Yola düşüb giden dilber
Musam eğlendi gelmedi
Yoksa yolda yol mu şaşdı
Musam eğlendi gelmedi..
Evliyanın sesi dâvudî idi, hazin bir».eda ile okurken Sultan Murad ağladı ye çevresini çıkarıp gözlerinin yaşını silerek:
-
Hay veled!.. tez doğru söyle, ben bu
türküyü yaptığıma peşiman olub yasak ettim,
sen kimden öğrendin, ve hünkâr huzurunda oku
diye seni kim tâlim etti!, diye sordu. Evliya
Çelebi:
-
Pâdişâhım ömrün uzun olsun., baba
mın Ferruh ve Bihzad isminde köleleri vardı,
büyük taunda öldüler, onlardan .öğrenmişdim
ve Allah bilir, bana kimse hünkâr huzurunda
oku demedi., dedi.
Musiki faslı devam etti ve Evliya segah makaamından bir murabba ile semai okudu, o-kuduğu parçalar şunlardır:
Murabba
Yârin dehâm sırrı umandan haber verir Güftâra gelse sihri beyandan haber verir Hışm ile baksa virmez aman Rüstemi zaman Kirpiği ok kaası kemandan haber verir
Semaî
Aleti hüsnü mükemmel kadi dilcû da güzel O siyeh gözler ile hak bu ki ebru da güzel Hattı nevhîze ne dersin dedi, rahmeyle dedim Sende ol rû de güzel hattı semenbû da güzel
1045 (M. 1636) ramazanında Kadir gecesi Enderun oğlanları arasına alınan Evliya Çelebi Dördüncü Sultan Muradın Bağdad seferi dönüşünde (1639), saraydan yevmiye 40 akçe sipahilikle çıkdı. Enderunda üç yıl kadar kalmış-dı.
Meşhur seyahatlarma saraydan çıkdıkdan üç sene sonra hicrî 1050 muharreminde (milâdî 1640) başladı; ve önce Bursaya gitti, 29 - 30 yaşlarında idi. Seyyah oluşu üzerine bir rüya anlatır ki tarihî edebiyatımızda «Evliya Çelebinin Rüyası» diye meşhurdur (B.: Ahi Çelebi Camii, cild l, Sayfa 269; o metinde 1040 tarihini 1050 olarak düzeltiniz).
Saraya alındığı sırada kendisinin ilk gençlik portresini çizen Evliya Çelebi «zayif ve nahif, anıma gayet necib ve reşid idim» diyor. Evliyanın, Seyahatnamesi büyük bir dikkat ile gözden geçirildiği takdirde sevimli bir yüze sahip olduğu anlaşılır. Zamanının tanınmış kemankeşlerinden ve binicilerinden bulunması, mütemadi seferlerin yorgunluklarına tahammül etmesi, bünyesinin de çok canlı ve sağlam olduğunu gösterir. En lûtufkâr hâmisi Melek Ahmed Paşanın Sadaretten sukutu ile neticelenen 1061 (1651) ihtilâlini naklederken, bir vesile ile. muharrir kendisinin matruş olduğunu kaydetmiştir.
«Yirmi iki gazaya gittim ve elli yıl seyahat ettim» diyen Evliya Çelebi, bu yorgun ve mütemadi dolaşmalar arasında Istanbula da uğramıştı. Hemen her seferinde de, Istanbul-da az kalmıştı.
Bütün Seyahatnamede evli ve çoluk çocuk sahibi olduğuna dair hiçbir kayıt yoktur. Doğup büyüdüğü Unkapanmda evleri ve dükkânları vardı; hattâ Süğlüm Muslu Sultan sarayından çıkan ve Unkapanından Vefa meydanına kadar geniş bir semti mahveden yangında Evliyâ'nın evi ve îrad dükkânları da. yanmıştı. Kadıköyünde de bir bağı vardı.
Evliya Çelebi'nin, muazzam eserini, uzun ve yorucu, hattâ bazan büyük tehlikeler atlatılarak tahakkuk ettirilmiş seyahatlerinde notlar topladıktan ve devrinin bazı muteber tarih ve coğrafya ve teracimi ahval kitap ve risalelerini de tedarik ettikten sonra bir oturuşta yazdığı anlaşılmaktadır.
Evliya Çelebinin Bursa seyahatinden sonraki hayatını, on cildlik muazzam seyahatnamesinde kaydettiği vekaayi arasında tâkib et-
M
EVLİYA ÇELEBİ
tSTAN&Ut
\NSİKLOFEBİSl
— 5425 —
EVLÎYÂ ÇELEBİ CADDESİ
mek gerekir. 1640 senesinde başlayan seyahat-ları 1682 de sadırâzam Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Viyana seferi hazırlıkları sırasına kadar kırk seneden fazla sürdü.
Seyahatnamesinin birinci cildinde 'muhtelif yerlerde en son seyahatlanna âid bâzı hâtıralarda yazılmışdır ve Dördüncü Sultan Mehmed devrini Kara Mustafa Paşa sadâretine kadar getirip bırakmışdır. Mustafa Pasa için: «Gaa-yet cür'etli ve sahibi rey ve âkil ve dana bir veziri tüvânâ idi» diyor. Bu kayıddan Evliya Çelebinin 1682 - 1683 arasında öldüğünü ve ölümünde 72 - 73 yaşlannda bulunduğunu tahmin edebiliriz. Viyana bozgununu ya görmemiş, ya-hud ki son seyahati olarak o sefere de katılarak müdhiş bozgunun kanlı girdabında kaybol-muşdur.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi — Türkiye Tarihi ve Coğrafiyasının kaynaklan arasında on büyük cildden mürekkeb olan Evliya Çelebi Seyahatnamesi, millî kütübhânemizin ölmez eserlerinden biridir. Eşsiz bir büyük yazar, yazılarında üslübkâr bir sanatkâr olan Evliya Çelebi son zamanlara gelinceye kadar pek az, hattâ hakiki hüviyet ve şahsiyetinden çok uzak olarak tanınmış, onyedinci asırda yaşadığı unutularak, bu orijinal muharrir artistin ka-yıdlanna emniyet etmeyenler olmuşdur. Eski müverrih ve vak'anüvislerimizin nazan dikkatini bile çekmemiş, onun adından büe bahsetmemişlerdir.
On cildiik muazzam eserinde asrım en canlı renkleri ile yaşatan büyük yazarın hayatı ve eseri pek çok insanın ömrünü dolduracak kadar zengin bir mütalea ve tedkik konusudur.
Onyedinci asırda yaşamış olan büyük yazar naklettiklerini tenkid etmeden kaydeder; bu yüzden bâzan tezadlara, hatâlara düşer; hurafelere inanır, bu yüzden, bilhassa zamanımızda garibsenir. Kelime iştikaklarına o kadar düşkündür ki, bu yüzden de bâzı şehir ve kasaba isimlerinde gülüne olur, fakat zerâfetini de dâima muhafaza eder.
Seyahatnamesinin sayfalan arasında yollarda, meydanlarda, çarşı ve pazarlarda, kahvehanelerde, hanlarda, cenk meydanlarında rengârenk ve çeşid çeşid kıyafetleri ile mahşerî bir kalabalık, çok hurda işlenmiş portreleri ve sesleri ile o kadar canlıdır ki, on cildiik
muazzam eser, enstantane çekilmiş resimlerle muazzam bir albomdur diyebiliriz.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, on yedinci asırdaki Osmanlı imparatorluğu topraklarının tarihinde, en zengin ve orijinal bir kaynaktır. Bugün o tapraklardan elimizde kalan yurdumuzun tarihine ve tarihî coğrafyasına gelince, Evliya Çelebiye çok şeyler borçludur.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesini, gezip dolaşırken topladığı notlan, bilâhare oturup tasnif etmek suretile yazmıştır. Bu arada, uğramadığı yerlere ait, elde mevcut eserlerden çıkardığı kayıtları, kendi müşahedesi imiş gibi nakletmiştir.
Birinci ciltte, zamanında yaşamakta olduğu Dördüncü Mehmede kadar Osmanlı hükümdarlarının saltanat devirlerinden kısaca bahsederken Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Sadaretine kadar geliyor. Halbuki Evliya Çelebi, muazzam eserinin hiç bir yerinde en ufak bir işaret, bir una ile de kaydetmediğine göre, 1683 Viyana bozgunundan evvel ölmüştür. Bu bize pek bariz bir surette gösterir ki, büyük muharrir - seyyah, muhalled eserini, uzun ve bazan tehlikeli seyahatlar ve harplerden sonra, devamlı ve hemen hemen* inkıtasız bir çalışma ile vücude getirmiştir.
Yine birinci ciltte Topkapı Sarayındaki Hünkâr hamamından bahsederken «ruyu arzda böyle hamam görmedim. Meğer ki Bitlis hâkimi Abdal Hanın hamamı ola vesselam» diyor.
Üçüncü ciltte bir seyahatinden bahsederken «Hakir'in dahi o asırda zindeliğim vakti olduğundan..» diye nakletmesi Seyahatnamenin, yıllarca sonra, muharririn ihtiyarlık zamanında yazıldığına kuvvetli bir delildir.
Evliya Çelebi, vücude getirdiği eserin yıllarca sonra büyük bir kıymet kazanacağını görmüş olan bir muharrirdir. Eserinden bahsederken, onu mezar sicillerine benzetmişti. Buna rağmen, ne kadar yazıktır ki, bir çok yerlerde, ya notlarının, eksikliğini örtmek için, yahut, bir yorgunluğun tesiri ile bir takım kısaltmalar yapmıştır, bunun için de mazeretler bulmuştu, meselâ :
«Tafsilât versek eserimiz, bir Ziyafetna-me olur» demiştir. Bugün, kaybolan bu tafsilât, bu hatırat için yüreklerimiz sızlamaktadır.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinin, kendi kaydile malûmumuz olan bir tek me'naza vardır ki, o da «Evsafı Kostantiniye» adını taşıyan resmî bir vesikadır. Birinci cildi dolduran istanbul bahsinde, çok geniş mikyasta istifade ettiği bu eser hakkında Evliya Çelebiden şunları öğreniyoruz :
Dördüncü Murad, Sadrazam Bayram Paşaya ve istanbul, Galata, Eyüb ve Üsküdar Ka-dılanna payitaht ile civarının bütün binalan-nın ve bütün sekenesinin tahririni emretmiştir. Hükümdann istediği eser, üç ay çalışarak vücude getirilmiş ve «Evsafı Kostantiniye» adı ile kendisine arzedilmiştir.
Sonra bu eser, Evliyâ'nm akrabası olan Sadrazam Melek Ahmed Paşanın eline geçmiştir. Ondan da Evliya alarak bir örneğini çıkarmış ve Seyahatnamesinin birinci cildi sonuna ilâve etmiştir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinin ilk altı cildi îkdam sahibi Ahmed Cevdet merhum tarafından, büyük yanlışlar, usulsüz tashihler, lüzumsuz ve tehlikeli rötuşler ve haziflerle, bir kelimede hulâsa edersek, gayriilmî ve sakat olarak basılmıştır.
Yedinci ve sekizinci ciltler, mülga Türk Tarih Encümeni tarafından Arab harfleri ile, dokuzuncu ve onuncu ciltler de Maarif Vekâleti tarafından yeni Türk harflerile tabedilmiş-tir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinin tam on cüdini ihtiva eden üç yazma nüshası vardır.
Biri Fâtihde Millet Kütüphanesinde, Per-tevpaşa kitapları arasında, 458 - 462 numaralarda kayıtlıdır.
Diğeri Süleymaniye Kütüphanesinde Beşi-rağa kitaplan arasında 448 - 452 numaralarda kayıtlıdır.
Üçüncüsü de Topkapı Sarayında Bağdad Köşkü Kütüphanesinde 300 - 304 numaralarda kayıtlıdır.
Diğer yazma nüshalar eksikdir ve şunlardır :
Bağdad Köşkü Kütübhânesinde 305 numarada 3 ve 4, ciidler; 307 numarada 5. eild; 308 numarada 7. ve 8. ciidler; 306 numarada
9. cild.
Revan Köşkü Kütübhânesinde hususî 366 -369. numaralarda 6, 7, 8, 9. ciidler.
Hamleliye Kütübhânesinde 963 numarada
10. cild.
Üniversitede Yıldız Kütübhânesinde tarih kitabları arasında 10. cild, Üniversitede Halis Efendi kitabîan arasında l, 3, ve 4. ciidler.
Seyahatnamenin Birinci Cildi — Eyliyâ Çelebi Seyahatnamesinin Birinci Cildi istanbul'a tahsis edilmisdir; bu cildin matbu nüshasında büyük şehre âid bahisler şunlardır :
Yeni Saray (Topkapusu Sarayı), Eski Saray.
istanbul'un hâkimleri (İdare ve zabıta âmirleri).
Selâtin Camileri, diğer camiler, mescidler, Medreseler, sibyan mektebleri, dârülhadisler, tekkeler, imaretler, bîmarhâneler (hastahâne-ler).
Vüzerâ, ulemâ, ayan ve kibar saraylan.
Tüccar hanları, misafirhane hanlar ve kervansaraylar, bekâr odaları.
Çeşmeler, sebiller.
Hamamlar.
İstanbulda medfun ekâbir kabirleri, ziyâ-retgâhlar, türbeler.
Tanıdığı meczublar.
Yedikule dışı Kazlıçeşme.
Yenikapu Mevlevîhânesi; Topçular; Otak-cılar; Çömlekçiler; Defterdar; Eyyub Kasabası
Sütlüce; Piripaşa; Hasköy; Kasımpaşa; Galata; Tophane; Fındıklı.
Beşiktaş; Ortaköy; Kuruçeşme; Arnavud-köyü; Bebek; Rumelihisan ;lstinye; Yeniköy; Tarabya; Büyükdere; Sarıyer; Rumeli Kavağı.
Anadolu Kavağı; Beykoz; Tokat Bağçesi; Sultaniye Bağçesi; İncirli; Çubuklu; Kanlıca; Anadolu Hisarı; Kandilli; Kule Bağçesi; Çen-gelköyü; Hasbağçe (Beylerbeyi); Kuzguncuk; Üsküdar; Kadıköyü.
istanbul dört tarafında pâdişâhlara mahsus bağ ve bağçeler, mesîreler istanbul Esnafı (Bu cildin en büyük kısmı).
EVLİYAÇELEBİ CADDESİ — Kasımpa-şanın Bedreddin Mahallesinin belkemiği yerinde ana yoludur; Şişhane meydancığı ile Ha-vuzbaşı Değirmeni Sokağı arasında uzanır, Kaptanpaşa Çıplağı Sokağı, Müezzin Feyzi Sokağı, Çürüklük Sokağı, Tayyareci Sokağı ve Anbararkası Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 16/139).
Kasımpaşa tarafından Şişhaneye doğru gelindiğine göre oldukça dik bir yokuşdur; alt
EVLİYA ÇELEBİ İLK OKULU
— 5426 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 6427 —
EVLİYA HANI
Evliyâçelebi Mahallesi
(1934 Belediye Şehir Rehberinden)
başında Denizcilik Bankası Kasımpaşa Tersanesinin arka kapusu bulunmaktadır ve sağ ta-rafda Kaptanpaşa Çıplağı Sokağı kavuşağına kadar bu tersanenin duvarı uzanır. Üç araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli, iki yanı yaya kaldırımlı bir yoldur. Sol kolda eski Âşıklar Mezarlığının kalıntısı ile küçük dört kare plânlı Şerife Saliha Hâtûn türbesi vardır, bu hâtûnun ölüm tarihi hicrî 1907 (M. 1685) dir, halk arasında bu türbe «Lohusa Sultan» adı ile meşhurdur (B.: Meyyitzâde).
Çok işlek bir caddedir, Kasımpaşa gibi kalabalık bir semtin Karaköy, Galata, Köprü ve Beyoğlu ile hemen tek bağlantı yoludur. Okmeydanı minibüslerinin ve ve Î.E.T.T. idâresinin Silâhdarağa'ya giden otobüslerinin duraklan vardır (Haziran 1969).
Hâlid ERAKTAN
EVLiYA ÇELEBi İLK OKULU — Kasım-paşada Bedreddin Mahallesinde Bedreddin Tekkesi Sokağındadır. iki katlı kagir bir binadır. 1932 de 11. ilk Okul adı ile açılmış, 1954 de Evliya Çelebinin adı verilmişdir. Okulun bulunduğu yer evvelce mezarlık olup rivayete göre Evliya Çelebinin babasının ve anasının kabirleri de bu mezarlıkda imiş. Beyoğlu Ticâret Lisesi de ayni binada bulunuyordu, öğleden önce lise, öğleden sonra ilk okul tedrisat yapıyordu. 20 odası, 10 dershanesi vardır, ilk okulun 600 öğrencisi ve 12 öğretmeni vardır. Bir müsâmere salonu, yavru kurt izci teşkilâtı ve 500 cildlik bir kitabhğı bulunmaktadır. 1932 -1962 arasında geçen otuz yıl içinde bu okuldan 1972 çocuk ilk okul diploması almışdır.
Hakkı GÖKTÜRK
EVLİYA ÇELEBİ MAHALLESi — Be
..— D
yoğlu ilçesinin merkez nahiyesi mahallelerinden; ayni nahiyenin Şahkulu, Aşmalı mescid, Kamerhâtun, ve Kasımpaşanm Bedreddin ve Çatmalımescid mahalleleri ile çevrilmişdir; hu-dud yolları şunlardır: Meşrûtiyet Caddesi (Şahkulu ve Asmahmescid mahalleleri ile), Tozkoparan Caddesi (Kamerhâtun, Bedreddin, Çatmalımescid Mahalleleri ile). iç yollan şunlardır : Koytu Sokağı, Şimal Sokağı, Kıblelizâde Sokağı, Bedreddin Sokağı, Aybasdı Sokağı, Asmahmescid Sokağının bir kısmı (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 14/180). Bu mahallede yerinde dolaşarak tes-bit ettiğimize göre 63 apartıman, 23 ev, 46 dükkân, 9 büyük mağaza (8 mobilyacı, l çamaşır makinası mağazası), 4 atöliye, l han, 2 otel (Biri Pera Palas Oteli), l eczahâne, I gazino (Kazablanka Gazinosu), l tiyatro (Belediye Dram Tiyatrosu) ve bir çocuk bağçesi vardır. Bu mahalledeki binalarda bulunan resmî ve hususî müesseseler şunlardır : Miilî Eğitim Bakanlığı Erkek Orta Terzilik Okulu, Terzilik Tekâmül Enstitüsü, Beyoğlu Kız Enstitüsü, Akşam Kız Sanat Okulu, Amerikan Konsolosluğu, Milletler Arası Kalkınma Teşkilâtı Bürosu, Aytur Seyahat Acentası, Elektrik Sanayii Ticâreti, Good Year Merkez Oto Şişhane bayii, Frans Oto Ticâret ve Mümessillik L.T. Şirketi, înternasyonel kamyonları Aziz Isvan Ticaret L. T. Şirketi.
1960 sayımında mahallenin nüfûsu 1110 kadın ve 1119 erkek, cem'an 2229 kişi idi; 1965 sayımında ise 1015 kadın ve 1008 erkek olmak üzere 2023 kişiye düşmüş bulunuyordu. 1967 yılında mahalle muhtarlığında Bay Ro-
bert Ben Mahir bulunuyordu.
Hakta GÖKTÜRK
EVLİYA ÇEŞMESİ — «Mevlevihane Ka-pusunda Evliya Camii karşısmdadır. Yaptıran XVII. yüzyıl ulemâsından Şeyhülkurrâ ve imâmı Sultanî Evliya Mehmed Efendidir (B.: Evliya Mehmed Efendi). Üzerindeki kitabe ikinci Sultan Mahmudun baş ikbali tarafından tamirinde konmuşdur, tarih beyti şudur :
Su gibi czberlesün tahini dilteşnegân «Mâi zemzemdir için tm çeşmeden âbi hayat» (M. 1836-1837)
«Çeşme kesme taşdan yapılmış, klâsik üs-lûbdadır; üstü kiremitli çatı ile örtülmüşdür» (ibrahim Hilmi Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I; 1943).
i
EVLİYAGİL (Fikret) — Yüksek inşaat mühendisi, bu satırların yazıldığı tarihde (1962) Beynelmilel Yataklı Vagonlar Şirketinin Türkiye Mümessilliğinde bulunuyordu; 1926 da Istanbulda doğdu; Mustafa Beyle Şaziye Hanımın oğlu, muharrir ve sair Necdet EvliyâgiTin ikiz kardeşidir; 44. ilk Okulda (1936), Cağaloğiu Erkek Orta Okulunda (1942), istanbul Erkek Lisesinde (1945) okudu, 1951 de istanbul Teknik Üniversitesini bitirdi; 1953 - 1955 arasında istanbul Belediyesinde trafik mütehassısı olarak çahşdı, 1958 de Beynelmilel Yataklı Vagonlar Şirketine in-tisab etti.
Nur (Ansan) Hanımla evlidir; Meltem (doğ. 1959) adında bir kızı vardır. Fransızca ve ingilizce bilir. Türkiye Turing ve Otobomil Kulübü, Moda Deniz Kulübü üyesidir. Deniz, yürüme ve tenis sporlarını sever. Posta pulu koîeksiycncusudur; bir koleksiyon denmeye lâyık dans müziği plâk!an vardır; 1952 de Amerikaya, 1957 de isviçre, Fransa ve Belçi-kaya gitmişdir.
Bibi: Kijn Kimdir Ansiklopedisi.
EVLÎYÂGÎL (Necdet) — Muharrir, şâir, gazeteci; 1926 da Istanbulda doğdu; Mustafa Beyle Şaziye Hanımın oğlu, yüksek inşaat mühendisi Fikret Evliyâgü'in ikiz kardeşidir; 44. îlk Okulda (1939), Cağaloğiu Erkek Orta Okulunda (1942), istanbul Erkek Lisesinde (1945) okudu; 1950 de istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdi; gazetecilik hayatına atıldı, Yeni Sabah Gazetesinde (1945 - 1946), Cunv
huriyet Gazetesinde (1946-1951), Dünyâ Gazetesinde (1953-1955) çahşdı; bu satırların yazıldığı sırada Ankarada yerleşmiş ve Ajans Türk Haberler Servisi ile Matbaasının sahibi bulunuyordu (1962).
Bayan Sevgi (Turanlı) ile evlidir; Midhad Mert (doğ. 1961) adında biroğlu vardır. Ankara Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Fransızca bilir; gazeteci olarak Fransa, ingiltere, İtalya ve yakın şark memleketlerine gitmişdir. Yürümeyi ve deniz sporlarını sever.
Eserleri : «Aşk için söylenenler» (1948), «Edebî Mektebler, Edebî Cereyanlar» (1949), «Dünyâ Şiirinden Seçme Şiirler» (1950), «Eski Yalı» (Şiirler, 1954), «Divan Şiiri» (1958), «Türk Şiir Antolojisi» (1958), «Edebî Konuşmalar» (1958), «Ajans Türk Şiir Antolojisi» (Behçet Kemal Cağlar ile birlikde, 1959), «Anlamsız Şiir» (1961).
EVLİYA HANI — Bayazıdda Çakmakçılar Yokuşunda adını taşıyan sokakdadır; iki katlı 12 odalı küçük ve kadim bir taş handır; Hasan Dolca veresesinin mülki olup 1967 de Rifat Akartürk adında biri tarafından bekâr uşağı oteli olarak işîetilmekde idi; hanın med-halinde sağda üstü tonos kemerli bir odacık -türbe vardır ki zamanında kerametine inanılmış Pabuccu Osman Dede adında biri yatmak-dadır; ve Evliya Hanı adını bu yatıra nisbetle almışdır.
Pabuccu Osman Dedenin Istanbula Fâtih Sultan Mehmed ile gelenlerden olduğu, ve o zaman, henüz Saraçhane ve Mercan pabuccu odaları kurulmadan bir bizans yapısı (?) olan bu küçük hanın pabuccu esnafa tahsis edildiği söylenir.
Handa bekâr odalarından bir deri ve halı - kilim ardiyesi ve kahvehane bulunuyordu.
Hakta GÖKTÜRK
EVLİYA HANI — Büyük Kapalı Çarşı içinde çarşı camiinin yanında Yorgancılar So* kağnıdadır; 1934 Belediye Şehir Rehberinin metin dışı verilmiş çarşı paftasında «Camili Han» adı ile kaydedümişdir. Kanatları tahta kemerli kapusundan. üstü tonos kemerli bir ge-çidle bir avluya girilir. Sağ taraf da bir taş merdiven ile bir koltukcu atölyesine çıkılır; sağ tarafda diğer bir taş merdiven ile de B.Ş. Reh-
EVLİYA HANI SOKAĞI
— 3428 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
—5429 —
EVRANOS (Ali Adnan)
berinde bu hana adını vermiş olan mescide çıkılır; mescid ahşabdır ve kiremitli bir çatı ile örtülüdür, zemini beton olup üstüne hasır se-rilmişdir. Mescide çıkan merdivenin altında üstü tonos kemerli bir mobilyacı atölyesi bulunmaktadır. Tonog kemerli geçidde dört musluklu, mermer kapaklı bir taş abdest teknesi vardır, üzerinde: «Yağlıkçı Elhac ismail Efendi» yazılıdır. Bu teknenin yanında da dört köşe yüksek tag bilezikli ve mermer kapaklı bir kuyu vardır; kitabesinden öğrenildiğine göre saray kapucubaşılarından Bilecik Voyvodası Ali Ağanın hayır eseri olup 1237 (1821 -1822) de açılmışdır; yine burada zeminine hasır serilmiş bir namazgâz bulunmaktadır (1967).
Hakkı GÖKTÜRK
EVLİYÂHANÎ SOKAĞI — Bayazıdda Ta-yahâtun Mahallesi yollarından, Çakmakçılar Yokuşunun üst başı ile Tığcılar Sokağı arasında uzanır (1934 Belediye Şehir Rehberi Pafta 4/11). Çakmakçılar Yokuşu tarafından gelindiğine göre iki kişinin yanyana ancak geçebileceği kadar dar asfalt döşeli bir yoldur; her iki köşesinde kapulan caddeye açılmış birer dükkân vardır. Sokak üzerinde de Evliya Hanı ile diğer bir küçük han bulunmaktadır. Bir dirsekle kırıldıkdan sonra bağlandığı Tığcılar Sokağı başında da bir elektrik muhayyile merkezi bulunmaktadır (Mayıs 1967).
Hakkı GÖKTÜRK
EVLİYÂHOCA MAHALLESi — Üsküda-rın eski mahallelerinden idi. 1934 Belediye Şe-
Evliya Hanı
(1934 Belediye-Şehir RettberteşdenJ
hir Rehberinin 27 numaralı Üsküdar paftasın
da gösterilmemişdir. Mahallenin eski muhtar
larından Mehmed Erşit'in verdiği malûmata
göre 1920 den sonra Karadavud Mahallesi ile
birleştirilerek înkılâb Mahallesi adı verilmiş-
dir. . . . .
Hakta GÖKTÜRK
{
EVLİYAHOCA MESCİDİ — Üsküdarda Çavuşderesinde; kendi adına nisbetle anılan Ev-liyâhoea Sokağında, bu sokağın Kuşoğlu Yokuşu ile olan kavuşağı köşesinde, dik bir bayır eteğinde idi; hicri 1340 (M. 1921 -1922) de yıkılmışdır, binasından eser kalmamışdır.
Hadikâtül Cevâmide «Evliya Mescidi» adı ile kayıdlı olup: «Banisi Evliya Hoca Mehmed Efendidir, kabri de mescidinin yanındadır; mahallesi vardır» deniliyor.
Tahsin Öz «istanbul Camileri» isimli eserinde: «Yapıldığı tarih malûm değildir, arsa halindedir» diyor.
Üsküdarlı halk şâiri Vasıf Hoca merhumun notuna göre kiremitli ahşab çatı ile örtülü ahşab bir mesciddi; yanında da ahşab biç sibyan mektebi vardı, büyük bir avlu kapu-sundan hem mescide, hem mektebe girilirdi. Ziyaretimiz tarihinde, mescidin arsası tel ile çevrilmiş bulunuyordu. Banisinin kabir taşı kısmen toprağa gömülmüşdür; şu satırları okuyabildik :
«Bu dünyâ fânidir hem yüce saf âsi mih
nete değince. Gayretin (?) ne mikdar efzun ol
sa âkibet mevt olunca. Gelüb kabrim ziyaret
eyleyüb -üç îhlâs bir Fatiha okuyunca sun ru
huma » (1967, temmuz).
Hakta GÖKTÜRK
EVLiYA HOCA SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Üsküdarda Cavuşde-resi semti yollarından, Çavuşderesi Caddesi üe Kassam Çeşmesi ve Bulgurlu Mescid Sokakları arasında >uzamr; Be§taş Sokağı, Kayıkçı Ma.hm.ud Çıkmazı, Kuşoğlu Yokuşu, Küçüksar-maşık Sokağı ile fcavuşakları vardır (1934 B.Ş.R. Pafta 27/Çavusderesi), Cadde tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek geniş-likde, paket taşı döşeli bir yol olup sağa bir kavis çizer;.. 2-.3-katlı ahşab ve kagir evler arasından geçer;- 3 bakkal, 3 kunduracı, l ffiflr
nav dükkânı ile l trikotaj atölyesi vardır; kapu numaraları 3-57 ve 2^46 dır (maya 1967).
Hakta GÖKTÜRK
EVLİYA MEHMED EFENDİ (Hoca) —
Onyedinci asır ulemasından; Istânbulda Yeni-kapu Mevlevîhânesi yakınında kendi adına niş* betle anılan Evliya Camiinin banisi; şeyhül-kurrâ ve imâmı sultanî olmuş, Dördüncü Sultan Murad ile Revan seferine giderken. Kon-yada hastalanarak Istanbula dönmesine izin verilmiş, ve aynı yıl iğinde Istânbulda vefat ederek (hicrî 1038 - milâdî 1628) TopkapuSU dışında defnedilmidir.
EVLİYAOĞLU (Gökhan) — Gazeteci ve siyâset adamı; 1927 de Malatya'da doğdu; Behçet Beyle Muammer Hanımın oğlu, gazeteci ve siyâset adamı Kâmuran Evliyâağlunun kardeşidir, istanbul'da Kadırga ilk Okulunda (1938), Bursa ikinci Orta Okulunda (1941)' Malatya ve istanbul Erkek Liselerinde okudu (1945); 1947 de istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Gazetecilik mesleğine girdi, Üniversite öğrencisi iken Malatya Fırat Gazetesinde, (1945-1947) çalışdı, sonra Havadis (1956 -1958), Son Havadis (1958 -1962), ve yeni sa-hiblerinden biri olduğu Yeni - istanbul (1962) gazetelerinde çalışdı. Balıkesir Milletvekili oldu.
Lâtife (Kurtuldu) Hanımla evlidir; Aziz (doğ. 1960) adında bir oğlu vardır, ingilizce ve Fransızca bilir. Şiir yazar, resim yapar.
Eserleri : «Dördüncü Gamze» (Şiirler, 1950), «Mevlâna Sevgisi» (1960), «Kostanti-niye Kızıl Elması» (1953), ve kitab hâlinde toplanmış makaleleri.
Bibi: Kim Kimdir Ansiklopedisi,
EVLİYAOĞLU (Kâmuran) — Gazeteci ve siyâset adamı; 1925 de Malatya'da doğdu; Behçet Beyle Muammer Hanımın oğlu, gazeteci ve siyâset adamı Gökhan Evliyâoğlunun ağabeyidir, istanbul'da Kadırga ilk Okulunda (1936), Bursa 2. Orta Okulunda (1939), Malatya ve istanbul Erkek Liselerinde (1943) okudu; gazetecüik hayatına atıldı, Zafer Gazetesinde, Son Havadis Gazetesinde, Düşünen Adam Mecmuasında çalışdı. 1957 seçimlerinde Millet»
vekili oldu, 1962 de koalisyon kabinesinde Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı yapdı.
Yurdanur (Müşhaza) Hanımla evlidir; Refik (doğ. 1950) ve Muradhan (doğ. 1958) adında iki oğlu vardır.
l
«EVLİYAYI CEDİD» — Ereümend Ekrem Talu'nün (B.: Tam, Ereümend Ekrem) Birinci Cihan Harbi sonunda Evliya Çelebiyi tak-lid yolunda yazılmış istanbul'u Tasvir eden mizahî bir eseridir; Sudî Kütüphanesi tarafından 1336 (M. 1920) yılında yayınlanmış 14X20,5 eb'adındâ 48 sayfalık bir kitabdır; Hüseyin Rahmi Gürpınar, o devrin gene muharriri E. E. Talu'nün eserini şöylece takdim ediyor: «Evliya Çelebi merhum Onbirinci hicrî asırda vardığı ebedî uykusundan uyanıpda istanbul'u dolaşsa otomobilleri, tramvayları, tünelleri, kulübleri, kafeşantanları, iki yüksek ökçe üzerinde seken ipek tüllerle örtülü billur bacaklı nazeninleri görse, Etyemez'deki evinden telefonla Beşiktaş'daki ahbabları ile konuşsa, dimağında, nasıl bir hayret cezbesi kaynar taşarsa, işte ikinci Evliya (E. E. Talu) aynı zihniyetin üçyüz sene sonraki tecellî suretini bütün ruh benzerliği ve ibtidâî safveti ile tasvirde cidden şayanı takdir bir sanatkârlık gös-termişdir...»
Bizce mübalağacı bir takdim yazısıdır.; Ereümend Ekrem'in gençlik, dolayısı ile acemilik devri eserlerindendir, zorâkî mizahın kaçınılmaz neticesi soğukluklar görülür, çok şirin parçalar da vardır.
Küçücük eser rağbet görmüşdür, ve Ereümend Ekrem aynı edada «Zeyli Evliyâyi Ce-did» adı ile bir ek yapmışdır, ikinci kitabda aynı boyda, fakat aslından daha Hüyükce 144 sayfa olarak Kanaat Kütübhânesi tarafından 1925 de, Cumhuriyet devri başında yaymlan-mışdır.
EVKANOS (Ali Adnan) — Zamanımızda Türk okçuluğu, Kemankeşliğinde en sağlam, en geniş bilgisi olan bir zât, Türkiye Okçuluk Fedarasyonu'nunistanbul ajanı; 1910 da istanbul'da Çengelköy'ünde Evranoszâde yalısında doğdu; babası Serez ayanı ismail Beyin torunlarından Ferid Bey (B. : ismail Bey, Serez-li), annesi Evrenöszâde Ali Ömer Paşanın kızı Ferdiye Hanımdır; Oalatasaray Lisesinde oku-
Dostları ilə paylaş: |