Kalan zamanı, Bundan böyle geçecek her ânı



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə12/17
tarix24.07.2018
ölçüsü2,66 Mb.
#57475
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17
Göreceksen yüzler ve bedenlerdeki güzellikleri değil, 
Yalnız sen diyebilen, terketmeyen tertemiz ruhları gör. 
Yaşarsan manen yaşa, ölürken o ruh uğruna öl. 
(aposözü)

Mutluluk nedir bilirmisin, 
Ne kadar üzgün olsan da, 
Çevrendekilerin gülümsemelerine ortak olabilmek, 
Tüm kötülere ve kötülüklere rağmen iyilerle hayatı paylaşabilmek, 
Ulaşamayacağını bile bile çok güzel hayaller kurabilmek, 
Yalnızlığa meydan okuyup kahkalarla gülebilmek, 
Tanı ya da tanıma herkesi herşeyi sevebilmek, 
Sana kurşun atana güllerle karşılık verebilmek, 
Terkedeni affedebilmek, 
Dönmeyeni hafızandan silebilmek, 
Mevki makam dinlemeden tüm insanların seviyesine çıkabilmek, inebilmek, 
Son gün geldiğinde gönül rahatlığıyla emanet nefesi verebilmektir. 
(aposözü)

Kurt kocasa da köpeğin maskarası olmuyor artık. 
Korkular sarmış köpeklerin arasındayız, 
Üstelik kurt olsaydık da kocamaya razı kalsaydık dercesine şimdiki köpekler, 
Üstelik onlar istedi diye at'lar da ölmüyor asla. 
Gölgesinden çekinen itlerle, dalaşmanın manası da yok. 
Kendi hallerine bıraktık onları. 
(aposözü)

Sana aşık oldum galiba, 
Saçmalıyormuyum ne, 
Aşkın galibasımı olur. 
Ne kadar yakınımda olsan da, 
Biliyorum, mahcubum, imkansızım, 
Aşk bana çok uzaklarda. 
Oysa ben hep sevdalar aleminde yaşadım, 
Kalmadım yârsız, 
Yârin haberi olmasa da. 
Bir nefes kadar yakın, 
Lakin mecburum güneş kadar ıraksın öyle kalmalısın, 
Isıtsan da yüreğimi her bakışta, 
Olamazların arasında, sana olan aşkım en başta. 
Malum, derin bir iz bırakacaksın, 
Bir süre sonra kaybolacaksın, 
Kimbilir kimlerin sana olan aşkları arasında bocalayacaksın. 
Ben ise çoktan unutulmuş, 
Sevgi kelimesini ağzına alması yasaklanmış, 
Kafede bir köşede yalnız, 
Ya da gece yarısı kumsalda bir başına, sana dair şiirler yazmaya, 
Anılarla avunmaya, 
Yalnız kalmaya, 
Ve yaklaşan son sefer ile Yaradana kavuşmaya, 
Göğsümdeki yanardağdaki inançla hazırlanacağım, 
Geride sen, 
Götüreceğim ise ölü bir bedendeki ölmeyen yine sen. 
Yine de bilmeni istedim, 
Ben sana aşık oldum galiba, 
Galibası fazla, 
Sahiplenebilmek seni imkansız ama, 
Öylesine yaşayacağım yüreğimde duyduğum hazla. 
(aposözü)

Hep böyledir işte, 
Sanki doğa'nın kanunu. 
İşi bitinceye, 
Arzusu, isteği, amacı olasıya, 
Elde etmek istediği herneyse, 
O güne kadar sen sensin. 
Sonrasımı, 
Sonrası malum. 
Bakar ama görmez, 
Kimbilir belki yanından bile geçmez, 
Bırak yaşamı, rüyalarında dahi sana yer vermez, 
Ya da adın aklına hiç gelmez. 
Böyledir bu hayat, 
Ne kadar içten olursan ol, 
Vefasızlıklarıyla öldürürler insanı, 
Yokederler sadakate olan inancını. 
Anlayacağın, bir veya birkaç kez kullanımlıksın, 
Ardından, geçmişte biryerlere, hatta bir çöplüğe layık görülen atıksın. 
(aposözü)

Öylesine bir söz, 
Nedense dargınlıklarda, 
Gereksiz ayrılıklarda, 
Zorda kaldığın anda, 
ZAMANA BIRAKALIM. 
Hangi zamana, 
Vakit bellimi, 
Sanki çok şeyler değişecek, 
İlk günler geri gelecek. 
Bırakırsan kendini zamana, 
Güvenin yoktur yüreğindeki inanca, 
Kendini avutursun anca, 
İhtiyacımız varken, 
Zamana değil, yaşadığımız şu âna. 
Zaman dediğin, alır götürür, 
Savurur seni, köreltir kalbini, 
Çökersin yavaş yavaş, 
Kırışıklar aynadan sana bakıp gülümser, 
Ve gün geçtikçe pişmanlıklar adasında kalırsın tek başına, 
Herşeyini bırakırsan zamana, 
İstesen ya da istemesen de akıp gidecek, 
O esir almadan, insan aldığı nefesin kıymetini bilmeli bilecek. 
Bugün varız, 
Lâkin yarın meçhul, 
Hani o kendini bırakıverdiğin zaman, 
Aramızdan birilerini koparıp alıp gitmekle meşgul. 
(aposözü)

Özlüyor be insan, 
Sevdiğini özlüyor, 
Sevilmediğini bile, 
Üstelik bile bile. 
Güzel günler zaten unutulmaz, 
Gereksiz kavgaları, 
Anlamsız tartışmaları, 
Bir darılıp bir barışmaları özlüyor, 
Yıllar yok pahasına bit pazarında satılmış olsa da, 
Hasretini çekiyor insan, 
Geçmiş deyip geçmeyelim, 
Zaman olarak bitmiş de olsa, 
Hafızalar silinmiyor, 
Gönüller durulmuyor, 
Hâlâ şu an gibi, 
Tekrar tekrar yaşanırcasına oluyor. 
İyisiyle kötüsüyle, 
Neşesiyle kederiyle, 
Yoluna düştüğü kaderiyle, 
Kimileri unutmak uğruna elinde kadehiyle, 
Lakin unutulmuyor, 
Üstelik özleniyor. 
Özlem dört mevsim açan çiçek misali, 
Yaşam tükenmedikçe, 
Ne çiçekler ölüyor, 
Ne de özlem son buluyor. 
(aposözü)

Ayrılık, 
Adı üstünde, 
Birşeylerden, bir yerlerden, 
En acısı da yâr 'dan, sevgiliden. 
Kimi umursamasa da gerçek sevenler bilir, 
Kaybetmenin dayanılmaz işkencelerini tâ yürekten. 
Kıymet bilinir, değer verilir bir zamanlar, 
Birtek veren ve verilen anlar, 
Ya sürer bir ömür, 
Ya da bir tanesi uzaklaşır yavaş yavaş, zamanında demir attığı limandan, 
Henüz rastlandımı bilinmez, 
Ömür dolusu süreni, 
Bazıları yitirdiğinde anlar kaçırdığını treni. 
Lakin tümünde de mutlak vardır pişmanlık, 
Kimilerine göre de ayrılık düşmanlık. 
Malum olan gerçeğin kendisidir, 
Asıl gerçek son pişmanlığın fayda etmeyişindedir. 
Pişmanlıkları nedensiz ayrılıklara sormalı, 
Ya da ayrı kelimesini yokedip sonsuza dek pişman olmamalı. 
(aposözü)

Biz biliriz birbirimizi, 
Canla ya da kanla oluşturduk bu milleti, 
Ata'nın evlatları her daim bekçi, 
İster tüm alem gelsin kesemez nefesimizi, 
Biz binlerce yıllık medeniyetiz, 
Her birimiz ezanla geldi, sela ile gideriz. 
(aposözü)

Öyle kolay değil, 
Gönlünde açması zor, 
Taşıması, büyütmesi zor, 
Tüm kötülüklerden sakınması zor. 
Yürek emeği, göz nuru, 
Ruhuna incecik oya gibi işlemesi zor, 
İncitmeden, düşürmeden, kırmadan, 
Koruyup kollamalı, 
Gizlemek gerek ruhunun derinliklerinde, 
Aşk bu, 
Birkez yara alırsa,
Ölüme doğru yelken açarsa, 
O sol yanında çırpınan güvercin birkez kaçarsa, 
Bir daha destan yazsan, 
Yeniden doğması, 
İlk günkü gibi olması, 
Yarasını onarması, 
Ve yeniden kanat çırpması, 
Çok ama çok zor, 
Bilmiyorsan, yaşamadıysan, 
Acısını çekenlere sor. 
(aposözü)

Şikayetim, ne yollardan, ne aradaki sıradağlardan ne de yıllardan, 
Şikayetim insanlardan, Yaradanın yarattığına bile pişman olduğu Kimi kullardan. 
(aposözü)

Bana mutluluğa dair soruyorlar, 
Yeni nesil, gençler, genç kalanlar, 
"Eskiler mi daha mutluydu, yoksa şimdikilermi? 
Önce bir soru da ben yöneltmeliyim, 
"Parasal mı, duygusalmı? 
Para var huzur var diyenlerden değilim ve olmadım asla, 
Lakin onun satın alamayacağı çok şeyi yüreğimle aldım. 
Evet, eskiler mutluydu paralı ya da züğürt, 
Çünkü paylaşmak vardı hayatı herşeyiyle, 
Zorlukları aşmak, elele gönül gönüle. 
Ya şimdi, 
Şimdi önce varlık, şaşa, gösteriş, caka, 
Garip bir köşede, beylerde acaip fiyaka. 
Eskiler küçük mutlulukların insanıydı, 
Ama artık mutluluk yetmiyor birilerine. 
Aşk para pulla satılmazdı eskiden, 
Lüks hayatlar uğruna mantık evliliği denen saçmalık da yoktu, 
Yalın sevgiler, yerine getirilen sözler, 
Elaleme bakmayan gözler. 
Tv yoktu, int yoktu, telefon yoktu, 
Herkes bir şekilde mutluydu be kardeşim. 
Stresin adı bile yoktu, 
Depresyon desen, ne olduğunu soran çoktu. 
Bir zamanlar mutluluk çok kişilik yaşanırdı, 
O günler mazide kaldı, tek kişilikte hapsoldu kaldı. 
Eskiler değildi çıkarlara muhtaç, 
Ya şimdi: millet sadece paraya aç. 
Anlayacağın kardeşim:
Geçmişte herşeyde, önce duygusal, 
Üzgünüm günümüzde herşey parasal. 
(aposözü)

Gittiğin yerde bana dair birşeyler arama sakın, 
Gönülden sevdaların olmadığı yerlerde ayak izlerime bile raslayamazsın, 
Gün geçtikçe için için beni kaybettiğine yakın, 
Bundan böyle benden uzak ol, Allah'a yakın. 
Dönüşü yok bu gidişinin, 
Mendili bulunmaz ardına bakmadan terkeden kişinin. 
Her aynaya baktığında görebilirsen olmayan yüzünden utan, 
Sen ve senin gibilerin, şeytandır yüreğinde yatan. 
Saklasan da gerçekleri, sanmaki günahların siliniyor, 
Bir ben, bir sen ve bir de Allah biliyor. 
(aposözü)

Yeter ki sen iste, 
Rüzgar olur, eser giderim, 
Yağmur olur yağar geçerim, 
Toprak olur, kefenimden süzülen fidan olup yine gün yüzünü seçerim, 
İste yeter ki, 
Gelişim gibi ansızın çeker giderim. 
Ya yapraklar dökülür, ya da dağılır saçlar esip geçerken, 
Birilerinin gözyaşlarına karışırım, yağıp geçerken, 
Bağrına açar toprak, girişimle biliyor ki fidanlar çıkaracak, bedenim kefenimi giyerken, 
Sen yeter ki iste, 
Bu sana değil, melekler için yaptığım son beste, 
Mutlu olacaksan gidişimle, 
Yeter ki iste. 
Lakin unutmaki benden sonrası senin için tufan, 
Hasret kalacaksın ve acılarla kıvranacaksın her an. 
Güneş sönecek, 
Çiçekler kokusuz, 
Islatmayan yağmurlar, 
Renksiz bir tabiat, 
Sessiz kuşlar, 
Ölüm diyarında yaşayan insanlar. 
Sen yeter ki iste, 
Kıyameti yaşayacaksın gidişimle. 
(aposözü)

Hep yeni dostlar ekleyelim diye yıllar önce çıktık yola, 
Şeytanı, iblisi, hayırsızına rastlasak vermedik mola, 
Bilsek de her dost dosdoğru dost olmuyor, 
Kötülere kötülüklere karşı hep yürüdük kolkola. 
Birimiz hepimiz, 
Hepimiz birimiz için yaşadık, 
Az kaşardan tost, çok kaşardan dost olmazmış anladık. 
Hiç eksilmedik ve çoğaldık, 
Pirinçteki taşları bir bir ayıkladık. 
Kahvenin değil, bir Allah selamının 40 yıl hatırı vardır, 
Gerçek dostlara eklenen her yenisi ahiret için kârdır. 
Bugünlere geldiysek dostlar sağolsun, 
Kim nasılını hakediyorsa layığını bulsun. 
Nicelerine sarılsak da bir ömür dost diye, 
En sadığı kara toprak, o da inşallah bol olsun.
(aposözü)

Dağların ardında bir yer, 
Yamacı aşmak öylesine zor ki, 
Kimi baştan göze alamamış, 
Kimi tırmanırken yuvarlanmış, 
Kimi paramparça, 
Kimininse ömrü vefa etmemiş, 
Cesurları da varmış, 
Dağların en yükseğine yanaşacak kadar, 
O yeri göremeden göçmüş gitmiş, 
Kimse bilemeden, 
Oradaki gerçeği göremeden, 
Gelen dönmüş, 
Giden sönmüş, 
Ya rivayet ya da aslı var, 
Adını oraya ulaşamayanlar koymuş, 
Koskoca dağların ardındaki, MUTLULUKMUŞ. (APOSÖZÜ)

Hiçbir şey seni hatırlatmıyor, 
Ne baharlar, ne yazlar, 
Ne kar tanelerindeki beyazlar, 
İçimde ölmüş biri var, 
Hiçbir şey seni hatırlatmıyor. 
Mutluluk denen kelime, 
Haz duymak birine, 
Konsa da bir sevda yüreğime, 
Hiçbir şey seni hatırlatmıyor. 
Dört duvar arasına gömmüşüm kendimi, 
Tutabiliyorum yalnızca kendi ellerimi, 
Sigaramın dumanı sarıyor heryerimi, 
Hiçbir şey seni hatırlatmıyor. 
Silinmiş geçmişimle, 
Yanlış yol seçmişimle, 
Kendi kendimi ezişimle, 
Hiçbir şey seni hatırlatmıyor. 
Hafızamda son kalan, 
Koskoca bir yalan, 
Ve bir kapı, üzerime kapanan, 
Hiçbir şey seni hatırlatmıyor. 
Bir ben kaldım, benden başka yok beni tanıyan, 
Aldığım nefes bile artık beni yaşatmıyor. 
(aposözü)

Stabilize yollarda mıcıra kaptırmış, 
Otobanda hız sınırını aşmış, 
Dar sokaklarda kaldırıma çıkmış, 
Parke yolların anasını ağlatmış, 
Alfastta nam olsun diye lastik izleri bırakmış, 
Birinciden beşinci vitese takmış, 
Gösterişli veya acemi, 
Saf ya da uyanık, 
Temizken Kirletilmiş, 
Gaz verip terkedilmiş, 
Ağır olmayı bir türlü becerememiş, 
İnsanlarvari yaşayıp gidiyoruz, 
Finişin neresi olduğunu bile bile, 
Ağlanacak halimize deliler gibi gülüyoruz, 
İşimize gelmeyince kadere sövüyoruz, 
Gün geliyor hiç uğruna ölüp gidiyoruz, 
Aynı haltları göz göre göre yiyoruz. 
Bilmem anlatabildimmi, 
Bilmem anlayabildinmi. 
(aposözü)

Neyi düzeltebiliriz ki artık, 
Neler geri dönebilir, 
Ne eskisi gibi olabilir ki. 
Delik deşik ettiğimiz, 
Payaşılamayan, 
Oysa kimselere kalmamış dünyayımı, 
Kendi ellerimizle kirlettiğimiz suyu, havayı, tabiatımı, 

Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin