Kadere iman 2 Kader Konusunda Bazı Meseleler 3


VIII- Kader Anlayışı Île İlgili Bir Hikâye



Yüklə 403,77 Kb.
səhifə13/14
tarix18.01.2019
ölçüsü403,77 Kb.
#100613
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

VIII- Kader Anlayışı Île İlgili Bir Hikâye

"Bir akbaba, bir çaylağa; "Benden daha ziyade uza­ğı gören hiç bir insan, hiç bir kuş yoktur," dedi. Çaylak ona:

"Bu bir davadır, isbatı lâzımdır. Haydi bakalım, şu ovanın etrafında neler görüyorsan söyle,"dedi.

Akbaba bulunduğu nokta ile toprak arası bir gün­lük olan yüce yerden aşağılara doğru baktı ve:

"Eğer sözüme inanırsan ovanın filânca noktasında bir tanecik buğday gördüm," dedi. Akbabanın bu sözü çaylağın hayretini mucib oldu.

"Pekâlâ haydi inelim bakalım. Sö­zün doğru mudur?" dedi. Birlikte aşağı indiler. Akbaba hemen taneye doğru koştu. Halbuki o buğday tanesi bir tuzağın üstüne konulmuş imiş. Akbaba buğdayı alayım derken tuzağa tutuldu. Zavallı akbaba feleğin ona tu­zak kurduğunu, bir buğday için tuzağa esir olacağını bilemedi.

Her sedef inciye gebe olmaz. Her atıcı nişangâha vuramaz. Akbabanın tuzağa tutulduğunu gören çaylak ona hitaben:

"Arkadaş tuzağı göremedikten sonra tane­yi görmekten ne çıkar," dedi. Akbaba ayağında tuzak ipi olduğu halde:

"Kazaya karşı sakınmanın faydası yoktur," diyordu.

Ecel birisinin kanına el batırmak istediği zaman ilk evvel kaza onun ince gören gözünü bağlar. Ucu bucağı olmayan suda yüzgecin gururu işe yaramaz."192


HAYIR VE ŞER

Hayır ve şer kelimeleri bu bahiste en geniş manâlarıyle ele alınmaktadır. Sadece dinî manâları ile değil. Bu bakımdan:

İnsanlara faydası olan her şey hayır, zararı doku­nan her şey serdir. Yaptığımız iyilikler, adalet, düşkün­lere yardım gibi işler hayır olduğu gibi; koyun, keçi gibi hayvanlar da, menfaatli olması bakımından hayırdır. Yine insanların yaptıkları zulümler, ihanetler, söyle­dikleri yalanlar şer olduğu gibi, insanlara zarar veren kurt, kaplan, domuz gibi hayvanlar da şerleri teşkil ederler.

Hayır ve şer mefhumunu incelediğimiz takdirde şu kısımlara ayrıldığını görürüz:



1- Sırf hayır (Kendisinde asla şer bulunmayan hayır): Allah Teâlâ'ya iman etmek, ona riya karışmaksızm ibadette bulunmak gibi.

2- Hayır kısmı üstün gelen (Hayrı şerrinden fazla olan): Cihad, terbiye için dayak atmak gibi. Aslında cihad da bir savaştır. Fakat bu savaş kan dökmek için değil, dini, namusu korumak, memleketi düşman istilâsından muhafaza etmek için yapılması sebebiyle hayrı şerrinden fazladır. Dayak atmak aslında iyi bir şey değilse de neticede dayak atılanın terbiyeli olması için olduğundan, şerrine bakarak hayrı çok daha fazla­dır.

3- Şer tarafı hayır tarafından ziyade olanlar: Ku­mar oynayıp kazanmak, insanlar görsün diye (riya ile) iyilik yapmak gibi. (Burada hayırdan maksad: İnsanla­ra maddî yardım olması dolayısı iledir.) Kumarda kaza­nan maddî bir gelir elde etmiş olur. Bundan ilerde menfaat bulması veya bulmaması ayrı meseledir. Fa­kat kumarı tamamen serbest bir düşünceyle incelediği­miz zaman onun milletin bünyesinde nasıl yaralar açtı­ğını, hattâ oyunda kazanana bile zararlı olduğunu an­larız. Riya ile yapılan iyiliğe gelince; bu da iyilik yapı­lan kimse maddî bir gelir elde etmektedir. Fakat yapa­nın maksadı Allah rızası olmadığı için bundan kendine gelecek bir ilâhî mükâfat yoktur. İmam Rağıb, "Müfredat"ında şu hadîsi naklediyor: "Neticesi cehennem olan hayır, hayır değildir. Neticesi cennet olan şer de (şerri az, hayrı çok olan da) şer değildir." Öyle olunca yapılan işin neticesi onun hayır veya şer olduğunu tayin ede­cektir.

4- Sırf şer olup hiç bir cihetle hayır bulunmayan­lar: Allah'a şirk koşmak, bir kimseyi kandırıp imanın­dan etmek (dininden = İslâmiyyetten) çıkarmak gibi.

II- Hayrın Allah'a, Şerrin İnsana Ait Oluşu

Kur'ân-ı Kerîm'de, şu mealde bir âyet vardır. "Sa­na isabet eden iyilik Allah'tandır, yine sana isabet eden fenalık kendindendir."193 Halbuki daha evvel gördük ki, hayrı ve şerri yaratan Allah'tır. Bu duruma karşı ne di­yeceğiz?

Bir meselenin izahı şudur: İnsanda iyiliği ve fenalığı dileme kudret ve kabiliyyeti vardır. Bu bakımdan in­san hayır ve şer neyi dilerse Allah onu yaratır. Her şe­yin yaratılışı Allah'a aittir. Fakat insan iyiyi dilerse, iyilik yapmak ister de iradesini o yönde kullanırsa Al­lah sadece yapılan bir iyiliğin karşılığını vermekle kal­maz; en aşağı bir iyilik için on sevab verir. Yani insana yaptığı bir iyilik karşıhğmda onun on misli gelmiş olur. İnsan kendine gelen iyiliklerin ancak onda birini ka­zanmıştır. Geri kalan ise Allah'ın fazl ve kereminin ne­ticesidir. O iyiliği kazanmak için lâzım olan kuvvet ve kudretin de kendine gelen hayırların Allah'tan geldiği­ni itiraf etmekten başka çıkar yol yoktur.

Şerre gelince: Bu da irademizi fena yolda kullanma­mızın bir neticesidir, ancak işlediğimizin karşılığıdır. Hiç bir kula en az miktarda dahi olsa Allah'ın zulmet­mesi, lâyık olduğundan fazla ceza vermesi mümkün de­ğildir. Bu manâyı ifade eden birçok âyet vardır. Bu âyetlerden ikisinin mealini okuyalım:



1- "Allah onlara zulmetmedi, lâkin onlar kendile­rine zulmediyorlardı." 194

2- "Şüphesiz Allah insanlara hiç bir şey ile zul­metmez. Lâkin insanlar kendilerine zulmediyorlar." 195

III- İnsan Aklı Karşısında Hayır ve Şer

Allah insana iyiyi kötüden ayırdetme kabiliyyeti vermiştir. Bu kabiliyetle insan bir kısım işler ve varlık­lar hakkında (iyidir) yahut (kötüdür) diye bir hükme varır. Fakat bizim bütün varlıklar hakkında tam ve doğru hüküm vermemiz mümkün müdür?

Bu hususta Matüridî mezhebinin görüşü şudur:

Sağlam düşünen insan aklı, hâdiselere ve varlıkla­ra iyi veya fena olması yönünden hüküm verirken onla­rı üç gruba ayırır.



1) Hakkında düşünmeye ihtiyacı olmadan hüküm verdiği olaylar ve varlıklar. Düşkünlere iyilikte bulun­mak, iyilik yapana teşekkür etmek, adaletli olmak, in­sanlığa hizmette bulunmak, büyüklere saygı, küçüklere sevgi ve şefkatle muamele etmek... gibi şeyler hayırdır, iyidir. Zulüm, yalan, iftira, haksız yere adam öldürmek, yalan şahitliği yapmak, hırsızlık etmek... gibiler de fe­nadır. Bunlar hakkında hüküm verirken insan aklı (eğer sadece kendi menfaatini düşünmüyorsa ve ahmak değilse) şaşmadan doğru bir hükme varabilir.

2) Üzerinde akıl yürütme neticesinde iyi yahut fena olduğunu bilmemiz mümkün olan hadiseler: İki kimse­nin arasını düzeltmek için söylenen yalan, dini muha­faza için yapılan savaş, terbiye etme maksadıyla atılan dayak, zulme uğrayanın hakkını almak için zalime atı­lan dayak neticesi itibariyle iyi olan şeylerdir. Bir kim­senin doğru olsa bile kendini methetmesi, neticesinde fenalık çıkacağını bile bile bildiği bir doğruyu söyleme­si, hakikat olsa bile bir kimseyi arkasından çekiştirme­si... gibi şeyler neticesi bakımından fena şeylerdir.

3) Hayırlı veya şerli olduğunu ancak dinin yapacağı bir açıklamayla öğrenmemiz mümkün olanlar. Bunlar akıl sahasına girmeyen, maddî ölçülerle ölçülmesi mümkün olmayan şeylerdir: Namaz kılmanın hayır, kılmamanın şer olması, Ramazan orucunu tutmanın hayır, bayram günü oruç tutmanın şer oluşu gibi.


Yüklə 403,77 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin