim öleli bir sene oldu..

* Eskiden hafif meşreb kızlar ve kadınlar


ile kibar yosma hanımlardan oynaş aramada
pervasız olanları hakkında «Er canlısı», «Er
kek canlısı» tâbirleri kullanılırdı:

Çar ebru kâtibi nevhat çavuşu Tulumbacı şehbaz gaytan bıyığı Çetelerle dolmuş er canlısıdır Hanımın kaç nefer bilmem kırığı (Yosma Nigâr Destanı)

* Yiğitlerin toplandığı yerlere, güreş,


meydanlarına, çayırlarına; merdlik iddiası ile
ortaya atılmaya «Er Meydanı» denilirdi; İs-
tanbulun eski tulumbacılık âleminde Çeşme-
meydanı Yağın Tulumbası Sandığının narası
şöyle idi: «Er Meydanı, Çeşmemeydam!,.»

Kadın kiyâfetinde dolaşan erkekler — Eskiden gözü dönmüş bâzı zenpâre gençler dı-şarda anlaşdığı kadınların evlerine ferace yaşmak altında, kadın kıyafetinde girerlerdi; Ah-med Rasim «Fuhşi Atik» isimli eserinde bu konuda şirin bir fıkra anlatır (B.: Baskın, cild 4, sayfa 2144); bâzı hırsızlar da kadın kıyafetinde dolaşarak çalışmışlardır (B.: Emin, Acem, cild 9, sayfa 5041); zamanımızda da türlü sebeblerle kadın kılığında dolaşan delikanlılara sık rastlanmaktadır (B.: Çilergül, cild 7, sayfa 3981; Erkek Aynur).

Erkek kıyafetinde dolaşan kadınlar — Cumhuriyetden önceki devirlerde bilhassa müslüman kadınları için erkek kıyafetinde dolaşmak, fâhişelikden de ağır, yakalandığı zaman cezası mutlakaa ölüm olan bir suç idi; buna rağmen târih kaynaklarımızda Istanbul-da böyle bir maceraya atılmış kadınlar görülür (B.: imam Karısı Vak'ası; Emine, Dari-calı, cild 9, sayfa 5054; Emine, Dereköylü, cild 9, sayfa 5055). Zamanımızda kadm ve kızların erkek kıyafetine girmeleri, pantalon ve mini etek modaları karşısında adetâ kapanma, örtünme olmuşdur. Bâzı sinema yıldızlarımız filmlerdeki rol icâbı erkek kılığına girmişlerdir, erkek kılığı ile kendisine delikanlılığı gaa-yetle yakıştıran san'atkâr da Hülya Koçyiğit olmuşdur (B.: Koçyiğit, Hülya).

ERKEK AYNUR

— 5192


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

5193 — ERKEKLERDE KIYAFET YASAĞI





Birinci: 19 yasında Kabataş lisesi öğrencilerinden Ahmed Enünlü

ikinci: 33 yaşında, evli, fırıncı Murad Sevim Üçüncü: 21 yaşında, Teknik Üniversitede öğrenci Rafet Munla

Ahmed Enünlü doğma, büyüme Büyüka-dalı, Murad Sevim Samsunlu ve Rafet Munla Suriyelidir.

ERKEKLERDE SEFİHANE KIYAFET

YASAĞI — Geçen asır müverrihlerinden Şâ-nizade Atâullah Efendi Hicrî 1224 (Milâdî




Yusuf Haleplioğlu (Sağda) ve o yarışmada ikinci olan delikanlı

(Resim: S. Bozcalı)


ERKEK AYNUR — Asıl adı ve soy adı

ile «Ali İşler»; zamanımızın ayak takımı arasından yetişmiş, kadın kılığına girip dolaşan ve türlü vak'alar çıkaran, «Erkek Aynur» adı ile şöhret sahibi olan ruh hastası bir delikanlı; pek çok kadını kendisine bend edecek bir vücud yapısı ile yüz çizgi ve nakışlarına sâhib olan Ali İşler, «Aynur» takma adına «Erkek» lâkabı eklenecek bir müdhiş kadın kılığında dolaşmayı tercih etmişdir.

1964 de Beyoğlunda Piremeci Sokağında Receb Şen ile ortak bir meyhanesi olan Erkek Aynur o yıl kiracısı Şükran Taş ile kavga ederek bir kadının gözünü kör etmiş ve üç buçuk yıl hapse mahkûm ohnuşdur. Ceza evine kadın kılığında giden Erkek Aynur, orada saçları kesilip ve bir pantolon tedâriki ile Ali İşler olarak bir koğuşa konmuşdu. 1966 ağustosunda af kanunundan faydalanarak^ tahliye edildi; şöyle ki, af kanununun çıkmasına yakın yeni kadın esvabı yaptırmış, ve ceza evinden başı tıraşlı Ali tşler değil, kırıta kırıta, pe-rukalı Erkek Aynur çıkmıgdır; ilk işlerinden biri de Piremeci Sokağına giderek ortağı Receb Şen'den hesab sormak olmuş, Recebin ortaklık hesabı vermekden kaçınması üzerine, içkili gazinonun altı üstüne gelmiş, Erkek Aynur - Ali Işier'in resimleri yine gazetelerin baş sayfalarına geçmişdir.

Bürhâneddin OLKER

Erkek Aynur

(Resim: Sabiha Bozcalı)



ERKEK VÜCUDU GÜZELLİĞİ MÜSABAKASI — Çeşitli jimnastik hareketleri ve âletleri ile terbiye edilmiş adelî bir vücuda sahip genç erkekler arasında yapılan bu müsabakaların Avrupada ve Amerikada hayli eskice bir tarihi, ve bu müsabakaları tertibleyen özel jimnastik evlerin «Muscle Power», «Musc-le Builder», «Modern Phyrique», «Adonis», «Body Beautiful», «Body Beautiful» ve «Mr. America» gibi isimleri sayılamayacak kadar çok resimli dergileri vardır. Bizde ilk defa olarak er kekler arası güzel vücud müsabakası 1952 yılında îstanbulda kurulmuş olan Tagar Jimnastik Evi tarafından 1955 yılında tertiplenmiş-dir (B.: Tagar); ve ö tarihden 1959 yılına kadar her yıl tekrar edilmiş, 1960 dan 1966 yılına kadar yedi yıl ara verilmiş, 1967 yılında da altıncı müsabaka tertiblenmişdir.

Müsabakalar Tagar müessesesinin jimnastik salonunda özel daveti ile sporcu gençlerin ailelerinden mürekkeb misafirlerin huzurunda yapılmış; müsabakalara Tagar Jimnastik e-vinde çalışan gençlerle, bu adele geliştirmesi sporuna amatör olarak kendini vermiş gençler katılnıışdır; aralarında derece alanlar, ve yılın en güzel adelî erkek vücuduna sâhib birinciler, erkek güzellik kıralları bu konuda tam yetki sahibi bir hakem hey'eti tarafından seçilmiş-dir; ve her müsabakada birinci, ikinci, üçüncülere kupalar verilmişdir. Müsabakalara yalnız bir deniz mayosu ile çıplak iştirak edilir.

İlk beş müsabakada birinciliği kazanan gençler şunlardır:


  1. Erdal Kaya, 25 yaşında
    mühendis

  2. Mahmud Mola, 22 yaşında
    şoför

  3. Mahmud Mola, 23 yasında
    şoför

  4. Mahmud Mola, 24 yaşında
    şoför

  5. Yusuf Haleplioğlu, 24 yaşın
    da jimnastik hocası.

1967 yılında yapılan müsabakada bu müsabakaya katılan on iki kişi arasında derece alan üç genç de şunlardır:

1809) yılı vak'aları arasında şöylece kaydediyor:

«Sefihane süslenmekten sakınmak İslâmiyet şiarından iken zamanımızın halkı birbirinden görerek, cehalet, nadanlık ve bilhassa ar ve edeb noksanlığından erkekler de kadınlar gibi süs ve alâyişe düşmüştü. Hele avamı nâs ve ayak takımı, insanlık kadir ve itibarını kıyafet ve kılıkda sandılar, âlâsından veya âdisinden türlü türlü acayip tarzda giyinip kuşandılar; meselâ bostancı baratayı, serdengeç-ti destan, içağası üst kaftanını ve kavuğu, yobaz softa tetimmesini terk edip kimi başına Cezayir işi, yahud lâhurî ve keşmirî ve kimi de ri-zâî ve mârpîç şal sarınarak tersane hademesi gibi bir hey'et peyda ettiler; kimi burnuş, dizlik ve tozluk giyip beline gümüş kakmalı yatağan bıçağı takarak meyhane ve kâr-hâne ve mesire ve kahve-" hanede fodulluk edip dolaştılar, uygunsuzluk edip kavga çıkarıp yakalandıkları zaman da sorguya çekilince kimi bayrakdar, kimi içağası, kimi bostancı ve eski püskü bir - yadigâr olduğu anlaşıldı. Herkes bir acayip kıyafetle bîpervâ icrayı habaset e-derdi. Bir takımı şer'an ve aklen memnu; ağı yerde sürünür kaftan giyer, beş altı endaze çuhadan cübbe yaptırır, ve altı yedi endazeden binniş kestirir, başlarına çark kadar sarık sarar, ayaklarına ucu hanım iğnesi mest giyer, üstü ayağının yarısını örtmez, parmaklarının en yerleri görünür pabuçla dolaşır .Bu haller nihayet padişahın nazarı dikkatini çekti ve halkın bu sefihâne kıyafeti şiddetle yasak edilip herkesin edebi ile, mesleğine,

ERKETECİ

5194 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİ»!

5195



ERKMEN (Necini)


işine gücüne uygun kadimden beri giyile gelen kılık ve kıyafet ile dolaşması emredildi, ve bu hususun gereği gibi takibi için de Bostancıba-şıya, istanbul Kadısına, Sekbanbaşıya, Süba-şıya vesair zabıtana hitaben fermanlar yazıldı.»

ERKETECİ — Argoda zabıta baskınına karsı gizli kumarhane, yahut içinde kumar oynanan kahvehane gözcüsü; kelime rumca-dan almmışdır.

ERKE VİN (Salih) — İstanbul basınına yarım asırdan fazla hizmet etmiş bir mürettib, yalnız Cumhuriyet Gazetesinde kırk yıl çalışmış ve muhitinde Salih Baba diye anılır ol-

Salîh Erhevin

(Resim: S. Bozcalı)

muşdu; mesleğinin ehli bir tJmisiyen ve eski istanbul Efendisinin tipik bir örneği idi; Ana-doluhisarında otururdu; 1963 de yaşı yetmişe yakın olarak vefat etti; hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi.

Bibi.: Cumhuriyet Gazetesi.

EKKİJLET (Halil) — Millî Mücadeleye hizmet etmiş şöhretsiz sımalardan; ömrü adliye mübaşirliğinde geçmişdir; doğum tarihi bilinmiyor, aslı Divrikilidir. Küçükmustafapa-şada otururdru; Istanbulun işgal yıllarında, gizli mukavemet teşkilâtının Anadoluya haber ulaştıran en cessur ulaklarındandı. Kuvvetli

bir hafızası vardı; büyük cinayet dâvalarını hurda teferruatı ile anlatırdı, kalem diline vermiş olsaydı Zabıta, ve Adliye edebiyatına önemli hizmet olurdu.

Müfrit bir Halk Partili idi; C.H.P. 1950 seçimini kaybedince, muhitinde Demokrat Partililerin dillerine dayanamayarak fetanbulu terkederek Divrikiye gitti ve 1956 da orada öldü.

M. Şükrü SİLAN

ERKİN (Belıic) — Asker devlet adamı, Türkiye Devlet Demir Yollarının babası, kurucu ilk Devlet Demir Yolları umum müdürü; 1876 da îstanbulda doğdu, Müşir Ömer Fevzi Paşanın oğlu Cemil Beyin oğludur, annesinin adı Nâdire Hanımdır. Harbiye mektebinin «Sr mfı Mahsus» adı verilmiş zadegan evlâdları sınıfında okudu, 1898 de Harbiye Mektebini bitirdi; 1901 de erkânı harb (kurmay) oldu, 1901-1903 arasında piyade, süvari ve topçu stajları gördü, 1904-1907 arasında 17. fırka kurmayı ve aynı zamanda, Selanik - Dedeağaç demiryolu muhafız kuvvetler müfettişi; 1907-1908 de 17. Alay kumandanlığı emrinde bulundu, 1908 -1910 da 17., Nişancı taburu kumandanı (binbaşı), 1910 -1912 de Selanik - İstanbul İltisak Demiryolu askerî komiseri oldu, Birinci Cihan Harbinde 1914 de Harbiye Nezâreti Ordu Dâiresi ikmâl şubesi müdürü, 1915

Behîc Erkin

(Resim: S. Bozcalı)

de ayni dâirede reis muavini oldu; 1918 de harbin son yılında Azerbaycanda Askerî ve Zabıta Teşkilâtına memur edildi; 1919-1920 arasında İstanbul işgal altında bulunduğu yıllarda Erkân-ı Harbiye-i Umumiye (Genel Kurmay) Teşkilât ve Büdce komisyonu reisliği yapdı, ve Anadoluya kaçarak Millî Mücadeleye iştirak etti, ve Mustafa Kemal Paşa tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin elindeki demir yollarının işletilmesine memur edildi, 1920 -1925 arasında Türkiye Devlet Demiryollarının ilk kurucu umum müdürlüğünü yapdı (miralay - albay); îstanbuldan mebus seçildi ve 19B6 -1928 arasında İsmet Paşa kabinesinde Nafia Vekili oldu. O zamana kadar Anadoludaki demir yolları bir Alman şirketi olan Anadolu - Bağdad Demiryolu Şirketinin döşediği hatlar idi; Haydarpaşadan Es-kişehire gelir, oradan bir kolu Ankarada sona erer, Konyaya geçen ikinci kolu da Ulu-kışlada biterdi. Yabancı sermâyelerin Anadoluya yeni hatlar döşeme teklifleri red edildi ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk millî demir yolları Behiç Beyin Nafia Vekilliği zamanında onun şahsî himmet ve gayreti ile döşenmeye başlandı 1928 -1939 arasında Budapeşte Elçiliği, 1939 -1943 arasında Paris Büyükelçiliği; 1943 de Çankırı mebusu oldu, bir devre mebusluk yapdı, 1947 -1949 da Cenub Demiryolları İdare Meclisi Reisi, 1955 de Türkiye Kredi Bankası İdare Meclisi üyesi oldu, 11 Kasım 1961 de 85 yaşlarında îstanbulda vefat etti.

Ölümünden üç gün evvel Eskişehirde İstanbul - Ankara - Konya hatlarının ayrıldığı ü§gen şeklinde bir yere defnedilmesini vasiyet etmişdi; bu vasiyet oğlu merhum Necid Bey tarafından zamanın Başvekili İsmet Inö-nüye bildirildi ve Türkiye Devlet Demiryollarının babasının bakiyei izamı vasiyeti gereğince gece ve gündüz her an tiren düdüklerinin çınlattığı o sahaya nakledildi; kabri gündüz tirenlerden görülür. Büyük garlarımıza birer büstü konacak adamdır.

Türkiye Cumhuriyetinin pek temiz, pek seçkin büyük devlet adamlarından biridir. Resim ve vesika olarak bir tarih hazinesine sâ-hibdi ve kendi eliyle son derecede dikkatli tasnif edilmişdi.

Erkin soy adı Budapeştede bulunur iken Atatürk tarafından verilmişdi; Atatürk gön-

derdiği mektubda: «Sana Erkin soy adını verdim. Erkin bağımsız demektir. Hiç bir partiye girmediğin için bu soy adını uygun gördüm» diye yazmışdır.

ERKMAN (Halil Kemâleddin) — îstanbulda Kandilli Rasadhânesi müdürlüğünde bulunmuş ve bu müdürlükden emekliye ayrılmış bir ilim adamı; Girid'in Hanya şehri eşrafından Nâsırzâde Nusret Efendinin oğlu idi; 1966 da Çengelköyündeki evinde vefat etti, bu köyün kabristanına defnedildi; hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi.

Bibi.: Vefat ilânı.

ERKMEN (Bülend) — «Makina mühendisi, 1923 de îstanbulda doğdu; M. Raşid Bey ile Emine Mâdiha Hanımın oğludur; Kadıköy Gazi îlk Okulunda, Muğla Orta Okulunda okudu, 1941 de Kabataş Erkek Lisesinden mezun oldu, 1948 de Zurih Teknik Üniversitesini bitirdi; Karabük Demir ve Çelik Fabrikasında çalışdı (1951), Sümerbankda organizasyon uzmanlığı yapdı (1958); bu satırların yazıldığı sırada (1962) Sümerbank Defterdar Dokuma Fabrikasında çalışıyordu. Hususî olarak teleferik işleri ile meşgul oldu; Eğirdir Sanayi Sergisinde bir teleferik kurdu, sonra Bursada U-ludağda İskemleli Teleferik ile Telesk'i kurdu. İstanbul Dağcılık Kulübü ve Tenis Kulübü üyesidir; deniz sporlarını, atletizmi sever, fotoğrafla ve ev atölyesi işleri ile uğraşır; almanca ve fransızca bilir; evli ve kızı vardır.» (Kim Kimdir Ansiklopedisi).

ERKMEN (Neemi) — Gazeteci; 1914 de îstanbulda Göztepede doğdu; müderris Meh-med Ali Efendinin en küçük oğludur, annesinin adı Zehra Hanımdır. Mekteb çağından önce ilk hocası babası oldu: 1. İlkokulda, Cen-berlitaş Orta Okulunda (1930) hususî İnkılâp Lisesinde (1933) okudu. Gazetecilik mesleği hayatına lise talebesi iken 1933 yılında ve 19 yaşında Velid Ebüzziyanm Zaman Gazetesinde muhabirlik ile atıldı; 1935 de Ali Naci Karacanın çıkardığı Tan Gazetesine çağırıldı. Daha sonra sırası ile Son Posta, Akşam gazetelerine geçdi, Tasviri Efkârda istihbarat şefliği ve yazı işleri müdürlüğü yapdı, Tasvir-i Efkârın Ankara temsilciliğinde bulundu, ve 1943 de Ankarada ilk defa olarak şahsen gündelik bir gazete çıkarma teşebbüsünde bulun-

r

ERKÖSE KARDEŞLER

— 5196


Yüklə 5,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin