İlaçla Tedavi
Telkin gücü yüksek olağanüstü tedavilere çok kere maddi tedaviler eşlik ederdi. Örneği, Mezopotamya’da mabetlerde ilâç da yapılırdı. Sümerce’de Balu/Bulu, Akkadça’da Asu adı verilen bilgili din adamları bitki, hayvan ve madenlerden elde edilen ilaçlarla hasta tedavi ederdi. 250 bitki (kenevir, adem otu, afyon, hardal, hurma, zeytin ve çöpleme en çok kullanılan bitkilerdi), 180 hayvan ve ürünleri (yılan, kaplumbağa, bal vs.), 120 maden (bakır, kükürt, tuz vs.) ilaç olarak kullanılırdı. Bitkiler gece ay ışığında ve ayın belirli günlerinde toplanırdı, çünkü tıbbi bitkileri ay tanrısı Sin’in yetiştirdiğine inanılırdı. İlaçlar hap, şurup, lapa, fitil, tütsü, merhem gibi çeşitli şekillerde hazırlanırdı. İlaç terkiplerinin hazırlanışı ve kullanılışı sır olarak saklandığından ölçüler verilmezdi.
İlk çağda Mısır ilâç ham maddesi ihraç eden ülkelerdendi. İlâçların yanı sıra, kokuları ve zehirleri ile de ünlüydü. Papirüslerdeki yüzlerce ilaç tarifi ilâçla tedavinin tercih edilen tedavi yöntemi olduğunu gösterir. Papirüslerde yazılı ilâç reçetelerinde hurma, incir gibi meyveler; afyon, baldıran, soğan, ada soğanı, sarımsak, anason, pelin otu, ardıç, akasya, reçine gibi bitki drogları; tuz, bakır tuzları, göztaşı, güherçile gibi maden drogları; ve hayvan ürünleri yer alır. Bazı ilaç terkiplerinin hazırlanışı ve ölçüleri de açıklanır. İlaçlar şarap ve süt gibi içeceklere karıştırılarak, ya da hamur içinde toz olarak verilirdi. Merhem, yakı, enfiye, gargara, fitil vs. şeklinde ilâç tarifleri de vardır. Ebers papirüsünde bulunan ilaç terkiplerinin bir kısmı oldukça ilgi çekicidir; örneği, yarım baş ağrısında zeytinyağında pişirilmiş yılan başının hasta başına konması; gözde beyaz lekeler olduğunda kaplumbağa safrasının göz kapaklarına sürülmesi; gece körlüğünde kızartılmış sığır karaciğeri yenmesi tavsiye edilir. Bazı Mısır drogları ise binlerce yıldır kullanılagelmiştir. Örneği; yanıklarda tannik asit, kesiklerde tuz ve küflü ekmek; mide-bağırsak gazlarında anason; kabızlıkta Hint yağı; deri tahriş olduğunda sarımsak; idrar söktürmek için ardıç kullanılırdı. Ramesseum papirüslerinden birinde gebeliği önleyici reçeteler verilir. Mısır’ın ilâç bilgisi Dioskorides’in Materia Medica’sı aracılığı ile İslâm ve Avrupa dönemi tıbbına taşınmıştır. Bugün de kullandığımız farmakoloji kelimesi Yunan diline pharmacon (eczacılık) olarak Mısır dilindeki pha-r-maki kelimesinden geçmiştir.
Hititlilerin kullandığı bitki kaynaklı drogların (wassi) birçoğu Anadolu bitkilerinden elde edilirdi. Haşhaş, adem otu, banotu, safran, meyan kökü, mazı, zeytin, mersin gibi droglar ağızdan ilaç ya da merhem olarak haricen kullanılmak üzere hazırlanır; “biraz, yarım, fazla” miktarda kullanılacak şeklinde ölçüler verilirdi. İlâçlar, bitkilerde var olduğuna inanılan sihir güçleri göz önünde bulundurularak gece ya da gündüz alınırdı. Hasta olan organın tedavisi için bir hayvanın aynı organının yenmesi (organoterapi); bitkilerle karıştırılmış köpek pisliğinin hastanın bedenine sürülmesi gibi ilgi çekici reçeteler verilirdi. İlaçların bir kısmı büyü olarak yapılsa da bazılarının etkili olabileceği bugün tartışılmaktadır.
Bitkilerin tıbbi etkilerini tatlarına göre belirleyen Çinli hekimler tedavide beş tadın etkisini göz önünde bulundururdu. Örneği, buruk tadın akciğeri, acının kalbi, ekşinin karaciğeri, tuzlunun böbreği, tatlının dalağı etkilediği düşünülürdü. Afyon uyuşturucu (anestezik) ve cinsi arzuyu artırıcı (afrodizyak); ginseng güçlendirici (tonik); efedrin nefes açıcı olarak kullanılırdı. Yakılar ve müshillerle de tedavi yapılırdı.
Kutsal Hint kitaplarından Atharva-veda’da ilâç terkipleri de verilir. Ünlü hekim Çaraka’nın (1-2. yy) eseri bitki, hayvan ve maden kaynaklı altı yüzün üstünde drogun kullanıldığı pek çok ilaç reçetesi içerir. Ünlü Hint hekimlerinden Susruta (IV-V. yy.) ise kitabında yedi yüz atmışı bitki kökenli birçok ilaç terkibi verir. Örneği, afyon, esrar, sinameki, güzel avrat otu, köpek üzümü vs. Kitapta, sodyum karbonat, cıva, antimon, gümüş, boraks gibi madeni ilaçlar da yer alır. Hint tıbbı, tıp dili ve ilaç reçeteleri baharat yoluyla Hindistan’dan getirilen droglar ile Yunan ve İslam hekimlerine ulaşmıştır. Örneği, Rauwalfia serpentina’yı Batıya Hintli hekimler tanıtmıştı.
Eski Yunanistan’da bazı kadınlar birçok tıbbi bitkiyi tanır ve toplardı. Örneği aybaşını düzenlemek için zambak, şakayık kökü, hasır çiçeği, nar, söğüt ağacı kullanılırdı. İskenderiyeli Theophrastos (M.Ö. 370-286) ise farmakolojinin kurucusu kabul edilmektedir.
Geniş topraklara yayılan Roma İmparatorluğu’nda drog ticaretinin önemli bir yeri vardı. İlaç satanlar (pharmacopolae), aktarlar (aromatopoles), merhemciler (unguentarii) ve kökçüler (rhizotomoi) diye tanınan çeşitli esnaf grupları bulunurdu. Bu dönemde tıbbi maddeleri (materia medica) kaydeden ve sınıflayan birçok eser yazıldı. Muhtemelen askeri hekim olan Adanalı Dioskorides’in (M.S. 1 yy – 41-68 ) eseri (Perihyles İatrikes) bunların en ünlüsüdür. Bu kitap Latin dünyasında Materia Medica, İslam dünyasında ise Kitabü’l Haşayiş olarak tanınacak ve Avrupa ile İslam dünyasında bin beş yüz yıldan fazla bir süre alanının başlıca kaynak eseri olarak kullanılacak, kendinden sonraki kitaplara temel teşkil edecektir. Dioskorides’in beş bölümlük kitabında Anadolu, Suriye ve Kuzey Afrika’yı dolaşırken inceleme olanağı bulduğu tıbbi bitki türleri de yer alır. Resimli olan bu eserde bitkilerin yöre adları, tanımları, yetiştikleri coğrafi bölgeler; kök, yaprak, tohum ve reçine gibi kısımlarından hangilerinin kullanıldığı, hangi şartlarda saklanmaları gerektiği, ilaç olarak hazırlanışları, etkileri, hangi hastalıklara iyi geldiği ve yan etkilerini gideren droglar bildirilir. Eserde, önemli sayıda hayvani ve madeni droglar da kayıtlıdır.
Dostları ilə paylaş: |