Dans ve Dans Etnografyası
Belma Kurtişoğlu
En azından bir kere dans etmediğimiz her günü kayıp olarak düşünmeliyiz.
Friedrich Nietzsche
Dans Nedir?
Geçmişi 1300’lü yıllara dayanan dans kelimesinin kökünün Eski Fransızca’daki dancier olduğu sanılmaktadır. Kökü tam belli olmasa da bu kelime sanat ve toplumlar üzerine Fransız kültürünün etkisinin gücüyle İspanya’dan Rusya’ya oldukça geniş bir alana yayılmıştır1. Batılı düşünürleri etkisiyle kendi dillerindeki dans kelimesini, yine kendi kültürlerindeki dansa benzeyen her türlü etkinlik için kullanmaktadırlar. Oysa her kültürde kullanılan farklı kelimeyi o kültürü daha iyi yansıtması açısından kendi halinde korumakta yarar vardır. Örneğin, Avusturyalı Aborjinler’in bongol terimi “hem dansı hem de müziği içermektedir, ama aynı zamanda bizim kesinlikle dans diye tanımlayacağımız çocuk yaştaki grupların bazı etkinliklerinde veya dini törenlerin bazılarında icra edilen kalıplaşmış adımlar ve vücut hareketlerini kapsamamaktadır”2.
Türkçe’de kullanılan dans kelimesi ise yıllardır tartışılan bir konu olarak çözüme ulaşmamıştır. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri” olarak açıklanan dans kelimesi günümüzde yerel olmayanı, kendinden olmayanı Batı yönünde, yine aynı sözlükte dansın karşılığı olarak verilen Arapça kökenli raks kelimesi ise Doğu yönünde bir çağrışımda bulunmaktadır. Farklı kültürleri işaret etmelerini, örnek olarak Yılmaz Öztuna’nın Türk Musikisi Ansiklopedisinde dans ve raks kelimelerini ayrı maddeler olarak ele almasında görebiliriz3. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde dans kelimesine karşılık olarak, diğer dokuz anlamının yanı sıra “müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü”4 diye tanımlanan oyun kelimesi verilmemiştir. Bu sözlüğe göre dans ile oyunu birbirinden ayıran, estetik değer, hareketlerin düzenli ve tempoya uyumlu olmasıdır, o zaman. Türkçe’de oynamak daha “kendimizden” sayıldığına göre, Türkiye’de oynanan “danslar” estetik değere sahip değil midir? Antropoloji Sözlüğünde dans “İnsanın gövdesini belirli zaman ve mekanda kültürel olarak belirlenmiş özel hareket yapı ve anlam sistemi içinde kullanması”5 olarak kültür bağlamında tanımlanırken, Etnoloji Sözlüğünde “İnsanın ruhsal durumunu bir takım bedensel hareketlerle ifade etmesini açığa vurması”6 olarak verilen kültürle bağlantılı olması beklenen tanım, dansın psikolojik boyutu üzerinde durulmaktadır.
Tanımlardan bir tanesinde kendisi de dansçı olan Kealiinohomoku dansı “Zaman ve mekana gereksinim duyan duygusal bir ifade durumu” olarak ele almış ve “müziğin sınırlı özellikleriyle bağlantılı olan bol miktarda kalıplarda devinimsel davranışları kullandığını” öne sürmüştür7. Bu tanımda sadece dansın duygusal bir ifade olduğu belirtilmiş, düşünsel ve toplumsal tarafı göz ardı edilmiştir. Lomax, dansı diğer günlük hareketlerle karşılaştırarak kültür bağlamı içerisinde dansçılardan farklı bir yaklaşımla “dans hareketlerinin her kültür veya kültür bölgesinin alışılmış hareket kalıplarının tekrarlanarak pekiştirilmiş halleri”8 olduğu sonucuna varmıştır. Yine bir dansçı olan Hanna kültürel ve hareketlerle ilgili yaklaşımı birleştirerek dansı “diğer sıradan devinimsel etkinliklerden farklı olarak amacı olan, bilerek ritmik ve kültürel olarak kalıplaşmış, doğuştan gelen ve estetik değere sahip sözsüz vücut hareketleri dizisi”9 olarak tanımlamıştır. Mekan ve seyirciyi göz ardı eden bu ifadenin dansçı açısından yapıldığı açıktır.
Genel olarak sadece Türkçe’de değil, diğer dillerde de oyun dansa göre çok daha geniş bir anlam çeşitliliğini yansıtmaktadır. Örneğin, Mitchell ve Mason oyunu karşılamalı ve karşılaşmasız olarak iki kategoride sınıflandırmaktadırlar. Bireysel ve takım yarışmaları, topla oynanan takım oyunları, koşmaca gibi yalın oyunlar, satranç gibi zihin oyunları birinci kategoriye, avlanma, bulmaca çözme, el sanatları, şiir, hikaye, tiyatro, dramatik oyunlar, koleksiyon, ve tartımlı oyun-türkülü oyun ve danslar ise ikinci kategoriye yerleştirilmektedirler10. Şerif Baykurt, TDK’nun dans tanımını kabul etmiş oyun olarak adlandırılmasının karışıklara neden olacağını ileri sürerek halk oyunları ile halk danslarını birbirinden ayrı tutmuştur.11 Aynı şekilde Metin And da Türk halk oyunları teriminin yanlış olduğunu, bu şekilde kullanıldığında hem diğer oyunlarla karıştırılabilme hem de tüm yurdu kapsaması gerektiğini, ancak her köyde bile farklı danslarla karşılaşılması ve dans etmeye karşılık gelen farklı ifadeler olması (kalgamak, kırınmak, tünkmek, heleşek çekmek, hora tepmek, horitmek, halay çekmek vd.) nedeniyle onun yerine köylü dansları ve oyunları terimini önermektedir12. Ancak günümüzde halk oyunları dans genel başlığının altında bir tür olarak ele alınmaktadır.
Etnomüzikolojide müziğin bir dil, bir iletişim aracı olup olmadığı tartışılırken, dans etnografyasında da dansın evrensel bir dil olup olmadığı tartışılmaktadır. Tek bir doğrusal evrim yaklaşımıyla Sachs13 ve Batılı etno-merkezicilikleriyle diğer bir çok araştırmacı dansın evrensel bir dil konuştuğunu ileri sürerlerken, kültürel görelilik yaklaşımıyla Kealiinohomoku, J.M. bu evrenselliği kabul etmemektedir. “Bir iletişim sistemi olarak dansın, gruba dıştan bakarak değil de gruba içeriden bakılarak verilecek değerler kavramı”14 olduğunu öne sürerken, Hanna dansı kişiler arasındaki sözsüz bir iletişim sistemi15 olarak ele almaktadır. Diğer taraftan Kealiinohomoku, “dansta kendini ifade edebilme sadece özel veya genel kendini-ifadenin onaylandığı kültürlerle sınırlı”16 olduğunu ileri sürerken Cowan, cinsiyet ve etnisitenin dans aracılığı ile ifade edildiğine17 dikkat çekmektedir.
Dansın ne olduğunu tanımlamak için kendimden yola çıktığımda ise, neden dans ettiğimi düşünürüm. Kendileri olmasa bile zihnimden geçen ritm ve/veya müzik eşliğinde hareket etme isteme yani fiziksel, bu hareketleri “güzel” yaptığımı diğer kişilerin de görüp, onaylamasını bekleme yani psikolojik, diğer kişilerle aynı ortamda aynı müzik ve ritme benzer hareketlerle eşlik edebilmemden kaynaklanan bir topluma ait olma, yani sosyal gibi farklı sebepleri, olabilir. Bu nedenle temel olarak bütüncül bir yaklaşım ile hem varlık hem değerler ve bilgi açısından ele alacak şekilde felsefeyle birleştirildiğinde, bence dans hareketlerin felsefesidir.
Dans Etnografyası nedir?
Önce etnografyayı tanımlamak dans etnografyasını tanımlamak açısından yardımcı olacaktır. Antropoloji sözlüğünde etnografyanın tanımı “araştırmacının görece küçük ölçekli, …, bozulmamış kültürü kayda geçirme çalışması”18 olarak verilirken, Etnoloji Sözlüğünde benzer bir şekilde özellikle ilkel diye nitelenen halkları ve onların kültürlerini incelediği19 belirtilmektedir. Her iki tanımda da sözü geçen türden kültürlerin kalmadığı düşünülürse, günümüzde etnografya çalışması yapma olanağı kalmamıştır. Diğer taraftan isimli sitede antropolojinin belirli insan kültürlerinin bilimsel tarifi ile uğraşan bir dalı olarak, Webster's Revised Unabridged Dictionary’de ise etnolojinin karşılaştırmalı bir bilim olarak uğraştığı ayrıntıları geliştiren, insan ailelerinin özelliklerini özne olarak alan bir bilgi dalı, betimleyici etnoloji olarak açıklamaktadır. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde ise Fransızca kökenli etnografya “kavimleri karşılaştırarak inceleyen, kültür oluşumlarını araştıran bilim, budun betimi, kavmiyat” olarak açıklanmaktadır. Bu tanımlardan araştırmaların nesnesi ve eylemi konusunda farklılıklar ortaya çıkmakta ve antropoloji, etnoloji, etnografya hatta yukarıdaki tanımlarda belirtilmese de folklor ve sosyoloji birbirinin içine girmektedir. Bu disiplinleri birbirinden net olarak ayırmak günümüzde gitgide daha da zorlaşmaktadır. Ayırma amacıyla örneğin, Anthony Seeger, etnografyayı insanlar hakkında yazı yazan ve betimleyici yaklaşımı olan bir disiplin olarak, antropolojiyi ise kuramsal bakış açısına sahip akademik bir disiplin olarak ele almıştır (1992, s.88-89).
Dans etnografyasını tanımlayabilmek için müzik etnografyasından da yararlanılabilir. Seeger, müzik etnografyasını “insanların müzik yapma yolları hakkında yazı yazmak”20 (1992, s.88-89) olarak ele alırken, Özer “çağdaş bir müzik kültürünün dizgisel bütünlük içinde betimlenmesi”21 olarak ifade etmektedir. Bu tanımlardan yola çıkarak “müzik” yerine “dans” kelimesini koyarak okuyabiliriz, çünkü dans ve müzik araştırma alanları olarak birbirlerine yakın ve kimi zaman da iç içe iki toplumsal olgudur.
Diğer taraftan çalışma alanı kültürel ve betimleyici değişkenlerle sınırlandığı dans etnografyası, dansçı ve dans etnologu olan “Gertrude Prokosch Kurath tarafından ilk defa kullanılan etnokoreoloji”22 olarak da isimlendirilir. Ayrıca etnokoreoloji dans antropolojisi ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Etnokoreoloji, hareketi kültürel bağlamda anlamaya çalışmaktadır. Diğer taraftan dans tarihinin de dansın ne olduğu ve nasıl çalışılması gerektiğini sorgulayarak dans çalışmalarına etkisi bulunmaktadır. Bir benzetme yapılırsa, dans tarihçileri, müzikologlarla aynı yaklaşım içindedirler; yani konuya kendi kültürel bakış açılarından bakarlar. Etnokoreolog ve etnomüzikologlar ise kültürel bağlama odaklanarak konuya kültürel görelilik bakış açısı ile yaklaşırlar. Örneğin, Kurath (1960), Sachs (1937), Demirsipahi (1975)’nin çalışmaları temel olarak sınıflandırma, dizgilendirme ve dağılım üzerine odaklanan kendi kültürel gelenekleri ile ilgilidir.
Dans etnografyasının amacı, çalışma alanları ve metodolojisi ele alındığında sınırları da daha kolay çizilebilir.
Amacı
Dans etnografyasının amacı, geleneksel dansları korumak; hareket sistemlerini kültürel bağlamda anlamak; sınıflandırmak, tarihsel gelişmeleri, kültürler arası etkileşimleri, yerel ve bölgesel tarzları betimlemek; insan hareketlerinin tüm toplumsal hareketleri anlamada nasıl yardımcı olabileceğini açıklamak ve bu yolla tüm toplumu anlamaktır. Antropologlar, dansı inceleyerek toplumu ve onun kültürünü anlamaya çalışırlarken, (Lomax, A., 1968), (Kisliuk, M., 1998), (Cowan, J. K., 1990) etnokoreologlar toplumu inceleyerek dansı anlamaya çalışırlar. (Buckland, T.J., 1998), (Kaeppler, A. L., 1998).
Çalışma Alanı
Bir etnokoreologun bakış açısından hareket analizi, dini ve dini olmayan ritüeller, törenler, eğlenceler, terapi, dövüş sanatları, işaret dili, spor ve oyunlarla ilgili her tür yapısal hareket sistemini kapsar.23 Geleneksel ve halk danslarından baleye, modern ve postmodern danslara kadar her tür dans türü etnokoreolojinin çalışma alanına girmektedir.
Dans analizleri, yapısal hareket sistemleri (vücut ve hareket kavramları), derin ve yüzeysel yapılar (kültürel felsefe), toplumsal (etnik ve kültürel kimlik), motif ve koreografi (dil analojileri ve bileşenleri olarak), yerel tür kategorileri, etno-tarih (ikonlar, tarihi yazılar, sözel tarih), öğretim metotları ve öğrenme, kompozisyon ve doğaçlama açısından yapılmaktadır.
Analizin dışında diğer birkaç konu şöyle sıralanabilir;
Telif Hakları: Gerçek düşünceyi değil, bir düşüncenin ifade şeklini korur yalnızca, bu yüzden eserlerin somut kayıtları bulunmalıdır. Dansta bu durum diğer sanat eserlerine göre daha fazla sorunludur, çünkü dansın koreografisini oluşturan her harekette, duruşta, adımda, ifadede, yerleşimde yaratılırken, öğretilirken, gösterilirken anında değişiklikler meydana gelebilmektedir. Her anını yazılı veya elektronik olarak kaydetme olanağı yoktur. Ancak sahnede sergilenenlerin kaydedilerek telif hakkının korunma şansı bulunmakta, diğerleri için tartışma devam etmektedir.
Dans Notasyonu: Geçmişi Arbeau’nun Orchesographie adlı eserini yayınladığı 1588 yılına kadar uzanmaktadır. 1928 yılında Rudolph Laban tarafından geliştirilen Labanotation ve 1947 yılında Rudolf Benesh’in bulduğu yazım sistemi Benesh notasyonu 20. yüzyılda en yaygın olarak kullanılan iki dans notasyonu sistemidir. İnsan hareketlerinin analizi ve kaydına yöneliktirler. Labanotation her tür insan hareketi için kullanılabilirken, Benesh sistemi daha çok klasik balenin hareketlerine yetebilmektedir. Diğer taraftan, notasyonun dansların kayıt edilmesi için ne kadar yeterli olduğu, video kayıtlarının çok daha kolay ve kullanışlı bir çözüm olduğu tartışması, çok açıkmış gibi gözükse de devam etmektedir.
Son yıllardaki çalışmaların başında ise etnomüzikoloji ile paralel olarak etnik ve azınlık kimliği, cinsiyet, vücut kavramları, kişi, post modernlik, geleneksel dansların yeniden araştırılıp canlandırılması, dans notasyonun bilgisayar ortamında geliştirilmesi gelmektedir.
Kuram ve Metodoloji
Göstergebilim, psikoloji teorisi, dans eleştirisi, antropoloji kuramları, yorumbilim, edebi eleştiri, dans etnografyasında dansı incelemek için kullanılan günümüz kuramlarıdır, gelişimci ve Kulturkreis metodolojilerine ise artık rastlanmamaktadır. Son zamanlarda en sık başvurulan yaklaşım ise dansın çok yönlülüğünü göstermek amacıyla bütüncül yaklaşımdır.
Alan çalışması dans etnografyasının en temel yöntemidir. Müzik etnografyasında kullanılan tekniklerin hepsi bu alanda da geçerlidir. Gözlem, katılarak görüşme ve görüşme veri toplamada kullanılacak tekniklerdir. Kayıt etme her teknikte uygulanacak bir yoldur. Yukarıda da belirtildiği gibi kayıt halen tartışılan bir konudur. Her birinin olumlu ve olumsuz yönleri bulunmaktadır. Video, dans notasyonu, kelimelerle betimlemenin bir arada kullanılması en yararlı çözüm yolu olacaktır. Videonun bazı hareketleri saklayabilme olasılığını, notasyon ile notasyonun düşük kayıt hızını ise video giderecektir. Sözlü anlatım ise o anda hissedilen, gözlemlenen duygu ve hisleri kalıcı kılmak açısından önemlidir.
Kaynakça:
And, Metin, Oyun ve Bügü, İş Bankası Kültür Yayınları: 144, İstanbul, 1974
And, Metin, Türk Köylü Dansları, İzlem Yayınları:26
Baykurt, Şerif, Türkiye’de Folklor, Kalite Matbaası, Ankara, 1976
Buckland, Theresa J., Between Pictures, Words and Memory: Constructing Past Dances, in ICTM 20th Ethnochoroelogy Symposium Proceedings 1998, Boğaziçi University Printhouse, 2000
Cowan, Jane K., Dance and the Body Politics in Northern Greece, Princeton University Press, New Jersey / Princeton Modern Greek Studies, 1990
Demirsipahi, Cemil, Türk Halk Oyunları, İşbankası Kültür Yayınları, Ankara, 1975
Emiroğlu, K., Aydın, S., Antropoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınevi, Ankara, 2003
Hanna, Judith Lynne, To Dance is Human: A Theory of Nonverbal Communication, University of Texas Press, 1979
Hanna, Judith Lynne, Dance, Sex and Gender, University of Chicago Press, 1988
, Grove Dictionary of Music and Musicians
Kaeppler, Adrienne L., Moments in the history of Tongan Dances from Captain Cook to the 80th Birthday of King TUFA AHAU TUPOU IV, in ICTM 20th Ethnochoroelogy Symposium Proceedings 1998, Boğaziçi University Printhouse, 2000
Kealiinohomoku, Joann Marie Wheeler, Theory and Methods for an Anthropological Study of Dance, Ph.D. Dissertation, Indiana University, 1976
Kealiinohomoku, Joann. M., Folk Dance in Folklore and Folklife: An Introduction ed. by Richard M.DorsonUniversity of Chicago Press, 1972
Kisliuk, Michelle, Seize the Dance! BaAka Musical Life and the Ethnography of Performance, New York: Oxford University Press, 1998
Kurath, Gertrude P., Panaroma of Dance Ethnology, Current Anthropology, 1960, 1 (3)
Lomax, Alan, et.al, Dance Style and Culture in Folk Song Style and Structure, Washington, D.C. , 1968
Örnek, Sedat Veyis, Etnoloji Sözlüğü, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Yayınları:200, Ankara, 1971
Özer, Yetkin, Müzik Etnografisi: Alan Çalışmasında Yöntem ve Teknik, Dokuz Eylül Yayınları, İzmir, 2002
Öztuna, Yılmaz, Türk Musikisi Ansiklopedisi I-II, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1976
Sachs, Curt, World History of Dance, trans. Bessie Schonberg, New York, 1937
Seeger, Antony, Ethnography of Music, Ethnomusicology: An Introduction, ed. by Helen Myers, New York, 1992
Waterman, Richard, Role of Dancing in Human Society: Address and Conversation, Focus on Dance: 9, 1962
Ek Kaynakça:
And, Metin, A Pictorial History of Turkish Dancing, Dost Publications, Ankara, 1976
Bauman, Richard, Folklore, Cultural Performances and Popular Entertainments, New York : Oxford University Press, 1992
Buckland, Theresa J., Dance in the Field: Theory, Methods, and Issues in Dance Ethnography, Palgrave Macmillan, 1999
Farnell, Brenda, Human action signs in cultural context, the visible and invisible in dance, New Jersey: Scarecrow Press, 1995
Kösemihal, Ragıp Mahmut, Türk Halk Oyunları Kataloğu 1, 2, 3, Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (HAGEM) Yayınları, Ankara, 1999
Lassiter, Luke E., The Power of Kiowa Song: A Collaborative Ethnography, 1998
Mendoza, Zoila S., Shaping society through dance, Mestizo ritual performance in the Peruvian Andes, University of Chicago Press, 2000
Royce, Anya Peterson, The Anthropology of Dance, Dance Books, UK, 2002
Taylor, Patrick, Nation Dance: Religion, Identity and Cultural Difference in the Caribbean, Indiana University Press, 2001
DANCE AND DANCE ETHNOGRAPHY
ABSTRACT
There are many definitions of the dance with different approaches in different cultures, whereas a philosophical approach dealing with the axiological, epistemological and ontological features of the dance would cover all the meanings. So, dance is the philosophy of the movements. The definition of the dance ethnology is also not very clear since it overlaps with other disciplines. Discussing its aim, its study area and methodology would help to frame its limits.
Dostları ilə paylaş: |