BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI MIDIR???
NEDEN 29.EKİM.2004 TARİHİ SEÇİLDİ?
BOZACILAR, NEREDE, KİMİN ŞAHİTLİĞİNDE BİR ÇEŞİT KUTSANDI?
TÖRENİN YAPILDIĞI MEKÂN
Eski Çağ ve sonraki dönemlerde Roma'nın siyasi ve dini merkezi konumundaki Campidoglio Tepesi, bugün Roma Belediyesi'nin bulunduğu mekân olarak tanınıyor. Kentin adeta bir heykel ve resim galerisi konumundaki Capitolini Müzeleri ve Conservatori Sarayı da bu tepede yer alıyor. Tasarımı 1536'da İtalyanların ünlü ressam, heykeltıraş ve mimarı Buonarroti Michelangelo tarafından gerçekleştirilen Campidoglio Meydanı ve meydana ulaşımı sağlayan görkemli merdivenler, turistlerin halen en önemli uğrak noktalarından birini oluşturuyor. Avrupalı liderlerin katıldığı tören için Conservatori Sarayı'nın Jul Sezar Salonu ile Orazi ve Curiazi Salonu kullanıldı. 1957'de AET'nin kuruluşunun ardından, Avrupa Anayasası'nın tesciline de ev sahipliği yapan bu mekân, Roma'nın kurucuları Orazi ve Curiazi diye adlandırılan efsanevi ikizler arasında Milat'tan önce 7. yüzyılda yaşandığı ileri sürülen düelloyu betimleyen freskler nedeniyle Orazi ve Curiazi Salonu diye adlandırılıyor.
|
Türkiye, cumhuriyetin 81. yılını kutladığı 29.EKİM.2004 günü tarihi bir olay yaşadı. Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Gül, 28 ülke ile birlikte Avrupa Birliği Anayasası'na imza attı. AB'nin geleceğini şekillendirecek tarihi belgenin altında Türkiye'nin de imzası var.
Avrupa Birliği Anayasası, İtalya'nın başkenti Roma'da, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanları tarafından imzalandı. Türkiye, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı törenlerle kutlarken, Başbakan Erdoğan Roma'da Avrupa Birliği Anayasası'na imza attı.
İtalya'nın ev sahipliğinde düzenlenen törende, Avrupalı liderler Avrupa Anayasası'nın kabulünü tescil eden anlaşmaya ve nihai belgeye imza attı. Avrupa Anayasası AB üyesi 25 ülke ve Türkiye, Bulgaristan ve Romanya'dan oluşan 3 aday ülke tarafından da imzalandı. Hırvatistan ise imza töreninde gözlemci sıfatıyla hazır bulundu.
Anayasanın Roma'da Campidoglio'da imzalanmasının tarihsel ve simgesel bir anlamı da var. Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu (AET) kuran Roma Anlaşması 1957'de Campidoglio Tepesi'ndeki Conservatori Sarayı'nın Orazi ve Curiazi Salonu'nda imzalanmıştı.
Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya'nın imzalarıyla kurulan AET'nin, bugünkü adıyla AB’nin üye sayısı hâlihazırda 25'e yükselmiş bulunuyor.
Roma'nın merkezindeki Campidoglio'da düzenlenen törenle imzalanan anayasa, üye ülkelerde parlamentolar veya halkoyu ile onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek.
Ev sahibi İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, törende yaptığı konuşmada, 29 Ekim 2004'ün Avrupa Birliği için “tarihi bir gün” olduğunu belirterek, “Avrupa'yı kuranların ütopyası, harika bir gerçeğe dönüştü. Avrupa'nın artık bir anayasası da var” dedi.
Ardından da Avrupa Anayasası anlaşmasının imzalanması işlemine geçildi. İmza işlemi, Papa X. Innocenzio'nun heykeli altına yerleştirilen bir masada gerçekleştirildi. İmzalar, ev sahibi Silvio Berlusconi, Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi, AB Dönem Başkanı sıfatıyla Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende ve bir önceki dönem başkanı sıfatıyla İrlanda Başbakanı Bertie Ahern'in huzurunda atıldı.
AB üyesi 25 ülkenin devlet ya da hükümet başkanları ile dışişleri bakanlarının Avrupa Anayasası anlaşmasını sırayla imzalamalarının ardından, Türkiye, Romanya ve Bulgaristan'dan oluşan üç aday ülke ise sadece nihai senedi imzaladı.
AB Dönem Başkanı Hollanda, Roma'da törenin gerçekleştirildiği mekânı ve civarını Hollanda'dan getirilen çiçeklerle süslemesinin yanı sıra, liderlere kalem jesti de yaptı. Avrupa Anayasası'nın imzalanması için hazırlanan özel kalemler, imza sahibi lider ve bakanlara hatıra olarak bırakıldı. Kalemlerin üzerine Latince olarak, “Europae Rei Publicae Status” (Avrupa Cumhuriyeti Anayasası) ibaresinin yazılması dikkati çekti.
Anlaşmanın imzalandığı Orazi ve Curiazi Salonu’nda 7 gün boyunca ziyaretçilere açık tutuldu.
|
İYİ BAKIN!
NERDEEN, NEREYE!
Romancı yazar Şule Yüksel Şenler tarafından kurulan Erbakan yanlısı "İdealist Kadınlar Derneği" aktif üyelerinden, arap kökenli Gülbaran ailesinin tek kızı Siirt’li Emine’nin “rüyalarındaki erkek” olarak evlenmesi, bu evlilikten, Ahmet Burak, Necmettin Bilal, Esra ve Sümeyye isimli dört çocuk sahibi olması.
(Düğün 4.Temmuz.1978’de, İstanbul Tepebaşı’ndaki bir gazinoda yapılmıştır.)
YENİ DAMADIN KASIMPAŞA’LILIK RUHU HENÜZ GELİŞMEMİŞTİR!
O RUH İÇİN ARKADA, GAZ VERECEK GÜÇLER GEREKMEKTEDİR!
VE DE...
ULUSLARARASI İCAZETLER!
ULUSLARARASI KİMLİKLER!
DİNSEL MOTİFLER!
ULUSLAR ARASI PARA TRAFİĞİ!
ULUSLAR ARASI SERMAYE!
AMPULE DEĞİL
PARTİ MERKEZİ
AMBLEMİNE DİKKAT!
TİYATRO SAHNELERİNDE
YAHUDİ TAŞLAYANLARA DA
YAKIŞMIŞ HANİ!
Almanya’dan patlak veren Deniz Feneri yolsuzluğu AKP’nin ve AKP yandaşı medyanın nasıl finanse edildiğine dair önemli veriler sunarken, “fakir fukara garip gureba” adına para toplayıp iç etmenin bir "Milli Görüş geleneği" haline geldiğini gösterdi.
“Yüzyılın iyilik hareketi” başlığı ile faaliyet gösteren Deniz Feneri ile “Bize iyilik yaraşır” sloganını kullanan İnsani Yardım Vakfı (İHH) arasındaki benzerlik slogandan ibaret değil. Bugün AKP için Deniz Feneri ne anlama geliyorsa, geçmişte de İHH Refah Partisi için aynı anlama geliyordu.
Yakın döneme baktığımızda veriler bizi bir anda Bosna’ya, Balkanlardaki savaş ortamına götürüyor. 1995 yılında “Müslümanlar zulüm görüyor” diyen Milli Görüşçüler hemen işe koyulup bağışlar toplamışlardı. Toplanan bağışların ardından İHH, Almanya’nın Freiburg ve Düsseldorf kentlerinde banka hesabı açmış ve toplanan paralar bu hesaplara yatırılmıştı. Sonrasında ise 1 milyon 700 bin Mark’ın, 300 bin marklık bölümünün Bosna’ya gönderildiği ancak geri kalanın o dönem "RP’nin gizli kasası" olarak adlandırılan Süleyman Mercümek’in hesabına yatırıldığı ortaya çıkmıştı.
Mercümek’in hesabında 9 ay kullanılan paraların, yaşadığı bile belli olmayan Âdem Haciç’e teslim edildiği söylenmişti. O dönemde tıpkı günümüzde olduğu gibi RP’li yöneticiler İHH ile ilgilerinin olmadığını açıklamışlardı. Sonrasında dönemin İHH’nin Avrupa başkanı Eyüp Fatsa AKP’den Ordu milletvekili seçilmişti. Ayrıca bağışların büyük bölümü makbuzsuz toplandığından kayıp paranın boyutu 1 milyon 730 bin markın çok üstünde olduğu tahmin ediliyor.
Mercümek davası Yargıtay’ın 'Zimmet suçu işlemiştir' tespitine rağmen zaman aşımına uğrayarak düşmüştü. Bu kez davanın Almanya’da görülüyor olması AKP açısından durumu geçmişteki gibi “idare etmeyi” güçleştiriyor.
Bu açıdan İHH skandalının devamı sayılabilecek Deniz Feneri rezaleti AKP'nin sadakacılık politikalarının sadece yoksulları kadercileştirmenin bir yolu değil aynı zamanda giderek gelenekselleşen ciddi bir finansman kaynağı olduğunu gösteriyor.
7 yıldır iktidarda ama bir türlü aklına getiremedi Erdoğan. Üzerine gidilince açacakmış kara kaplı defteri! Neden şimdiye kadar bekledi ya, oda muamma? Ya da zenginler sofrasından kalkmasını bir türlü beceremedi bizim halk çocuğu? Ahmet Hakan’ın dediği gibi başına oruç mu vurdu yoksa delikanlılığı mı tuttu onu da bilemiyoruz ki, her gün değişken ruh hali içerisinde bir gelip-bir gidiyorlar?
Atv ve Sabah gazetesi gibi Türkiye’nin ikinci büyük medya grubunun başında damadının olmasını, bir de her gün palazlanan yandaş medyasını açın bakın o yandaş medyaya, Alman savcısının ortaya attığı iddiaların hiçbirine yer vermiyorlar. İşin özeti, birbirlerini “objektif medya” olmamakla suçlayanlar durup bir de kendilerine bakmaları gerekmez mi?
Bu halk sanırsınız ki onların gözünde ya aptal ya da geri zekâlı?
ABD’NİN STRATEJİK ORTAKLIĞI VE BOP EŞBAŞKANLIĞI!
APO'YU KİMLER İDAMDAN KURTARDI ?
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_b_sd.birlesim_baslangic?P4=8069&P5=B&page1=6&page2=6
(Bu bilgiler; TBMM resmî web sayfasından ve bu adresin müteakip sayfalarından elde edilmiştir)
TBMM zabıtlarından, Meclis'teki 550 milletvekilinin, Apo’nun asılması ile ilgili ne yönde oy kullandığını isim isim açıklanmıştır.
AKP'nin de 53 milletvekili ile yer aldığı TBMM'de, o zaman henüz milletvekili olmayan Recep Tayyip Erdoğan'ın, genel başkan sıfatıyla misafir locasından izlediği AKP Grubu, tulum olarak "EVET" oyu kullanmıştır. Böylece 1 Ağustos 2002'deki olağanüstü meclis toplantılarında idam cezası yasalarımızdan çıkarılmış ve Apo, idam edilmekten kurtarılmıştır. Sadece MHP grubu 117 milletvekili ile "RET" oyu vermiştir. "Gökkuşağı Koalisyonu" adı verilen DSP, ANAP, DYP, YTP, SP, AKP ve bir kısım bağımsız milletvekilleri, ittifak halinde idam cezasını kaldırmışlardır. O gün Apo’yu ipten kurtaran AKP milletvekilleri dışında, yine o gün Apo asılmasın diyen ama o sıralar AKP'de olmayan birçok milletvekili de şu anda AKP'nin milletvekili olarak TBMM'de bulunmaktadır.
ÖCALAN'I KURTARAN PARTİLER: (DSP, ANAP, DYP, YTP, SP, AKP) ve bağımsızlar)
İdamın kaldırılması için "kabul" oyu kullanan DSP milletvekilleri ;
Tayyibe Gülek, Melda Bayer, M.Zeki Sezer, Uluç Gürkan, Ayşe Gürocak, Aydın Tümen, Hikmet Uluğbay, Mustafa Ural, Ertuğrul Kumcuoğlu, Sebahat Vardar, Hasan Macit, Ali Rahmi Beyreli, Hayati Korkmaz, Orhan Ocak, Sadık Kırbaş, Hasan Erçelebi, Mehmet Kocabatmaz, Ali Ahmet, Ertürk Şadan Şimşek, Necati Albay, Hasan Akgün, Fadlı Ağaoğlu, Ziya Aktaş, Nami Çağan, Yücel Erdener, Ahmet Güzel, Osman Kılıç,
Necdet Saruhan, Sulhiye Serbest, Masum Türker, Erdoğan Toprak, Güler Aslan, Saffet Başaran, Mehmet Çümen, Şükrü Sina Gürel, Hasan Metin, Atilla Mutman, Rahmi Sezgin, Necdet Tekin, Fikret Tecer, Ahmet Arkan, M.Emrehan Halıcı, Emin Kara, Ismail Bozdağ, Nazif Topaloğlu, Ş.Ramis Savaş, M.Cengiz Güleç,
Fevzi Aytekin, B.Fırat Dayanıklı, Hikmet Sami Türk, Ömer Üstünkol, Fikret Ünlü, Hasan Suna, Erol Karan.
İdamın kaldırılması için "kabul" oyu kullanan ANAP milletvekilleri ;
Mesut Yılmaz, Musa Öztürk, Halil Ibrahim Özsoy, Yaşar Eryılmaz, Celal Esin, Nejat Arseven, Birkan Erdal, Yücel Seçkiner, Cengiz Aydoğan, Cengiz Altınkaya, Yüksel Yalova, Edip Safder Gaydalı, Kenan Sönmez, Beyhan Aslan, Nurettin Dilek, Abdülbaki Erdoğmuş, Seyit Haşim Hamimi, Sebğatullah Seydaoğlu, Evren Bulut, I. Yaşar Dedelek, Mustafa Taşar, Mecit Pürüzbeyoğlu, Hakkı Oğuz, Aykut Levent Mıstıkoğlu, Erkan Mumcu, R. Kazım Yücelen, Bülent Akarcalı, Ahat Andican, Aydın Ayaydın, Şamil Ayrım, Mehmet F. Fırat, Ediz Hun, Yılmaz Karakoyunlu, Cavit Kavak, Emre Kocaoğlu, Nesrin Nas, Sühan Özkan, Şadan Tuzcu, Işın Çelebi, Sümer Oral, Işılay Saygın, Rıfat Serdaroğlu, Ilhan Aküzüm, Murat Başesgioğlu, Cemal Özbilen, Sefer Ekşi, Mehmet Keçeciler, Miraç Akdoğan, Ahmet Tevfik Özal, Ekrem Pakdemirli, Ali Doğan, Süleyman Çelebi, Ömer Ertaş, Hasan Özyer, Erkan Kemaloğlu, Şükrü Yürür, Sefer Koçak, Ahmet Kabil, Mesut Ahmet Yılmaz, Ersin Taranoğlu, Mehmet Çakar, Yaşar Topçu, Ali Kemal Başaran, Eyüp Cenap Gülpınar, Kamran Inan, Lütfullah Kayalar, Ataullah Hamidi, Burhan Isen, M. Salih Yıldırım, Zeki Çakan, Ali Güner , Yaşar Okuyan.
İdamın kaldırılması için "kabul" oyu kullanan DYP milletvekilleri ;
Tansu Çiller, Sevgi Esen, M. Halit Dağlı, M.Nedim Bilgiç, Mahmut Bozkurt, Ismet Attila, Musa Konyar, Ahmet Iyimaya, Yıldırım Akbulut, S.Arıkan Bedük, Mehmet Baysarı, Salih Çelen, Hasan Ekinci, Ali Rıza Gönül, A. Oktay Güner, Ilyas Yılmazyıldız, Necati Yöndar, Yahya Çevik, Necmi Hoşver, Mustafa Örs, Teoman Özalp, Oğuz Tezmen, Nevfel Şahin, A. Mehmet Çay, M.Kemal Akyurt, Mehmet Gözlükaya, Nurettin Atik, M. Salim Ensarioğlu, Salih Sümer, Ayvaz Gökdemir, Mehmet Sadri Yıldırım, Burhan Kara, Rasim Zaimoğlu, Hakkı Töre, Mehmet Dönen, Ramazan Gül, Turhan Güven, Hayri Kozakçıoğlu, Nurhan Tekinel, Hasan Ufuk Söylemez, Süha Tanık, Yıldırım Ulupınar, Mehmet Gölhan, M.Ali Yavuz, Ismail Karakuyu, Rıza Akçalı, Metin Kocabaş, Mehmet Sağlam, Metin Musaoğlu, Veysi Şahin, Ibrahim Yazıcı, Mümtaz Yavuz, Nevzat Arcan, Kemal Kabataş, Erdoğan Sezgin, Takiddin Yarayan, Kadir Bozkurt, Nihan Ilgün, Enis Sülün, Ali Şevki Erek, Eyüp Aşık, Ali Naci Tuncer, Necmettin Cevheri, Hacı Filiz, Faris Özdemir, Saffet Kaya, Mustafa Eren.
İdamın kaldırılması için "kabul" oyu kullanan (YTP) milletvekilleri ;
İsmail Cem, İbrahim Y. Bildik, Ali Tekin, İsmet Vursavuş, Gaffar Yakın, Gönül Saray Alphan, Oğuz Aygün,
Esvet Özdoğu, Ahmet S. Sayın, Metin Şahin, Halit Dikmen, Tamer Kanber, M. Güven Karahan, Mustafa Karslıoğlu, Abdulsamet Turgut, Mahmut Erdir, Ali Ilıksoy, Evliya Parlak, Ali Günay, Edip Özgenç, Akif Serin, İstemihan Talay, Erol Al, Perihan Yılmaz Doğan, Bülent Ersin Gök, H.Hüsamettin Özhan, Bahri Sipahi, Cahit Savaş, Yazıcı Burhan Bıçakçıoğlu, Salih Dayıoğlu, Hakan Tartan, Kemal Vatan, Çetin Bilgir,
M.Hadi Dilekçi, Nural Karagöz, Halil Çalık, M.Turhan İmamoğlu, Hasan Gülay, M.Cihan Yazar, M. Kemal Tuğmaner, Tunay Dikmen, Zeki Eker, Eyüp Doğanlar, Tarık Cengiz, Şenel Kapıcı, Metin Bostancıoğlu, Ahmet Zamantılı, Hasan Özgöbek, Mehmet Y.Ünal, Hasan Gemici, C. Tufan Yazıcıoğlu, Faruk Demir.
Idamın kaldırılması için "kabul" oyu kullanan Saadet Partisi milletvekilleri ;
Rıza Ulucak, Latif Öztek, A. Cemil Tunç, Fahrettin Kukaracı, Sacit Günbay, Ahmet Sünnetçioğlu, Hüseyin Karagöz, Ali Oğuz, Osman Yumakoğulları, Bahri Zengin, A. Sever Aydın, Fethullah Erbaş, Oğuzhan Asiltürk, Yaşar Canbay, M. Niyazi Yanmaz, Musa Demirci, Temel Karamollaoğlu, Mehmet Bekaroğlu, Mustafa Kamalak, Hüsamettin Korkutata.
İdamın kaldırılması için "kabul" oyu kullanan AKP milletvekilleri ;
Dengir Mir Fırat, Sait Açba, Mahmut Göksu, Mehmet Özyol, Akif Gülle, Ismail Özgün, Mahfuz Güler, Zeki Ergezen, Ismail Alptekin, Faruk Çelik, Mehmet Altan, Ertuğrul Yalçınbayır, Osman Aslan, Nurettin Aktaş, Tevhit Karakaya, Ali Er, Abdülkadir Aksu, Mustafa Baş, Ali Coşkun, Hüseyin Kansu, Mehmet Ali Şahin, Nevzat Yalçıntaş, Abdullah Gül, Salih Kapusuz, Mehmet Vecdi Gönül, Osman Pepe, Remzi Çetin, Özkan Öksüz, Avni Doğan, Ali Sezal, Sabahattin Yıldız, Eyüp Fatsa, Musa Uzunkaya, Mehmet Ali Bilici, Cemil Çiçek, Ahmet Nurettin Aydın, Abdüllatif Şener, M.Ergün Dağcıoğlu, Yahya Akman, Zülfikar Izol, Maliki Ejder Arvas, Hüseyin Çelik, Ilyas Arslan, Mehmet Çiçek, Ramazan Toprak, Kemal Albayrak, Abdullah Veli Seyda, Şükrü Ünal.
İdamın kaldırılması için "kabul" oyu kullanan Bağımsızlar ;
Numan Gültekin, Mehmet Ağar, Mail Büyükerman, Mustafa Yılmaz, Rıdvan Budak, Zafer Güler, Mustafa Düz, M.Ali Irtemçelik, Ihsan Çabuk, H.Fehmi Konyalı.
İdamın kaldırılmasına "ret" oyu kullanan tek parti MHP milletvekilleri ;
Devlet Bahçeli, M. Metanet Çulhaoğlu, Ali Halaman, A. Fatin Özdemir, Recai Yıldırım, Hasari Güler, Abdülkadir Akcan, Mehmet Telek, Nidai Seven, Adnan Uçaş, Mehmet Arslan, Koray Aydın, Şefkat Çetin, Sedat Çevik, Ali Işıklar, Abdurrahman Küçük, Hayrettin Özdemir, Mustafa Cihan Paçacı, Şevket Bülent Yahnici, Osman Müderrisoglu, Tunca Toskay, Nesrin Ünal, Bekir Ongun, Orhan Bıçakçıoğlu, Ali Uzunırmak, Aydın Gökmen, Hüseyin Kalkan, Hüseyin Arabacı, Ibrahim Halil Oral, Ersoy Özcan, Süleyman Coşkuner, Burhan Orhan, Orhan Şen, Hakkı Duran, Irfan Keleş, Salih Erbeyin, Ali Keskin, Mustafa Gül, Mihrali Aksu, Mücahit Himoğlu, Ismail Köse, Cezmi Polat, Mehmet Ay, Ali Özdemir, Mehmet Hanifi Tiryaki, Mustafa Yaman, Bedri Yaşar, Süleyman Turan Çirkin, Mehmet Şandır, Mehmet Nuri Tarhan, Osman Gazi Aksoy, Mustafa Zorlu, Yalçın Kaya, Hidayet Kılınç, Enis Öksüz, Cahit Tekelioğlu, Ahmet Çakar, Mehmet Gül, Nazif Okumuş, Esat Öz, Bozkurt Yaşar Öztürk, Mehmet Pak, Mustafa Verkaya, Yusuf Kırkpınar, Ahmet Kenan Tanrıkulu, Oktay Vural, Arslan Aydar, Mehmet Serdaroğlu, Sabahattin Çakmakoğlu, Hasan Basri Üstünbaş, Ramazan Mirzaoğlu, Meral Akşener, Cumali Durmuş, Kemal Köse, Faruk Bal, Ali Gebeş, Mustafa Sait Gönen, Hasan Kaya, Basri Coşkun, Namık Hakan Durhan, Hüseyin Akgül, Ali Serdengeçti, Mehmet Kaya, Nevzat Taner, Metin Ergun, Ismail Çevik, Mükremin Taşkın, Mükerrem Levent, Cemal Enginyurt, Yener Yıldırım, Osman Fevzi Zihnioğlu, Ahmet Aydın, Vedat Çınaroğlu, Hüsnü Yusuf Gökalp, Lütfü Ceylan, Reşat Doğru, Nail Çelebi, Muzaffer Çakmaklı, Armağan Yılmaz, Ayhan Çevik, Ahmet Erol Ersoy, Mesut Türker, Şuayip Üşenmez, Ismail Hakkı Cerrahoğlu, Kürşat Eser, Sadi Somuncuoğlu, Şaban Kardeş, Hasan Çalış, Osman Durmuş, Abbas Bozyel, Ilhami Yılmaz, Mehmet Nacar, Birol Büyüköztürk, Mehmet Kundakçı, Müjdat Karayerli, Bekir Aksoy.
|
BÖYLECE AKP, BATI YANLISI TUTUM VE DAVRANIŞLARIYLA, BATI NEZDİNDEKİ RÜŞTÜNÜ İSPATLAMIŞTIR!
YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ ALAN TEK MÜSLÜMANDIR!
Yahudi Cesaret Ödülü alan TEK Müslüman: Recep Tayyip Erdoğan!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Ocak 2004'teki Amerika ziyareti sırasında, New York’ta “Amerikan Musevi Komitesi” tarafından "Yahudi Cesaret Ödülü" olan “Davut Boynuzu” verilmişti.
Ayrıca belirtmek gerekirse, Amerikan Yahudi Konseyi’nden Yahudi Cesaret Ödülü'nü alan sadece Türkiye’den değil, tüm Müslüman dünyadan tek devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Musevi Cesaret Ödülü değil, Yahudi Üstün Hizmet Madalyası!
Başbakan Tayyip’e verilen bu ödülün aynısı, Çevik Bir’e de verilmişti. AKP’nin medyadaki seslerinden Vakit Gazetesi, Çevik Bir’e ödül verildiği vakit, gazetesindeki başlık “Yahudilerden üstün hizmet ödülü” idi. Fakat aynı ödül, kendi adamları Tayyip’e verilince, 11 Haziran 2005 tarihli Vakit Gazetesi’ndeki başlık “Musevilerden Cesaret Ödülü” oldu. Gerçekte bu ödülü Yahudiler, kendilerine üstün hizmet edenlere veriyor. Bu ödülü, kısa adları ADL ve AJC olan kurumlar veriyor Amerika’da. Yani Anti Defamation League ve American Jewish Committiee (Amerikan Musevi Komitesi)
Ayrıca, ödüllü Tayyip ve Çevik Bir ikilisinin 16 Temmuz 2002 tarihinde (genel seçimlerden önce) ABD'ye, Jewish Comitte'nin davetlisi olarak gittiğini ve JINSA (Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü) yetkilileri ile de görüşmeler yaptığını hatırlatırım. Haberin ve görüşmelerin ayrıntılarını, AKP'nin medyadaki sesi 'Yeni Şafak' gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğü'nü yapan Nasuhi Güngör'ün 'Yenilikçi Hareket' adlı kitabında 'Yahudi Komitesinin davetlisi' başlığı altında bulabilirsiniz.
1993’teki Yahudi Düşmanı Tayyip, 2004’te Yahudilerden Üstün Hizmet Madalyası Aldı
Tayyip, “Yahudi Üstün Hizmet Madalyası” aldıktan sonraki ‘teşekkür’ konuşmasında şunları döktürdü:
“Musevi düşmanlığı utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür, katliamla sonuçlanan bir sapkınlıktır, sapıklıktır… Soykırım, etnik temizlik, ırkçılık, İslam düşmanlığı, Hıristiyan düşmanlığı, yabancı düşmanlığı ve terörizm geçmişten bugüne kadar devam ede gelen kötülüğün farklı yüzleridir… Başka dinlere hoşgörü göstermek bize Peygamber mirasıdır… Musevi düşmanlığının Türkiye’de yeri yok…”
Ödüllü Tayyip bu açıklamayı yaparken, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde Bülent Arınç, ‘Şeref Madalyalarımız’ dediği konuşmalar silsilesinde Yahudiler için şöyle demişti:
“… Şöyle bir hadisi şerif var, Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Bu harpte Müslümanlar galip gelecektir ki, Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak, ağaçlar haber verecektir, ‘Ey Müslüman arkama Yahudi saklandı gel onu öldür’ diyeceklerdir.”
Ayrıca, ödüllü Tayyip, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken ‘Yörünge’ dergisinin 8 Ağustos 1993 tarihli sayısında Ali Akel’le yaptığı röportajda aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
“İsrail, zihniyet itibariyle insan denilen mükemmel varlığı, varlık sebebi dışında tanımlayan emperyalist, şovenist bir anlayışın ifadesidir. Türkiye'nin İsrail'i tanıması tarihimiz açısından ciddi bir talihsizliktir. Bizim tarihimize sürülmüş bir kara lekedir... Ortadoğu'daki kanser mikrobu olan bu zihniyeti sulamak, beslemek kadar büyük bir zulüm olamaz... İsrail'i devlet olarak tanımıyorum.”
Amerikan uşaklarına “Yahudilerden üstün hizmet ödülü” veren ADL’ nin kim, ne olduğunu, ne yaptığını bilinmezse bu ödülün anlamı havada kalır.
Tayyip’e ‘Yahudi Üstün Hizmet Madalyası’ Veren ADL Kimdir, Neye Hizmet Eder?
20 Kasım 1992 tarihli, AKP’nin medyadaki diğer yayın organı Zaman Gazetesi’nin 2. sayfası Başlık aynen şu şekilde: “ABD’de Yahudi mafyası: ADL” Yunus Altınöz imzalı haberin ayrıntıları da şu şekilde. Bir bölümünü yazıyorum:
“İngiliz Farmasonluğu’nun Yahudi kolu olan B’nai Brith’in etkisi altındaki ADL 1913 yılında kurulmuştur. ADL adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir. Kurdukları ‘Denizaşırı Yatırımcılar Servisi’ adlı şirketle, milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir.
İşgal altındaki Filistin topraklarında ve Kudüs’ün Hıristiyan ve Müslüman bölgesindeki geniş arazilerin kanunsuz alım satımının ortaya çıkarıldığı emlak skandalı da yine işin içinde ADL’ nin varlığını ortaya koyuyor. ADL’ nin bilinen cinayetleri şunlardır: 15 Ağustos 1985’te Kafkasyalı Müslüman lider Tscherim Sobzocov, evinin önünde bombalı saldırı sonucu öldürüldü. Musevi iken Hak din İslam’a dönüş yapan Prof. İsmail Raci Faruki ve eşi 1985’in Ramazan’ında sabaha karşı evlerinde bıçaklanarak öldürüldüler. Gandhi ve Palme suikastlarının arkasında da ADL’yi görüyoruz.”
Kim yazıyor bütün bunları? 20 Kasım 1992’de Zaman Gazetesi.
1992’de ADL Düşmanı Olan Zaman Gazetesi, 1998’de ADL’ci Kesiliyor.
Gel gelelim zaman geçiyor, devran dönüyor Hz. Muhammed Mustafa ümmetini ve Türkleri ‘dinler arası diyalog’ saçmalığıyla Hıristiyan ve Yahudilerle dost kılmaya çalışan aynı Zaman Gazetesi, tarihler 10 Mart 1998’i gösterdiğinde, kendi adamları Tayyip’e “Yahudilerden üstün hizmet ödülü” veren ADL hakkında bu sefer 180 derece çark ederek aynen şunları yazıyordu. Değiştirmeden, harfi harfine veriyorum:
“3 gündür Türkiye’de bulunan Yahudi Liderler Heyeti, Başbakan Yılmaz, Orgeneral Çevir Bir, TBMM Başkanı Çetin ve Dışişleri Bakanı Cem’den sonra Fethullah Gülen ile görüştü… 55 Yahudi örgütünü temsilen Türkiye’de bulunan 59 kişilik Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı Heyeti, Fethullah Gülen’in Türkiye’deki ve yurtdışındaki çabalarını önümüzdeki yüzyılın ‘Barış’ asrı olması açısından önemsediklerini ve söz konusu projeye büyük ilgi duyduklarını belirttiler…
Görüşmede; Gülen’in, ABD’nin en etkili Yahudi Lobisi olan “ADL’nin (Anti Defamation League) teklifiyle hazırladığı “hoşgörü ve diyalogla ilgili kitap” da gündeme geldi. Gülen, İngilizce olarak hazırlanan kitap üzerindeki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bittiğinde insanların hizmetine sunacağını söyledi. Kitap, ADL tarafından basılarak dünyanın dört bir yanına dağıtılacak…”
AKP Genel Başkan Yardımcısı, Cumhurbaşkanı Adayı Abdullah Gül de ADL'nin başı Abraham Foxman ile ödüllü Tayyip arasındaki iki saati aşan bir görüşmeyi ayarlamıştı. ADL daha önce de Gülen & Papa arasındaki görüşmeyi organize etmiş (Fethullah Gülen, röportajında Papa ile görüşmeyi ayarlayanın ADL olduğunu bizzat açıklamıştı: "Birkaç ay önce Abramowitz cenaplarının yardımıyla bu buluşma gerçekleşti" - 8 Şubat 1998) ve Gülen, ADL'nin başkanlarından Leon Levy ile birlikte fotoğraflar çektirmeyi ihmal etmemişti. (Morton Abromowitz ABD Ankara Eski Büyükelçisi, CIA Başkanı Adayı, Carnegie Vakfı Başkanı'dır)
Tek bir harfini dahi değiştirmeden, 10 Mart 1998 günkü Zaman Gazetesi’nin haberini aktardım.
Velhasıl "Amerika’nın kahraman genç kadın ve erkek askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ediyorum" diye 2003 tarihinde Wall Street Journal'e Başbakan imzası ile yazı gönderen ödüllü Tayyip’e, siz bir lakap uydurursunuz artık
BU RESİMLER NEYİ İFADE ETMEKTEDİR SİZCE?
BAŞBAKAN, TBMM'NDEKİ UZANTILARLA...
ABD PROJESİ KÜRT AÇILIMI İÇİN BULUŞUYOR; EL SIKIŞIYOR!
NEYİN AÇILIMI BU? HAYDİ AÇIKLAYIN!
Bu resme İyi Bakın! Bir Yanda Dtp'li Ahmet Türk... Sayın Bakan Beşir Atalay "Kürt Açılımı" Yaparken, Hemen Yan Tarafındaki Pkk'nın Renklerini Barındıran Çiçeklerle Objektiflere Poz Veriyor... Sayın Bakan, Kimi Temsil Ediyor Dersiniz?
BÜLENT ARINÇ: “MECLİSİ ÇALIŞTIRMAYANLAR MÜRTECİDİR”..!
Dicle Üniversitesi’nin 2009-2010 Akademik Yılı Açılış Törenine Katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, PKK Terör Örgütünün Renklerinde Elbise Giymiş Bir Genç Kız Tarafından Çiçeklerle Karşılanıyor. Çiçekler De PKK Renklerini Barındırıyordu. DTP'li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Arınç'a Hitaben "Mensubu Olduğum Camia Size Büyük Bir Sempati Duyuyor" Dedi.
YA DOMUZ GRİBİ BULAŞIRSA...!
Bülent Arınç Bu Diyarbakır Gezisinde Bol Bol Gözyaşı Döktü, Ağladı, Hasret Giderdi.... Kendisini Karşılayan Genç Kızla Kucaklaştı... Osman Baydemir Ve Yandaşları Bülent Arınç'ı Niye Bu Kadar Seviyor Acaba...?
İŞTE KÜRT AÇILIMI BU...!
İşte, Akp İle Eşkiyabaşının Meclisteki Uzantısı Olan Dtp Arasındaki Buzları Eriten Müthiş Buluşma! Akp'li Tbmm Başkanı Mehmet Ali Şahin, Kürt Açılımı Böyle Olur, Dercesine Dtp'li Milletvekili Selahattin Demirtaşla Böyle Kucaklaşıyor... İmralı’daki Eşkiyabaşı Bu Görüntülerden Oldukça Memnun Olmuştur.
HAZMEDE HAZMEDE, HAZMETTİRE HAZMETTİRE AÇILIM!
KÜRT AÇILIMI, ABD PATENTLİ BİR ATLANTİC COUNCİL PROJESİDİR !
BAŞBAKAN TAYYİP ERDOĞAN KİMİ KANDIRIYOR?
İşte o,
"AMERİKAN DIŞ SİYASETİ ULUSAL KOMİTESİ tarafından hazırlanan "PKK'nın silahsızlandırılması, dağıtılması ve toplumla yeniden kaynaştırılması" başlıklı rapor!
RAPORU HAZIRLAYAN: David L. Phillips
NATIONAL COMMITTEE ON AMERICAN FOREIGN POLICY
http://www.ncafp.org
RAPORUN ORJİNAL ADI:"DISARMING, DEMOBILIZING, AND REINTEGRATING THE KURDISTAN WORKER’S PARTY(PKK) 15 October 2007"
RAPORUN ORJİNAL METNİNE ALTTAKİ LİNKLERİN ÜZERİNE TIKLAYARAK DİREK ULAŞABİLİRSİNİZ.
http://www.ncafp.org/
http://blog.nyturkishtimes.com/
ÖNCE KÜRTÇE İSİMLER!
YA SONRA...?
ATLANTİC COUNCIL
http://www.acus.org/
(KRG)Kurdistan Regional Government
http://en.wikipedia.org/wiki/Kurdistan_Regional_Government"
Kurdistan Region Precidency
http://krp.org/eng/articles/default.aspx
ATLANTİC COUNCIL
http://www.acus.org/
(KRG)Kurdistan Regional Government
http://en.wikipedia.org/wiki/Kurdistan_Regional_Government"
Kurdistan Region Precidency
http://krp.org/eng/articles/default.aspx
DEMOKRASİ VE KISA YOLDAN KÖŞE DÖNME KURALLARI!
Sessiz bir nem içinde, evler, sokaklar, bu ülkenin yoksul varoş yolları ve okulları, sanki bir duygu içinde kendi yalınlığını arıyor gibi. Her yer lağvediliyor her yer işgal ediliyor gibi. Geri çekilen, havaya uçurulan bir magma gibi. Kendi değerlerinden uzak harabe halinde, yerdeki bir hesap defterinin üzerinde kirli bir hesap görülüyor devletin yetki mercilerinde. Aç gözlülük duruyor! Yakındaki her şeyleri uzaklarında ki her şeyleri, değerleri ve namusları parayla dolmuş ve yepyeni $ banknotları lağım sularında yıkanıyor. Çocuklar, öksüzler, çöplükleri karıştırıyor ve yakacak yapıp ısınmaya çalışıyorlar.
Emperyalistlerin uygulaya geldiği işgal ve sömürülerin yanında AKP hükümetinin (iktidarının) özelleştirme terörünü düşününce böyle hissediyordum uzun bir süre, daha sonra yandaşlarına sağladığı ve çektiği peşkeşler, oğluna aldığı “gemicik” ve damadına aldığı gazete ve televizyon kanalıyla bu bir ivme kazandı… Şimdiyse başbakanın boykot çağrısıyla bunu düşünüyorum, başbakan işçilere verip veriştirirken, çiftçileri azarlarken, kendini eleştirenlere öfkelenirken, gözaltına alma emri verirken, karikatüristleri mahkeme kapılarında dolaştırırken…
Sanki bir serap gibi, bir futbol sahasında arabalardan bir piramidin yükselmesi gibi bütün bunlar. Bir ambülâns, bir itfaiye aracı, polis arabaları, buzdolapları, çamaşır makineleri, televizyonlar, dinlenen telefonlar ve yazı makineleri... 3F formülü: fiesta, futbol, festival… Sonra işgaller, hak gaspları… Hiçbirinin Nazi ölüm kampından bir farkı yok. Jean J. Rousseau’nun da dediği gibi: “hiç bir şey çıkar gruplarının etkisinden daha tehlikeli değildir” diyordu. Bu söz AKP ve Erdoğan’ı günümüz Türkiye’sini ifade ediyor bence.
Bütün bunları uygulayanlar ikinci dünya savaşından daha çok kayıp verdirdi insanlığa. Günümüz kapitalist çağında kayıpların, ölümlerin sayısı ikinci paylaşım savaşından daha da fazla.
Şimdi başbakan böyle yaptıkça bizi birleştirecek, sonra ayrıştıracak şımarıkça. Sonra tekrar birleştirecek, çünkü çok demokratız, çok özgürlükçüyüz, çoğunluğun sesine kulak veren bir başbakanımız var! Yüzde kırk yedilik güçle pofpoflanan başbakan artık çemkirmeyecek bize. Asgari ücretin üstünde maaş alıyoruz artık, 12 saat ve 16 saat çalıştırılmıyoruz da. Sosyal bir devlet olduk! Başbakan ne derse o!
MUSA'NIN ÇOCUKLARI TAYYİP VE EMİNE!
AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan bu kitabın yazarını, ABD'de düzenlenen bir toplantıda CIA Ortadoğu Masası Şefi Richard Perle ve diğer istihbarat örgütlerine şikâyet etmiştir. Yazarımız bu kitabında; Tayyip ve Emine Erdoğan'ın doğumundan bugüne kadar olan hayat hikâyelerini.
Tayip ve AKP'nin İsrail, ABD ve İngiliz büyükelçi ve istihbarat örgütlerinin desteğinde nasıl gelişip serpildiğini görecek, TBMM'de yine bu ülkelerin lehine sergiledikleri faaliyetlerini okuyacaksınız. Tayyip'in Amerikan vatandaşlığı yanında, Arap kökenli olarak tanıttığı eşinin Arap değil, Yahudi soyundan geldiğini ibretle izleyeceksiniz. Keza kendinin de Musa'nın soyundan geldiğini...
Kitapta Yasin El Kadı-Tayyip, Tayip-Usame Bin Laden, Tayip-Ülker, Ya-sin El Kadı-Ülker ilişkilerini bulacaksınız. Tayyip'in mal varlığındaki inanılmaz artışlarla, belediye başkan maaşının yanında, belediye şirketlerinden huzur hakkı adı altında aldığı paraları göreceksiniz.
Tayyip'in belediye başkanlığı döneminde yapılanması hızlanan "geleceğin başbakanı ve cihat hazırlığının" TBMM'de geldiği son safhalara tanık olacaksınız
SİZİ BİLMEYİZ AMA, İŞİN DOĞRUSU, BİZİM MİDEMİZ BULANDI!
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici, bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
|
|
Dostları ilə paylaş: |