İstanbul ansiklopediSİ



Yüklə 5,06 Mb.
səhifə3/76
tarix04.01.2019
ölçüsü5,06 Mb.
#90131
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   76

Hakkı GÖKTÜRK

ERMENİ, ERMENİLER Fetihden zamanı-, miza kadar İstanbulda Türkiye tabiiyetindeki ermeni azınlığının bu büyük şehrin günlük hayatında ve tarihinde çok önemli bir yeri vardır.

Fetihden Önce îstanbulda ermenilerin durumu hakkında berrak bilgimiz yokdur. İstanbul ermenileri Türk îstanbulda dikkate değer bir azınlık cemaati olmuşdur, bir kısmı Fatih devrinde Kırım'ın ilhakından ve bu yarımadada Kefe'nin fethinden sonra oradan gelmişdir. Büyük bir kısmı da, çok daha sonra, XVI. asır sonları ile XVII. asrın ilk yarısında Anadolu-nun Celâlî isyanları ile en muzdarib devirlerinden birini yaşarken Anadoludan hicret etmiş-dir.

Ermenîlerin îstanbulda kesif şekilde iskân edildikleri bölge, şehrin Marmara kıyı-



n

ERMENİ DÜLGER GÜZELİ

S204 —



tSTANBUJL

iNSÎKLÖPEbîSÎ

5205



ERMENİ GAZETELERİ


sında Kumkapusu semti ile yine aynı bölgede Kumkapusundan Yedikuleye kadar uzanan saha bu arada bilhassa Yenikapu, Langa ve Sa-matya semtleri olmuşdur. Ermeni Patrikliği de Kumkapusunda yerleşmişdir.

Surlar civarında Edirnekapusu içi, Haliç yalısında Balat Kapusu içi, Halicin karşı yakasında Hasköy, Galata, Beyoğlu, Boğaziçin-de Ortaköy, Anadolu yakasında Üsküdar ve Kadıköyü de ermenilerin toplu olarak yerleş-dikleri bölgelerden olmuşdur.

Eli zanaata gaayetle yatkın, iş üzerinde dikkatli ve sabırlı, millî hasletleri olarak çalışkan olan ermeniler îstanbulda bâzı iş yollarında asırlar boyunca adetâ tek unsur olarak tanınmışlardır: Sırmakeşlik, kumaş işlemeciliği, kuyumculuk, kuyumcu kakmacılığı, bez yazmacılığı, bezzzalık, kazazlık, dülgerlik, nakkaşlık, hakkâklik gibi zanaatlar bilhassa uğraşdıkları iş sahaları olmuşdur. Devlet Sîm-keşhânesi, Devlet Baruthanesi, Devlet Darb-hânesi asırlar boyunca ermeni ustaların ve ermeni amelenin, işçinin elinde bulunmuşdur.

Ermeni azınlığının ayak takımı da Türk konaklarında Ayvazlık, çarşı hamamlarında külhancılık, çarşı boylarında hammallık yapmışlardır.

Musikimize sazende, hanende ve bestekâr olarak hizmet etmiş ermeni asıllı sanatkâr, ve bunların arasında hakikaten büyük değer olmuş sımalar pek çokdur.

istanbul ermenileri arasından değerli ressamlar yetişmişdir. Türk Tiyatrosu, ilk emekleme devrinde ermeni tiyatroculara, sahne vâ-zılarma, aktör ve aktrislerine çok şeyler borçludur, îstanbulda «Tiyatro» adı ile türkce ilk tiyatro gazetesi bir ermeni vatandaş tarafından çıkarılmışdır.

îstanbulda ilk fotoğrafçıların çoğu er-menidir.

Türk matbaacılık gelişirken basın hakkakleri ve ilk klişeciler ermeniler arasından yetiş-mîşdir.

Tanzimatdan önce «Amira» unvanım taşıyan bâzı kişizade ermeniler devlet hizmetlerinde bulunmuşlardı, bu arada Düzyan'lar Darbhânede, Dadyanlar Baruthanede, Balyan-lar Hassa Mimarlığında çalışmışlardı. Tanzi-nıattan sonra bütün azınlıklar arasında istanbul ermenilerine yüksek tahsil imkânı sanğlan-

dı, devlet hizmetinde çalışmış çok değerli ermeni tabibler yetişdi, bugünkü anlamda ilk istanbul eczânlerini açanlardan çoğu da ermeni oldu. Türk basınında ermeni imzalan başmakaa-leler altında görüldü.

Bazı ermeni aydınları Meşrutiyet devrinde Osmanlı Kabinelerine nazır olarak girdiler, istanbul ermenilerinin tarihçesinde Gre-goriyen-Katolik ermeniler arasındaki mücâdele, bizce bu ansiklopedinin konusu dışında kalır.

İstanbul ermenilerinin şerefli hâtıraları arasında, Türkiye dışındaki komitecilerin tahrikine kapılmış bâzı ermenilerin sebeb olduğu acı vak'alar da vardır ki biri «1895 Ermeni Pa-tırdısı Vak'ası», diğeri «1896 Banka Vak'ası», bir de ikinci Abdülhamid'e karşı hazırlanmış Yıldız Suikastı yahud Bomba Viak'asıdır.

Nihayet bu istanbul Ansiklopedisinin yazı ailesi arasında da aydın bir ermeni genci, Ke-vork Pamukciyan bu şehir kütüğüne pek kıymetli maddeler varmiştir. Sebebi bizce meçhul, K. Pamukciyan bir yıldan fazlacadır ki bu yardımını kesmiş bulunmaktadır. Bu «Ermeni, Ermeniler» madesi de onun güvendiğimiz kalemine emânet edilmiş bulunuyordu. Bu icmal ile yetinildi; adını sevgi ile kaydi de bir vecîbe bildik.

ERMENİ DÜLDER GÜZELi — Onseki-zinci asrın ikinci yarısında yaşamış ve güzelliği ile şöhret bulmuş bir ermeni gencidir, adı bilinmiyor, devrin ünlü şâiri Sünbülzâde Vehbi Efendi tarafından şu gazel ile övülmüşdür:



Seyf ile hançer şehidi sanmasın eller beni Kesdi bir mü paresi kesmez iken hançer beni

Bağladı zencîri zülf ile tulub gerdânemi Gezdirir destinde bir ejder gibi dilber beni

Çeşmeni cellâd ile aklımı tarumar etmişiken Koymadı dîvânelikde ruhleri ahmer beni

Ben ölürsem aşıları kimler olur cana senin Ölmeden öldürdü işte bu tefekkürler beni

Sürmei kudret ile mehkûl gözlerin el aman Tâatı Hak'ka geilp ei lûtfuna mazhıer beni

Allah Allah sevmedim bu âne dek bir hobrû Yoksa tuttu dâmenimden bin perîpeyker beni

\ehbiya aşkı hakikat âdemi olmak için Tornâyi aşkı mecâca 'çekdi bir dülger beni

Sevdim ey tersâyî mezheb sevdim ey esmer seni Ko desin âlem 'bana Vehbi sever bir Ermeni

ERMENi ESNAF CİVANLARI — Kalender meşreb şâirler büyük şehirlerin esnaf civanları sânında «Şehrengiz» adı verilen uzun manzumeler yazmışlar; XVI. asrın büyük şâirlerinden Taşlıcalı Yahya Beyin bile bir «istanbul Şehrengizi» vardır (B.: Şehrengiz). Bu manzumelerde güzel delikanlılar işleri ve isimleri ile övülmüşlerdir. Yazıldığı zamanı kesin olarak tesbit edemediğimiz şehrengiz yollu yaızlmış «Hubannâmei Nev Eda» isimli bir risalede de Istanbulun esnaf civanları anonim olarak övülmüşlerdir, bunların arasında sekizi ermeni civanı olarak gösterilmişdir ki şunlardır : Ayvaz:



Kaareler içinde ermeni civan Bu şehre gönderen vilâyeti Van

Mülevves olurlar gaayetle mülhem

?

Su sabun yoksulu ayak ile et



Velâkin söz yokdur göz ile kaşa Kemend olur zülfi siyahı başa

Dökmeci:

İstepan Karakin Hacik ya Vahan

Demirciye yamak dökmeci civan

Cehennem âteşi pişinde üryan Anın hüsnüne de gel amma sen yan

Kapkaraymış ne gam ol şûhi çâlâk Bir hamam akçesi ider pîrü pak

Dülger :

Ermeni güzeli dülger civanı

Kara gümrâh olur hep ebruvam

Aybı malûm cümle tez kılianurlar Çağın geçirmeden gelmeli ahbar

Kumkapı Samatya Sulumanastır Kınalı, kuzuyken olur bir katır

Kazaz:

Merguule merguule kâkülü ipek Kazanım civanı güzel olur pek

Karakin Karabet ya Agop Serkis-Uşşâkımn gönül evinde celîs;

Ayağın öpdürse ne lütfü ihsan' Peridir sanmamız o şûhi insan

Kuyumcu :

Kuyumcu güzeli ehnaspâredîıf

Uşşâkm sinesi pare paredir

Çeşmânı zümrüd hem leblebi yakut Görse anı tapar idi kavmi Lût

Ermenidir sinesinde çelîpâ Dinden çıkar olan anınla hempa

Nakkaş:

Ermeni güzeli nakkaş civanı

Bihzad kıl kalemle resmetmiş anı

Va'di vuslat ider çeşmi câdûsu Müşkîn hattı anın aslan kaamusu

O yârin ayağı uşsâka tnihrab

Gel kapan yüzün sür ey hâneharâb

Sîmkeş :

Sîmkeşin ham gümüş ol teni pâkî

Kumkapu Samatya Langadır hâki

Sırma kâkûîlüdür gaayet cilveli Haddeden geçmişdir o nâzik beli

Ermenidir şahım kıllanur tezden Atlas tefrik olmaz fersude bezden

Zilci :

Zilci güzelleri cümle ermeni

Tez kıllanur anın sol nâzik teni

Âğuuşe bedr iken al baron 'beyi O zillerin vursun sen çek hey heyi

Kaçan hattı gelse kokarlar bed bed Kapanur ahbara babı muhabbet

Fahri DÜNGELEN

ERMENi GAZETELERİ (ilk) — 1860 yılında îstanbulda yayınlanmakda olan ilk ermeni gazeteleri şunlardır :



semeni kiliseleri

5206 —

İSTANBUL

ansiklopedisi

— 5207 —


ERMENİ PATIRDILARI


Mecmuai Havadis, ermeni harfi ile türkçe

Münâdii Erciyaş, ermeni harfi ile türkçe

Masis, errhenice

Meğö, ermenice

Ser, ermenice

Tar, ermenice

Evedaper, ermenice

1960 da İstanbulda biri resmî (Takvimi Vekaayi), biri yan resmî (Cerîdei Havadis), biri de şahsî teşebbüsle çıkan (Tercemâm Ahvâl) üç Türk gazete bulunur iken hepsi şahsî teşebbüs ile yayınlanan 7 ermeni gazetesinin bulunması dikkate değer. Istanbulun bu ilk ermeni gazetelerinin sâhiblerinin isimleri ve tarihçeleri, hüviyetleri tesbit edilemedi. Bibi. : Tercemâm Ahvâl Gazetesi.

ERMENİ KİLİSELERİ —. (B. : Surp).

ERMENİ MATBAA HAMMALLARI —

Matbaa baskı makinalarının el ile döndürüldüğü devirde matbaalarda bu işde kullanılan ameleye Matbaa Hammalı denilirdi; istisnasız hepsi iri yarı, güçlü ermeni gençleriydi, Istan-bula Yandan, Bitlisden gelmiş bekâr uşaklarıydı; matbaalarda yatar kalkarlar, aynı zamanda gece bekçiliği yaparlardı. Geçen asır sonları ile asrımız başında îstanbulun en büyük gazetelerinden Sabah Gazetesinin sahibi Mihren Efendinin de gençliğinde matbaa ham-mallığı yapdığı, ve hammallıkdan patronluğa yükseldiği söylenir.



ERMENİ MATBAALARI (ilk) — İstanbulda ilk ermeni matbaası ilk Türk matbaasından en az yarım asır önce açılmış olacakdır. Ermeniler, 1698 de tahmin ederiz ki Venedik-den bir kitab basma tezgâhı getirmişler, fakat bu tezgâh yeniçeriler tarafından tahrib edilerek matbaa kurulamamış idi. Fakat dört sene gibi çok kısa bir zaman sonra İstanbulda en az dört ermeni matbaasının bulunduğu vesika ile sabittir.

Hicrî 1113 (Milâdî 1701 - 1702) tarihli bir fermandaki kayde göre İstanbulda ikisi Galatada, biri Çakmakçılar Yokuşunda Valde Hanında, biri de Çenberlitaşda Vezir Hanında dört ermeni matbaası vardır. Fermanda bu matbaalarda ermeniler arasında katoliklik propagandası için bir takım dinî kitablar basıl-

dığı ve bu yüzden ermeniler arasına nifak sokulduğu beyan edilmektedir. Bu işle meşgul Haçador adında bir râhib Sulumanastırda katoliklik propagandası yaparken yakalanmış, harb gemilerinde kürek çekmek üzere Tersane Zindanına atılmışdır. Yine o tarihde, cemaatini katolik propagandasına karşı koruyamayan ermeni patriki Sahak da azledilmiş, hapse atılmışdır.

Bu matbaalarda taş baskısı, litografya usulü ile çalışılmış, din kitabları, dua kitabla-rı basılmışdır.

İstanbulda ermeni matbaacılığı gerek kitab, gerekse gazete baskısında dâima küçük müesseseler olarak kalmışdır.

ERMENİ PATIRDILARI — Asırlar boyunca kardeş yakınlığı ile yasaya gelmiş türk-lerle ermeniler arasına, türkiye dışındaki er-menilerin arasından çıkmış haris komitacıların tertip eseri olan iki vak'adır ki tarihimize, istanbul halkı tarafından bir mânâ ifâde eden «ihtilâl» kelimesi yerine hakikî değeri olan istihfaf ile «Patırdı» diye isimlendirilerek geç-mişdir. Bu vak'alar üzerine aşağıdaki satırları ismail Hami Danişmend'in «izahlı Osmanlı Tarihi Keonolojisi» isimli eserinden naklediyoruz :

«Dilini, dînini, mezhebini ve milliyetini Türk adaletinin bahşettiği imtiyazlar sayesinde muhafaza eden, Türk ordusunun müdafaa ettiği topraklarda, asırlarca her türlü emniyet ve masuniyet imkânları içinde ticâret ve ziraat ile meşgul olan, ve nihayet devlet hizmetlerine de girip vezirlik ve nazırlık rütbe ve makamlarına kadar yükselmiş siyâset ve idare adamları yetişdiren Ermeni unsurunun dokuz asırlık muhafızı olan Türk Milletinden altı vilâyet istemesi, bilhassa Ayastefanos ve Berlin muahedelerinden itibaren başlamış bir garibedir: Osmanlı melihalarında «Vilâyâtı Sitte» denilen bu altı Anadolu vilâyeti eski idare teşkilâtı-mızdaki Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Elâzığ, Harpııt ve Sivas vilâyetleridir. Bu saha, şimdiki idare teşkilâtımızda Erzurum, Erzincan, Ağrı, Van, Hakkâri, Bitlis, Muş, Siird, Diyarbekir, Mardin, Elâzığ, Malatya, Bingöl, Sivas Amasya ve Tokat vilâyetleri ile Giresun vilâyetinin cenubundaki Şebinkarahisar havalisinden mürekkebdir, bu haritaya göre eski Vilâyâtı Sitte, Altı Vilâyet şimdi onaltıbuçuk

vilâyet denıekdir. Bütün bu Şarkî Anadolu ile Orta Anadolunun bir kısmından mürekkeb olan bu geniş saha Anadolunun üçde birinden fazla ve takriben yarısına yakındır.

«Sultan Hamid Almanya sefirine : — Ermeniler hiç bir yerde ekseriyet değildir!.. Vilâyât-ı Sittede ermeni unsuru en küçük azınlık halindedir!., demişdi.

«Fakat Avrupalıların oralarda himayeye yeltenebileceği tek hıristiyan unsur Ermeni-lerdi. işte bundan dolayı 1878 Ayastefanos muahedesinin 16. maddesi ve Berlin Muahedesinin de 61, maddesinde Osmanlı Devleti Ermeni unsurunun bulunduğu Vilâyât-ı Sittede ıslahat yapmakla mükellef tutulmuşdu. Avrupa devletleri nazarında Türkiyede ıslahat demek, herhangi bir hıristiyan unsurunun muhtariyetini temin edecek müesseseler ile imtiyazlar denıekdir.

«Vilâyâtı Sitte, Osmanlı imparatorluğunun temel taşı, Türk ana yurdunun öz parçasıdır.

«Ayastefanosda bir ermeni dâvası benimsemiş olan Rusyanın siyâsetinde, Berlinde mühim bir değişiklik oldu. Rusyanın eseri olan Kumanya ve Bulgaristan Rusyadan hemen yüz çevirmişlerdi. Şarkda da bir Ermenistan yaratmayı Rusya için tehlikeli görmeye başlamışlardı. Rus hariciyesi bunu açıkça ifâde et-mişdi. Berlinde ermeni dâvasını İngiltere benimsedi.

«Zâten o sırada Ruslar Kafkasyayı rus-laştırma siyâsetinin en şiddetli safhasına girmişlerdi. Cenubî Kafkasyada Anadoîudaki er-menilerden fazla ermeni vardı. Rusların hedefi oradaki ermeni kilisesini, ermeni dilini ve kültürünü yıkmakdı.

«Berlin muahedesinden sonra bu siyasî gelişmeleri dikkatle tâkib eden ikinci Sultan Ab-dülhamid o muahedenin 61. maddesindeki ıslahat meselesini kâğıd üstünde bırakacak bir yol tâkib etti.

«Rusyada yetişmiş ve hattâ bir çoğu rus ordusunda hizmet etmiş ermeni milliyetçileri, Türklere olduğu kadar ruslara da düşman kesilmişlerdi, Rusyadan Kafkasyada toprak koparmak imkânsız olduğu için gözlerini Doğu Anadoluya dikmişler, gaayelerine ulaşmak için de ingiliz siyâsetinden meded ummaya başlamışlardı. Rusya ermenilerinin kurduğu ilk ihtilâl ocağı Isviçrede kurulan -Hınçak = Çan se-

si Komitasıdır. Altı Vilâyet muhtariyetini tahakkuk ettirmeyi gaaye edindiler. Devletler arasındaki siyasî anlaşmazlıklardan dolayı; gaayelerinin tahakkuku için Anadoluda ihtilâller hazırladılar, tedhiş hareketleri ile iıem Osmanlı Devletini yoracaklar, hem de hükümeti ermeni isteklerinin kabulüne mecbur bırakacaklardı. Devletinden hiç isteği olmayan Türkiye ermenilerini, anarşist Rusya ermeni-leri böyle bir hayal ^yolunda teşvike başladılar ve pek çok masum ermeniyi de o dalâlet yoluna sürüklediler.

«1890 da Hınçak'lardan ayrılan bir grup


Troşak = Bayrak Komitasını kurdu. Bu ko
mita daha sonra Taşnakzutyun = Birlik, itti
hada adını aldı, ve sâhib olmadıkları bir hak
kı elde etme (kapama, aparma) hayâli ile
kandırdıkları ve hakikatte Anadolunun her ta
rafında önemsiz bir azınlık teşkil eden ermeni
unsuruna istanbul, Erzurum, Zeytin, Sasun,
Trabzon, Amasya, Merzifon, Tokat, Sivas, Di-
yarıbekir, Van, Muş, Urfa isyanlarını çıkart
tılar. :

«Gizli faaliyeti dikkat ve hassasiyetle tâkib eden ikinci Sultan Abdülhamid de hazırlıklı bulundu, Erzincanda 4. Ordu emrinde Ha-midiye Alayları adı ile Kürd aşiretlerinden bir askerî tenkil teşkilâtı kurdurdu, isyanların en mühimmi 1894 de Şiirdin Sasun kazasında oldu ki o tarihde o kazada 15 bin müslümana karşı 12 bin ermeni mevcuddu.

«Komitacı anarşist ermeniler isyan tenkillerini Avrupada kopardıkları yaygaralarla Türk Mezâlimi şeklinde aksettirdiler, ikinci Abdülhamidin bu büyük tezvir ve mei.ûnâne hareketler karşısındaki celâdeti ve bu yoldaki kesin kararını hissettirmesi bir Avrupa devletleri müdahalesini önledi. Bunun anarşist ermeniler istanbul ihtilâlini hazırladılar ve bu yolda istanbul ermeni Patriki Izmirliyanı da âlet olarak kullandılar.

«30 Eylül 1895 pazartesi günü, üç gün sürecek olan ve istanbul halkının pek hoş tabiri ile Ermeni Patırdısı denilen vak'a başladı.

«Pazartesi günü sabahı gün doğmadan önce Kadırga Limanı ile Kumkapudaki ermeni patrikhanesinden hareket eden müsellâh bir ermeni kalabalığı güya Islâhat temennisi için Bâbıâliye doğru yola çıktı. Altı Vilyâet'-in bir umumî valilik olmasını ve bu valilik için de mâlî muhtariyet istiyorlar idi, Hamidiye a- •

ERMENİ PATRİKHANESİ

tSTANÖÜL


ANSİKLOPEDlSl

5209 —



(EROZAN (Celâl Sâhjr)


layları dağıtılacak, ora halkı için konulan silâh taşıma yasağı kaldırılacakdı. Bu ham hayal'ile ayaklandırılan gaafil istanbul ermeni-leri Kadırga - Kumkaptldan Sültanahmed Meydanına, oradan Sultanmahmud Türbesine kadar geldiler, oradan da Bâbıâliye inmek isterken îran Sefarethanesi önünde yolları jandarma tarafından kesildi. Ermeniler jandarmaya karşı silâh kullanınca bir müsademe oldu ve 50 kadar ermeni telef oldu. Servet Efendi a-dında da bir komiser şehid oldu. Patrik tzmir-liyan'a şiddetli bir emirname gönderildi ve a-yaklanmanm elebaşılarından çoğu tevkif edildi, istanbul halkı da, bilhassa medrese tale-leri ve esnaf tabakası ermenilere karşı harekete geçdi. Kanlı çarpışmalar, bilhassa geceleri şiddetlenerek üç gün üç gece .sürdü. Per-şenbe sabahı şehrin asayişi iade edilmiş oldu. Komiteci ermenilerle onların âleti Izmirliyan'-m umduğu Avrupa devletleri müdâhalesi olmadı, ingiltere, Fransa ye Rusya Bâbıâliye müşterek bir protesto notası verdiler, ve îkin-ei Sultan Abdülhamid bu notaya ehemmiyet vermedi. Komitacı ermeniler bunun üzerine bu birincisinden daha garib ve mecnûnâne ikinci patırdıyı hazırladılar ki tarihimizde Bomba Vak'ası diye anılır. Vak'anın ertesi günü neşredilen resmî tebliğde şöyle deniliyor: «26 a-ğustos 1896 çarşanba günü, bir takım eşhası mel'anet ihtisas güya ustalık ederek iş bahanesi ile birer ikişer Osmanlı Bankasına girmişler ve birden bir arbede çıkarmışlardır: Birdenbire silâh atmaya başlayan bu yaygaracı serseriler ermeni metâlibi derhal kabul edilmediği takdirde ellerindeki bombalarla bankayı berhava edeceklerini söyliyerek binayı iş-gaale ve memurları esir etmeye kalkışmışlar-sa da, hükümet böyle bir teşebbüs ihtimâlini daha evvelden haber almış olduğu için o civarda hazır bulundurduğu asker, polis ve jandarma kuvvetlerini derhal şevk ederek işi bastırmış, âsîlerin çoğu yakalanıp tevkif edilmiş, Bâbıâliyi berhava etmek üzere p tarafa saldıran güruh da tenkil olunmuş, şehrin her tarafına devriyeler çıkarılmış, hâricden gelen vak'a mürettibleri Fransız ye Rus sefaretlerinin himaye ve delâleti ile ve bir fransız vapuru ile derhal kaçmış, bâzı komitacılar intihar etmişlerdir.

«Fakat bir taraf dan da ehâli arasında şiddetli müsademeler başlamışdır. Bilhassa er-

menilerin vazife gören askere taarruz etmesi, sadnâzama kurşun atılması, ve ermeni evlerinin pencereleri ile balkonlarından asker ile ehâli üzerine bombalar ve kurşunlar yağdırılması, artık halkı zaptedilmez bir hâle getirmiş, millî ve dinî hisler pek tabiî olarak alevlenmiş, bütün halk tabakaları ve bilhassa ham-mallar ellerine geçirdikleri bıçaklar ve sopalar ile ermenileri tedib etmiş, bu kanlı mücâdele Boğaziçinin birçok yerlerine de sirayet etmiş, ye netice olarak Avrupadaki rus ermenilerinin tertip ettikleri facia birçok istanbul ermenisi-nin hayatına mal olmuşdur. Hattâ maktullerin yük arabaları ile taşındığından bahsedilir. Tabiî müslümanlardan da ölenler ve yaralananlar az değildir.

«Bu işde hiç bir zulüm mevzuibahis değildir: Avrupalıların teşvik ve himâyesi ile gelmiş bir takım serseri komitacıların çıkardığı kanlı bir vak'a pek tabiî ve meşru olarak tenkil edilmişdir. Dünyada böyle hareket etmeyecek hiç bir devlet yokdur.

«Bu vaziyet üzerine ingiltere tekrar faaliyete geçip Rusya ile Fransayı peşine takarak Bâbıâliden Vilâyât-ı Sitte muhtariyetini te'-min edecek ıslahat istemeye kalkışmış, notalar teati edilmiş, Sultan Hamid de o cihete yaklaşmayarak bir affı umumî ilânı ile yetinmiş ve devletlerin arasındaki anlaşmazlıklardan istifâdede kusur etmemigdir.

«Mâhud ihtilâlci patrik İzmirliyan bu Banka vak'ası üzerine azledilip Kudüs'e def edilmişdir...»

istanbul Ansiklopedisi burada ikinci Sultan Abdülhamidi rahmetle yâd eder (B. Abdülhamid II, cild l, sayfa 94; Hamidiye Camii Suikasdı).

ERMENi PATRİKHANESİ — (B. Kum-kapu Ermeni Patrikhânesi)

ERMEYDANI SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Taksimin Hacıahmed e-fendi Mahallesi sokaklarından; Sahancı Sokağı ile Ateşböeeği Sokağı arasında uzanır, Dev Süleyman Sokağı ile dört yol ağzı yaparak kesişir, 1934 B.Ş.R. Pafta 19/182); yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tes-bit edilemedi. (1968).

ERNAR (Ege) — Tiyatro aktörü, rejisör; Istanbulda doğdu, tiyatroya karşı ilgisi çocuk iken başladı, amatör topluluklar kurdu, Galatasarayı Lisesinde okurken birçok o-

yunda oynadı, Özel Kadıköy Tiyatrosunda «Konserve Asker»i sahneye koydu ve aynı pi-yesde oynadı, Fransaya giderek tiyatro tahsili yapdı, Genar Tiyatrosunda «Hizmetcüer»i sahneye koydu. Hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi.



Bibi.: Ses Mecmuası, 1967. EROGLU (Veli) — 1966 yılında Tophanede kaldırım kabadayısı fidesi onüç yaşında bir oğlan; Kabadayının binbir çeşidini yetiştirmiş, görmüş olan îstanbulda yaş küçüklüğü ile rekor kırmış bir çocuk; Tophanenin hezele hayta güruhu arasında «Kara Veli» yahud «Külhanbey Veli» diye tanınmış ve aslı Sivaslı olan bu çocuk, elbet ki uygunsuz takımının kanadı altında yetişmiş, yüzünün ismet ve iffet nikabı yırtılarak yaşından ve vücud yapısından umulmayacak cür'etle semtinin turfanda şöhretlerinden olmuşdur; Yüksekkaldırım-daki genel evler civarında elinde 24 santimlik bir bıçakla kabadayı - haraççı taslakcılığı yaparken yakalanmış, zabıtaca tescil edildikden on gün sonra da 34 yaşındaki bir tombalacıyı çakı ile kalçasından vurarak yaralamışdır; vak'aya «Bu semtde kimin fazla sözü geçer» çekişmesi sebeb olmuş, Külhanbeyi Kara Veli, yaşına boyuna bakmayarak: «Heeeyt!... geliyorum., kolla kendini!..» diye bir nâra atıp koca adamı vurup yere . devirmişdir (ekim 1966)

Burhanettin OLKER

EROGLU SOKAĞI — Fatih ilçesinin Ka-ragümrük bucağının Hatice Sultan Mahallesi sokaklarından; Hacı Muhiddin Camii Sokağı ile Fevzi Paşa Caddesi arasındadır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 7/88). Fevzi Paşa Caddesi tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde bir kısmı asfalt döşenmiş iken bozulmuş, bir kısmı kabataş döşeli iken toprak yol olmuş bakımsız bir sokakdır. Telle çevrilmiş bir arsa gerisinde Mihrimah Sultan (Edirnekapusu) Camii görülür. Sokak üzerinde de metruk, harab Mihrimah Sultan (Edirnekapusu) hamamı vardır (B.: Edirnekapusu Camii, cild 9, Sayfa 4925 Edirnekapusu Hamamı, cild 9, Sayfa 4929). Hacı Muhiddin Camii Sokağı ile olan kavşağı köşesinde bir odun de-pusu vardır (aralık 1966)

Hakta GÖKTÜRK

EROİN — (B.: Heroin).

EROL (Celâleddin) — «Gemi inşaat Yüksek Mühendisi; 1920 de Ankarada doğdu, babasının adı Hamdi, annesinin adı Nefisedir; Kabataş Lisesinde okudu (1938), Glascow Ü-niversitesini bitirdi (1944); Istinye Tersanesi ı!947 -193) ve Haliç Tersanesi (1953 - 1954) plânlama dâiresi müdürlüğü, Denizcilik Bankası müşavirliği (1954-1956) yapdı; 1956 da tekrar Haliç Tersanesine geçdi; yabancı tezgâhlara sipariş edilen gemilerimizin inşâ nıu-râkıblığında bulundu, bu münâsebetle Japon-yayâ gitti.» (Kim Kimdir Ansiklopedisi).

Yüklə 5,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin