Hekimin Hukukİ Sorumluluğu
Prof. Dr. İbrahim BAŞAĞAOĞLU
“Yanılgının hiçbir türü tıbbi yanılgı
kadar önemli değildir”.
S. Gorowitz
“Hekim Sorumluluğu”, hekimin meslek pratiği ve uygulaması esnasında, bilerek, dikkatsizlikle, ihmal yoluyla hastalarına verdiği zararlardan, hekimlikle ilgili yasalardaki kurallara uymamaktan, teşhis ve tedavide son ve bilimsel yöntemleri uygulamamaktan ve nihayet meslek ve sanattaki acemilikten ötürü sorumlu tutulmasıdır.
Hasta karşısında, hekimin sorumluluğu söz konusu olduğunda, ilk değerlendirilecek nokta hekimin davranışının meslek ahlakına ve hekimin vicdanına uygun olup olmadığıdır.
Hekim sorumluluğu, tıbbi sorumluluğun bir parçası olduğundan yalnız hekim ve diş hekimlerini değil, eczacı, biyolog, psikolog, hemşire, ebe, sağlık memuru, sağlık mühendisi gibi tüm sağlık çalışanlarını da ilgilendirir.
Hekim, tıbbın uygulayıcısı olarak çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Hastalıkları teşhis eder, çeşitli tedavi yöntemlerini uygular ve cerrahi uygulamalar yapar. Bu faaliyetlerde hekim görüntüleme metodlarından, laboratuar tetkiklerinden, biyolojik ve biyokimyasal verilerden, ilaçlardan faydalanmakta, tedavilerde alışılmış ve alışılmamış yöntemlere başvurmakta, bazı durumlarda deneysel müdahalelerde bulunmaktadır.
Hekim sorumluluğu aslında bir hukuk konusudur. O nedenle de her şeyden önce hukukçuları ilgilendirir fakat onlar için, okutulan ve öğretilen bir konudur. Oysa, hekimler için yaşanan ve yaratılan bir konudur. Bu nedenle konu her ne kadar hukukçuların olsa da hekimlerin, hekim sorumluluğunun ne demek olduğunu bilmeleri gerekir.
Tıp töresine uygun olmayan uygulamalar sorumluluğu gerektirir. Hekimin sorumlu tutulup, tutulmayacağını bizzat tıp uzmanları “bilirkişi” olarak belirleyecektir. Ancak hukuk, “Rıza – onam”, “İnsan üstünde deney”, “Yapay Döllenme”, “Organ nakilleri”, “Kürtaj” ve “Ötanazi” vb. gibi konularda hekimin sorumluluğu ile ilgili olarak alınacak kararlara karışmaktadır.
Hukuk ilmi, hekimin bütün uygulamalarını yasalara göre değerlendirir. Hekimin hastasına müdahalede bulunup bulunamayacağı, bunun hangi sınırlar içinde yapılacağı, hastanın rızasının aranması, tıbbi müdahalenin olumsuz sonuçlanması durumunda hekimin sorumlu olup olmaması gibi konular, hukuk bilimini ilgilendiren sorunlardır.
Bireylerin toplum içindeki hayatını düzenleyen hukuk kurallarının kapsamına insanın sağlık ve yaşayışını etkileyen fiiller ve dolayısıyla hekim ve hasta arasındaki ilişkiler de girmektedir.
Hekim sorumluluğunda ve cezada söz konusu olan hekim davranışına, tıbbi fiil denir. Tıbbi fiil, bir akıl yürütme, düşünme, karar verme ve sonra da bunların ışığında bir işlem veya eylem yapmadır. Ancak, tıbbi işlemde hastanın yararına tedavi ve muayene esastır.
Hukukun hekim ve tıp ile ilgilenmesi, hekimin faaliyetlerinin insan hayatı için büyük önem taşıması, insanı iyileştirebilecek olanaklarına rağmen bazı durumlarda ölüm ve iyileşmesi olanaksız sonuçlar meydana getirebilmesi ve nihayet hekimlik ile insan hayatının ayrılmaz kavramlar olmasından ileri gelmektedir.
Tıpta otorite olarak kabul edilen hekim, sağlık hakkının kullanılmasını sağlarken tıbbın uygulayıcısı olarak, bilimin ulaştığı son bilgilerin ve hukuk kurallarının dışında hareket ettiğinde hukuk karşısında;
1-İdare Hukuku (Kamu Hukuku),
2-Medeni Hukuk (Özel Hukuk)
3-Ceza Hukuku (Kamu Hukuku), yönünden sorumluluk taşımaktadır.
Dostları ilə paylaş: |