İstanbul barosu



Yüklə 0,63 Mb.
səhifə8/12
tarix21.08.2018
ölçüsü0,63 Mb.
#73750
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

OTURUM BAŞKANI- Sayın Murtaza Demir’e teşekkür ediyoruz.

Birkaç kelime de ben söylemek istiyorum örgütlenmeyle ilgili. Birincisi, Aşık Paşazade’nin Osmanlı Tarihi, hep oraya gelip dayanıyoruz. Aşık Paşazade ilmen ispatlanmıştır ki, bir Osmanlı yalakasıdır ve yalan tarih yazmıştır. Hacı Bektaş Veli’yle ilgili sözleri de hepinizin malumudur ve gerçekdışıdır.

Bunun dışında kırılma noktası 16. asırdır. 16. asırda Kalender Çelebi İsyanı’ndan sonra gerçekten Alevi-Bektaşi toplumunda bir kırılma var. O büyük isyan en büyük köylü ayaklanması Osmanlıyı korkutmuş ve bizi parçala, idare et politikasıyla çok iyi parçalamış. Bu parçalanmışlık bugüne kadar da devam ediyor. Kalender Çelebi döneminde ve ondan sonraki icazetlere baktığımızda şöyle bir gerçekle karşılaşıyoruz, Hacı Bektaş Dergâhından çıkan icazetlerin yazılı şekli şöyle: Evvela kendi ocağını anlatıyor Hacı Bektaş Veli daha sonra işte hangi ocaktansa onu silsilesini anlatıyor, bir sürü dualar vs. ve en sonunda İslam’ın 5 şartı olan bilirsiniz onu, bunları diyor uygulayın.

Bunu çok düşündüm, nasıl böyle bir şey olabilir? Şöyle bir gerçekle karşılaştım, Aksaray Kadısı burayı kontrol ediyor. Bu resmi belgeler yazı niteliğinde de olduğu için ispatı çok kolay. Böyle deniyor ama burada bir takiye var. Ha böyle yazıyoruz, ama işin gerçeği de böyle şeklinde. Bu düşünce ve Sayın Süreyya Faruk Ebru’dan çok teşekkür ediyorum o uyardı beni Münih Üniversitesi öğretim üyelerinden. Yani kadılar kanalıyla Hacı Bektaş Dergâhı devamlı kontrol altında. Zaten daha sonra 1826’daki Hamdullah Çelebi’nin sürgünle sonuçlanmasından sonraki Nakşibendî şeyhlerinin de atanması bunun bir sonucu.

Teşekkür ediyorum hepinize. Şimdi soru faslına geçeceğiz. Ancak lütfen sorunuzu kısa tutun ve soru sorun, bilgi vermeyin soru sorun.

Buyurun.


SALONDAN- (Kayda yansımayan soru)

OTURUM BAŞKANI- Buyurun.

SALONDAN- (Kayda yansımayan soru)

OTURUM BAŞKANI- Buyurun.

SALONDAN- Faruk Çelik diyor ki, “Biz çalıştay yapıyoruz ama Aleviler miting yapıyorlar. Acaba bu mitingin arkasında ne var? Niçin miting yapıyorlar…”

OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler.

Buyurun.


SALONDAN- Ben Ercan Geçmez’e soracağım. Az evvel konuşmanızda dedelerin… Oysa sizce o dedeler faşist deyip dövmediniz mi? Dövülmedi mi o dedeler, suçlanmadı mı?

OTURUM BAŞKANI- Buyurun.

SALONDAN- (Kayda yansımayan soru)

OTURUM BAŞKANI- Buyurun.

SALONDAN- (Kayda yansımayan soru)

OTURUM BAŞKANI- Sorunuzu sorun lütfen. Tamam teşekkürler.

Buyurun, bundan sonra son bir soru daha alacağız.



SALONDAN- İzzettin Doğan Hocamızla ilgili söyledikleri, Sayın Demir yıllardır Alevi örgütlenmelerinde genel başkanlık yapmış bir dostumuzdur. Zorunlu din derslerinde İzzettin Doğan nerede? Başkanlığını yaptığınız dönemde yaşanan 2 Temmuz’dan bu yana orada yıllarca 50 kişilik, 100 kişilik gruplar basın açıklamalarıyla geçiştirdiğinde ve son 5 yıla yakın bir süredir de tüm Türkiye Alevi örgütlerinin Madımak önündeki haykırışında İzzettin Doğan nerde?

Evet, birlikte olalım, Sayın Doğan’ın bilgi birikimine, kişiliğine hiçbir saygısızlık etmek istemiyoruz. Ancak mevcut şu andaki konumu itibariyle bir Alevi örgütlenmesinin başında dağlar kadar yüksek sorunları olan Alevilerin sorunlarıyla ilgilenirken bu kurumlar bu zor ve çetin şartlarda günlük yaşamlarını idame ettiremeyen bu dernekler yokluk içerisinde bu kadar zorluklarla mücadele ederken…

Onun için sormak istiyorum Murtaza Demir değerli bir dostumuzdur yalnız bu konuyu kendisinden özetle rica ediyorum. Doğru tespiti yapsın saygılar sunarım.

OTURUM BAŞKANI- Son bir soru daha alıyorum, tamam.

SALONDAN- (Kayda yansımayan soru)

OTURUM BAŞKANI- Buyurun.

SALONDAN- Elbette ceme girdiğimizde hepimiz bir canız ancak ben ne yazık ki bütün oturumlar dahil olmak üzere ve bu ara çok fazla sempozyuma katılıyorum, kadın göremiyorum. Ben bundan 10 sene önce Hacıbektaş’ta bu kürsüde kadın örgüt başkanlarının olduğunu hatırlıyorum. Muhafazakârlaşma acaba Alevi örgütlerine de mi yansıdı. Onu sormak istiyorum.

VELİYEDDİN ULUSOY- Evet, buyurun Sayın Balkız.

ALİ BALKIZ- Efendim, sevgili canlar, ben Murtaza Bey’in beni davet ettiği alana girmeyeceğim. Ben bu tartışmayı, bu eleştirileri, bu çarpışmayı, bu polemiği hayırlı bulmuyorum. Şimdi ben bir söze başlarsam Murtaza Bey’in saydığı sözlerin bin mislini söylerim, ama o bin misli sözlerin ne Sayın Demir’e faydası olur, ne bana faydası olur, ne Alevi Hareketine bir katkısı olur, ne de size bir katkısı olur.

Onların hiçbirine girmeyeceğim. Sadece şunu diyeceğim, Hünkâr Hacı Bektaş Veli diyor ki: Biz lafa, söze değil öze bakarız. Bir başka atasözü de diyor ki: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Alevi-Bektaşi Federasyonunun Genel Başkanı seçildiğim, görev dağılımı yaptığım dakikada arkadaşlarıma dedim ki: Arkadaşlar dönüp geriye bu Federasyonun geride yaşadıkları, geride bıraktıkları kavgaları, gürültüleri, tortuları, kinleri, nefretleri, kongreleri, olağanüstü kongreleri, kongre ayaklarını, oyunlarını unuttuk. Unutacaksınız, hepimiz unutacağız. Bundan sonra iş yapacağız, iş yaparak yanıt vereceğiz. İş yaparak yanıt vereceğiz.

İş yapmasak bu polemiklerin peşine düşse idik, ne 8 Kasım olurdu, ne 9 Kasım olurdu, ne Alevi Çalıştayı olurdu, ne de Alevi Açılımı olurdu. Biz hâlâ birbirimizi yemeye devam ederdik. Birbirimizi yiye yiye yiye bıktık usandık. Öyle bir noktaya kadar geldi ki, bakın Sayın Demir’in savunduğu şey, Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma etkinlikleri, biz Türkiye Alevi-Bektaşi Federasyonuyuz. Federasyonumuzda Alevi Kültür Dernekleri 100’e yakın şubesiyle, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri 60 civarında şubesiyle, bağımsız geriye kalan 24 önemli örgütümüzün oluşturduğu bir çatı örgütüyüz.

Sayın Selmanpakoğlu’ndan önce Belediye Başkanı olan Sayın Özcivan burada. Özcivan Başkan 10 sene başkanlık yaptı, 3 sene kavga ettik Özcivan Başkanla. Biz Alevi-Bektaşi örgütleri etkinlik sırasında Cumhurbaşkanı orada otururken, Kültür Bakanı, Turizm Bakanı orada otururken biz söz almak istiyoruz. Alevi-Bektaşileri temsilen sözlerini, istemlerini, tepkilerini bir kişi aracılığıyla, o gün kendi aramızdan seçeceğimiz bir kişi aracılığıyla ve o gün birlikte hazırlayacağımız bir bildiri aracılığıyla medyanın önünde, TRT’lerin falan canlı yayınında hükümete aktarmak istiyoruz.

Bu hakkı Sayın Özcivan’dan kavga ede ede aldık ve 7 sene o hakkı kullandık. Her sene bir başkanımız bir temsilcimiz o sözü kullandı ve Sayın Özcivan bizi Aralık’tan Ocak’tan itibaren çağırırdı Ağustos’a hazırlık için. Her örgütümüz temsilci yollardı, hangi gelişle ne konuşulacak görüşülürdü, konuşulurdu, iş planlanırdı, teması belirlenirdi, paneller belirlenirdi, konuşmalar belirlenirdi. Kim konuşacak, kim çöp temizleyecek o bile belirlenirdi.

Sayın Başkan konuşmasını bize verirdi, “Arkadaşlar, şunu bir okuyun bakayım, bir eksiklik var mı?” Biz de hazırladığımız bildiriyi Sayın Başkan’a verirdik, Sayın Başkan lütfen okur musunuz, acaba bu metinde bir eksiklik aksaklık var mı? Tam bir imece bakın tam bir imece, tam bir kolektivizm, tam bir cem biçiminde geçti bu 7 sene.

Sonra ne oldu? Sayın Selmanpakoğlu Belediye Başkanı oldu, “Ben Alevi örgütü falan dinlemem” dedi, “Ben konuşacağım kardeşim, buranın kralı, komutanı benim. Ne konuşacaksanız, gelin bana söyleyin, ben söylerim.” Biz bunu kabul edemezdik. Belediye Başkanlığı Hacıbektaş Belediyesi politik bir kurumdur. Onun başında bugün A partisinden yarın B partisinden, bugün B şahsiyeti yarın C şahsiyetinin olma olasılığı çok yüksektir. Ama Alevi kurumları daimdir, vardır hep var olacaklardır, başlarında kim olursa olsun. Onların bu söz hakkını elinden alamazsınız diye Sayın Başkan’ı ikna etmeye çalıştık, defalarca görüşmeler oldu, defalarca itirazlarda bulunduk ve defalarca da protesto ettik. Protesto etmeye de devam ediyoruz ve edeceğiz.

Bu sene 15 Ağustos günü cumartesi günü etkinlikler ayın 16’sında başlıyor, cumartesi boş. O boş olan günü etkinliklerden bir gün öncesini kendi eylemliliklerimiz, kendi programımız çerçevesinde doldurmak istedik. Resmi programla hiçbir ilişkisi yoktur, hiçbir ilişkisi yoktur. O programları etkileyecek olumlu belki olumlu etkileyecek, ama olumsuz etkileyecek hiçbir yanı ve yöresi yoktur ve bu amaçla Kapalı Spor Salonu’nu kiralamışken, Sayın Belediye Başkanı Kapalı Spor Salonu’nu bizim elimizden aldırttı. Kullanmadığı halde, kullanmayacağı halde o Ağustos’ta belki yağmur yağarsaymış kimi etkinlikleri oraya taşıyacakmış. Ve biz şehrin dışında etkinlik yapmak zorunda kaldık ve buraya kadar yürüdük.

7, 8, 10 katılımcının katılımıyla panel düzenledik. Geçen sene olduğu denli 500 gencimizin katılımıyla Gençlik Kurultayı yaptık. Buraya geldik Dergâha parasız gireceğiz biz diye kapıları zorlaya zorlaya girdik, şurada basın açıklaması yaptık. Sayın Belediye Başkanı’na dair bir tek tümce kurmadık. Ama o ne yaptı biliyor musunuz? Alevi-Bektaşi Federasyonu’nun pankartlarını, afişlerini sokaklardan Sarıgül’ün gönderdiği zabıta araçlarıyla birlikte söktürdü, indirtti, yırttırdı. Alevi-Bektaşilerin sesini, pankartını, afişini bu dünyada, bu Türkiye’de hiç kimse yırtmadı, bu Başkan yırttı, Murtaza Bey de onu alkışladı. Alkışlamaya devam ediyor. Bundan kimseye yarar gelmez. Bundan kimseye yarar gelmez.

Geçen sene 9 Kasım Mitingine doğru giderken, bunlar Alevi değil, bunlar Sivas’ın ve Gazi’nin provokatörleri, Alevileri kırdıracaklar diye demeç veren Sayın İzzettin Doğan idi. Bu sene 550 bin kişi Haydarpaşa’dan Moda’ya, Numune Hastanesi’nden Altıyol’a kadar sığmaz iken, yerel televizyonların dışında Alevilere hitap eden televizyonların dışında CNN, NTV, HABERTÜRK, SKYTÜRK ve benzeri televizyonlar ha babam canlı yayınlarla oradaki o resmi, o fotoğrafı verirlerken Sayın Doğan’ın televizyonu Ankara’daki MHP Genel Kurultay’ını naklen veriyordu Sayın Demir, kurban olayım sana bu gerçeği gör lütfen, kim kimin arkasında.

Kim kimin arkasında? Sayın Doğan çıkarttı, bir Alevi İslam terimi. Bir programda sordum, bizim insani münasebetlerimiz çok iyidir Sayın Doğan’la. Bu mitinge gitmeden önce de hazırlanmadan önce kendisinden randevu istedim. Hep beraber olalım, birlikte olalım, sizin Aleviliğe dair tanımınız sizi ilgilendirsin bizim Aleviliğe dair tanımımız ve anlayışımız bizi ilgilendirsin. Ama biz orada kürsüde beraber olalım, en büyük birlikteliği oluşturalım. Bana hâlâ randevu verecek.

Sayın Barmek ve kahve içimi buluştuk. Bir kahve içimi buluştuk. Benden protokol istedi, hay hay dedim yapalım. Geçen seneki konuşma metnimi ve bildirimizi gönderdim, inceleyip bize dönecekti hâlâ dönecek. Ama onlar dönmedi, İzzetin Hoca randevumuza yanıt vermedi diye Cem Vakfı şubeleri, Alevi Kültür Vakıfları Federasyonu’na üye yurttaşlar, Aleviler, canlar, dedeler, talipler, kadınlar, kızlar akın akın o şubelerin önünden otobüs tutup Kadıköy’e gelmediler mi, bunu engelleyebildi mi? Alevilerin buluşması, birleşmesi dediğim şey tam da budur, tam da budur.

Nedir Alevi İslam Sayın Dedem dedim, ben Hüseyin Doğan Dede’yi tanırım. Siz onun dedesini de tanırsınız, daha dedesini de, daha dedesini de. işte Sayın Ulusoy yanımızda Hamdullah Suphi’nin torunu, Kalender Çelebi’nin torunu, kan yönüyle torunu. Biz de manen torunlarıyız. O dedelerimizin, o atalarımızın hangisinin literatüründe burada bir sürü dede var, görüyorum tanıyorum. Hangimizin literatüründe dilimizde Alevi İslam diye bir terminoloji var ya? Çokça terimle konuşur, çokça kavramla konuşuruz, ama Alevi İslam diye bir terminoloji, bir kavram nereden çıktı?

Ben dedi ürettim, evet haklısın. Niye Sayın Doğan? Çünkü ben Sünnileri Alevileştireceğim bu kavramın altında. Sözü bu. Simdi sayın dostumun sorusuna gelecek olursam, arkadaşlar Pir Sultan Abdal Kültür Derneği bizim federasyonumuzun iki önemli ayağından biridir, iki önemli kolundan biridir. Herkes denli arkadaşlarımız da çok yoruldular, gerçekten çok yoruldular. Bu miting çalışması 50 gün önceden başladı. Arkadaşlarımın nasıl çalıştıklarını ben tek tek biliyorum. Gerçekten örgüt çok yoruldu. Kaldı ki, Alevi Kültür dernekleri de yoruldu. O yorgunluğuna karşın arkadaşlarımız buradalar. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin çok yorulduğunu biliyorum. İki genel merkez yöneticisi Hasan Yağız ile Oktay Kandemir buradalar, onlar geldiler. Fevzi Gümüş arkadaşımızın özel bir mazereti olmalı bilemiyorum. Kaldı ki, bu sorunun muhatabı ben değilim, bu soruyu onlara sormalısınız.

Ben hiçbir zaman Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin genel başkanı gibi davranmadım. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin genel başkanı oldum, onunla gurur ve onur duyuyorum. Yok, ben bunu kabul etmiyorum, bunu kabul etmiyorum. Kaldı ki, basında Alevi-Bektaşi Federasyonu’nun öncülüğünde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin de katılımıyla katkılarıyla gibi kalıp cümleler çıktı. Bunların müsebbibi Federasyonumuz değil, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği de değil. Kaldı ki Sayın Özdil’le, Sayın Özdil sol tarafımda, Sayın Gümüş sağ tarafımda ben ortada birlikte yürüdük, mikrofona birlikte çıktık, birlikte resim verdik, birlikte konuştuk, birlikte söz hakkı kullandık. Üçlü fotoğraflarımız, üçlü sözlerimiz bütün medyada basında olduğu gibi gözüktü.

Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın Sayın Başkanını ben sordum, Neden burada yok başkanımız diye. Tekin Başkan bana aktardı, rahatsız olduklarını söyledi Ercan Başkanın. Geçmiş olsun dileklerimi ilettim, sonrasında miting sonrasında Erzincan’dan ve Körfez’den, arkadaşlar bir dakika.

Arkadaşlar 550 bin kişinin geldiği, yüzlerce örgütün geldiği, yüzlerce pankartın olduğu, bir pankartın arkasında 5 bin kişi var, bir pankartın arkasında 10 kişi var. Bütün bunların hepsinin sahneye yansıması, oraya o notların iletilmesi, oradan anons edilmesinin ne kadar zor olacağını tahmin eder ve bilirsiniz.



OTURUM BAŞKANI- Lütfen dışardan müdahale etmeyelim.

ALİ BALKIZ- Arkadaşlar burada bir art niyet aramayın, burada bir yan tutma aramayın. Şu gözüm benim için neyse öbür gözüm de benim için o.

SALONDAN- Pirin karşısında konuş.

ALİ BALKIZ- Pirin karşısında konuşuyorum, çok doğru konuşuyorum. Çok doğru konuşuyorum, bazı şeylerin ihmal edilmiş olabileceğini, atılmış ve unutulmuş olabileceğini.

OTURUM BAŞKANI- Oturumu kapatmak zorunda kalacağım böyle olursa. Yok, tamam artık burada kapatıyoruz ve cevap vermiyoruz hiçbir soruya. Ve burada oturum bitiyor, katılımcılara çok teşekkür ediyorum, dinlediğiniz için sizlere de sağ olun.

Eksiğimiz bu olsun arkadaşlar, eksiğimiz bu olsun.



ALİ KAİM- Arkadaşlar, lütfen yerimize oturalım. Panelimiz burada bitmiştir değerli konuklar. Saat 6’da konser programımız başlayacaktır, herkesi konser programımıza bekliyoruz.

Geldiğiniz katıldığınız için çok teşekkür ediyoruz.



----&----

İKİNCİ GÜN

BİRİNCİ OTURUM

ALEVİ AÇILIMI VE ALEVİ ÇALIŞTAYLARI SÜRECİ DEĞERLENDİRMESİ”



Oturum Başkanı: Mustafa ÖZCİVAN

---&----

ALİ KAİM- Saygıdeğer konuklar; doğumunun 800. yılında Hacı Bektaş Veli’yi Serçeşmede Anıyoruz Etkinliğimizin ikinci gün oturumunu başlatıyoruz.

Programda da gördüğünüz gibi, bugün etkinliğimize katılan Alevi-Bektaşi kuruluşlarının başkan veya yöneticileri, hükümetin başlatmış olduğu Alevi Açılımı ve Alevi çalıştayları sürecinin değerlendirmesi konusunda görüşlerini sunacaklar.

Bir ricamız olacak; herkes içimize dönük değil de bu sürece yönelik konuşurlarsa polemik çıkmayacağına inanıyoruz.

Aleviler hep istemiyorlar arkadaşlar bir şeylerin de kendilerinden alınmasını istiyorlar. Zorla verdiğiniz din derslerini bizden alın diyoruz almıyorlar. Köylerimize zorla cami yaptınız, oralara imam atadınız, alın bu imamları camileri bize verin cemevi yapalım diyoruz onu da almıyorlar. Aleviler hep istemiyor zorla verileni alın diyorlar. Zorla verdiklerini almaları bile bizim için şu anda bir adım olur.

Bu duygu ve düşüncelerle oturumu başlatıyorum ve oturumu yönetmek üzere önceki Belediye Başkanımız Mustafa Özcivan’ı kürsüye davet ediyorum ve başarılar diliyorum arkadaşlar.

OTURUM BAŞKANI (Mustafa Özcivan)- Değerli konuklar, sevgili misafirler; hepiniz ikinci güne hoş geldiniz.

Alevi-Bektaşi kurum ve kuruluşlarının katkılarıyla özellikle tüm buraya katılımcılardan bahsediyorum, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği olarak organize etmiş olduğumuz bugünkü etkinliğimiz biraz kurumsal kurumlar içerisinde olacak. Çok fazla arkadaşımız yok. Birey olarak ya da kurum temsilcileri olarak epeyce bir arkadaşımız var, ama dün akşam büyük bir kısmı Hacıbektaş’tan ayrıldı.

Şimdi biraz önce Ali arkadaşımızın belirttiği gibi Çalıştay sürecini değerlendirme ya da farklı şeyler de söylenebilir. Örgütsel bir takım sorunların tartışılması platformunu da açmak istiyoruz. Dar bir çerçeveden çok bir biçimi ile serbest kürsü şeklinde konuşmak isteyen arkadaşlarımızın kurum temsilcileri anlamında isimlerini ben alacağım ve çıkan arkadaş kendini ve temsil ettiği kurumu anons ederek, çünkü biz bunları, kayıt altına alıyoruz şu anda. Önümüzdeki hafta tüm bant çözümleriyle bunları doküman haline getireceğiz. İsteyen kurum ve kuruluşlara da dağıtacağız ya da göndereceğiz. Onun için isim ve temsil ettikleri kurumu mutlaka belirtmeleri gerekiyor. Kayıt altına aldığımız zaman hangi kurumun neyi söylediğini belirleyebilmemiz için.

Şimdi çok fazla uzatmadan biraz önce söylediğim gibi çok fazla kişisel polemiğe, kurumsal sataşmalara girmeden düşüncelerimizi, tabii ki iç sorunlarımızı konuşmamız gerekiyor. Yani her şeyin üzerini kapatarak her şeyi yok sayarak bir noktaya gelemeyiz. Onun için seviyeli bir şekilde bu tartışmanın ya da konuşmanın süreceğine inanıyorum. Katılan tüm dostlara tekrar teşekkür ediyorum.

İlk işaret eden Pir Sultan, 2 Temmuz Pir Sultan Abdal Kültür Vakfı adına, herhalde Emel Hanım. Buyurun, başka? Adana Hacı Bektaş-ı Veli Adana Alevi Kültür Derneği.

Buyurun.



EMEL SUNGUR (2 Temmuz Pir Sultan Abdal Kültür Vakfı)- Sayın Başkanım teşekkür ederim.

Aslında dün Sayın Bakan konuşmasını yaparken, ben bu kürsüyü işgal etmek istedim de, sonra sizlere bir haksızlık olarak diye düşündüğüm için vazgeçtim. Sizlere böyle bir toplantı düzenlediğiniz için teşekkür ediyorum. Ancak bir kırgınlığımı Sevgili Belediye Başkanımızın arada olmaması nedeniyle de Belediye Başkanına buradan bir selamla yürek kırgınlığımı da iletmek istiyorum.

Elbette gerekli bir toplantıydı. Dünkü toplantıların dışında ben son Çalıştaya katılmadım, ama biz bir takım şeyleri çok ince ince ve dikkatle izlediğim için sizlerle sevgili dostlar paylaşmak istiyorum.

Dün Tekin Özdil Başkanımın dediği gibi ne yazık ki Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’den sonraki süreçte Kadıncık Ana Süreci unutulmuş gibi. Ne yazık ki Alevi örgütlerinde de muhafazakârlaşma devam ediyor ve hızla kadın sayısının azaldığını görüyorum. Bunu ısrarla söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. 15 yıldır örgütlerimizle süren demokratik Alevi örgütlenmesi sürecinde çok örgütümüze kadın başkanın olduğunu çok iyi hatırlıyorum ve Sayın Başkanımın Belediye Başkanı olduğu süreçte ilk Alevi örgütleri adına konuşmayı da aramızdan seçilen bir kadın arkadaşın yaptığını hatırlatıyorum. Ne yazık ki erkek egemen toplumu Alevi kurumlarının içine de işlemiş vaziyette. O nedenle bütün erkek yöneticileri buradan eleştirilerimi altını kalın çizgilerle çizerek yolluyorum hepinize. Bu süreç unutulmamalıdır.

Dünkü konuşmasında Bakanın çok ince bir biçimde sunduğu bir şey de dikkatimi çekti. “Efendim diyor kadının başörtüsündensin.” Evet, kadının başörtüsünden bana çok şey arkadaşlar. Çünkü ben kadın olarak kadın kimliğimi, erkeklerin bir kere kullandığını görüyorum başörtüsüyle. Çünkü en fazla konuşanlar erkekler. Benim kararım değil o başörtü kararı ayrıca son derece siyasallaşmış bir başörtüsü olduğunu da biliyorum. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür Vakfı’nın Kadın Komisyonunu temsilen arkadaşımız da arada, biz kadının başörtüsüyle uğraşmaya devam edeceğiz. Aynı Hüseyin Üzmez’le uğraştığımız gibi, aynı Kastamonu’da kendi kızına tecavüz eden adamla torununa sarkıntılık eden adamla uğraştığımız gibi devam edeceğiz.

Sevgili Başkanım, bu toplantıyı düzenleyen değerli arkadaşlarım; burası Hünkâr Hacı Bektaş’ın yeri, hepimiz himmet ettik, saygı duyduk. Ancak şu başlık, şu dosya, ben Hacı Bektaş Veli’yle çok bağlantısını kuramadım, çünkü her şey böyle başlıyor.

Sevgili dostlar; 3 senedir biliyorsunuz ki, Alevi ulularının etkinlikleri var. Ne yazık ki yeni bir Alevi ulu etkinliklerine isimler konulmaya başladı; “Pir Sultan Abdal Festivali.” Bunu bizim yaptığımızı söylemiyorum asimilasyonun nasıl olduğunu sizlerle paylaşmak için söyledim. Hacı Bektaş Festivali! Bunu ben son dönemde de üstelik Alevi Enstitüsü Başkanı Sayın Cengiz Güleç’in ağzından da duydum.

Arkadaşlar, bu acaba bizim bilmediğimiz festivali ya ben yanlış biliyorum yeterli bilgiye sahip değilim. Ben 88’den beri Hünkâr’ı ziyarete gelen bir arkadaşınızım, bütün evraklar dosyalar hepsi elimde. Adı bunun konulmuştur. Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma törenleridir, anma toplantılarıdır. Festival! bunu da sizinle paylaşmak istedim.

Muhafazakârlaşıyoruz arkadaşlar, bu erkek egemenliğinin dışında dilimiz muhafazakârlaşıyor. İki gündür sevgili sanatçı deyiş okuyan arkadaşımız mesela deyişlere, nefeslere şiir denmeye başladı. Bu da muhafazakârlaşma arkadaşlar. Deyiş okuyan arkadaşımız tavır ha yolu açık olsun önüne engel gelmesin, ama deyiş okumanın da edep erkânı, bir adabı vardır diye düşünüyorum açıkçası. Deyiş okurken de böyle böyle olmaz. Bence bu, eleştirilere siz de devam edersiniz.

Hayırlara vesile olsun, hayırlı işler, hayrını gör, arkadaşlar işte böyle birden bire zaten değişim olmuyor. Bakan onu da söyledi dün, çorbayı pişirirken birdenbire suyu koyarsan topak olur içi, yavaş yavaş ilave edersin aynen öyle oluyor. Dilimize, kadına, Aleviliğe, Kızılbaşlığa bir başka şey daha için tehlikeye dikkatinizi çekmek istiyorum, arka arkaya 3 sempozyum düzenlendi. Sempozyuma sürekli katılan arkadaşlar, yurt dışından gelenler, İran’dan gelen arkadaşlar gelenlerle ilgili, ama bir Anadolu’da bize öğretilen, sizlerin bana öğrettiği çok seçerek tercihim olarak geldiğim Anadolu Aleviliğinin dışında bir Şiilik esiyor bana, yüzüme çarpıyor. Yani bunu da sizleri uyarmak için söylüyorum ben böyle bir rahatsızlığımı da paylaşmak istiyorum.

Evet, şimdi birkaç şey daha söyleyip aranızdan ayrılmak istiyorum. Şimdi bir, sevgili arkadaşlar Sayın Bakanın dediği gibi dünya değişmedi. Obama’nın gelmesi dünyayı değiştirmedi, Obama yine Beyaz Saray’da. Yine Oval Ofis tarafından dünya yönetiliyor. Teninin rengi, cinsi ne olursa olsun, belki bir bakıldığında ilk görüldüğünde ne kadar güzel özgürlükçü eşitlikçi diye değerlendirilebilir, ama dünyayı yine Beyaz Saray ne yazık ki yönetiyor.

Bu işte, bu değişim fırtınaları deyip biz değiştik diyenler dün konuşmalardan esinlenerek söylüyorum, değiştiklerine asla inanmıyorum. Resepsiyonda hepiniz izlemişsinizdir, TRT Genel Müdürü Cumhurbaşkanının eşinin elini sıkmadan geçti. Ben bundan rahatsızım, ama bir başka şeyden daha rahatsızım. Şimdi gevreği içe dürmeden biz bize, cemal cemale oturduk konuşacağız.

Alevi örgütlenmesinin kendi örgütlenmemle ilgili bölümüne geldim. 1988 yılında kurulan, Banaz’da kurulan Banazlıların kurduğu Pir Sultan Abdal örgütlenmesine biz kurucu arkadaşlarım burada o zaman yürekleri el vermiş, sağ olun elinize sağlık o minnetim her zaman sürecektir. Çok önemlidir emeğe saygı duymak da çok önemlidir. Demişler ki: Banazlılar hadi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ni kuralım. Ankara’ya geldi aramızda arkadaşlarımız var. Arkadaşlar Pir Sultan Abdal’ı Banaz’a sıkıştıramazsınız dedik. Çok da doğru demiştik ve 1990 yılında Banazlıların dışında bir örgüt olarak hepimize açıldı Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin kapısı.

90-2008, 2009 bu aslında 19 yıl gibi görünen süreç ne yazık ki 1993 yılında 2 Temmuz’da yaşadığımız Madımak’la bize 200 yıl gibi geldi. Hepiniz çok acı çektiniz, herkes çok üzüldü yandı, ama biz çok daha fazla yandık. Aileleri ayrı koyuyorum, sakın yanlış anlaşılmasın. Ana, baba, kardeş, evlat onların hepsini ayrı bir yere koyuyorum, onların bana söylediği hiçbir şey beni yaralamadı ve her zaman onlara yine boynumu eğip geçerim, ama o süreçte çok yalnızlık yaşadık.

Binlerce kişi bir araya geldik dostlar Gazi’den sonra bu çok şeydir Başkanım ibret içerici bir olaydır. Barolar Birliği’nde toplantı yaptık, önderlerimiz arkadaşlar Meclis’e yürüyelim dediler. E tabi dedik, Meclis’e gittiğimizde Meclis’in kapısında 25 kişiydik arkadaşlar.

Bütün bu süreç bu gün gelinen her iki mitingi de kutluyorum. Katkı veren, emek veren, hizmet eden herkese saygımı sunuyorum teşekkür ediyorum. Ama ben de diyorum ki, bugüne getirenlere de bir teşekkür etmeyi bilsin herkes. Söyleyeceğim çok fazla bir şey değil, bir şey daha söyleyeceğim isimler tartışılıyor. Hiçbir örgüt genel başkanlarının, önderlerinin, o günkü önderlerinin isimleriyle kalmaz. Örgütün ismidir kalıcı olan. İzzetin Bey, Murtaza, Ali Balkız, Emel, Alâeddin değildir.

İki mitingde de bütün engellemelere ve istememelere rağmen Aleviler o mitinge kendi içsel kararlarıyla gelmişlerdir. Bu engellenemeyecek onu görüyorum, bir de çok dikkatli olmanın gerektiğini tekrar söylüyorum.

Ben, Veliyeddin Efendimiz aramızda mıydı? Evet, burada. Ona da ayaküstü konuşmamda söyledim. Şu masanın etrafında oturanlar bile parayla olmayan selamı ve teşekkürü birbirlerine çok görüyorlar. Biz bunu halledemezsek istediğimiz kadar burada konuşalım.

Bir de herhalde, bitiriyorum başkanım. Örgütçülüğümden kaynaklı böyle böyle dosyalarım var. Hatta dün konuşulurken Başkanım 98 yılında o süreç işte Belediyede ilk konuşma Alevi örgütlerine Başkanın yazışmaları, bizim yazdığımız yazışmalar hepsi burada belgeleri hep saklarım.

Sevgili arkadaşlar, biz 2 Temmuz’da Sivas’a giderken Murtaza Demir çağırdı diye gitmedik. Biz hepimiz birlikteydik, bir komitemiz vardı, arkadaşlarımız vardı yine o belgelerden biridir. Bütün arkadaşlar hepsi, sonradan yanımızda sağımızda solumuzda göremediğimiz ve hani hep taş atılan Murtaza Demir’in dışında şöyle bir görevli listemiz vardı. Bu da o günkü daktilo dediğimiz şeyle yazılmış bir belgedir. Ne yazık ki bu süreçte sadece arkadaşımıza ve ona kaldı bu işin sorumluluğu o çok içimi yaktığı için onu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bitiriyorum Başkanım.

Evet, ben sevgili arkadaşım Pakoğlu bizim kurucumuz. Mustafa Selmanpakoğlu Hacıbektaşlı. Onu aradım, sizin köyünüze gidiyoruz, sizin evinize gidiyoruz kapınız açık mı diye sordum. Ona da kapısı açık olmadığı için sitemlerimi buradan iletmek istiyorum. Çünkü hepinizin bildiği bir şey bir takım süreçler biz Pir Sultan Abdal Kültür Derneği içimizde de geçirdik. Ama örnek vermek ne yazık ki zorunda kaldığım için söylüyorum böyle işte kurucu genel başkanlığı at bir kenara falan filan, bir sürü şeyler muhtarların isimleri söylenir, ötekinin berikinin ismi söylenirdi, ama o zaman Banazlı olan bütün arkadaşlarım kapılarını da açmıştı isimleri söylensin söylenmesin hizmete de hazırdılar. Onlara o anlamda bir hatırlatmak istedim, onlara teşekkür ediyorum.

Kimseyi kırmak ve incitmek için bir şey söylemiyorum. Bakın çok nazik bir üslupla da söylemeye çalıştım. Ama arkadaşlardan merak ettikleri bir şey varsa, anlaşılmayan bir şey varsa onları da açmaya hazırım.

Bu makamdan, bu mekândan seslenirken eskiden beri söylediğimizi tekrar söylemek gerekir. Bu kürsüler halkın kürsüleridir. Bu kürsülerden tekrar şeriata ve askere de ben hayır sesimi yükseltmek istiyorum. Çünkü bu ara bir kafa karışıklığı içindeyiz, onun yerine öteki mi olsun diye tercihler içindeyiz her ikisini de reddetmek zorundayız ve Pir Sultan Abdal’dan bir dörtlükle bitiriyorum

Alınmış abdestim aldırırlarsa,

Kılınmış namazım kıldırırlarsa,

Sizde Şah diyeni öldürürlerse,

Biz de bu yayladan Şah’a gideriz

Hepinizin yolu açık olsun, Hozatlı Hızır yoldaşınız olsun.



Yüklə 0,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin