Resim 3: Dr. Esad Feyzi (1874-1902)
1897’de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den mezun olan Dr. Esad Feyzi, Tıbbiye’de asistan olarak, fizik, jeoloji ve mineroloji derslerini vermekle de görevlendirilir. Esad Feyzi Bey, X-ışınlarının tıbbi amaçla kullanımını (radyoloji) ders müfredatına sokulmasını sağlayan hekimdir. Cerrahi kliniği şefi Cemil (Topuzlu) Paşa’dan izin alarak burada bir “röntgen ışınları ile muayene” şubesi açılmasını sağlar ve ömrünün sonuna kadar bu bölümde çalışır, asistan eğitir. Bir yandan da radyolojik çalışmalarını Röntgen Şuâ’âtı ve Tatbikat-ı Tıbbiye ve Cerrahiyesi (Röntgen ışınlarının tıbbi ve cerrahi uygulaması) ismiyle kitap halinde toplar. Önsözü yazan Cemil Paşa’nın ifadesine göre, 176 sayfalık bu kitap, röntgen konusunda ülkemizde yazılmış ilk klinik radyoloji eseridir. Ne yazık ki basılamadığı için uluslararası literatüre geçememiştir. Kitap, Esad Feyzi’nin iki yıl boyunca radyolojik uygulama ve denemelerini, bu konudaki gözlem ve düşüncelerini içerir. Sonunda Dr. Esad Feyzi tarafından çekilen 12 adet radyografi yer almaktadır. Esad Feyzi, 1897 Türk-Yunan harbinde, radyografi ve radyoskopi uygulamalarını, gözlem ve istatistiklerini yayın haline getiremediğinden, bu öncü uygulama dünya literatürüne geçememiştir. Ancak 1899’da klinik radyoloji uygulamalarını ve Yıldız Hastanesi’ndeki çalışmalarını kapsayan uzunca bir makaleyi Nevsal-i Afiyet’te yayınlamıştır. 1902 yılında yüzünde çıkan bir çıbanın erisipelasa dönüşmesi ile menenjitten genç yaşta hayatını kaybeder.
Tıbbiye’den mezuniyetinin ardından Paris Tıp Fakültesi’nde göz hastalıkları ihtisası yapan, Viyana ve Berlin’de de alanında araştırmalar yapan Dr. Esat (Işık) Paşa (1865-1936) mahir bir hekimdi. Oftalmaskop üzerinde düz ve konkav aynalar taşıyan retinoskopi aletini geliştirerek oftalmolojiye önemli katkıda bulunmuştur. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Sağlık Bakanı olarak görev yaptığı sırada, İstanbul’u işgal eden İngiliz kuvvetlerince Malta’ya sürgün edilen aydınlar arasındaydı.
Ömrünün yarısı 19. yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, diğer yarısı ise genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kuşaklarında geçmiş olan Prof. Dr. Besim Ömer Akalın (1862-1940), hayatı, yetiştiği ortam, eğitimi, mesleki, idari görevleri ile örnek bir yaşam sergilemiş; üstlendiği görevler ve faaliyetleri ile Türk eğitim ve sağlık tarihine önemli katkılar getirmiş, ülkemizde doğum bilgisi, çocuk sağlığı ve hastalıkları, kadın hastalıkları dallarında; ebe, hemşire ve hastabakıcılık eğitiminde önemli hizmetlerde bulunmuştu. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yeniden canlanmasında, çağdaş ebelerin, hemşirelerin yetişmesinde, Çocuk Esirgeme Kurumu (o zamanki adıyla Himaye-i Etfal Cemiyeti)’nun oluşumunda, onun başarılı organizasyonu ve liderliğinin payı vardır. Ülkesine yaptığı sayısız hizmetlerden biri, tüm 19. yüzyıl boyunca eksikliği defalarca vurgulanmış olan kadın doğum kliniğinin (Vilâdethane) Tıp Mektebi içinde açılmasını sağlamasıdır (1894). Üstelik bu alanlarda yüzlerce akademik ve popüler kitap ve yazı kaleme almıştı. Kaynaklar, yaşadığı devirde her annenin ya da anne adayının başucunda onun yazdığı bir kitabın bulunduğunu kaydeder.
Dostları ilə paylaş: |