A- İtikadî Münkerler
Burada halk arasındaki itikadî münkerlerin fıhristine değinip onların açıklamasını daha geniş bir fırsata bırakmamız uygun olacaktır.
Allah'a Ortak Koşma
Kur'an-ı Kerim yüzden fazla yerde "Allah'tan başka" ve "O'ndan başka" tabirler Allah'tan başkasına yönelmeyi eleştirmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın çocuğu olduğu söylenmesi,1 bazı peygamberlerin Allah'ın oğulları bilinmesi,2 meleklerin Allah'ın kızları bilinmesi,3 Allah'ın fakir4 veya eli bağlı bilinmesi1 sert bir şekilde
1 - "O şânı yüce Allah'a kızları veriyorlar (melekleri Allâh'ın kızları sanıyorlar)." Nahl, 57.
2 - "Yahûdiler: "Uzeyr, Allâh'ınoğludur." dediler." Tevbe, 30.
3 - "Rabbiniz, oğulları size seçti de kendisine meleklerden kadınlar mı edindi?" İsra, 40.
4 - "Allâh: "Allâh fakirdir, biz zenginiz." diyenlerin sözünü işitti."Âl-iİmran, 181.
351
eleştirilmiştir. Tekbir, tahlil, tahmid ve tesbih sözcükleri arasında en fazla mübarek "subhanellah" kelimesi üzerinde durulmuştur; "Subhanellah-u ammâ yesifun" (Allah, sapmışların çirkin tabir ve inançlarından münezzehtir.)
Nehcu'l - Belaga'da şöyle geçer: Peygamberler insanlarda inanç oluşturmak için gelmiş değillerdir; çünkü insanların varlık aleminin bir yaratıcısı olduğuna inanmaktadırlar. Peygamberlerin hedefı daha fazla inançları ıslah etmeye yönelikti; dolayısıyla Kur'an-ı Kerim bu noktayı vurgulayarak yukarıda söylediklerimiz dışında örnekler vermiştir; örneğin: Kendini Allah'ın oğlu bilmek,2 hakikatleri gizlemek,3 (önceki kitaplann verdiği müjdelerden Resulullah'ın ad ve sıfatlannı kendi evlatlarını tanıdıkları gibi bildikleri halde,4 Resulullah (s.a.a) gelince onu inkar ettiler);5 Allah'a iftirada bulunmak,6 semavî kitapları tahrif etmek,7 kendi yazdıklarını Allah'a isnat etmek,8 atalannı taklit etmek,9
1 - "Yahûdiler "Allâh'ın eli bağlıdır (Allâh cimridir)". dediler." Maide, 64.
2 - "Yahûdiler ve Hıristiyanlar; "Biz Allâh'ın oğulları ve sevgilileriyiz." dediler." Maide, 18.
3 - "Onlardanbir grap, bile bile gerçeği gizlerler." Bakara, 146.
4 - "Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, oğullannı tanıdıkları gibi tanırlar." Bakara, 146.
5 - "Fakat (İsâ'nın müjdelediği elçi) onlara apaçık deliller getirince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler." Saf, 6.
6 - "Allah'ayalanuyduruyorlar." Maide, 103.
7 - "Kelimeleriyerlerindenkaydınyorlar." Nisa, 46.
8 - "Kitabı elleriyle yazıp, az bir paraya satmak için, "Bu Allâh katındandır," derler!" Bakara, 79.
9 - "Biz babalanmızı bir din üzerinde bulduk." Zuhruf, 23.
352
bazı alimlerin dini kötüye kullanmaları,1 Allah'ın kanunun tahrif etmek ve değiştirmek,2 Allah kulları hakkında guluv yapmak.3
Kur'an-i Kerim'de söz konusu edilen ve yamtlanan bunlann dışında diğer itikadî münkerler de vardır. Fakat bütün hurafelere değinmek konumuzu uzatacağından bundan kaçınıyoruz.
En'am suresinin ayetlerinde şöyle bir göz gezdirecek olursak, davranışlarla ilgili hurafelerin örneklerinin hatta beslenmede bile defalarca söz konusu edildiğini görürüz. Örneğin, Bir grup koyun etinin bir bölümünü helal ve diğer bir bölümünü haram veya bir bölümünü erkeklere ve diğer bir bölümünü de kadınlara has biliyorlardı;4 dolayısıyla Kur'an-ı Kerim defalarca, "Acaba Allah Teala sizin böyle söylemenize müsaade ediyor mu, yoksa siz Allah'a iftira mı ediyorsunuz?" buyurmuştur.5
Elbette günümüzde yeni bir takım şüpheler söz konusu edilmektedir; dolayısıyla din önderleri ve kültürel konular sorumlularının onları cevaplamaları gerekiyor ki Allah'a şükürler olsun böle yaptılar da. Burada bütün tahsilli kesimlere sürekli takvalı İslam bilir bir kişinin telefonunu yanlarında bulundurmalarını tavsiye etmeyi gerekli
1 - "Hahamlardan ve rahiplerdenbirçoğu." Tevbe, 34.
2 - "Onlar, Allâh'ın sözünü değiştirmek istiyorlar." Fetih, 15.
3 - "Ey Kitap ehli, dininizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin! Meryem oğlu İsâ Mesih, sadece Allâh'ınelçisi..."Nisa, 171.
4 - "Dediler ki: Bu hayvanlann kannlannda olanlar, yalnız erkeklerimize âittir, kadınlanmıza harâmdır." En'am, 139
5 - "De ki: Allah mi size böyle izin verdi, yoksa siz Allah'a iftirâ mi ediyorsunuz?" Yunus, 59.
353
görüyorum. Keşke her yıl en önemli soru ve cevaplar basılıp yayınlasa ve genç neslin hizmetine sunulsaydı. Keşke radyo ve televizyon soru ve cevaplar programı için yeni adımlar atsaydı. Ve keşke irşat ve İslamî tebligat teşkilatı tarafından gece-gündüz sürekli bazı yerler hazırlansa ve bu şekilde halkın sorularını yanıtlasaydılar. Elbette Allah'a şükürler olsun bu konuda bazı girişimler yapılmıştır; fakat daha iyi bir ortam oluşmasını arzuluyoruz.
- Doktor utandığı için, "hastalığı teşhis edemedim" diyemeyince hastayı tahlile göndererek mal ve canıyla oynuyor.
- Hoca veya alim, "bilmiyorum" demekten utanarak yanlış bir cevap, aksi bir fetva verip yanlış yolu gösteriyor.
- Halk utanarak ömür boyu yanlış yoldan gidip farzları öğrenmekte kusur ediyor.
- Gençler utanarak baba ve annelerine evlenmek istediklerini söyleyemeyip türlü türlü münkerlere bulaşıyorlar.
- Okuma ve yazmayı bilmeyen bazı büyükler utanarak okuma yazma derslerine katılmayıp bu eksikliklerini gidermiyorlar.
- Halk utanarak yalan yere tanıklık ediyor veya kanunsuz bir imza atıyorlar.
Konular genelleşip insanların önemi arttıkça utanç ve mahcubiyetleri daha tehlikeli oluyor:
- Bazen beynelmilel kurumlarda iradesiz ve utangaç kişilerin yüzünden insanların kaderi için çok tehlikeli kararlar alınıyor, fakat haykıracak azimli, iradeli bir kişi çıkmıyor.
354
- Utangaçlık yüzünden insanı bir oldu bittiye getirip başına istediklerini getiriyorlar; dolayısıyla ebeveynin ve anne - babaların görevi yeni nesli yersiz utangaçlıktan çıkarmaktır; çünkü utangaçlık her türlü günah ve münkerin kaynağı olabilir.
Bazı günahlann kaynağı mahrumiyet, farzlan terk etmek, kendini küçük görmek ve yersiz utangaçlıktır. Kur'an-ı Kerim'de, rivayetlerde ve ilmihal kitaplarında hükümler perdesiz ve apaçık bir şekilde beyan edilmektedir. Bir hadiste şöyle geçer: "Utangaçlık iki kısımdır; akıldan kaynaklanan utangaçlık ve bayağılık ve aptallıktan kaynaklanan utangaçlık."1
Dostları ilə paylaş: |