Fiziksel gelişim denildiğinde, bedensel büyüme, hareketler, duyum ve algı alanlarında olan değişimler incelenmektedir. Bu alanlar, yaşamın ilk yıllarında en hızlı ilerlemelerin görüldüğü alanlardır.
Yaşam Boyu Fiziksel ve Bedensel Değişmeler
Bedensel büyüme, doğum öncesinden başlayarak ergenliğin sonuna kadar devam eden, vücut parçaları ve organlardaki ebat artışı ile tanımlanan bir süreçtir.
Hareket (motor) gelişimi, insanların dengeli ve koordineli hareketleri yapabilir hale gelmeleri ve zaman boyunca hareket becerilerindeki değişimleri kapsar.
Bir hareket becerisi her zaman kas ve sinirlerin kullanımıyla ilgilidir. Her belirli işlev için belirli bir fiziksel olgunlaşma düzeyi gereklidir.
Duyular ve Algının Gelişimi
İşitme: Doğum öncesinden itibaren vardır. Fetüs, hamileliğin son iki ayında, annesinin sesi, müzik gibi sesleri işitebilir ve tepki verir.
Görme: Bebekler insan yüzüne duyarlıdırlar ve diğer nesnelerden daha fazla bakarlar. 12 saatlik bir bebek, annesinin yüzünü diğer yüzlere tercih ederler. 3 aylık olmadan bebekler görme ve sesi birleştirirler.
Dokunma: Bebekler doğduklarından itibaren dokunmaya tepki verirler. Yeni doğanlar bile görme ile dokunma duyusundan gelen bilgileri birleştirebilirler. 2 aylık bebekler bu iki duyuyu eşgüdümlü olarak kullanabilirler.
Koklama: Yeni doğanlar kokuları ayırabilirler. Birinci haftadan sonra annelerinin kokularını tanıyabilirler.
Tat duyusu: İki saatlik bebekler, şekerli, acı ve ekşi tatlarda farklı yüz ifadeleri takınmaktadır.
İnsanlar doğdukları zamandan itibaren en az iki duyuyu eşgüdümlü olarak kullanabilir. Ancak, karmaşık ve çoklu durumlarda duyulardan gelen bilgileri bütünleştirme işlemi ikinci 6 ay içinde yapılabilmektedir.
İnsanlar dünya hakkındaki kavram, fikir ve anlayışlarını yaşadıkları süre boyunca edinir, geliştirir ve değiştirirler.
Bilişsel gelişim kuramı Jean Piaget (1896-1980)
Piaget’in bilişsel gelişme kuramı, çocuk düşüncesinin işleyişi ve bilgileri nasıl ürettiğine dair epistemolojik bir yaklaşımı açıklayan evreleri içerir. Piaget’e göre insan zihninin doğuştan getirdiği iki yapısal eğilim vardır:
-
Uyum sağlama (adaptasyon)
-
Örgütlenme (organizasyon)
Zihin, bir bilgiyi alır, sindirir, kendine mal eder ve bu yeni bilgiye uyum sağlar. Aynı zamanda zihin, dış dünyadan aldığı bilgileri karışık yığınlar halinde biriktirmez, onları çeşitli şekillerde bütünleştirir, düzenler, sınıflar yani örgütler.
Her yeni bilgi parçacığı, zihinde bir dengesizlik yaratır. Zihin, örgütlü yapısını muhafaza etmek ve uyum sağlamak eğilimlerinden ötürü bir denge kurmalıdır ve bunun için özümleme ve uyumsamayı kullanır.
Piaget’e göre zihinsel gelişme, zihnin sürekli denge-dengesizlik-yeniden denge kurmasıyla mümkündür. Piaget’in bilişsel gelişim evreleri, doğumdan başlar ve 13-14 yaşlarında soyut düşünmeye ulaşılması ile sona erer.
Duyu- Hareket Evresi (0-2 yaş): Temel bilgi edinme yolu duyular ve hareketlerdir. Amaçlı davranışın başlaması ve nesne sürekliliğinin edinilmesi evresidir. Yani nesnelerin görüş alanı dışına çıktığı zamanda var oldukları bilgisi.
İşlem Öncesi Evre (2-7 yaş): Temel bilgi edinme yolu kavramlar ve imgeler oluşturup bunlar arasında basit mantıksal ilişkilerin kurulmasıdır.
Somut İşlemler Evresi (7-11 yaş): Temel bilgi edinme yolu somut nesne veya gösterimlerle basit muhakemenin yürütülmesidir. Nesnelerin bize görünen fiziksel özellikleri değişse bile miktar, hacim, kütle gibi açılardan aynı kalabildiklerinin anlaşılmasıdır.
Soyut İşlemler Evresi (12 yaş ve sonrası): Temel bilgi edinme yolu soyut kavramlar üzerinde muhakeme yürütülmesidir. Piaget’e göre insan düşüncesinin gelişimi, soyut işlemlerle muhakeme yapabilir hale gelindiğinde tamamlanmış olur.
Lev Semyonoviç Vigotsky (1886-1934)
Vigotsky’e göre bilişsel gelişimin kaynağı, bireysel özelliklerden önce, insan ile kültür arasındaki etkileşimdir. Bir çocuk, düşünme ve anlama yollarını öncelikle çocuk-çocuk veya çocuk-yetişkin arasında paylaşılan sosyal süreçler yoluyla geliştirir.
Yakınsak gelişim: Bir çocuğun gelişiminin alt sınırı, tek başına yapabildikleriyken, üst sınırı, bir başka yetişkin ya da becerili bir aktan ile birlikte yapabildikleridir.
Yapı iskelesi kurma: Daha başarılı bir akran ya da yetişkin çocuğu bulunduğu noktadan daha ileri yeterlilik düzeyine ulaşmasında destekler. İskelenin inşaat işçilerini desteklemesi gibi…
Bilişsel İşlevlerdeki Değişimler
Görsel tanıma ile ilgili araştırmalar, bebeklerin 3 günlükten itibaren, annelerini yabancılardan ayırabildiklerini göstermiştir.
Yeni doğanlar annelerinin sesini ve yüzünü hatırlamakta, 6 aylık bebekler hareketli oyuncakları nasıl hareket ettirdiklerini 2 hafta sonrasında bile hatırlayabilmektedir.
Hafıza çocukların bilişsel gelişimleri için temel bir süreçtir. Yetişkinler ve çocuklar genellikle 3 yaştan önceki olayları çok az hatırlamalarına rağmen, bilinçli hafıza 7 aylıkken bile kullanılmaya başlanır.
Ergenlik ve ilk yetişkinlikte bilişsel işlevlerin kullanımında belirgin bir değişiklik yaşanmaz. Orta yetişkinlik döneminden itibaren bilişsel işlevlerde pek çok değişim söz konusu olacaktır. Bedensel ve duyusal alanlarda hız ve koordinasyon gerektiren görevlerde yavaşlama, kısa süreli bellek görevlerinde gerileme şeklinde görülebilir.
Ergenlik döneminden orta yetişkinliğe kadar izlenen bireylerden elde edilen sonuçlar, bazı bireylerin zihinsel becerilerinin arttığını, bazılarının ise azaldığını göstermektedir. Eğer bireyler eğitimli ise, fiziksel sağlıkları kötü değilse, ortalama veya iyi yaşam koşullarına sahiplerse ve duygusal açıdan aşırı yıpranmamışlarsa, ileri yaşlarda da zihinsel performanslarını koruyabilmektedirler.
E. Erikson (1902-1994) ve Psikososyal Gelişim Kuramı
Psikanalitik yönelimli bir kuramcı olan Erikson, insanların sosyal-duygusal gelişimlerini yaşam boyu devam eden 8 evre halinde tanımlamıştır.
1-Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0-2): Burada küçük bebeğin çözmesi gereken çatışma, içinde yaşadığı dünyaya güven duymak ya da duymamak meselesidir. Küçük çocuk, bakım verenlerin temel ihtiyaçlarını zamanında, düzenli ve sistematik olarak giderilmesi halinde, bu dünyanın emniyetli endişe duyulmasına gerek olmayan bir yer olduğu kanısını oluşturacaktır.
2-Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç (2-3): Bu evrede çocuğun çözmesi gereken çatışma, bağımsız olarak başlattığı eylemlerin yeterli ve etkili sonuçları olup olmadığı meselesidir. Örneğin kaşık kullanarak tek başına yemek yediğinde, başarılı bulunup takdir görecek midir yoksa beceriksiz bulunarak kendi eylemlerinin sonuçlarından kuşku ve utanç duyması mı gerekecektir?
3-Girişimciliğe Karşı Suçluluk (4-6): Bu evrede çocuğun çözmesi gereken çatışma, giriştiği daha karmaşık projelerde kendi eylemlerinin sınırlarını görme ve rekabet edip edemeyeceği meselesidir.
4-Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu (6-7 yaştan ergenliğe kadar): Bu evrede çocuğun çözmesi gereken çatışma gerçek dünyada, gerçek işlerde (okul gibi) çaba ve üretkenlik gösterdiğinde elde edeceği sonuçlarla ilgilidir. Gösterilen çabalar öğrenme ve başarıya mı dönüşecek yoksa başarısızlık sonucu aşağılık duygusu mu gelişecektir.
5-Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası (ergenlik): Bu evrede gencin çözmesi gereken çatışma, şimdiye kadar edindikleri üzerinden yeni ve kendine uygun bir kimlik geliştirmek veya geliştirmemek meselesidir.
6-Yakınlığa ve Dayanışmaya Karşı Yalıtılmışlık (ilk yetişkinlik): Bu evrede çözülmesi gereken çatışma, sosyal ve mesleki roller edinmiş genç yetişkinin, dâhil olmaya başladığı yakın ilişkiler geliştirmesi ya da geliştirilmemesi meselesidir.
7-Üretkenliğe Karşı Durgunluk (orta yetişkinlik): Bu evrede orta yetişkinin çözmesi gereken çatışma, yarına neyi, ne kadar bırakacağı ile ilgilidir.
8-Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (yaşlılık): Bu son evrede yaşlı bireyin çözmesi gereken çatışma, yaşadığı hayatın yaşanmaya değer olup olmadığı meselesidir.
Dostları ilə paylaş: |