Sosyalleşme, bireyin davranışlarının, değerlerinin, yeteneklerinin, tavırlarının ihtiyaçlarını giderme yollarının içinde yaşadığı topluma uygun veya o toplumda işlevsel olabilecek şekilde biçimlendiği yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Sosyalleşme küçük yaşlarda aile, okul gibi toplumsal kurumlar eliyle olur. Aile, sosyal gelişimi etkileyen ilk kurumdur.
Bağlanma kuramı (J. Bowlby): Bebekler doğdukları zaman anne, baba ya da bakımını üstlenenlerle duygusal ilişki kurarlar. Bu alandaki davranışların açıklandığı kuramdır. Bowbly’e göre belli kişilerle duygusal bağ kurma insan doğalsın bir parçasıdır.
Bağlanma, kişinin güvenlik duygusuyla ilişkili bir çeşit duygusal bağdır. Bağlandığınızda o kişinin varlığı size güvenlik ve rahatlık duygusu verir. Bağlanılan kişi Güvenli Üs olarak görülür.
İçsel çalışma modeli: Bowbly’e göre bütün çocuklarda bağlanma oluşmaktadır. Ancak her birinin içsel çalışma modeli farklıdır. İçsel çalışma modeli, çocuğun bağlanma figürünün varlığından ve güvenilirliğinden emin olması ya da olmaması ile ilgili öğeleri kapsar.
Güvenli bağlanma, çocuğun anne ve babayı güvenli üs olarak kullandığı, kolayca yatıştırıldığı içsel çalışma modelidir. Çocuklar bu bağlanmada anne ve babadan ayrı kalsa bile kendini güvende hisseder.
Güvensiz bağlanma, Çocuğun anne ve babayı güvenli üs olarak kullanmadığı, ayrılık ya da ayrıldıktan sonra birleşmede kolayca yatıştırılamadığı modeldir.
Akran ilişkileri, sosyal gelişimi etkileyen aileden sonraki ikinci etmendir. Akran grupları çocuğa aile dışında ki dünya hakkında bir bilgi ve karşılaştırma olanağı sunar. Çocuk yeteneklerine dair geri bildirimleri bu gruptan alır. Sosyal ve duygusal gelişim için önemlidir. Akranları tarafından reddedilen çocuklarda, depresyon ve saldırganlık görülür.
Arkadaşlık İlişkileri
Çocuklukta: Tercihte hemcinsine yönelik arkadaşlık eğilimi olur. Arkadaşlık kurma yeni yeni başlar.
Ergenlikte: Arkadaş grupları cinsiyet açısından karışır, tutum ve düşünce benzerliği, uyuma bağlı arkadaşlıklar.
İlk yetişkinlikte: İlgi, tutum, yaşama biçimine bağlı olarak yeni yakın arkadaşlıklar.
Orta yetişkinlikte: Ev dışında yeni sosyal bağlantılar ve arkadaş çevreleri.
Yaşlılık: Çocukların evden ayrılmaları, eş kayıpları olsa da eski yakın arkadaşlarla görüşme devam eder. Bu durum fiziksel ve duygusal açıdan yaşlı kişiyi iyi hissettirir.
-
İnsan bedeninde ve dış dünyada olup Birenlere göre duygu, düşünce ve eylemlerini düzenleyerek yaşamını sürdürebilir. İnsanın zihni ve bedeni bir bütün olarak çalışmalı, birbirinin durumundan haberdar olmalı ve birbirini düzenleyebilmelidir. Hepimiz için oldukça sıradan olan bu akışın aksamadan sürdürülebilmesi için vücut sistemleri arasında düzenli bir işbirliği gereklidir.
Sinir Sistemi
Sinir sistemi birlikte çalışan birkaç kısımdan oluşan karmaşık ağsal bir yapıdır. Merkezi sinir sitemi ve çevresel sinir sistemi olarak iki bölüme ayrılır. Her bir sistemin alt sistemleri vardır.
Merkezi sinir sisteminin, vücudun orta hattında yer aldığını ve çevresel sinir sisteminin, vücudun her yerini ince ince sarmış bir ağ olduğunu düşünebiliriz.
Merkezi sinir sistemi, beyin ve omuriliği saran sinir dokularından oluşur. Bu sistemin görevi, tüm bedensel fonksiyonları düzenlemek ve gelen tüm sinir iletilerini işlemektir. Merkezi sinir sistemi, beyni çevresel sinir sistemine bağlayan omurilik yoluyla vücudun her yerinden gelen sinir iletilerini alır ve aynı yolla bilgi iletir.
-
Omurilik, beyni çevresel sinir sistemine bağlayan nöronların oluşturduğu ana hattır. Bu ana hat, omurganın ortasındaki boş kısımda yer almaktadır. Omurilik bedenin sağ ve sol taraflarının faaliyetlerini koordine eder ve beyinde yer almayan basit hareket reflekslerini düzenler (göz kırpma gibi).
Çevresel sinir sistemi, duyu organlarından gelen bilgiyi merkezi sinir sistemine ulaştıran ve beyinden gelen bilgileri de kaslara ve organlara ulaştıran çevresel sinir sistemidir.
-
Somatik sinir sistemi, merkezi sinir sistemine bilgi taşıyan “getiren” ya da merkezi sinir sisteminden iskelet kaslarına mesaj taşıyan “götüren” motor nöronlardan oluşur.
-
Otonom sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ile vücuttaki bütün iç organlar ve bezler arasında mesaj taşıyan tüm nöronlardan oluşur. Nefes alıp verme, uygun kan akışını sağlama gibi temel hayati süreçleri yürütür ve düzenler.
-
Sempatik sistem, korku, kaygı, heyecan gibi duygu durumlarında çalışır. Vücudun acil durumlarda çok hızlı ve yoğun bir şekilde harekete geçmesi ve uyanık olması için gerekli hazırlıkları yapar. Böylece kan basıncı ve solunum hızlanır, göz bebekleri büyür, duyusal keskinlik ve dikkat artar, fazla enerji için şeker ve yağ salgılanır.
-
Parasempatik sistem, üretilmiş bu tepkileri durdurmak ve düzenlemek işlevini görür. Eğer heyecan yaratan durum ortadan kalkmış veya azalmışsa, sinir sisteminin normal dengesini bulması için gerekli dengeleyici düzenlemeleri yapar.
Bu iki sistem birbirleriyle uyumlu veya birbirlerini dengeleyecek şekilde çalışırlar.
Sinir Sistemi Nasıl Çalışıyor?
Nöron, vücut içindeki diğer hücrelere bilgi aktaran, bu tür bilgiyi alıp işlemekte uzmanlaşmış hücredir. İnsan beyninde 100 milyardan fazla nöron bulunmaktadır. Ayrıca, sinir sisteminin diğer bölümlerinde de milyarlarca nöron vardır.
Her nöronun metabolizma faaliyetlerinin yer aldığı çekirdeği içeren bir hücre gövdesi vardır. Ancak diğer hücrelerden farklı olarak, nöronlarda hücre gövdesinden uzanan ince lifler bulunur. Bunlar bir nöronun etrafındaki diğer hücrelerden bilgi almasını ve bunu diğer hücrelere iletmesini sağlar.
-
Dendritler, hücre gövdesinden çıkan dallanmış lifçiklerdir. Çevreden gelen mesajları alır ve onu hücre gövdesine taşırlar.
-
Aksonlar ise, nöronun hücre gövdesinden uzanan tek uzun liftir. Aksonlar kaslara ve bezlere veri gönderirler. Bir grup aksona sinir adı verilir.
Bilgi alışverişi durumunda nöron şöyle çalışır; nöron, dendritler aracılığı ile sinirsel uyarıları algılar. Hücre gövdesi, dendritlerden gelen bu bilgiyi birleştirip, aksona gönderir. Akson lif kanalı boyunca bilgiyi iletir. Aksonun diğer ucunda uç noktalar vardır. Uç noktalar etraftaki kaslar, dokular ve diğer nöronlara bu bilgiyi aktarır.
-
Duyu organlarındaki duyu alıcı hücrelerden mesaj alıp, omurilik ve beyine ileten nöronlar duyusal nöronlardır.
-
Omurilik ya da beyinden mesajı alıp kaslara, dokulara ve salgı bezlerine ileten nöronlar motor nöronlardır.
-
Bir nörondan diğer bir nörona mesaj taşıyan nöronlar ise bağlayıcı ya da aracı nöronlardır.
Sinir sisteminde ayrıca çok sayıda glial hücre bulunur. Glial hücreler çeşitli şekillerde nöronları destekleyen hücrelerdir. Birkaç önemli işlevini şöyle sıralayabiliriz; nöronlar zarar gördüğünde çoğalarak hücresel atıkları temizlemek, miyelin kılıfı oluşturmak, nöronlar arası boşlukları doldurarak nörotransmitterleri toplamak… Astrosit adı verilen bir glial hücre tipi, kan-beyin bariyerini oluşturarak zehirli ya da zararlı maddelerin beynin iç bölgelerine ulaşmasını engellemektedir. Bu yüzden glial hücreler sinir sistemi için çok önemlidir.
Dostları ilə paylaş: |