İstanbul üNİversitesi AÇik ve uzaktan eğİTİM



Yüklə 244,2 Kb.
səhifə9/14
tarix27.10.2017
ölçüsü244,2 Kb.
#16965
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

Algı Yanılmaları


Bazı durumlarda algılarımız belirgin bir şekilde bizi yanıltabiliyor. Örneğin uzaklıkla ilgili ipuçlarının değişmesi perspektif hissi vermekte ve derinlik algılamamıza neden olmaktadır. Hemen bütün çizgi romanlarda çizerler derinlik, hareket vb. hisleri oluşturmak için bu tür algısal yanılmalardan yararlanmaktadırlar.

Algı yanılmalarında, mevcut algının bir yanılgı olduğu açıkça kanıtlanabilir ve hepimiz bunu bildiğimiz halde o şekilde algılamaya devam ederiz. Örneğin aşağıda görülen Müller-Lyer illüzyonunda, aynı uzunluklukta oldukları halde, üstteki çizgi dışa açılan ok uçları nedeniyle alttakinden çok daha uzun algılanmaktadır (isterseniz çizgi uzunluğunu ölçebilirsiniz).



c:\users\mit\desktop\dfasfghb.png

Hem duyu sisteminin fizyolojisi, hem örgütleme ve değişmezlik ilkeleri nedeniyle insanların çoğu aynı algısal durumlarda ortak yanılmalar yaşarlar. Bu özellik, algı yanılmaları (illüzyonlar) ile halüsinasyonlar arasındaki farkı açıklar. Çünkü halüsinasyonlarda yanılma bireye özgüdür ve kimse tarafından paylaşılamaz.

Duran bir araçta bulunduğumuzda, yanınızdaki bir diğer araç hareket etmeye başlarsa bizde kendimizi geriye doğru hareket ediyormuş gibi algılarız. Ancak zemin gibi sabit bir ipucunu kullanarak bu durumun farkına varabiliriz.

Aslında, mevcut olmayan bir şeyin nasıl algılanabilir olduğu veya var olmayan bir şeyi nasıl görmeyi/işitmeyi vb. başardığımız oldukça ilginç bir meseledir. Bu yüzden araştırmacılar özellikle görsel algının kimi özelliklerini araştırmak için çeşitli yanılmalar üretmişlerdir.



c:\users\mit\desktop\dcfvbfds.png

Ancak fiziksel bazı yanılmaları, algısal yanılmalardan ayırmak gerekir. Örneğin çay kaşığının bardağın içinde kırıkmış gibi görünmesi, tüm insanlar için ortak olmakla birlikte fiziksel dünyanın özelliklerine bağlıdır.


Diğer Bazı Etmenler


Şimdiye kadar anlatılan bu ilkeler, insanların algısal deneyimlerinin duyusal yaşantılarının ötesine gittiğini gösteren yapısal durumları açıklamaktadır. Ancak bir de bazen kişiden kişiye ve bazen de aynı kişi için durumdan duruma değişebilen ve algılamayı etkileyen koşullar vardır. Örneğin; beklentilerimiz, bağlam, kültürel ipuçları gibi bazı nedenlerle gelen duyumları bunlara uygun bir şekilde algılama eğilimi taşırız. Buna algıda seçicilik denilir.

  1. İhtiyaçlar ve Arzular: Belirli bir durumdaki isteklerimiz, arzularımız ya da ihtiyaçlarımız çevremizden gelen duyusal malumatı nasıl algılayacağımızı etkiler.

Örneğin; hemen bütün insanlar aç oldukları zamanlarda, yemek kokularını fark etmeye daha eğilimli olurlar.

  1. Bağlam ve Kültürel Özellikler: Belirli bir ortamda, duyumsadığımız uyaranları ya da ipuçlarını o ortamın özellikleriyle bağdaştırırız.

Örneğin; doktorunuzu bir lokantada garsonluk yaparken görürseniz, fiziksel olarak tanımayı başarsanız bile, ilk aklınıza gelecek olan, garsonla doktorun birbirlerine ne kadar çok benzedikleri olacaktır. Nesnelerin tanındığı mekânsal ve zamansal bağlamlar önemli bir bilgi kaynağıdır.

  1. Kurulum ya da Beklentiler: Bazen, belirli bir durumda belirli bir uyarıcıya belirli bir tepki vermeye hazır oluruz. Silah sesini duyar duymaz koşu yarışına başlamayı bekleyen atletleri düşünün. Böylesi bir kurulum içindedirler ve başka bir yüksek ses duyarlarsa, yüksek sesi duymaya hazırlanmış oldukları için, onu silah sesi olarak algılayarak koşmaya başlama olasılıkları yüksektir. Şu aşağıdaki iki kelime dizisinin eksik kelimesini tamamlamayı deneyin.

MEHMET, HAKAN, TEOMAN, ALPER, CAN E…

KİRAZ, ÇİLEK, VİŞNE, ARMUT, CAN E…

Birinci dizide, ilk akla gelenin bir erkek ismi olma olasılığı, ikinci dizide ise meyve ismi olma olasılığı daha yüksektir. Bunun nedeni, dizide önce yer alan kelimelerin bir kurulum etkisi, bir beklenti yaratmış olmasıdır.

Aşağıdan Yukarıya ve Yukarıdan Aşağıya Süreçler


Aşağıdan yukarıya süreçler, ortamda bulunan duyu verilerini alıp bunları işlemek, değerlendirmek ve çıkarımlarda bulunmak üzere beyine gönderme mantığıyla işler. Nesneler, duyu verilerinin beyinde işlenmesi sayesinde algılanır.

Yukarıdan aşağıya süreçler ise, yüksek seviyeli zihinsel işlemlerin dünyayı nasıl algılayacağımızı belirlemesidir. Zihnimizde daha önceden bulunan deneyimler, bilgiler, belirli bir kurulma hali gibi etmenler algılarımızı belirler. Yani nesneyi mevcut bilgilerimizi kullanarak tanımış oluruz.

Bir köpeği tüyleri, dört ayağı, kulakları, gözleri gibi organlarını tanıdığımız için mi teşhis ederiz, yoksa ilk olarak bir köpeği teşhis ettiğimiz için mi o köpeğin bu kısımlarını tanıyabiliriz?

Bu elbette çözümleme çelişkisi barındıran ve tuzaklı bir sorudur. Ancak algılama sürecinde örüntü tanımanın parçadan bütüne mi (yani aşağıdan yukarı mı) yoksa bütün hakkında bir hipotezden parçaya mı (yani yukarıdan aşağıya mı) olduğuna dair bir tartışmayı içinde barındırmaktadır. Beyinin bir bütün olarak, etkileşen ve işbirliği yapan bir ağ olarak işlev gördüğünü düşündüğümüzde, algılama süreçlerinde de her iki işleme biçiminin birlikte çalışması daha mantıklı görünmektedir. Çünkü ancak bu durumda, biyolojik ve sosyal bir varlık olarak ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere, dışarıda olan fiziksel ve sosyal olayları deneyimlemek, onlara uyum sağlamak ve onları değiştirmek mümkün görünmektedir.

10. Hafta – Bilinç ve Bilinç Durumları


Psikolojinin doğuş yıllarında, “insanı insan yapan özellik” olarak ele alınarak hemen bütün çalışmaların temel meselesi olan bilinç konusu, davranışçı yaklaşımın da etkisiyle tamamen gözden düşmüştür.

J.B.Watson’ın davranışçı bakış açısını alana takdim eden manifesto niteliğindeki makalesini yayınlamasından sonra, Burt’ün “Psikoloji önce ruhunu kurban etmişti, sonra zihninden vazgeçti. Şimdi de pek erken gelen bir sonla karşı karşıya kalarak bütün şuurunu kaybetmiş olduğu görülüyor” şeklinde yaptığı yorum, 1920’li yıllardaki durumu gözler önüne sermektedir.

Aradan geçen yüzyıla yakın zaman boyunca, psikolojinin önce zihnini ve yakın zamanlarda da bilincini geri kazanmış olduğu görülmektedir. Ancak bu süre zarfında, hem zihin ve hem de bilinç alanında yürütülen araştırmaların yaklaşımları ve araştırılma yöntemleri oldukça değişmiştir. Bilinç konusuna gösterilen ilgi ve yürütülen araştırmaların sayısı giderek artmaktadır.


Yüklə 244,2 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin