Tecessüs istirkab tahakküm nahvet Bitmemiş canları safî muhabbet
Bay ü gedâ yok ne post var ne taht Dalga duman püf püf vefa ile ahd
Nakşi pâyi dilber kâküli pelenk Olmuş âşıklara sorguçla çelenk
Mastorum bir baygın yâr ile vardım Külheni aşka bir hû deyüb daldım
Âteş âb oldu hem âb oldu âteş Serapa nur oldu ol yâri dilkeş
Dağlandık dağ ile gör gül gül olduk Yar ateş biz bülbül yandık kül olduk
Kanatlandık uçduk mâha hurşîde
' Âferinler bize râhber mürşide
Pâ bürehne abda! abâpûş derviş Fethiyi in es tane söyletir haşiş
İmâmecilik bir sanatdır, Fethinin o sanatla hiç alâkası olmadığını sanıyorum, lakabının argo anlamla konulduğu muhakkakdır. 1890 -,1895 arasında öldü.
Vâsıf HİÇ
FETHi AHMED PAŞA (Rodostezâde Dâ-mad) — İkinci Sultan Mahmud ve Sultan Ab-dülmecid zamanlarında valiliklerde, elçiliklerde ve nazırlıklarda bulunmuş vezirlerden, Türkiye-de ilk müzenin temelini atan, türk müzeciliğin babası aydın adam; hicrî 1216 (M. 1801) de İstanbulda Eyyub İskelesi civarında o zamanlar Abdullahpaşa Sarayı diye meşhur bir yalıda doğdu, babası Rodoslu Hafız Ahrned Ağa adında bir zattır; Hafız Ahmed Ağa Saraya men-sub zengin bir adamdı; Kanunî Sultan Süley-manın Rodos Seferkide ve bu adanın fethinde büyük hizmeti görülmüş ve Rodoa da yerleşmiş bir simanın asırlar boyunca devlete sadâkatle hizmet eden adamlar yetişdirmiş bir aileye men-
Fethi Ahmed Paşa
(Resim: S. Bozcah)
subdu; saraydan yetişmiş, Birinci Sultan Ab-dülhamide ve Üçüncü Sultan Selime rikâbdar-lık yapmış olan Hafız Ahmed Ağa bu yalıda emekli bir münzevî olarak oturur iken hayli yaşlı olduğu halde feskalâde bir vazife ile Hicaza gönderilmiş ve dönüşünde Aka civarında parasına tamah ile Cezar Ahmed Paganın hay-dud milisleri tarafından öldürülmüşdü. Hicaza giderken hâmile olan zevcesi, Ahmed Ağanın ölümünden birkaç gün sonra Fethi Ahmed'i dünyaya getirmişdi. Çocuk yaşında Enderunu hümâyuna alındı. İkinci Sultan Mahmud 1826 da Yeniçeri Ocağını kaldırıp Asâkiri Masûrie Muhammediye adı ile yeni ordu teşkilâtını kurar iken genç Enderun Ağalarından da bir bölük teşkil etti ve Rodoslu Ahmed Fethi Ağa da isteği ile bölüğün neferlerinden biri oldu 25-26 yaşlarında iken pâdişâh sarayından çıkarak Rami Kışlasının bir koğuşuna yerleşdi. Sarayda iyi bir tahsil görmüsdü, zekâsı, çalışkanlığı ve askerliğe hevesi ile yeni orduda neferlikden müşürlüğe (marşallığa) kadar yükseldi. 1827 rus seferine binbaşı olarak iştirak etti, harbde şecaat ve cesareti ile tanındı, sol ayağından yaralanmış olduğu halde taburunun başından ayrılmaması çok nâzik bir anda bir mağlûbiyeti önlemiş, kendisinin de kaymakam (yarbay) rütbesi ile 26 yaşında alay kuman-
İkinci Sultan Mahmud Türbesi haziresine defnedildi.
Babasının kabri Rodosda Bağlarönü denilen yerde idi ve Hafız Ahmed Ağa orada bir de vakıf Kütüphane yaptırmışdı; Fethi Ahmed Pasa da babası adına Rodos da bir rüşdiye mektebi, bir muvakkithâne ve bir saatkulesi yap-dırttı. Yine Hafız Ahmed Ağa Üsküdarda Ka-racaahmed Sultan Türbesi karşısında ahşab bir mescit yaptırtmışdı, Fethi Ahmed Paşa o camii de bugün görülen kagir camie tahvil etti (B.: Karacaahmed Camii).
Tophane Müşürlüğü sırasındadır ki, şurada burada yok olmaya mahkûm çeşidli eski silâhlan toplatmış, temizletmiş, tasnif ettirmiş ve bir türk silâh müzesinin, dolayısı ile Türk Askerî Müzesinin, müzeciliğinin temelini atmışdı.
Tâifde Midhad Paşa ile birlikde boğularak öldürülen Dâmad Mahmud Celâleddin Paşa bu Fethi Ahmed Paşanın oğludur.
FETHİAHMETPAŞA YALISI — Uzunca bir zaman Penbe Yalı adı ile de anılmışdır; Kuzguncukda, Kuzguncuk ile Üsküdar arasında, eski yalılarımızdan kalmış tek örnekdir diyebiliriz; yalnız o semtin değil bütün Boğaz içinin
Fethi Ahmed Paşa yalısı
(Resim: Anonim)
FETHtAHMETPAŞA YALISI
- 5710 -
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
- 5711 -
FETHlAHMETPAŞA YALISI
onsekizinci asır sonu yapısı en güzel yapılann-dandır.
1920 -1925 arasına kadar bu yalı harem ve selâmlık olarak iki kısımdan müteşekkildi. Üsküdar tarafında bulunan kısım yanmış ve bugün yalnız Kuzguncuk tarafındaki bina kalmıştır.
Bu bina dış görünüşü ve iç taksimatı itibariyle eski yalı mimarimizin karakteristik ve güzel örneklerinden birisini teşkil etmektedir.
Bina lebi deryada iki kat üzerine on altı oda ve iki büyük sofalı olarak yapılmıştır. Üst kattaki büyük sofanın zemini hiç bir sütuna istinat ettirilmemiştir. Yalının mimarı, bu suretle yapısında bir yenilik ve mehâret göstermiştir.
Binanın denizden görünen cephe kısmının iki başlarında ve ortada üst katları çıkıntılar
yapmaktadır. Bu çıkıntılar dörder büyük konsol üzerine oturtulmuştur. Kuzguncuk tarafında binanın üst katı dışarı taşmakla bu kısım da büyük direkler üzerine tutturulmuş bulunmaktadır.
Bu direklerin altındaki kapıdan selsebiller-le süslü bulunan büyük bir taşlığa girilir, taşlığın ön plânında ve kapı tarafında iki taraflı, üst kısmı balkonvari, çok güzel bir merdiven vardır.
Binanın kapılan, pencereleri devrinin mimarî hususiyetlerine uygun bir şekildedir. Ve ekserisi oldukları gibi muhafaza edilmiştir. Tavan ve duvarlarında ayrıca göze çarpan bir hususiyet görülmektedir.
Fethi Paşa yahşinin eskiden Üsküdar tarafında beş odalı bir uşak dairesi ve Kuzguncuk tarafında da büyük bir mutfak dairesi mevcut-
tu. Mutfak da seneler evvel yanmış, yalnız fabrika bacasına benzeyen büyük bacası kalmıştır.
Yahnin Fethi Paşadan evvelki sahibinin ismet Bey olduğu tahmin edilmektedir. Yalı Fethi Paşaya geçtikten sonra aslı bozulmadan esaslı bir tamir görmüştür.
Güzel binaya ve iyi eşyaya meraklı olan ve zevk sahibi bulunan Fethi Paşa, yalıya çok iyi baktırmıştır. Yalı, Paşanın devrinde, sık sık tamir görür, boya ve eksikleri tamamlanırmış.
Kuzguncuktaki Pembe Yalı, Tanzimat devrinin iyi bir şekilde ve zevkle tanzim edilmiş binalarından birisiydi. Bilhassa Fethi Paşanın îstanbulda billur evâni imalâthaneleri tesis etmesi sebebiyle bu büyük ve güzel Boğaziçi yalısı da pek nadide vazolarla, kâselerle süslenmişti.
Diğer taraftan, Avrupada sefirliklerde bulunmuş, Avrupa eşyasını zevkle seçmek husu-
sunda büyük bir incelik göstermiş olan Fethi Paşa, Abdülmecidin yaptırdığı yeni sarayların döşetilmesi işini üzerine almıştı. Paşa, ince zev-kiyle kendi yalı ve konağım da çok güzel eşyalarla döşetmişti.
1840 yılında, Abdülmecidin, hemşirelerinden Atiye Sultan ile evlendi; Sultana Arnavud-köyünde mükellef bir sâhilsaray tahsis edilmiş-di; yazın Arnavudköyünde, kışın paşanın Sah-pazanndaki konağında otururlardı. Atiye Sultanın ölümünden sonra Fethi Ahmed Paşa yazlarını yine Kuzguncukdaki Pembe Yalıda geçirdi.
Son zamanlarda, 1959 -1980 arasında Fethi Ahmed Paşanın torunlanndan Şevket Mocan boyaları tamamen dökülmüş yalıyı beyaza boyatmış ve aslı aslaa bozulmadan restore ettirmiş, içini de devrinin eşyası ile döşetmişdir.
Halûk Y. ŞEHSÜVAROĞLU
r
6 10
12
Fethi Ahmed Paşa yalısı zemin katı
(Plcân: Ferzan Baydar)
Fethi Ahmed Paşa yalısı ikinci katı
(Plân: Ferzan Baydar)
l-
FETHİ BEY
- 5712 -
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
- 5713 -
FETHİ ÇELEBİ
FETHİ BEY (Ali) - (B.: Okyar, Ali Fethi)
FETHİ BEY (Süleyman) — "Yunanlıların îzmiri işgal ettikleri 15 mayıs 1919 bir perşembe günü alçakça, rezîlâne ve senîâne tecâvüz karşısında Türk milletinin ve ordusunun şeref ve haysiyetini koruyarak ölümü tercih etmiş kahraman bir kumandan; Üsküdarda doğmuşdur, îs-tanbulda Aydmoğlu Dergâhının şeyhi İzzî Efendinin oğludur. 1899 da Harbiye Mektebinden Kurmay Yüzbaşı rütbesi ile diploma almış, ordu hizmetleri ile Suriye, Irak ve Hicazda bulunmuş, Harbiye Nezâretinde muhtelif müdürlükler yap-ımşdı.îzmirde 4. Kolordu (îsmail Hami Daniş-mend Kronolojisinde 17. Kolordu) askerlik güftesi reisi bulunuyordu ki İzmir işgaali faciası oldu; kışla ve hükümet konağından çıkardıkları zabit ve memurları ve bu arada Süleyman Fethi Beyi "Zito Venizelos (Yaşa Venizelos) "diye bağırmaya zorladılar. Çok sağlam millî ve dinî terbiye ile yetişmiş kumandan sert ve vakur:
— Ben türk askeriyim, öyle şey söyleyemem!., dedi, ve derhal tüfenk dipçiği ve süngü darbeleri ile şehid edildi. Devlet bu muhterem şehidin ailesine generallikden maaş bağladı" (î. A. Gövsa, Türk Meşhurları).
•j. ^
Süleyman Fethi Bey
(Resini: Sezai, Türk Meşhurları)
Tayyareci Fethi Bey
(Resim: Sezai, Türk Meşhurleri)
FETHİ BEY (Tayyareci) — İlk ünlü tayyarecilerimizden ve ilk hava şehidlerimizden 1891 de Istanbulda Ayaspaşada doğdu, Tophane Fabrikası basmakinisti Abdurrahman Efendinin oğludur; ilk tahsilini semtinde gördü, 1907 de Heybeli Ada Bahriye Mektebini bitirdi, deniz üsteğmeni iken 1911de tayyarecilik tahsili için Ingilterede Bristol Uçak Fabrikasına gönderildi ve 1912 de memlekete dönerek yüzbaşı oldu; İstanbul havalarında çok başarılı tecrübe uçuşları yapdı, şahsına okadar güven topladı ki devrim hükümet iktidarını temsil eden İttihad ve Terakki Fırkası başlarından Talât Bey (Paşa) ile Cemal Paşa bile Fethi Beyin tayyaresine binip uçdular.
Birinci Cihan Harbi arifesinde, Avrupanm her tarafında havacılığın ilk heyecanlı gelişme devri idi. Dancourt adında bir fransız tayyarecisi bir uzun uçuş rekoru için İstanbuldan Ka-hireye giderken Toros Dağlarını aşamamışdı. Aynı uçuşun Türk tayyarecileri tarafından yapılması düşünüldü. Teklifi kabul eden Fethi Bey, yanına Harbiye Nezâreti (Bakanlığı) yaverlerinden mülâzım Sâdık Bey adında bir zenci alarak 1913 yılı şubatında Bleriot tipinde "Muaveneti Milliye" isimli uçakla İstanbuldan yola çıkdı. Bu uçuş Türkiyede fevkalâde heyecanla tâkib edildi. Anadoluyu boydan boya hava yolu
ile ilk defa olarak geçen ve Toros Dağlarını da aşmaya muvaffak olan Fethi Bey Filistinde Ta-beriye Gölü civarında Şimriye nahiyesinde, belki de bir sabotaj eseri idi, 300 metreden düşerek yol askadaşı Sâdık Beyle birlikde şehid oldu. Bu kaza bütün memleketde çok geniş ve derin bir teessür uyandırdı, millî bir matem oldu. Hâtıralarına türküler, ağıdlar, marşlar ya-pildi ve bunlar mekteblerde ve halk ağzında söylendi. Istanbulda da o tarihlerde yeni tanzim edilmiş olan Fatih Parkının ortasına, elim kaza ile tamamlanamamış hava yolculuğunu temsil eden kırık bir sütun, Hava Şehidleri Amdı konuldu.
Bibi.: İ. A. Gövsa, Türk Meşhurları.
FETHİBEY CADDESİ — Eminönü İlçesinin Bayazıd Nahiyesinin Balaban ve Kemalpaşa mahalleleri arasında sınır yoldur; Ordu Caddesi ile Fevziye Caddesi arasında uzanır; Kurultay Sokağı, Ahmed Şuayib Sokağı, Zeyneb Kâmil Sokağı, Mahfil Sokağı, Çukurçeşme Sokağı, Ağa Yokuşu ve Vidinli Tevfik Paşa Caddesi ile kavuşaklan vardır (1934 Belediye Şe-hin Rehberi, hafta 4/39, 40). Ordu Caddesi tarafından gelindiğine göre dört araba geçecek genişlikde, iki kenarı kabataş, orta kısmı paket taşı döşeli, iki kenarı yaya kaldırımlı, hafif meyilli yokuş olarak başlar; Ağa Yokuşu ve Vidinli Tevfik Paşa Caddesi ile sağlı sollu kavu-şağmda bir dörtyol ağzı teşkil eder; bu noktadan sonra iki yanı toprak ve orta kısmı kabataş döşeli bir yol olur; 2-5 katlı kagir ve beton evler ve apartımanlar arasından geçer. Ordu Caddesi ile olan kavuşağı başında sağ kolda Türk Hava Kurumu Apartımanlar (eski Harik-zedegâr Apartımanları), sol kolda da Lâleli Camii bulunmaktadır. Yolun her iki kenarı ağaç-landırılmışdır. Bu cadde üzerinde, adı türk yapı sanatı tarihine geçmiş meşhur Taş Han ile l kasab, 3 bakkal, 2 malbur, l berber, l köfteci, 2 kebabcı, l aşçı, 2 kahvehane, 4 terzi, 2 kundura tamircisi, l oto döşemecisi, l oto tamircisi, l oto lâstikcisi, l mobilya - doğrama atölyesi, l radyo tamircisi, l radyocu, l matbaa, l çantacı, 2 emlâkcı, l ticâret bürosu, l saz ve şâir mûsiki âletcisi, Artun Seyahat ve Ticâret Bürosu, Karadeniz İnşaat Bürosu, Safa Aile Bağçesi vardır. Kapu numaraları l - 77 ve 2 - 42 dir (şubat 1969).
Hakkı GÖKTÜRK
FETHİ BÜLEND ZIKHLISI - Geçen asır sonlarında Kahveci Nusret adında bir halk şâiri ve ressamı bu geminin efradından ve aşın derecede sevdiği Kozlucalı İsmail adında bir genci, ayak takımı hayatının cilvelerinden bir se-beble bıçaklayarak öldürmüş ve müebbed hapse mahkûm olmusdu. Kahveci Nusret mahkûmiyetinin bir kısmını geçirdiği Rodos Zindanında gene bahriye neferi için mersiye-nedâmetnâ-me olarak onbir kıt'alık bir semai yazmışdır (B.: Nusret, Kahveci Gürcü; İsmail, Kozlucalı, Zindan Şiirleri) Semainin üçüncü, beşinci ve
yedinci kıt'alarmda bu geminin adı geçer:
ı
İnce belde kemer toka şahin başda gör al fesi Külhan vâri paça kıvrık basmış yemeni ökçesi Topuk vurup çalım satmak bıçkınhkdır has türkçesi Yalın ayak vardiyaya çıkdığında sahi levend Donanmayı Hümâyuna şan vermişdir Fethi Bülend
Vardiyaya her çıkışda Kozlucalım yalın ayak Hurşid olur Fethi Bülend Zırhlısında o al sancak
Dedim seher vakti şimdi yalın ayaklarla çıkar Fethi Bülend Zırhlısında şahım güverteler yıkar
Geçen asır sonlarında yaşamış kalender halk şâiri Âşık Veysel'in Kazdağlı Cafer admda bir gene sânında yazdığı 22 kıt'alık bir destanın içinde de bu zırhlının adı geçmektedir:
Yalın ayağı ile sahi şehlevend Gelince şan buldu ol Fethi Bülend Nefer Câferime yirmi iki bend Okusun destanım cümle muhibban
Altmış sekiz sâlindedir hicretin Tersaneye kaydi ideyim beyan
Kazdağlı Câferin Tersaneye nefer olarak kaydolunub Fethi Bülend Zırhlısı mürettebatı arasına katılması hicrî 1268 (M. 1851-1852) yılına rastlamakdadır ki yukardaki satırların bu tarih kaydi bakımından ayrıca kiymeti vardır.
FETHİ ÇELEBİ — Sur dışında Otakcılar-da kendi adına nisbet ile de anılan Otakcılar Mescidinin banisi; hayatı hakkında bilgi edinilemedi.
FETHÎÇELEBl CADDESi
- 5714 -
istanbul
ANSİKLOPEDİSİ
- 5715 -
FETHiYE CADDESi
FETHi ÇELEBi CADDESi - Eyyub ilçesinin Fefhiçelebi Mahallesi yollarında, bu mahalle içinde Otakcıbaşı Sokağı ile, mahallenin Abdülvedud ve Nişancı Mustafa Paşa malleleriyle olan sınır köşesi arasında uzanır ki o köşe bir altı-yol ağzıdır (Fethiçelebi Caddesi, Kınmî Çeşmesi Sokağı, Alaca Tekke Sokağı, Aşhane Sokağı, Paşmakcı Çayırı Caddesi, Çelebi Çayın); Mehmedbey Mescid Sokağı, Tüfenkci Sokağı, Fethiçelebi Çıkmazı, Çelebi Çayın Sokağı ile kavuşaklan vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 9/120).
Altıyol ağzı tarafından gelindiğine göre sağ köşede polis karakolu, sol kösede de Otakcılar Fethiçelebi Camii vardır, ki bu camie sem halkı, yapdırtdığı bir tamir ile ikinci banisi yerinde Kapuağası Gazanfer Ağaya nisbetle Gazanfer-ağa Camii der. İki araba geçecek genişlikde paket taşı döşeli bir yol olup ikişer katlı ahşab, yan kagir ve kagir evler arasından geçer. Edirne Kapusundan Eyyuba giden enkestirme yolun bir parçasını teşkil eder. Yol boyunda mezarlıklar da görülür ki biri, binası yok olmuş Mus-tafapaşa Tekkesi hazîresidir. Burada evlâdı ile birlikde vefat etmiş bir lohusa kadının kabir taşı Vakıflar veya Türk islâm Eserleri Müzesinde yer alacak kıymetdedir, oğlancığın küçücük taşı, anasının taşının bağnnda yüksek kabartma olarak yapılmışdır, ikinci bir eşi olmayan bir tagdır, yoldan geçdiğimizde yere kapanmak üzere idi.
2 bakkal, l kasab, 2 kahvehane, l berber, l terzi, l manav, l kundura tamircisi, l marangoz, l kalaycı dükkânı ile bir dokuma fabrikası vardır. Hicrî 1260 (1844) tarihli bir de çeşme vardır ki Yahya Bey adında bir zât zevcesinin ruhunu şad etmek için yaptırımadır. Kapu numaraları 1-37 ve 2-56 dır (Nisan 1969).
Hakk» GÖKTÜRK
FETHİ ÇELEBi ÇIKMA2I — Fethiçelebi Caddesindedir (B.: Fethiçelebi Caddesi); Doksan derece ile kırılmış dirsekli bir çıkmaz so-kakdır ve gaayetle dardır. Üzerinde teker katlı iki kagir evle üç katlı bir ahşab ev vardır, bitiminde de ağaçlı bir bağçe vardır (Nisan 1989).
Hakkı GÖKTÜRK
FETHÎÇELEBl MAHALLESi - Eyyub ilçesi Mahallelerinden idi; 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Edirne Kapusu ile Eğri Kapu
arasındaki kale duvar, Abdülvedud Mahallesi, Nişancı Mustafa Paşa Mahallesi ve Topçular Mahallesi ile çevrilmişdir. Sınır sokakları şunlardır: Kınmî Çeşmesi Sokağı (Abdülvedud Mahallesi ile), Tüfekçi Sokağı (Nişancı Mustafa Paşa Mahallesi ile), Edirne Kapusu Caddesi Otakcılar Mahallesi ile. iç sokaklan da şunlardır: Fethiçelebi Caddesi, Çelebi Çayın Sokağı, Tüfekçi Sokağının bir parçası, Fethiçelebi Çıkmazı, Mehmedbey Mescid Sokağı, Otakcıbaşı Sokağı, Cebecibaşı Caddesi, Namazgah Sokağı, Otakcılar Mescidi Sokağı, Müezzin Meh-med Sakağı, Savaklar Caddesi. (1934 B. Ş. R. Pafta 9/120).
Bu mahalle son zamanlarda Abdülvedud Mahallesi ile birleştirilmiş ve birleşik mahalleye "Defterdar Mahallesi" adı verilmişdir (B.: Abdülvedud Mahallesi, cild l, sayfa 145).
Birleşik mahallenin sınırları içindeki bâzı binâler şunlardır:
Abdülvedud Camii (B.: Abdülvedud Camii, cild l, sayfa 144), Hirâmî Ahmed Paşa Camii (B.: Ahmedpaşa Mescidi, cild l, sayfa 437), Otakcılar Camii, Hacıhüsrev Mescidi, Mustafa-paşa Tekkesi Mescidi kalıntısı, Takkeci Camii; Savaklar Çeşmesi (B.: (Eğrikapu Kırkçeşme Sulan Maksemi, Savaklar Çeşmesi, cild 9, sayfa^ 4964); eshabdan hazreti Kâab'ın Türbesi. Edirne Kapusu dışı Mezarlığın büyük bir kısmı da bu mahalle sınırı içinde kalır ve bir rum orto-doks mezarlığı vardır. Son zamanlarda yapılmış pek çok da fabrika bulunmaktadır.
1965 sayımında birleşik mahallenin nüfusu 9000 kişinin üstünde idi (Nisan 1969).
Hakkı GÖKTÜRK
FETHÎÇELEBl MESCİDİ - (B.: Otakcılar Mescidi).
FETHi EFENDi (Bülbüîcüzâde Abdülke-rlm) — Halvetî şeyhlerinden âlim ve şâir bir zat; asıl adı Abdülkerimdir," Fethi"; devrinin ünlü şeyhlerinden ve büyük şâir AbdülaJhad Nuri Efendinin halîfelerindendir (B.: Abdülahad Nuri cild l sayfa 56); babası ulemadan Karamanlı Abdüllatif Efendi adînda bir zattır, Is-tanbulda doğmuşdur, bâzı selâtin camilerinde kürsü şeyhliği yapmışdır, 1106 (M. 1698 -1695) de vefat etmiş ve mürşidi Abdüîahad Nuri Efen-
dinin türbesi yanına defnedilmişdir. Aşağıdaki iki kıt'a bir ilâhisinden alınmışdır:
Senin bir zerre! aşkınla Mevlâ Gönül âyînesi olsun mücellâ Görünsün sureti mânâ musaffa Gönül âyînesi olsun mücellâ
Keder gitsün gönüllerden serapa Silinsün şekli sugrâ ile kübrâ Vasim zevki olsun dilde peyda Gönül âyînesi olsun mücellâ
Bibi.: M. Tabir, Osmanlı Müellifleri; Salim, Tez-kirli Şuerâ.
FETHi EFENDi (Halebli) - Onyedinci Yüzyıl sonlarında yaşamış ve bâzı kibar ve ricalin kâtibliklerinde bulunmuş ve Dîvânı Hümayun kâtibleri arasına alınmış bir şâir; Arabacı Ali Paşanın sadırâzamlığı zamanında mek-tubculuğunu yapmışdı; Salim Tezkiresinde şu beyti kayıdlıdır:
Fitîli şem'i bahtım gerçi sultânım uyandırdı Çerağ itti amma velâkin yakdı hem yandırdı.
Hicrî 1106 (M. 1694 -1695) da öldü.
Bibi.: Salim, Terkireli Suerft.
FETHi EFENDi (Halimzâde Ahmed) -
Geçen asır başlannda ve bir ara Belgrad Kadılığında bulunmuş bir zât, Halim Efendi adındaki oğlu ile rindâne ve kalenderâne bir hayat sürmüş, eli resim sanatına da yatkın olduğundan Enderunlu Râzıl beyin Zenânnâme ve Hu-bannâme isimli eserlerine, o devir için müstehcen sayılacak tarzda güzel güzel kadın ve delikanlı resmileri yaparak, mâzuliyeti yıllannda bir meşgale bulunmuşdu. Evinde de hayli ileri yaşma rağmen delikanlılarla işret meclisi kurup gençlik iddiası güder olmuşdu. ihbar üzerine 1233 (M. 1817 -1818) de zabıta tarafından evine yapılan bir baskında öyle bir meclisde bulundu, ve "Allah rızâsına aykırı" hareketlerinden ötürü oğlu ile birlikde Bozcaadaya sürüldü. Met-bu Zenânnâme nüshalarının bâzılarında görülen ve bir imza taşımayan taş baskısı resimlerin bu zât tarafından yapılmış olduğu tahmin edilebilir. Müverrih Şânîzâde Atâullah Efendi: "Kendilerini çekemeyenlerin yaygarasına kurban oldular" diyor. Hay atlan hakkında başka kayde rastlanmadı.
BibLs Şftnîzâde Tarihi, II.
FETHi EFENDi (Osnıanbeyzâde Mehmed Ali) — Ondokuzuncu yüzyılın ilk yansında ta-nmımış ulemâdan, sür ile ve müsbet ilimler ile de uğraşmış bir yazar; aslı Ruscukludur, 1804 de orada doğdu, îstanbula 1815 -1820 arasında geldi, tahsilini ve şöhretini Istanbulda yapdı; Mektebi Maarifi Adliyede muallimlik, Fâtih Medresesinde müderrislikde bulundu, 1852 de Meclisi Maarif âzası oldu, devam edememiş bir Türk Akademisi olan Encümeni Dâniş azalığına seçildi; 1857de vefat etti; kabri Eyyubsultan-dadır. Basılmış eserleri şunlardır: "Elhayrül-Hasen fî Şerhi Müsteşân Mü'temen", Tercemei Kelâmı Erbaîni Hazreti Ali", bâzı hadis ter-ceme ve şerhleri ihtiva eder "Sermâyei Necat" "Hilyei Sultanî", "Tercemei Nasayihi Eflâtun", ilmi Tabakaatül Arz".
"El-Asan Aliyle fî Hazâînül Kütüb" adı ile istanbul Kütübhânelerindeki kitablann büyük bir Katalogunu yapmak istemiş, birinci cildini tamamlamış, bitirmeye ömrü vefa etme-mişdir.
Bibi.: M. Tâhir, Osmanlı Müellifleri; İ. A. Gövsa, Türk Meşhurları.
FETHi ŞAH (Aşirhaıı.) — Onalfrnc! asır ortalannda güzelliği ile nam alm'ş istanbul ci-vanlanndan, şâir Cemâli Ahmedin şehrengîzin-de şöyle medhedilmiştir:
Birisi Fethidir anın aşirhan Cemâli hattı Yakut ile kur'an
Lebi surhi anın çün bir işaret Kim anın vasfı hüsnüdür kırâet
Fahri Düngelen
FETHiYE CADDESi — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih İlçesinin Fener Bucağının Kâtib Muslihiddin ve Hamamî Muhiddin mahalleleri ile aynı ilçe - Karagümrük bucağının Derviş Ali Mahallesinin müşterek yollarındandır; büyük kısmı Kâtib Musluhiddin Mahallesi içinden geçer, pek küçük bir kısmı da diğer iki mahalle arasında sınır yoldur; Fâtih Camii önünden Drağmana kadar uzanan bir ana caddenin dört kısmına verilmiş isimlerden biridir, bu ana caddenin Fâtih Camii tarafından gelindiğine göre taşıdığı isimler şunlardır: Dârüşşe-faka Caddesi, Manyasizâde Caddesi, Fethiye Caddesi ve Drağman Cadesi. Fâtih tarafından gelindiğine göre Fener Yağhane Sokağı, Kol-tukcu Sokağı, Horozlu Sokak, Kâtib Muslihiddin Camii Sokağı, Zülüflü Sokağı ve Sarayağası
L
FETHİYE CAMÜ
- 5716 -
Caddesi ile kavusaklan vardır (1934, B. Ş. R. Pafta 7/108 ve Pafta 8/104 ve 107).
iki araba geçecek genişlikde ve paket taşı döşelidir, kavisler çizerek ikişer üçer katlı ah-şab ve kagir evler arasından geçer, binalar arasında yeni yapı üçer beşer katlı beton apartı-manlar da vardır. Şu dükkânlar görülmüşdür: 5 bakkal, l kunduracı, l mobilya atölyesi, 11 ka-. sab, l tatlıcı - pastacı, -l terzi, l fotoğrafhane, l radyo atölyesi, l esvab temizleyici. Fethiye Gençlik Spor Kulübü bu cadde üzerindedir, ka-pu numaraları 1-65 ve 2-62 dir (ocak 1968).
Hakkı GÖKTÜRK
FETHİYE CAMİİ — Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor: "Kiliseden kalbedilmişdir Ca-midir.lstanbulun fethi sırasında kilise olarak bı-rakılmışdı, hicrî 1000 senesinde (M. 1591 -1592) hiristiyanlar arasında vuku bulan bir çekişme üzerine ellerinden alınarak devrin pâdişâhı Üçüncü Sultan Murad tarafından cami yapıl-mışdır. Avlusunda yine o devrin sadırâzamı Sinan Paşanın bir medresesi vardır. İç kapusu bitişiğindeki çeşme ile dış kapusu üstündeki mek-teb, sadırâzam Nevşehirli İbrahim Basanın damadı ve sadâret kethüdası Mehmed Ağanındır; bu camiin mahallesi vardır".
Tahsin Öz "İstanbul Camileri" isimli eserinde şunları yazıyor: "Çarşanbada Fethiye sem-tindedir; Bizans yapısı Pammakaristos Kilisesi-dir. Üç kısımdan ibaret olup XI. Yüzyılda yapılmışdır; ilk ilâve 1282 senesinde Mihail tarafından karısı Mariya nâmına yaptırılmışdır ve bir kadın manastırı hâlini almışdır. Bir müddet sonra üçüncü bir ilâve görmüş ve 1456 da Patrikhane olmuşdur, ve Fatih Sultan Mehmed bu patrikhaneye gehnişdir. Mozayikler mabedin sağ tarafındaki ilâve bölümde olup XIII. - XIV. Yüzyıllara âid îsâ ile azizlere âid nefis parçalardır. Bu Mâbed 1585 de camie tahvil edilmiş-dir; merkezî absidi kaldırılmış, mihrab, mermer minber ve bir minare yapılmışdır. Camie Azerbaycan'ın fethi hâtırası olarak Fethiye ismi verilmişdir. Mabedin karşısında bulunan ve Mimar Sinan eseri olan Sadırâzam Sinan Paşa Medresesi yıktırılmış, yerine mekteb yapılmışdır (1962)"
Zamanımızda ibâdete kapalı olup müzeler müdürlüğüne devredilmiş olan bu manastır - kiliseden çevrilme camiin altında bir de direkli sarnıç - mahzen bulunmaktadır.
FETHİYE İLKOKULU — Semtine adını vermiş Fethiye Camiinin karşısında Koca Sinan Paşanın hayır eseri Fethiye Medresesinin yerinde yapılmış tek katlı kagir binadadır.
Bu ilkokulun temelini "Çandarlı Halil Paşa Numune Mektebi" isimli bir. özel okul teşkil eder; önce Egrikapuda ahşab bir binada açılmış olan bu özel bir müddet sonra Karagüm-rükde Zincirlikuyuda yine ahşab bir binaya taşınmış, 1924 de Maarif Vekâletince satın alınarak bu medreseye nakledilmiş, küçük medrese odaların iç duvarları yıkılarak iki oda bir dershane hâline getirilmiş, bilâhare de medrese binası tamamen yıktırılarak yerine tek katlı kagir bir okul binası yapılmışdır, ve "16 İlkokul" adı verilmişdir; 1949-1950 ders yılında da numaralı ismin yerine semtine nisbetle "Fethiye İlkokulu" adı verilmişdir. Ziyaretimiz tarihinde 8 dershaneli, 16 şubeli çift öğretim yapan ve 750 talebesi, 16 muallimi bulunan bir okuldu. Giyimi kuşamı ve kitablar ve şâir-ders levazımı temin edilen 150 yoksul talebesi vardı. Maarife devrinden 1986 yılına kadar bu okuldan 1431 çocuk diploma almışdır. 1967 de okul müdürlüğünde Bay Kâmil Seyhan bulunuyordu. Resimle meşgul olan B. Kâmil Seyhan okulunu kendi eseri tablolarla süslenıişdi natür mortler, peyzajlar arasında türk büyüklerinin portreleri, bir de 1,20X2,50 metre eb'admda Preveze Deniz Muharebesini gösteren hamasî bir tablo bulunuyordu (1967).
Hakkı GÖKTÜRK
FETHİYE KALYONU — XIX. yüzyılda bu isimle Osmanlı Donanmasında iki harb gemisi vardır.
Fethiye I.
Hicrî 1246 (M. 1830-1831) yılında Gemlik çekek yerinde yapılmış ahşap tekneli ve yelkenli kapak kalyondur, resmini gemi mühendisi Manol çizmiş ve gemiyi Osman Kalfa inşâ et-mişdir; 193 metre boyunda, 52 metre eninde, 96 toplu ve nefer mevcudu 960 olan ve zamanında Osmanlı Donanmasının en büyük teknelerinden bir harb gemisi idi. Büyük hizmeti Kırım Harbinin deniz harekâtında oldu.
Deniz Müzesi arşivinde bulunan bir vesikadan bu geminin bâzı eşyasını şöylece tesbit ettik:
Üst kat kamarası kahverengi çuhadan minder ve yastıklarla döşenmişdi; karaağaçdan ya-
Dostları ilə paylaş: |