Kalan zamanı, Bundan böyle geçecek her ânı



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə14/17
tarix24.07.2018
ölçüsü2,66 Mb.
#57475
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17
(aposözü)

Şöyle bir geçmişe dönüp bakmalı, 
Gelecek zaten meçhul, 
Yaşadıklarından, yaptıklarından, 
Ya gurur duymalı, 
Ya da utanmalı. 
Muhasebesini yapmakla olmuyor, 
Hiç mi ders alınmamış, 
Hiç mi tövbe namazı kılınmamış, 
Hiç mi güzel izler bırakılmamış. 
Şayet böyleyse dostum, 
Geleceğin olsa ne, 
Olmasa ne, 
Yürü bildiğin gibi geleceğine. 
Anılar kaldıysa senden, 
Bambaşka gönülleri hâlâ hoş tutan, 
Hâlâ arayıp sorup varsa seni bulan, 
Sevgilerinin yansıması yüreğine vuran, 
Gelecek senin için hoştur dostum, 
Düşün ve yargıla kendini, 
Sen konuş, ben, sustum,
(aposözü)

BENİ BİR BEN BİLİRİM, BİR DE BENİ YARADAN, 
GERİSİ TEFERRUAT, KONUŞAN KONUŞUR, 
KAN AKMAZ YARADAN, , 
HER KELİMELERİ HİKAYE GELİR, HAVADAN SUDAN. 
VARSA BİRİLERİNE SÜRÇÜ LİSANIMIZ, 
BİLDİRİVERSİNLER BURADAN. 
(APOSÖZÜ)

Kalabalıklar arasında, 
Keyifler yerinde, 
Neşe-i muhabbet içindeyken, 
Hiçbir şeye muhtaç değil iken, 
Anarsan, ararsan, yokluğumu hissedersen, 
O zaman gerçek arkadaş, Dost ya da sevgilisin. 
Tutunacak dalın kalmamış, 
Etrafın ıssız, 
Sen yapayalnız, 
Biçareyken, 
Canın sıkkın, 
Arayacak veya arayanın tükenmişken, 
En son aklına gelensem, 
Bilki hiçbirşeyinim, hiçbir şeyimsin. 
Sen utanma, 
Yine bir çağrı bırak, 
Ya da çal kapımı, 
Alışığım son durak, son çare olmaya, 
Aslında bildiğin gibi, 
Bizde insanlık bedava. 
Yaraya tuz değil, merhem oluruz, 
Elden geldiğince çare buluruz, 
En zor zamanlarda buluşuruz, 
Sonrasında yine çekip gitsen de, 
Sevgili diye soytarıları seçsen de, 
Öylesine hayatımdan gelip geçsen de. 
İnsanlık diyarında, artniyetlilerden uzak, 
Kimselere kurmadan tuzak. 
Ben buradayım, 
Nefesin kadar yakın, 
Gölgen kadar uzak. 
(aposözü)

Hayatımdaki tüm eksileri çıkardım, 
Hem de yıllar önce, 
Mesela paraya kıymet vereni, 
Dalkavukluk edeni, 
Ruhuyla birlikte kirlenmiş bedeni, 
Kula kulluk ettireni, 
Önce yüze gülüp sonra arkaya geçeni, 
İşi olasıya kadar selam göndereni, 
Yetim hakkı yiyeni, 
Duruşuyla, dünyayı ben yarattım diyeni, 
Yaradan ile benim arama gireni, 
Ve elbette çıkar uğruna seveni. 
Şimdi artılarımla çok mutluyum. 
Artılarmı? 
Tanımasa da gülümseyen bebe, 
Dolmuşta yer vermek isteyen genç, 
İlk gördüğüm halde, verdiğim Allah'ın selamını alan ihtiyar, 
İnişimde, binişimde hayırlı işler dilediğim halk otobüsü şoförü, 
Şifa dilediğim hasta, 
Hergün önünden geçerken el sallayarak merhabalaştığım cafelerin personeli, 
Dost olduğum güvenlikçiler, 
Günlerimin çoğunun geçtiği, belediyenin her katındaki, her meslek ve ünvandan insanlar, 
Beni görünce gözlerinin içi gülen atamın eczanesindekiler, 
Yorulmadan, sıkılmadan, 
Aksine keyif ile selamlaştığım binlerce insan, 
Ve daha kimler, kimler. 
Sildiğim eksiler zaten önce bölündüler, 
Ardından ilahice çarpıldılar çarpılıyorlar, 
İyi ki varsınız be artılar, 
Bu bir matematik dersi değil, 
Bu eksik kalmaları gereken eksilerin üzerine attığımız, layık oldukları çarpılar. 
(aposözü)

Bir ben fazlayım, 
Herşey tam ve tamam, 
Bir ben fazlayım. 
Mesela mutluluklar akıyor herkesin paçasından, 
Sevişmeler zaten diz boyu, 
Sevgiliye uçuşuyor havada, onlarca güzel sözler, 
Karşısında inanmış lakin olacağın biteceğin farkında olmayan gözler, 
Bir ben fazlayım. 
Isınıyor ortalık yavaş yavaş, 
Kuşlar gelir, çiçekler açar, 
Yeşerir yeryüzü, 
Güneşe teslim gökyüzü, 
Bir ben fazlayım. 
Arıyorum ama inandığım gerçekleri, 
Adam gibi sevgiliyi, 
Her daim sözünün erini, 
Asla vazgeçmeyeni, 
Bulamıyorum, 
Bulamıyorum çünkü bu yaşananlar dar geliyor bedenime, sıkıyor, incitiyor, ağlatıyor, 
Demek ki herşey tamam,
Bir ben fazlayım, 
Çakma, ya da ikinci el değilim, 
Aslım ortalıkta, suretim de yok, bulunmaz. 
Ve anlatamıyorum, 
Dönen çarklardan bir türlü çıkamıyorum, 
Ellere herşey tamam, 
Ama bende sanki onlardan birşeyler noksan, 
Anlaşılan bir ben fazlayım, 
Böylesine bir dünyaya ayak uyduramam, farkındayım. 
(aposözü)

Ben günahlarımı çoktan harcadım dostum, 
Bile bile indim yükseklerde bir yerlerden yerin dibine, 
Bile bile süründüm, 
Aç, Uykusuz, meteliksiz kaldım. 
Hani aşk insanı köreder ya, 
O çok sevdiklerini nankör eder ya, 
Taptıkların bir bir gider ya, 
Ben günahlarımı çoktan harcadım arkadaş. 
Biri ansızın terkeder, 
Diğeri mecburum der, 
Ben ise hep yanlış at'amı oynadım diye oldum derbeder, 
Koyverdim ruhumu, 
Bir kişiliğim batmadı yerin dibine, 
Herşeyimi kaybetsem de, 
Şimdi çıkacak merdiven yok artık, 
Düzlük sayılır bulunduğum yer, 
Tüm bunlar tarafımca yazılmış kader, 
Ben aşkı çok yaşadım çocuk, 
Lakin bir başıma kendimce, 
Ve aşk uğruna servet denilen şeyleri elimin tersiyle çöpe attım, 
Yerin dibine battım, 
Ben günahlarımı çoktan harcadım. 
Ama ölmedim ey sevgililer, 
Saygıyla sarıldığım yastıkta siz varsınız, 
Unutulsam da ben, 
Her daim süveydamda kalacaksınız. 
(aposözü)

Kimi, neyi ve niye çok seveceksin ki şu bilmem kaç günlük ömürde, 
Ya incinecek, bağrına taş basacaksın, 
Ya da sen kırıp dökeceksin, 
Sanki sonunda onu da alıp götüreceksin. 
Bitmeyen baharlar, 
Solmayan çiçekler, 
Dökülmeyen yapraklar yok, 
Elbet bir gün, 
Geldiğin gibi aynen öyle, 
Bir başına gideceksin. 
Ruhundaki derin izler, 
O güzel ya da acılı maziler, 
Lakin kıymetini bilemediler, 
Bir mum gibi yavaş yavaş eriyip, 
Sonunda söneceksin, 
Yaşarken bulamadığını, 
Kavuştuğunda Yaradana, 
İlahi aşkta göreceksin. 
(aposözü)

Geldiler ve bir bir gittiler, 
Saymadım kaç kişiydiler, 
Lakin yürekleriyle binlerce kişilikdeydiler. 
Bir küsür günde bir ömrü yaşattılar yeniden. 
Gitmeyi çok ama çok isterdim peşlerinden, 
Ama hangi birinin, 
Bırakamam buraları, 
Saat kulesi, kale bana emanetken, 
Gönlümün parçaları dağıldılar. 
Biri İzmir, diğeri Ankara, Antalya yurdun dört bir yanındayken, 
Nasıl gideyim, beni bir kez buraya prangayla bağladılar. 
Gönlümün zenginlikleri, 
Herbiri ayrı mücevher, 
Bir daha kavuşurmuyuz meçhul, 
Her daim süveydamda gizliler. 
Bir küsür günde bin yılı yaşadım, 
Bir daha böylesine güzelliği zor yaşarım. 
(aposözü)

Dost, arkadaş, çocuk, genç, olgun vesaire, 
Adın her neyse, 
Boş yere koşma peşinden yorulursun, 
Kovaladıkça kaçar, yanar kavrulursun, 
Sen istedikçe o istemez, 
Yalvarsan yüz vermez, 
Çölde su versen ona, 
Yıldızları armağan etsen, 
Uğruna ölüme gitsen, 
Olmayınca olmuyor, 
Bırak peşinden koşmayı, 
Onu heryerde aramayı, 
Tertemiz bir yüreğin, 
Kirletilemeyen benliğin, 
Varsa Süveydana güvenin, 
Kendi gelir ayağına kadar tutuşursun elele, 
Adı sevgi, sevda ya da aşk, herneyse. 
(aposözü)

Hepimiz ambardaki pirinç, 
Ya da kumsaldaki kum taneleriyiz aslında. 
Bazıları ayıklanması gereken taş, 
Kimileriyse sahildeki cam kırıkları gibidir. 
Yutarız onca pirincin arasında taşı, 
Ayıklayan ayıklar, 
Kırıkları biraraya getirip onarmaya da çalışırız, Veya göz göre göre canımızı yakar, kanatırlar bizi. 
Bazen meze oluruz birilerine, 
Bazen de uzanırlar üzerimize. 
Farksız yaşadım ben her daim, 
Hepimiz biriz diye, 
Oysa ne taşlar adam yerine konup pirinçten kıymetli oldu, 
Ne cam kırıkları kendilerini yıllanmış şarap şişesi sandılar. 
Ne sanırlarsa sansınlar, 
Ayıklamadım hiçbirini. 
Hayat bu, doğanın kanunları geçerlidir, 
Gün gelir taş da kum tanesine dönüşür, 
Kırılıp atılır o şişe içi bittikten sonra. 
Yemek isteseler ve yeseler dahi bizi bir bir ya da kaşık kaşık, 
Canımızı yaksalar, ağlatsalar, kanatsalar da, 
Malum gün geldiğinde dalgalar alıp götürecek kumu ve içindeki cam kırıklarını, 
Ambar boşalacak, taş da pirinçlerle birlikte maziye karışacak. 
Ezseler de, yutsalar da, 
Sonumuz bir olacak. 
(aposözü)

Seni yâdettim yine dün gece, 
Masamda bir tek kadeh,
Bir de sigaram, 
Yudumladıkça bitişini, 
Çektikçe duman olup gidişini izledim. 
Birara aynaya gittim, 
Hâlâ dururmu diye, avuçladığın yüzümdeki parmak izlerin, 
Döndüm ve sarıldım belki kalmıştır diye yastığındaki kokun, 
Bende bıraktığın anahtarla, kalbimin kilidini açtım, 
Orda kalan mektupları okudum bir bir, 
Sonra yine kilitledim, 
Üzerinde kalan, 
Hiç acımadan ezip geçtiğin ayak izlerindi. 
Kadehe baktım boşalmış, 
Sigaramda dumanın kalmamış, 
Kendince sönüp gitmiş. 
Gün ağardı, 
Yüzüme öylesine su çarptım, 
Ve anladım ki biz diyebilmek için vakit çoktan geçmiş. 
(aposözü)

Şunun şurasında ne kaldı ki geriye, 
Doğumu çok geçtik, 
Ölüme çeyrek var. 
Keşke, 
Evet keşke, keşkelerin hiç yaşanmadığı bir ömrü tüketseydik, 
Lugat mı, sözlük mü herneyse, 
Hiç bulundurmasaydı keşke, 
Önce uçurtmalar, ardından çocuklar vurulmasaydı, 
Kardeşler birbirine düşman, 
Sonunda olacak olsak da pişman, 
Hiç yaşanmasaydı keşke. 
Sevgiler çoktan körelmiş, 
Saygı desen en son belediye çöplüğünde görülmüş, 
Aşk oyuncak diye değil, 
Bir kez olup sonsuz yaşansaydı keşke. 
Tüm insanlar bir, 
Elele omuz omuza, Allah için getirseydik tekbir, 
Aslında tüm güzellikler insanın yüreğinde gizlidir, 
Vaktinde hissedebilsek ve gösterebilseydik keşke, 
Cana kıymadan, 
Kana doymadan, 
Şeytana uymadan, 
Birer ömür geçirseydik keşke. 
Keşkeleri bir kenara bırak, onlar mazide kaldı derler ya hani, 
Sonra yeniden yaşanır ya pişmanlıklar, 
Dört bir yanımızı sarar ya topraklar, 
Geriye dönüp bir bakabilseydik, 
Doğduğumuz gibi saf ve temiz kalabilseydik, 
Her vefattan bir ders alabilseydik, 
Keşke. 
Ne lisanımızda ne de yaşantımızda, 
Hiç ama hiç barındırmasaydık, 
Ve ben bu dizeleri hiç yazmasaydım, 
KEŞKE. 
(aposözü)

Yarın sabah erkenden uyan ve tut elimi, 
Gözlerini de bağlasam mı bilmem, 
Seni nerelere götüreceğimi hissetmesen. 
Önce Emirgan'dan mı başlasak ne? 
Lale bahçelerinden, 
Hani o dışarıda haince koparılıp yokedilenler değil onlar, 
Biraz koklar, biraz seyreder çıkarız, 
Ne dersin? 
Biliyorum sana hadi kız kulesi desem bayılacaksın, 
Olsun varsın, birlikte bayılalım anasını satayım, 
Bir sandal sefasına hayır demezsin, 
Ellerimizde balık ekmek, 
Dalgalarla sevişmek, 
Galata'ya yeniden erişmek, 
Koskoca yedi tepeyi göremez olsak da bir bir, göğe ermiş betonlardan, 
Biraz da keyf alalım Sultanahmet 'den Ayasofya' dan. 
Hani telli baba var ya, kavuşamayanları kavuşturan, 
Ve son durak elbet Eyüp Sultan. 
Sabah erkenden uyan, 
İstanbul duymadan. 
(aposözü)

Banamı güzel gözüktü tüm insanlar, 
Bir ben mi yanıldım, 
Vefasızlıklar bir bana mı düştü, 
Yoksa ben mi aldandım. 
Olmasaydı o bilmem kaç tanesi, 
Şüphedeydim aynaya bakardım, 
İnsanoğlu değilmiyim, 
Boşyere saygıyla eğilmiyim, 
Onca değer verirmiyim, 
Bilmem derdimi anlatabilirmiyim, misali. 
Zormu bu kadar gerçek yüzleri görebilmek, 
Kor mu bu kadar adama sevilip terkedilmek, 
Hormu görür insan, yakışırmı satabilmek, 
Dost diye, ben kimlere sarılmışım, 
Sorarım hangi birinize darılmışım. 
Yalnızlıklarda hatırlanıyorsam, 
Çaresizliklerde aranıp soruluyorsam, 
Gerektiğimde el uzatılıyorsam, 
Neyleyim ben böyle dost, arkadaş, sevgiliyi, 
Neyleyim bir gün olsun verilmemiş çiçekleri. 
Görüldüğünde hatırlanmak, 
Bir kenara bırakılmak, 
Issız bir ada gibi alemde yaşamak, 
Bumudur karşılığı verdiğim onca sevginin, 
Bumudur ödülü yanıp tutuşan yüreğin, 

Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin