Istanbul Üniversitesi Matbaası



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə7/29
tarix29.10.2017
ölçüsü1,58 Mb.
#19741
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   29

RÖNESANS TIBBI




Prof. Dr. Ayten Altıntaş


Rönesans’ın Doğuşu

Avrupa'da Rönesans 15 ve 16. yüzyıllarda gerçekleşmişti. Ortaçağ Avrupa'sında insanlar ölümü, öbür dünyayı düşünüyorlardı. Rönesans döneminde ise kendi eserleriyle ebedileşmek istediler. Rönesans’ı hazırlayan sebeplerin başında; yeni dünyaların keşfi ve ticaret yollarının artması ile ekonomik açıdan rahatlama geliyordu. Matbaanın keşfi ve kağıdın ucuza mal edilmesi ile kitap, dolayısıyla bilgi Avrupa’da daha hızlı dolaşmağa başlamıştı. Antikçağ’ın önemli eserleri gün ışığına çıktı, matbaa kanalı ile geniş kitlelere yayıldı. 14. yüzyılda dinde yapılan reformla; "Din konusunda baş vurulması gereken otorite kilise değil, herkesin okuyacağı Kitap-ı Mukaddes" fikri kabul edildi. İlmi düşünce de 13. yüzyılda R. Bacon'un başlattığı "Dogmatiklerin dediği gibi ilim tamam değil" fikri her geçen gün daha belirginleşiyordu. Kilisenin değişmezliğini kabul edip her şeyi kalıplaştırdığı ilimde, tıp da yerini almıştı. Aristo'nun Galen'in bilgilerinin eksik olduğu ortaya çıkıp ispat edildiği zaman da "Tıpta Rönesans " başlayacaktı.


Düşüncenin değişimi

Dünya Evrenin Merkezinde Değil

Dogmatik bilgiye en önemli ilk darbeyi Kopernik vurmuştu. Polonyalı bir alim olan Kopernik, Bolonya ve Padua'da astronomi ve tıp eğitimi yaptı. 1543 de yayınlanan "Gök Kürelerinin Dolaşımları Üzerine" isimli eserinde, Dünya'nın ve gezegenlerin Güneş'in etrafında döndüğünü 30 senelik çalışmalarıyla ispat ediyordu. Bu kitap doğma haline gelen Batlamyus (Ptolemaios)'un Evren modeline karşı idi. Ölçümlere dayalı bu bilimsel eser "İnsanın kendini evrenin merkezinde sayma" iddiasını yıkmış “Doğanın bir parçası olduğu” düşüncesi doğmuştu. Kopernik hayatı boyunca kilisenin ilme karşı katı tutumunu biliyordu. Bu fikrini açıklamaktan çekindi. Hayatının son günlerinde kitabının yayınlanmasına müsaade etti. Eserin ehemmiyetini 16. yüzyılda pek kimse anlamamıştı. İtalyalı filozof “Bruno” bu kitabın yayınlanmasından 50 sene sonra Koperniğin ileri sürdüğü fikirleri söylediği "Güneş ortada duruyor, dünya onun etrafında dönüyor" dediği için dinsizlikle suçlanmış ve 1608 de diri diri yakılmıştı. “Galile” de yaptığı çalışmalarla Koperniğin savunucusu olmuştu. Deneysel fiziğin kurucusu idi. "Dünya hem kendi hem de Güneşin etrafında dönüyor" dediği için Engizisyon mahkemesinde yargılanmıştı.



Tıptaki Rönesans’ın İlk Adımı

PARASELSUS

16. yüzyılda tıp dünyasında, daha öncekileri reddederek tıpta rönesansın ilk adımlarını atan hekim Paraselsus'tur. Alman hekim, gezgin ve simyacı olan Paraselsus, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde tıp okudu ve Viyana Üniversitesinden mezun oldu. Aldığı bilgiler onu tatmin etmemişti. 23 yaşında seyahate çıkmış, bütün Avrupa, Rusya, ve Orta Doğu'yu gezmiş buralarda hekimlik ve cerrahlık yapmıştı. Her gittiği yerde etkili tedavi yöntemlerini araştırmış, doğanın gizli güçlerini öğrenmek istemişti. 1524 de Almanya'ya döndü ve Basel Üniversitesi’nde hocalığa başladı. Burada verdiği tıp derslerinde, güzel konuşması ve yaptığı tedavilerle dikkati çekti. Avrupa’nın her yerinden öğrenciler Basel Tıp Fakültesi’ne geliyordu. Paraselsus derslerinde her zaman uygulanan tedavileri acımasızca eleştirirdi. Dersin ilk günü tıp fakültesinde okutulan kitapları kürsüde yakar," Bunlardaki bütün bilgiler benim sakalım kadar değil" derdi. Önceleri ilgi gördü, daha sonraları davranışları tepki ile karşılandı, fakülteyi terk etti ve genç yaşta esrarengiz şekilde öldü.

Paraselsus tıbba ne getirmişti: Öncelikle herkese ilan ettiği şey "Şimdiye kadar öğrendiğiniz tıp bilgileri hiçtir ve bunların dışında tedavi eden pek çok şey var" idi. Tedavide kullanılan ilaçların çoğu bitkilerden hazırlandığı halde onları reddetmiş Madensel ilaçları tedaviye sokmuştu. Civa, kükürt, demir, bakır sulfat içeren kimyasal bileşimler hazırladı. Antimon'u tedaviye soktu. Frenginin civa ile tedavisini başlattı. “Homeopati” yi kurdu. Kendisinden sonra gelen Paraselsus Ekolü çok uzun zaman tıbbı etkileyecekti.
Modern Anatominin Kurucusu

VESALİUS


Resim 1: Andreas Vesalius (1514-1564)

Tıpta Rönesans’ın esası olan; Skolastik Düşünce dogma’ya karşı çıkma, gözlem ve araştırma ile sağlam bir temel kurma ve kesin sonuçlara ulaşmada önemli bir isim de Vesalius'dur. Andreas Vesalius 16. yüzyılda yaşadı. Hekim ve eczacı yetiştiren önemli bir aileden geliyordu. Üniversitede Yunanca, Latince, Arapça öğrendi. Paris Tıp Fakültesinde okudu. Burada hocaları çok kıymetli, eğitimi iptidai buldu. İtalya'ya Padua Tıp Okulu’na gitti. Burada anatomi derslerinde daha çok disseksiyon yapılıyordu. Vesalius küçüklüğünden beri disseksiyona çok meraklı idi ve anatomiden zevk alıyordu. 23 yaşında Padua'da anatomi hocası oldu. 1538’de ilk anatomi kitabını yazdı. Bu kitap daha önce yazılan anatomi kitaplarından çok farklı değildi. 1541’de bir disseksiyonda gerçeği fark etti; anatominin babası sayılan Galen insan üzerinde disseksiyon yapmamış, maymunlar üzerinde yapmıştı. Bu görüşle çalışmalarına hız verdi. Her araştırmasında Galen’in yanlışlarını görüyordu. Çalışmalarını büyük bir eserde topladı ve 1543’de yayınlattı. "De Humanis Corporis Fabrika" (İnsan Vücudunun Yapısı) adlı bu eser, Galen'in anatomisindeki 200’den fazla hatasını ortaya koyuyordu. Bu eser onun şöhretini arttırdı. Derslerini verdiği anatomi salonu dolup taşıyordu. Kişiliğinin ve gençliğinin verdiği ukalalıkla derslerine devam edenleri kaçırdı. Çevresindeki insanlar azaldı, düşmanları çoğaldı. Bir gün hazırladığı yeni anatomi kitabının notlarını yaktı, Padua'daki görevinden istifa etti ve İspanya'ya gitti. İspanyada Kral V. Charles'in oğlunun hekimi oldu. Saray adetlerine uygun yaşadı, para, şeref ve unvan sahibi oldu. Hiç bir zaman mutlu değildi, anatomi salonunu özlüyordu. Tekrar Padua Tıp Okulu’ndan çağrılınca, saraydan kopabilmek için hacca gitti. Hac için gittiği Kudüs’ten dönerken gemisi battı ve 50 yaşında öldü.

Vesalius; anatomide Galen’in ortaya koyduğu anatomi bilgisinin yanlış olduğunu her zaman belirtiyordu. “Kadın, Adem'in kürek kemiğinden yaratıldığı için kadında bir costanın eksik" olduğu dini inancının yanlış olduğunu ispat ediyordu. Kalpte septumlarda bir delik yoktu. Bunun gibi 1500 yıl devam eden bir çok inanışı yıktı. Galen'in 200’den fazla hatasını ortaya çıkarmıştı. Kendisinden sonra gelen anatomistler bu ışıkla hızla yeni bilgileri anatomiye kattılar.
Kan Dolaşımının Keşfi

W. HARVEY

Kendini ilmi tetkiklere vermiş, çalışkan ve sebatlı bir insan olan İngiliz hekimi William Harvey "Kalp bir pompadır, kan dolaşıyor" diyerek Tıp Rönesansı’nın önemli temsilcisi olmuştur.

Varlıklı bir tüccarın oğludur. Cambridge'de okudu. Padua'ya tıp eğitimine gitti. Burada anatomi hocası Fabricus'un öğrencisi oldu, ki Fabricus kalbin hareketi ve kanın özellikleri konusunda bir otorite idi. 1602 de mezun oldu, Londra’ya döndü. Kral I. James'in özel hekimi ve oğlu I. Charles'in hekimi oldu. St. Barthelemey Hastahanesi'nde çalıştı ve "İngiliz Hekimler Cemiyeti"nin asli üyesi oldu. Lumbley'de cerrahi ve anatomi hocalığı yaptı. Burada 40 sene boyunca haftada 2 gün ders verdi. Kral haksız hareketleri yüzünden Londra’dan uzaklaştırıldığında onunla beraber gitmişti. Sürgünde kendini ilmi tetkiklere vermiş, saray bahçesindeki hayvanlar üzerinde araştırmalar yapmıştı. Anatomi hocalığı sırasında ve özel araştırmalarında her türlü hayvan üzerinde fizyoloji ve anatomi araştırmaları yapıyordu. 1628 yılında 12 yıllık yoğun çalışmalarının neticesi olan ufak kitabını yazdı. "Hayvanlarda Kalp ve Kanın Hareketleri Üzerine Anatomik İnceleme". Bu çalışma ile kanın vücutta dolaştığını ve kalbin bir pompa görevini yaptığını ispat ediyordu.

MÖ. 4. yüzyılda, kan dolaşımı üzerine ileri sürülen ilk teorilerden biri atar damarlar içinde hava bulunduğu idi. MS. 2. yüzyılda Galen atar damarlarda da kanın dolaştığını kanıtladı. Ama o da kanın damarlarda “Med, Cezir” olayı gibi yayıldığını düşünüyordu. Kanın hareketini sağlayan gücün kalbin pompalanması ile değil atardamarların kasılması ile olduğunu söylüyordu. Harvey, Aristo ve Galen'in bu alandaki görüşlerine saygı duymakla birlikte, teorilerini kendi gözlem ve deneylerine dayandırdı. Kitabında kalpteki ve toplar damarlardaki kapakçıkların kanın yalnız bir yönde akmasını sağladığını, kanın karıncıkların kasılması (sistol) ile kalpten dışarı atıldığını, gevşemesi ile (diastol) kalbe dolduğunu, vücut yüzeyine yakın atardamarlardan elle duyulan nabzın atardamarların kasılması ile değil, kanın damar çeperlerine çarpması nedeni ile oluştuğunu ortaya koyuyordu. Kalbin odacıklarındaki ve vücudun tümündeki kan miktarını hesaplayan ilk hekim oldu.

Buluşları Galenci görüşü savunan hekimlerin büyük karşı koymalarına sebep oldu. Paris Tıp Fakültesi Dekanı Gui Patin yeni buluşu anlamaya lüzum görmeden, eleştiriler yaptı. Dolaşım kelimesinin Latince karşılığı olan "circulator" aynı zamanda İtalyanca'da

"şarlatan" anlamına geldiğinden W. Harvey’i bu kelimeleri kullanarak şarlatan olmakla suçladı. Harvey'in keşfi ancak 50 yıl sonra ilim dünyasında hekimlerin çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir.


Mikrobiyoloji Dünyası Tıbbın Hizmetinde

Gözle Görülmeyen Canlıların Keşfi; LEEUWENHOEK

Tarihin eski devirlerinden beri gözle görülmeyen ufak canlıların varlığı ve salgın hastalıklarla ilgisi hissedilmiştir. Gözle görülmeyen bu ufak canlılar ancak "mercekler"in bulunması ile insanın inceleme alanına girebilmiştir. Mercekleri yontarak daha büyük olarak görmeyi başaran ve basit bir mikroskop yapan Hollandalı manifaturacı Leeuwenhoek’tur. Hollandalı bir manifaturacı olan Leeuwenhoek 1650’li yıllardan itibaren kendi yonttuğu merceklerle alıp sattığı kumaşların dokularını incelemeğe başladı. Merceklerin daha iyi göstermesini sağlamak için bir tüpün alt ve üst kısmına mercek yerleştirerek basit bir mikroskop yaptı. Daha iyi görebilmek için zamanla bu mikroskobu geliştirdi. Bunlarla görebileceği her şeyi inceledi. Su damlacıklarında gördüğü canlı yaratıkları hayretle teşhis etti. “Bir damla suda bütün Hollanda halkından daha çok canlı var" diyerek hayretini gizleyemedi. Bu hareket eden canlıların o suların kaynatılması ile hareketsiz hale geldiğini gözledi. 30 sene boyunca incelemeler yaptı. Bulgularını İngiltere’deki Royal Society (Kraliyet Tıp Cemiyeti)’ye sunuyordu. Önceleri kabul etmediler. Leeuwenhoek’un ısrarları ile daha sonra kabul gördü ve bu gözlemleri makaleler olarak yayınlandı. Bir manifaturacı olan Leeuwenhoek 1680’de İngiltere Kraliyet Akademisi’ne üye olarak kabul edildi. Kanın alyuvarlarını tanıttı, alyuvarların insanda ve memelilerde yuvarlak, balıklarda yumurta biçiminde olduğunu açıkladı. Kas lifindeki çizgileri, bakterileri, protozoaları tanıttı. Böylece gözle görülmeyen ve bilinmeyen bir dünyayı 90 yaşında ölene kadar tanıtmağa devam etti.



Gözle Görünmeyenler Dünyası

Leeuwenhoek’un peşinden giden bilim adamları mikroskobu kullanarak birçok incelemeler yaptılar. Hollandalı J. Swammer mikroskop kullanarak böceklerin anatomisi, arıların iç organlarını incelemiş, kendi çizdiği inanılmayacak güzel resimlerle bir kitap hazırlamıştı. Ölümünden sonra yayınlanan bu mikroskobik koleksiyonuna "Tabiatın İncili" ismi verildi.

İngiliz bilim adamı ve Royal Society üyesi Robert Hook da o yıllarda mikroskobu kullanarak bitkileri inceledi. Bu inceleme tekniğini yazdı. Bitkileri hücrelerine kadar gördü, sınıfladı ve çizdi. "Mikroskopi" adlı eserinde "Ufak parçaların dünyası"nı tanıtıyordu. Mantar bitkisinin kesitinde ilk defa gördüğü hücre(cellül)yi tanıttı. Böylece ilim dünyası bitkilerin en küçük bölümü (o tarihte) olan hücreyi tanımış oldu.

Kaynaklar

- Ackernecht E.H. A.Short History of Medicine. New York, Ronald Pres Co. 1955.

- Atabek M.E. Başlangıcından Rönesansa Kadar Tıp Tarihi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Yayınları no 219. İstanbul 1998

- Garrısson F.H. An İntroduction To The History of Medicine 4.th. ed. Phiadelphia 1929

- Garrısson F.H. Contributions to the History of Medicine. New York 1966.

- Lewis P. Tıp Tarihi. Çeviren Nilgün Güdücü. Roche. 1998. Hürriyet Yayıncılık .

- Lyons A.S., Petrucelli R.J. Medecine, An Illustrated History. Singapore 1987.


- Uzluk F.N., Genel Tıp Tarihi , Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi yayınları No.68.

Ankara 1959.



17-18. YÜZYILLARDA TIBBIN GELİŞİMİ

Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin